Yeni Üyelik
13.
Bölüm
@apricitass1

Deniz, odasında yalnız başına ağlıyordu. Bugün 10 yaşına girecekti, ama bu yaş gününde yanında ailesi yoktu. "Keşke," diyordu içinden, "keşke o akşam anneme ısrar etmeseydim, keşke o yolculuğa çıkmasalardı… O zaman kardeşim de, annem de, babam da hâlâ yanımda olacaktı." İçinde büyüyen suçluluk ve pişmanlık, kalbini sıkıştırıyordu.

Kapının açılmasıyla burnunu çekti ve gözyaşlarını silmeye çalıştı. “Neden ağlıyorsun?” diye sordu Alp, yumuşak bir ses tonuyla. Deniz, ağlamaktan kızarmış gözlerini silerken, derin bir nefes alarak hüzünle konuştu: “Kardeşimi özledim... Bugün annemlerin ölüm yıldönümü,” dedi sessizce. “Efe eniştem göreve gitmiş, beni mezarlığa götüremeyecek. Sevda halam da Zeynep küçük diye götüremez…”

Alp, bir an düşünceli bir ifadeyle başını salladı, sonra Deniz’e dönüp ciddiyetle sordu: “Saat kaç?”

Deniz, gözlerini ovuşturup saate baktı. “14.36.”

Alp, Deniz’in elini sıkıca tutup yerinden kaldırdı. “Kalk, hadi gidiyoruz kardeşim,” dedi kararlı bir sesle.

Deniz, şaşkın bir ifadeyle, “Nereye?” diye sordu.

Alp, ona dönüp gülümsedi. “Dayımı, yengemi ve Efnan’ı görmeye,” dedi. “Hadi.”

Deniz, Alp’in kararlılığı karşısında kalbindeki hüzünle karışık bir umutla ona uydu, birlikte sessiz adımlarla odayı terk ettiler.

Deniz, Alp’in elini sımsıkı tutarak mezarlığa geldiğinde kalbindeki sızının daha da derinleştiğini hissetti. Annesiyle babasının mezarlarının yanına oturduğunda, bir anda geçmişin sıcak anıları zihnine hücum etti. Annesinin gülümseyen yüzünü, babasının güven veren kucaklayışını, kardeşinin masum gülüşünü düşündü. Gözlerinden süzülen yaşlara engel olamıyordu. Keşkeleri ve pişmanlıkları, dalgalar halinde içinde yükseliyordu.

Başını öne eğip hıçkırarak ağlarken, Alp biraz geride durmuş, kardeşini izliyordu. Kendi gözleri de dolmuştu; Deniz’in acısını paylaşıyor, onun yaşadığı kaybın ağırlığını kalbinde hissediyordu. Deniz’in yanına yavaşça yaklaşarak onunla birlikte diz çöktü ve sessizce gözyaşlarını silmeye çalıştı.

Deniz, Alp’in yanında olduğunu hissederek, yalnız olmadığını düşündü. Kayıplarının acısı paylaşıldıkça hafifler gibiydi. Sessizliği bozmadan, acının derinliğinde ve anının ağırlığında birlikte durdular.

 

Bir hafta geçmişti, Efnan’ın karnındaki dikişler alınacaktı. Derya, Efnan’ın Alp ve Deniz’in yanında rahatsız olacağını bildiği için kendisi gitmişti.

Derya, aletlerini hazırlarken Efnan endişeyle, “Ay, dur Derya, korkuyorum,” dedi.

Derya hafif bir tebessümle, “Bacım, dokunmadım daha,” diye karşılık verdi.

Efnan gözlerini kısarak, “Acıtma tamam mı?” diye tembih etti.

“Tamam, söz. Hadi gel bakalım,” dedi Derya, işi sakin sakin yapmaya koyuldu. Dalgın bir şekilde dikişlerle ilgilenirken bir anda saçında bir çekilme hissetti. Efnan, Derya’nın saçının bir tutamını hafifçe çekmişti.

“Acıttın kızım!” dedi Derya şaşkın bir ifadeyle.

Efnan, küçük bir gülümsemeyle, “Seslendim, duymadın. Ne oldu sana?” diye sordu.

Derya, gözlerini kaçırarak, “Yok bir şey,” dedi ve dikişlere odaklanmaya çalıştı. Ama Efnan altta kalmadı, “Benim alnımda enayi mi yazıyor? Hem, ben psikiyatristim. Anlat bakalım,” diye üsteledi.

Derya derin bir nefes alıp ofladı, “Ben Deniz’i seviyorum ya, anlatmıştım,” dedi hafifçe gülümseyerek. Efnan başını salladı. Derya, Deniz ile üniversiteden beri tanışıyorlardı. Kardeşi öldüğü zaman Deniz onun yanında olmuştu o zamanlar o ilgiyi severek onu sevmeye başlamıştı. Bir gün Efnan'a pansuman yapmayı o istemiş ve kelimesi kelimesine her şeyi Efnan'a anlatmıştı.

Efnan ise uygun bir dille olmayacağını o zamanki ilgiyi aşkın yerine koyduğunu ve bunun zamanla gideceğini anlatmıştı. Ayrıca yanlış şeyler olmaması için Zeynep ile Deniz’in yakın olduklarını söylemiş ve Alp’e de söylememesi gerektiğini söylemişti.

Derya ise bunları duyduktan sonra kendini geri çekmişti. Sonuçta onu sevmeyen birine ne kadar bağlı kalabilirdi ki? Sevmiyorsa sevmiyordur onun için

Zeynep ile Deniz’i her gördüğünde onlara gülümseyerek bakmaya başlamıştı artık. Ayrıca Efnan’la Bir haftadır tanışmasına rağmen Derya, Efnan’ı kendi ölmüş kardeşi yerine koymuştu bile.

Derya, gözlerinde bir gülümsemeyle devam etti, " Sanırım artık bir şey hissetmiyorum bu iki üç günde mi oldu deme, söylediklerin doğruydu hem artık Zeynep ile Deniz’i öyle yan yana görünce kıskanmıyorum onları aksine onlar adına o kadar mutlu oluyorum ki " dedi.

Efnan, Derya’nın elini tutarak, “Gel kız, sarılayım,” dedi. Derya, dikişleri bitirip Efnan’ın karnını kapattıktan sonra ona sıkıca sarıldı.

Derya, “Kendine dikkat et tamam mı? Üşütme sakın,” dedi yumuşak bir sesle.

Efnan ise gülerek, “Sana Deniz’den daha iyisini bulacağım, merak etme,” diyerek Derya’nın yanağına bir öpücük kondurdu.

Tam o sırada içeri Zeynep girdi, “Bensiz mi?” diyerek ikisine de sarıldı. Derya ve Zeynep, Efnan sayesinde aralarındaki yanlış anlaşılmaları çözmüş ve arkadaş olmuşlardı.

Derya, toparlanıp Efnan’a baktı, “Ben gidiyorum, Zeynep, peşime takıl.” Kapıdan çıkarken Efnan’a dönüp, “Bacım, dikkat et,” dedi ve çıkıp gitti.

Zeynep, Efnan’a sevgiyle sarıldıktan sonra yanağına bir öpücük kondurdu. “Kendine iyi bak, tamam mı?” diyerek odadan çıktı.

 

Efnan, tomografi odasına gitmeden önce ruhunu biraz dinlendirmek istedi. İkisi de odadan çıktıktan sonra, derin bir nefes alarak kalktı. Kendini toparlamak için abdest almaya gitti. Suyun soğukluğu, içindeki endişeleri bir nebze olsun dindirmesine yardımcı oldu. Abdestini aldıktan sonra, namaz kılmak için sandalyesini kıbleye koydu içi gidiyordu seccadesinde duramadığı için.

Kıbleye döndü, içindeki huzuru bulmak için dua ederken, kalbindeki korkuların yerini bir nebze de olsa güven hissi aldı. Namazını kıldıktan sonra, kendini daha iyi hissetti. Dışarıdan gelen sesler, hayatın devam ettiğini hatırlatıyordu.

Namazdan sonra, kafa tomografisi için hazırlanmaya başladı. Hesna hemşire, ona gülümseyerek yaklaşarak, “Hazır mısın Efnan?” diye sordu. Efnan, gülümseyerek başını salladı. “Evet, hazırım,” dedi kararlılıkla.

Tomografi odasına giderken içindeki tedirginlik tekrar belirmeye başladı. Ama bu sefer yalnız olmadığını biliyordu. Alp ve Deniz’in ona destek olmak için beklediği aklında yankılandı. Cihazın içine gireceği zaman, derin bir nefes alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. “Her şey yolunda gidecek,” diye düşündü, ardından içeri girdi.

Cihazın sesleri arasında düşüncelerine daldı. Kafasındaki endişelerin yerini, namazda bulduğu huzur alıyordu. Sonuçların ne olacağına dair belirsizlikte, inancını kaybetmeden beklemek gerektiğini biliyordu. Tomografi başladıktan sonra gözlerini kapattı ve kendini dışarıdaki seslerden uzaklaştırmaya çalışarak sakin kalmaya odaklandı.

 

Efnan, tomografi odasından çıktıktan sonra, koridorda bir süre duraksadı. İçindeki korku ve endişe, tam anlamıyla geçmemişti. O sırada Deniz yanına gelerek, “İyi misin abim?” diye sordu endişeli bir sesle.

Efnan derin bir nefes alıp, “Bilmiyorum, abi… Çok korkuyorum,” dedi gözleri dolu dolu. İçinde biriken kaygılar, bir anda açığa çıkmıştı.

Deniz, ona cesaret vermek istercesine elini omzuna koydu. Sonrasında hemen çekti “İki-üç güne sonuç çıkacak, yoğun biraz bu aralar, tamam mı? Sakin ol,” dedi yumuşak bir sesle.

Efnan, Deniz’in bu sözleriyle biraz olsun rahatladı. Başını sallayarak onayladı. “Tamam,” dedi, “ama içimdeki korku geçmiyor.”

Deniz, Efnan’ın yanına daha da yaklaşıp, “Unutma, ben buradayım. Ne olursa olsun, birlikteyiz,” diyerek ona destek olmaya çalıştı. Efnan, Deniz’in varlığını hissederek biraz daha güçlenmişti.

“Teşekkürler, abi,” dedi Efnan, Deniz’e gülümseyerek. Deniz telefonun çalmasıyla Efnan'a görüşürüz diyerek uzaklaştı. Efnan’da daha fazla ayakta kalamayarak tekerlekli sandalyeye oturdu. Hesna ise onun arkasına geçip onu odasına doğru götürdü.

Alp, Efnan’ın odasına geldiğinde yatağının kenarına oturup dosyasını açarak kontrol etmeye başladı. Efnan, ona bakarak sıkılmış bir halde seslendi:

“Alp… Alp!”

Alp, başını kaldırıp dosyadan ona baktı. “Efnan… Efnan,” diyerek aynı tonda karşılık verdi.

Efnan, ona dönerken ayağını yanlışlıkla Alp’e vurdu. Alp, hafifçe geri çekilip ters bir bakış attı.

Efnan, hemen ellerini havaya kaldırarak, “Vallahi bilerek olmadı,” diye açıkladı gülümseyerek.

Alp gözlerini devirerek, “Rahat dur” dedi.

Efnan gülerek devam etti: “Senin doğum günün ne zaman?”

“17 Eylül,” dedi Alp, göz ucuyla ona bakarak.

Efnan biraz üzgün bir yüz ifadesiyle, “Of… geçmiş demek,” dedi iç geçirerek. “Peki ya Zeynep’in?”

“13 Nisan,” diye cevapladı Alp.

“Deniz abininki?” diye devam etti Efnan, gözlerinde merakla.

“5 Ekim,” dedi Alp, dosyayı kapatırken.

Efnan, kaşlarını kaldırarak şaşkınlıkla, “Oha yani, bugün!” dedi heyecanla.

Alp, gülümseyerek ona dönüp, “O doğum günü kutlamıyor, canım,” dedi.

Efnan hemen itiraz etti. “Kutlar, kutlar."

Alp gülümsedi ama bir şey demedi. Tam o sırada Efnan’ın aklına başka bir şey geldi ve hafif bir hüzünle devam etti: “Ee… ben dört gündür gidip geliyorum rehabilitasyona, gelişme yok mu ya?” dedi, ayağını kastederek.

Alp dosyasını kapatarak ona bakıp başını salladı. “Minik minik… Aferin sana,” dedi, destekleyici bir ifadeyle.

Efnan, gülerek ona baktı. “Hadi, çık artık odamdan,” diyerek eliyle kapıyı işaret etti.

Alp hafif bir kahkaha attı ve yerinden kalktı. “Peki, hanımefendi,” diyerek kapıya yöneldi, ardından son bir kez dönüp göz kırparak “Dinlenmeye devam et, olur mu?” dedi.

Efnan gözlerini devirdi ama gülümsemekten kendini alamadı.

 

Deniz, telefonu kapattığında derin bir nefes aldı. Aslan Bey’in sesi hala kulaklarında çınlıyordu. “İki saate sonuçlar gelecek,” demişti. “Tamam,” diye yanıtlamıştı Deniz, ama içindeki huzursuzluk dinmemişti. Sonunda, testin sonucu ne olursa olsun, gerçekler gün yüzüne çıkacaktı.

Hastaneden çıktığında, kendini mezarlığa doğru yürürken buldu. Ailesinin mezarı, yürek sızlatan bir soğuklukla onu karşıladı. Gözleri dolarken, yanına getirdiği çiçekleri mezarın üzerine bıraktı. Birkaç dakikalığına sessizliğe daldı, içindeki acıyı hatırladı. Annesinin ve babasının gülümsemeleri, kardeşinin masumiyeti, her biri aniden gözünün önünde canlandı.

Gözyaşları yanaklarından süzülürken, mezarın üzerine çiçekleri ekerken bir daha düşündü. “Sizi özlüyorum,” diye fısıldadı, bir yanıyla huzur bulmaya çalışarak. Ailesinin yanında, kaybettiklerinin sıcaklığını hissetmeye çalıştı. Dalgın bir halde, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan hastaneye geri döndü.

Hastaneye geri döndüğünde, Deniz kendini bir an için kaybolmuş hissetti. Derin düşünceler içindeyken, Zeynep aniden yanına geldi.

“Doğum günün kutlu olsun, doğum günü çocuğu!” diyerek Deniz’e sarıldı. Zeynep, Deniz’in yanaklarından birini öptüğünde, Deniz gülümsedi ama aynı zamanda utandı.

“Kızım, öpmesene! Biri görecek,” dedi Deniz, hafifçe yüzünü kapatarak.

Zeynep, başını eğerek gülümseyip, “Ay, ben onu unuttum!” diye yanıtladı. “Ama senin için önemli olan bu değil mi? Beni hiç umursamıyorsun!”

Deniz, Zeynep'in neşesini görünce biraz daha rahatladı. “Umursuyorum ama dikkatli olmalıyız. Burada her an birisi çıkabilir,” dedi.

Zeynep, Deniz’in omzuna dokunarak, “Ben buradayım, senin yanındayım. Her şey yoluna girecek, göreceksin,” dedi. İkisi de bir süre sessizce birbirlerine baktı, o anın kıymetini bilerek.

Deniz, Zeynep'le geçirdiği bu güzel anın ardından, Efnan'ın odasına doğru yola koyuldu. Kapıyı açtığında içeriye göz attı, ancak Efnan odada yoktu. Hemen içinde bir huzursuzluk belirdi.

Efnan’ın nerede olduğunu merak ederken, telefonunu çıkarıp Alp'i aradı. Telefon birkaç çaldıktan sonra Alp’in sesi telefonda yankılandı. “Benim yanımda kardeşim,” dedi Alp, nefesini üfleyerek.

“Ne demek benim yanımda?”

“İşi varmış, bilgisayarda oynuyor,” diye yanıtladı Alp.

Deniz, bu duruma biraz rahatlayarak, “Tamam, tamam. Ben odamdayım” diyerek telefonu kapattı. İçinde bir merak ve endişe olsa da, Efnan’ın keyfinin yerinde olduğunu bilmek Deniz’i bir nebze olsun rahatlattı.

Deniz, biraz derin bir nefes alarak odasına döndü. Düşünceleri Efnan’ın üzerine yoğunlaşmışken, içindeki huzursuzluğu dağıtmak için dosyaları incelemeye karar verdi.

 

Efnan, Alp’in yanına gidip bilgisayarı ona teslim etti. “Teşekkür ederim doktor bey,” dedi gülümseyerek.

Alp, bilgisayarı eline alarak hemen geçmişe baktı. Bir şey olmadığını görünce “ Sen geçmişi mi sildin?” diye sordu.

Efnan, hafifçe omuz silkip cevap verdi, “Arkamda kanıt bırakamazdım.” diyerek açık kapıdan çıkarak kendi odasına doğru yöneldi.

 

Efnan, Deniz’in kapısını çaldı. “Girebilir miyim abi?” diye sordu.

Deniz, gülümseyerek “Gel abim,” yanıtını verdi.

Efnan, arkasında küçük bir pasta ile odaya girdi. Kapıyı aralık bırakırken, pastayı masanın üzerine koydu. Derin bir nefes aldı ve fısıldayarak, “Ben doğum günümü hayatım boyunca hiç kutlamadım. Benim yaşadığım ailede böyle şeyler olmazdı. O günlerde hep dövülürdüm,” dedi.

Deniz, Efnan’ın sözlerinin ağırlığını hissetti. Gözleri dolmuştu ama Efnan gülümseyerek ekledi, “Ama Alp, senin de kutlamadığını söyledi. Bence bundan sonra kutlamalıyız abi.”

Deniz, Efnan'ın masaya koyduğu pastayı görünce yüzünde bir gülümseme belirdi. Efnan, cebinden çakmağı çıkarıp pastanın üzerindeki mumları yakarken, “Belki bir anlam ifade etmez ama Allah aşkına pastayı yiyelim. Çok güzel gözüküyor,” dedi şakayla.

Deniz ise Efnan'ı kırmayarak mumları üfleyip " teşekkür ederim abicim,” diye yanıtladı. Efnan, kaşığı Deniz’e uzatırken, “Çatalla yiyemeyeceğim abi, o yüzden kaşıklıyoruz,” dedi ve pastadan bir parça aldı. Deniz, gülümseyerek ona katıldı.

Birden Deniz’in telefonuna gelen mesaj, anın mutluluğunu yarıda kesti. Pastayı bıraktı ve ekranda yazan mesajı gördü.

"Aslan: Test sonucunun kağıdı" yazıyordu. Heyecanla mesajı açtı ve gözleri kağıdın içeriğine odaklandı.

DNA Sonucu Testi Raporu

Testin Yapıldığı Tarih: 03 Ekim 2024

Testin Yapıldığı Laboratuvar: Genetik Test Merkezi

Test Sonucu:

Kişisel Bilgiler:

Testi Yaptıran: Deniz Kamer

Doğum Tarihi: 5 Ekim 1991

Testin Amacı: Aile bağı (kardeş ilişkisi)

Sonuç Değerlendirmesi:

Deniz Kamer'in DNA profili, test edilen kardeşi Efnan Akçay'ın DNA profili ile karşılaştırıldığında, her iki bireyde de DYS19, DYS391 ve DYS448 lokuslarında %99,99 eşleşme bulunmaktadır.

Elde edilen sonuç, Deniz Kamer ile Efnan Akçay arasında biyolojik bir kardeş ilişkisi bulunduğunu göstermektedir.

Sonuç:

Deniz Kamer , Efnan Akçay'ın biyolojik abisidir.

Notlar:

Test sonuçları, sadece genetik ilişkiyi belirler ve hukuki sonuçlar doğurmaz. Resmi belgeler için ek testler gerekebilir.

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%