Yeni Üyelik
12.
Bölüm
@apricitass1

Ömer, akşam işten gelir gelmez Sare kocasını kapıda karşılayıp aceleyle hazırlanmasını söyledi. Deniz'in doğum günü için hep birlikte dışarı çıkacaklardı. Ömer yorgundu ama bu özel günü kaçırmak istemedi. Deniz ise heyecandan yerinde duramıyordu. Babasına koşup sarıldı, küçük kollarıyla sımsıkı sarıldı ona.

Sare, bir yaşındaki Efnan'ı kucağına aldı ve gülümseyerek, "Hadi bakalım, küçük hanım da hazır mı?" dedi. Ama Efnan'ın yüzü düşmüştü, babasını görünce bir şeylerin değiştiğini hissetmiş gibi, kollarını ona doğru uzatıp ağlamaya başladı. Küçük kız, babasına gitmeye çalışarak minik çığlıklar attı.

Ömer, Efnan’ı kucağına aldı, sakinleştirmeye çalıştı ama o küçük kız bir türlü susmak bilmiyordu. Sare göz ucuyla Ömer'e baktı, “Sanırım biraz huzursuz bu akşam…” dedi hafif bir endişeyle. Ömer omuz silkti, "Bir şey olmaz, birazdan geçer," dedi ve arabanın anahtarlarını çıkardı.

Hepsi arabaya binip yola koyulduğunda, Deniz heyecanla dışarıyı izliyordu, Efnan ise hala ağlamaklıydı. Gece sessiz ve sakindi, ama o an bir şey oldu. Karşıdan gelen aracın ışıkları gözlerini kamaştırdı, Ömer’in gözlerinde bir anlık panik belirdi. Fren sesi, metalin çığlığı…

Ve sonra her şey karanlığa büründü.

 

 

Saat gece üçü biraz geçmişti. Deniz bir sağa bir sola dönüyor, bir türlü uyuyamıyordu. İçindeki sıkıntı gittikçe artıyor, kalbine bir taş gibi oturuyordu. Dayanamadı, eline telefonunu alıp Alp’i aradı. Telefonu çaldı birkaç kez, sonra Alp’in sesi duyuldu.

“Uyudun mu?” diye sordu Deniz, sesi alçak ama endişeliydi.

“Hayır,” dedi Alp, sanki bekliyormuş gibi. “İçimde garip bir huzursuzluk var.”

Deniz derin bir nefes aldı. “Benim de.”

Telefonu kapatırken, Efnan’ı düşünmeden edemedi. İçindeki bu huzursuzluk onunla mı ilgiliydi? Dayanamayarak Efnan’ı aradı. Telefonun birkaç kez çalmasından sonra, Efnan telefonu almamıştı oysaki efnanın uykusu çok hafifti.

Deniz, telefonu kapattıktan sonra huzursuzluğu daha da arttı. Efnan’ı birkaç kez aramıştı ama cevap alamamıştı. İçinde büyüyen endişeye daha fazla karşı koyamadı, hemen hazırlanıp hastaneye gitmek üzere yola çıktı. Bu sırada Alp’i arayıp durumu haber verdi.

Hastaneye vardığında saat epeyce geç olmuştu. Koridorlarda sessizlik hakimdi. Acil servise doğru ilerlerken Arda’yı gördü.

Arda, şaşkın bir ifadeyle "Hocam, siz niye geldiniz bu saatte?" dedi.

Deniz, biraz sabırsız ve endişeliydi. "Boşver beni," dedi hızlıca. "Efnan’a en son kontrol için gittin mi?"

Arda, kafasını sallayarak, “Hayır hocam, bu gece gitmedim,” diye yanıtladı.

Deniz, onun omzuna hafifçe vurdu. "Eyvallah," dedi ve adımlarını hızlandırarak Efnan'ın odasına doğru yöneldi.

Odaya vardığında, Efnan’ın yatağının boş olduğunu gördü.

Deniz, Efnan’ın odasında kimseyi göremeyince endişesi iyice arttı. Efnan’ın yatağının yanında yarısına gelinmiş içinde farklı bir renk serum görünce ucuna baktı. Efnan bunu sökmüş olmalıydı.

Lavabonun ışığının açık olduğunu fark edince içeriye girdi.

İçeri girdiğinde Efnan’ı lavabonun kenarında, halsiz bir halde buldu. Efnan titreyerek başını kaldırdı ve Deniz’e baktı, yüzü solgundu.

Efnan, bir anda kendini toparlamaya çalıştı ama dayanamayarak lavabonun içine eğildi. Ağzından çıkan beyazımsı sıvı, Deniz’in dikkatini çekti. Deniz, hemen Efnan’ın sırtını sıvazlayarak ona destek oldu.

"Efnan, ne oldu? Ne içtin?" diye sordu endişeyle.

Efnan, gözleri yarı kapalı bir halde, “Abi yardım et zehir bu" diyebildi güçlükle.

Deniz’in kalbi hızla çarpmaya başladı. Efnan’ın kelimeleri, korkunun keskin bir bıçağı gibi kalbinde saplandı. "Zehir mi? Nereden buldun bunu?" dedi, sesi titriyordu. Efnan, başını bir an için yukarı kaldırdı ama hemen tekrar lavaboya eğildi.

“Bilmiyorum" Efnan’ın sesi zayıf ve titrekti. “Bir şeyler içmiş olabilirim.”

Deniz, Efnan’ın yüzüne bakarak ne kadar korktuğunu anlamaya çalışıyordu. Efnan’ın gözleri, kendisinden yardım bekleyen bir çaresizliğin ifadesini taşıyordu. "Sakın uyuma, benimle kal," diye ekledi Deniz, gözyaşlarını tutmaya çalışarak . Sonrasında ise başını sallayarak Efnan’ı kucağına aldı sen de bir doktorsun kendine gel diye kendine telkinler vererek kapıyı açtı.

O sırada Alp koşturarak Efnan’ın odasına girmiş ve odanın boş olduğunu görmüştü. Lavaboyu açacakken kendiliğinden açılmasıyla oraya döndü. Efnan baygındı Deniz ise Efnan'ı taşıyordu. " Ne oldu Deniz" diye sordu. Deniz ise büyük bir ciddiyetle " Zehirlenmiş abi hemen müdahale etmemiz gerek" dedi. Alp ise " hemen götürüyoruz" diyerek odanın kapısını açtı.

Alp yürürken, gözleri dolmuştu ama bu durumda bir an bile duraksayamazdı. O da bir şey olduğunu anlamış ama Efnan'ı arama cesaretini kendinde bulamamıştı.

Acil servise girdiklerinde Deniz, Efnan’ı sedyeye yatırmıştı. " Arda, Hesna, Efnan’ın durumu kritik hemen midesini yıkıyouz, zehirin kana karışıp karışmadığını öğrenmemiz gerekiyor hadi" diyerek işe koyuldu. Hesna hızlıca gerekli malzemeleri hazırlamaya başladı.

Efnan, titrek bir sesle “Abi…” diyerek Deniz’i çağırmaya çalıştı ama sesi çıkmıyordu. Deniz, onun elini sımsıkı tuttu. “Efnan, beni duyuyor musun? Lütfen dayan,” dedi.

Alp gerekli işlemleri hızlıca yapmaya başladı. “Efnan, biraz daha dayan, hemen yardım alacaksın,” dedi.

Efnan, gözlerini Deniz’in gözlerine dikti, ama yine de dalmaya başladı. “Hayır, Efnan, lütfen uyuma!” dedi Deniz, endişeyle. O sırada, mide yıkama için gerekli olan sıvıları hazırladı ve Efnan’ın durumunu stabilize etmek için hızlı hareket etti.

Hastanede geçen o iki saat, Deniz ve Alp için adeta bir ömre bedel olmuştu. Efnan'ın durumu zor bir süreçten geçiyordu ama sonunda stabilize edilmek üzereydi. Gözleri endişeyle Efnan’ın yüzüne odaklanmıştı; her nefesi, içlerini bir huzursuzlukla dolduruyordu.

Sonunda Efnan’ın midesi yıkanmış ve zehir, kana karışmadan vücuttan atılmıştı.

Odaya döndüklerinde, Efnan sedyeye yatırılmış ve monitörler ona bağlıydı. Efnan, titrek bir şekilde gözlerini açmaya çalışıyordu ama gözleri hâlâ yorgun ve kaygılı görünüyordu. Hem Deniz hem de Alp, onun başında bekliyorlardı.

Hemşireler odanın içinde dolaşıyor, Efnan’ın oksijen alması için hazırlık yapıyorlardı. Deniz, Efnan’ın yüzündeki solgunluğu ve yorgunluğu görünce daha da endişelendi. “Oksijen maskesini takın,” dedi, gözleri dikkatle Arda ve Gülce'ye odaklanmıştı.

Gülce hemen maskeyi getirip Efnan’ın yüzüne yerleştirdi." derin nefes al,” dedi.

Efnan, Gülce’yi görünce zorlukla maskeli elini kendinden çekti. Alp bu durumu fark edince Gülce'nin elinden alarak " ben halledeyim sen çık" diyerek onu odadan gönderdi. Dikkatli bir şekilde maskeyi taktıktan sonra Arda'ya döndü. " Kimse geldi mi nasıl oldu bu" dedi.

Arda ise başını sağa sola sallayarak " Hocam vallahi billahi bilmiyorum tüm kontrolleri yaptık serumları çok önceden bağladım hatta Efnan ablada biliyor" dedi. Zira o da çok endişelenmişti Efnan’ın bu halini görünce içi içini yiyordu. Deniz Alp’e bakış atarak " Tamam çık sen de Arda bir şey olursa arayacağım seni" Arda başını sallayarak sessizce odadan çıktı.

Deniz odadan çıkarak mescide gitti. Sabah ezanı okunmuştu vakti geçmeden kılmak istiyordu. Abdestini alıp namazını kıldıktan sonra odaya geri dönmüştü. Sonrasında Alp hızlıca mescide inerek namazını kılmaya gitmişti.

Zeynep Hesna'dan durumu öğrenir öğrenmez hemen hastaneye gelmişti. Efnan'ın odasının kapısını açtıgında Deniz’in pür dikkat Efnan’ı izlediğini gördü. Efnan’ın nabzı düşüktü ve oksijen maskesi takılıydı. Deniz’in yanına ilerleyerek omzuna dokundu. Deniz hızla ona dönmüştü. " Ne oldu neden böyle" diye sordu titrek sesiyle Deniz ise " zehirlendi, geldiğimde lavaboda kusuyordu" dedi ellerini sertçe saçına geçirerek

"Zeynep ben gelmeseydim sabaha anca onu orada-" Zeynep Deniz’in ellerini saçlarından çekerek ikisini de öptü " yetiştin ama geldin sakin ol tamam mı" Deniz gülümseyerek başını salladı.

Kapının çalınmasıyla Zeynep’in eli ayağına dolaşmış hızlıca ellerini Deniz’in ellerinden çekmiş ve Efnan’ın ayaklarının yanına oturmuştu. Deniz ise gülümseyerek izlemişti onu Alp içeriye girerek Zeynep’le Deniz’e bakış atmış sonrasında Efnan'ın yanına gitmişti. " Kalk kız Deniz abinin yanına otur" Zeynep ise " olmaz" diyerek bağırmış ardından Efnan’ın yanağını öperek giyinmeye gitmişti.

 

Alp ile Deniz şaşkınca Zeynep'in arkasından bakakalmıştı. Alp Efnan'ın yanına oturup onu izlemeye başladı. Deniz ise bu sırada Zeynep’in peşinden gitmişti. Zeynep üstünü giyinip odadan çıkarken sert bir şeye çarpmasıyla başını ovmaya başladı " Ama ane ya off" diyerek başını ovarken Deniz " iyi misin ne diye dikkat etmiyorsun ki" dedi. Zeynep başını kaldırarak " e sen niye öyle bekliyorsun ki" dedi. Sonrasında ikiside yan yana yürümeye başladı. " Zeynep"

" Hmm"

" DNA testi yaptırmak istiyorum yardım eder misin?" Zeynep duyduğuyla duraksadı sonra Deniz’e dönüp " Emin misin" diye sordu. Deniz ise " Hissettim biliyor musun gece uyuyamadım sanırım abilik hisleri gibi bir şey" dedi ensesini kaşıyarak Zeynep ise gülümseyerek " Tamam Allah'ın izniyle uyansın da Efnan’ım bakarız" dedi. Sonrasında ise Deniz'e havada öpücük atarak koşarak acile indi. Deniz ise tebessüm ederek istemeyerek ameliyathaneye doğru yol aldı.

Akşam olmuş herkes işini yaparken bir yandan da Efnan'ın durumunu düşünüyorlardı. Zeynep son damar yolunu da açtıktan sonra danışmanın orada gülerek birileriyle konuşan ve eli karnında olan Gülce'ye bakışlarını dikmişti.

" Hamile mi acaba" diye gelen Alp ile "bilmiyorum abi, ama bir yanım onun Efnan’a bir şey yaptığını söylüyor" dedi. " Eğer bu Selim hocanın kulağına giderse kovar" diyerek Deniz’de aralarına katılmıştı.

Sonrasında üçü de bir anda dağılmış işlerine devam etmişlerdi. Yoğun geçen günün ardından Alp Efnan’ın yanına gidip kapıyı açmıştı. Deniz ile Zeynep birazdan gelirlerdi.

Alp, Efnan'ın başucunda oturup, gözlerini bir süre ondan ayırmamıştı. Günlerdir içini kemiren o huzursuzluk, şimdi yerini derin bir endişeye bırakmıştı. Efnan’ın nabzı yavaşça toparlanmış, nefesi düzenli bir hal almıştı; ama gözleri hâlâ kapalıydı. İçinde bir umut, onun her an uyanmasını bekliyordu.

O sırada Efnan'ın göz kapakları hafifçe titredi, ardından yavaşça açıldı. Alp, onun gözlerindeki o eski pırıltıyı yeniden görmeyi umuyordu. Efnan, gözlerini açtığında hafif bir şekilde etrafına bakındı. Gözleri yavaşça Alp'e odaklanırken, yorgun ama güven dolu bir bakışla ona baktı.

Maskeyi çıkararak “Alp…” dedi zayıf bir sesle, sesi kısık ve neredeyse duyulmaz bir tonla çıkmıştı.

Alp, derin bir nefes aldı, Hafif bir gülümsemeyle "Buradayım, Efnan. Merak etme, güvendesin." dedi. Sonrasında ise Efnan'ın maskesini geri takarak " Zorlanıyorsun biraz kalsın tamam mı" dedi. Efnan ise başını salladı.

Odaya Deniz girdiğinde hızlıca Efnan'ın yatağının yanına durmuştu. " İyi misin abim" dedi şefkatle, Efnan ise başını salladı. "Kim yaptı ne oldu?" dedi Deniz dayanamayarak sormak istemiyordu ama kafasındaki düşünceler onu rahat bırakmıyordu. Efnan Zeynep yardımıyla doğrulduktan sonra maskeyi çıkarıp öksürerek konuşmaya başladı. " Bilmiyorum ki gece uyumaya geçtim sonra kalktığımda kusuyordum kan kustum ilk önce sonra beyaz bir sıvı geldi sonrada işte sen geldin" dedi gözlerini kaçırarak sonrasında Alp maskeyi geri taktı Efnan’a ve konuşmaya başladı " Bilmiyorsun yani öyle mi?" Efnan ise sadece başını sallamıştı.Sonrasında Zeynep'e bakarak ikisini işaret etti.

Zeynep ise " Ay yeter tamam çıkın artık kız rahat edemiyor" diyerek Efnan'a sarıldı ve kulağına "Birazdan konuşucağız bunu" dedi. Efnan'da başını sallamıştı.

" Dikkat edin abi hadi gidin aaa" diyerek onları kovan Zeynep kapıyı kapatarak Efnan’a döndü. Efnan ise maskeyi çıkarmış "Aramızda bu tamam mı birine bile söyleme" Zeynep Efnan'ın yanına gelerek " Anlat o zaman" dedi. " Gülce geldi işte serum bağlayacakmış Deniz istemiş falan dedi sonrasında karnı dikkatimi cekti hamile misin dedim sinirlenerek gitti. Sonrasında benimde gözlerim kapanmaya başladı. Midem ağrımaya güçsüzleşmeye başladım."

Efnan maskeyi takıp 5 dakika bekledikten sonra tekrar çıkartarak konuşmaya devam etti. " Sonra güçlükle serumu çıkarttım lavaboya gittim sonrası anlattığım gibi" dedi. Zeynep ise sinirden ellerini saçlarına geçirdi. " Çıldıracağım ya ne istiyor bu kız senden ne?" dedi. " Tahmin ettim ama biliyor musun sen geldiğinden beridir o kadında bir şeyler var" diyerek Odada dolanmaya başlamıştı. Efnan ise bir oraya bir buraya giden Zeynep'i görünce midesi bulanmış başı ağrımıştı dayanamayarak "Zeynep başım döndü" dedi. Zeynep ise omuz silkerek Efnan'ın ayaklarının yanına oturdu.

Efnan bir an tereddütte kalsa da ellerini yazmasına getirerek çıkarttı. Bunu geçen gün Alp almıştı ona saçlarını açıp ovduktan sonra tekrar toplayacakken Zeynep arkasına geçip " Ben toplayabilir miyim" diye sordu. Efnan'ın mecali kalmadığı için kabul etmişti. Zeynep arkasına geçerek saçlarını güzelcene topladı. Aslında ucundan kesmeyi düşünüyordu ama Efnan'ın saçları kendiliğinden dökülmüştü onları topladıktan sonra Efnan’ın önüne geçti. Efnan ise yazmayı bağladıktan sonra geri uzanmıştı. " Söylemeyi düşünüyor musun?" diye sordu Zeynep, Efnan ise maskeyi çıkartarak " şimdilik hayır" dedi.

Efnan bir daha maskeyi açarak "Karnımdaki dikişleri alalım artık acıtıp duruyor" dedi. Zeynep Efnan'ın karnını açıp bakarak " iki gün daha tamam mı ufaklık" dedi. Efnan ise gülerek Zeynep'e tekme attı. " Yavaş kız popomu kırdın" dedi. Efnan aklına gelenle "dikişler çıktıktan sonra kafa tomografisi yapacağım" Zeynep tek kaşını kaldırarak Efnan’a baktı. " Niye kız" Efnan omuz silkerek " Abin Beyin cerrahı değil mi işini yapsın diye" Zeynep ise gülerek " yapsın anam yapsın" Zeynep’in telefonunun calmasıyla " Kaçıyorum ben" diyerek Efnan'a tekrar sarılmış sonrasında odadan çıkmıştı.

Efnan ise sıkıntıdan Alp’i arayıp biraz onu darlamış sonrasında o da ilaçların etkisi ve bacağının ağrısıyla uyuya kalmıştı.

Loading...
0%