@apricitass1
|
Zeynep, Efnan’ın yatağının yanında sessizce oturuyordu. Ellerini sıkmış, bakışları endişeliydi. Efnan’ın gözlerinin açık olduğunu fark edince derin bir nefes aldı ve hafif bir gülümsemeyle ona yaklaştı. Zeynep: "Daha iyi misin?" diye sordu, sesi yumuşak ve şefkatliydi. "İstersen ne olduğunu anlatabilirsin..." Efnan, Zeynep’in sıcak bakışları altında derin bir nefes aldı. Gözlerini kapatıp olan biteni düşündü. Selim’in tehditleri, annesiyle ilgili söyledikleri zihninde yankılanıyordu. " Bana biraz zaman versen olur mu" Zeynep, Efnan’ın yüzündeki dalgın ve gergin ifadeyi görünce hemen üzerine gitmedi. Başını hafifçe sallayarak, "Tabii ki," dedi, "Ne zaman istersen, buradayım." Efnan, gözlerini tekrar kapattı, derin bir nefes aldı ve başını yastığa yasladı. Zeynep, sessizce odayı terk etmek üzere adımını attı, ama bir an duraksadı. Kendi kendine "Yalnız kalmamalı" diye düşündü. Hızlıca telefonunu çıkardı ve Deniz’e bir mesaj yazdı: "Deniz abi, acilen steril gazlı bez, antiseptik solüsyon ve dikiş seti alıp Efnan’ın odasına gelir misin? Abime bir şey söyleme, lütfen." Zeynep, mesajı yolladıktan sonra Efnan’ın yüzüne bir kez daha baktı. Yanağındaki yara daha belirgin olmuştu; hafif bir şişlik dikkat çekiyordu. İçini bir endişe kapladı, Deniz’in hızlıca gelmesini umdu. Birkaç dakika sonra kapı hafifçe aralandı ve Deniz, elinde getirdiği malzemelerle dikkatlice içeri girdi. Yerdeki cam kırıklarını dikkat edereke geçip Zeynep’e baktı, sonra hemen Efnan’a yöneldi. Sessizce yatağın kenarına otururken malzemeleri yavaşça masaya koydu. Deniz'in yüzü endişeliydi, ama profesyonelliğini koruyarak soğukkanlı görünmeye çalışıyordu. Deniz: “Yanağındaki dikişlere bir bakalım,” dedi, sesi sakin ve güven vericiydi. Efnan ona bakmadan başını yana çevirip izin verdi. Deniz, dikkatlice yara izini incelemeye başladı, hafif bir kaş çatmasıyla endişesini gizleyemedi. “Buraya ne oldu?” diye sordu, yumuşak bir sesle. “Biraz kötü görünüyor. Ağrı var mı?” Efnan, derin bir nefes alarak sessizce başını salladı, gözleri yerdeydi. Zeynep ise Deniz’in yüzündeki kaygıyı fark etmişti, ama abisine söylemekten hala çekiniyordu. Zeynep, Deniz’e yaklaşıp alçak bir sesle, “Abime bir şey söylemedim, korktum…” dedi, gözleri tedirgindi. Deniz, Zeynep’in sözlerini duyunca ona dönüp hafifçe başını salladı, “Doğru olanı yapmışsın,” diye mırıldandı. Deniz, yara izine daha yakından bakarken bir şeylerin ters gittiğini fark etti. Dikişlerin etrafında hafif bir kanama vardı ve bazı dikişler gevşemiş gibi görünüyordu. Yanağındaki yara yeniden açılmıştı. Deniz, derin bir nefes alıp profesyonel bir tavırla durumu değerlendirdi. "Efnan, dikişlerin bozulmuş," dedi endişeyle, ama sakinliğini koruyarak. "Biraz kanama var, hemen müdahale etmemiz lazım." Zeynep, Deniz’in söylediklerini duyunca irkildi. "Ne yapmamız gerekiyor? Durumu kötü mü?" diye sordu, sesinde korku vardı. Deniz: "Telaş yapma," dedi, hızlıca malzemelerini hazırlarken. "Hemen dikişleri tekrar kontrol edip düzenleyeceğim. Ama bu durum basit bir şey değil. Biraz zaman alacak." Efnan, acıyı hissetmesine rağmen sessiz kalmıştı, gözleri dolmuştu ama dirayetini koruyordu. Selim’in tehditleri zihninde yankılanmaya devam ederken, bedenindeki bu yara, yaşadığı kabusun bir uzantısı gibi hissediyordu. Deniz, dikkatlice dikişleri tekrar atmaya başladı, Efnan’a bakarak: "Biraz canın yanacak, ama halledeceğiz," dedi. Zeynep ise endişeyle bir köşede duruyor, gözlerini Efnan’dan ayıramıyordu. Deniz, dikişleri atarken dikkatini tamamen işine vermişti. Sessizliği sadece Efnan’ın zaman zaman acıyla irkildiği anlar bozuyordu. Zeynep, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan Deniz'i izlerken, içindeki korku ve endişe artıyordu. Bu olaylar Efnan’ı ne kadar yıpratmıştı, daha ne kadar dayanabilecekti? Deniz son dikişi atarken, sessizce Efnan’a dönüp, "Bitti, artık daha iyi olacaksın. Ama biraz dinlenmen ve bu yarayı dikkatlice koruman gerekiyor, 1 hafta sonra dikişleri alırız" dedi. Dikişlerin üzerini nazikçe steril gazlı bezle kapattıktan sonra geri çekildi. Efnan ise sessizce Deniz’e bakıp hafifçe başını salladı. "Teşekkür ederim," diye fısıldadı, sesi yorgundu. Sonrasında gözlerini kapatarak kendini yatağa bıraktı. Gözlerinin altında oluşan morluklar ve yüzündeki bitkinlik, yaşadığı korkunun izleriydi. Deniz, bir süre Efnan’a baktıktan sonra Zeynep’in yanına geçti. " Ne oldu?" diye sordu Efnan’ın duyamayacağı bir sesle. Zeynep, Deniz’in sorusuna cevap verirken gözlerini Efnan’dan ayıramıyordu. "Bilmiyorum… Anlatmadı. Sadece bana biraz zaman istediğini söyledi," dedi, sesi titrek ve çaresizdi. Deniz, Zeynep’in omzuna hafifçe dokundu, ona destek olmaya çalışıyordu. "Bir şeyler olmuş, ama şimdi konuşmak istemiyor olabilir. Biz buradayız, Efnan ne zaman isterse o zaman anlatır," dedi sakin bir sesle. Zeynep, başını hafifçe salladı, ama hala endişeliydi. "Selim’in yaptığı bir şey olabilir mi?" diye sordu, sesi tedirgin çıkmıştı. Nişanlısı olduğunu Gülce'nin danışmada bağıra çağıra birilerine anlatmasıyla duymuştu. Nefret ediyordu o kadından gelen herkesi süzüp insanlar hakkında yalan yanlış şeyler söyleyip duruyordu.Deniz ’in bakışları bir an ciddileşti. "Bunu öğrenmemiz gerekiyor," dedi, "Ama Efnan hazır olmadan üstüne gitmek doğru olmaz. Durumu zor zaten." Bir süre sessizlik içinde beklediler. Zeynep, odadaki gerginliğin farkındaydı, ama başka bir şey yapamayacağını biliyordu. Deniz’in aklında da bir sürü soru vardı, ama profesyonel tavrını bozmamaya çalışıyordu. Tam odadan çıkmaya hazırlanırken, Efnan’ın sesi tekrar duyuldu. "Deniz… başka bir odaya geçebilir miyim?" dedi, sesi yorgun ve biraz da ürkekti. "Burada kalmak istemiyorum… Eğer boş bir oda varsa…" Deniz, bu isteği duyunca birkaç saniye duraksadı. Efnan’ın ne yaşadığını bilmese de, buradan uzaklaşmak istediğini anlıyordu. "Tabii ki," dedi yumuşak bir sesle. "Hemen bakarım. Sana daha rahat bir oda ayarlayacağız." Deniz cep telefonunu çıkardı ve hastanenin idari birimine mesaj atmaya başladı. Zeynep, Efnan’a doğru yaklaşıp elini tutarken, "Endişelenme, her şey yoluna girecek," diye fısıldadı. Efnan ise gözlerini kapatarak yorgun bir nefes verdi. Deniz, Efnan’ın odasından çıkarken derin bir nefes aldı ve hızlı adımlarla Alp’in odasına yöneldi. Kapıyı çarpıp içeri girdiğinde, Alp masasında bazı belgelerle uğraşıyordu. “Alp,” dedi Deniz, sesi gergin ve hızlıydı. “Efnan-" Alp hemen ayağa kalktı, yüzündeki kaygı ifadesi belirginleşti. “Ne oldu Efnan’a" Deniz Alp’in masasının önündeki koltuğa oturup Alp’inde oturmasını bekledi ikisi oturduktan sonra Deniz olanları anlattı. Bir süre Alp’in konuşmasını bekledi ama Alp bir şey düşünüyordu. " Konuşsana oğlum" Alp Deniz'in sesiyle düşüncelerinden çıkıp " O Selim iti bir şey yaptı kesin polislerin geleceğini öğrenmiş olmalı başka odaya alalım biz hariç kimse girmesin" Deniz muzip bir ifade takınıp " Biz girmesekte olur canım sen gir ama" dedi ve yavaştan koltuktan kalktı. Alp ise hızlıca masadaki kalemleri boşaltıp metal yuvarlak kalemliği Deniz'e fırlattı " Seni öldürürüm lan" Deniz kapıyı açıp başını uzatarak konusmasına devam etti" sevdiğini bu kadar belli etme canım" Alp ise sabır dilenerek bu sefer plastik bardağı Deniz'e fırlattı " Defol hayvan herif defol bela mısın nesin" Deniz kapıyı kapatarak adım atmıştı ki birine çarpmasıyla bir adım geriye gitmişti. "ya of Deniz abi kafamı kırdın ya" diyerek kafasını ovan Zeynep ile yutkundu bu kadar yakınında olması mı gerekiyordu bu kızın her seferinde, kendine gelmesi lazımdı o arkadaşının, kuzeninin kardeşiydi. Sanki senin de kuzenin değil salak diyen iç sesiyle kendini toparlayarak "Özür dilerim acıdı mı dur bakayım" dedi "Gerek yok abi sağol" dedi. Zeynep Deniz karşısında yanlış anlaşılmamak için abi diyordu zaten abi demese kendi Alp abisi kafasını asfalta sürte sürte Deniz’e abi dedirtecekti. Deniz ise sabır dilenerek hay abini diye geçirdi içinden "Deniizz!" koşarak gelen Derya ile ikisi de sabır dilendi " Ben gideyim abi özür dilerim" bir şey demesine fırsat vermeden giden Zeynep ile yutkundu. Sonrasında ise Derya'nın yemek teklifini güzel bir dille reddederek kendi odasına doğru yol aldı
Akşamüstü olmuş polisler Efnan’ın yeni odasının kapısının önüne gelmişlerdi Zeynep sıkı sıkıya varlığını belli edercesine Efnan’ın elini tutuyor, Efnan ise nasıl bir yol izleyeceğini düşünüyordu. Az sonra iki polis memuru girdi. Alp, bir köşede sessizce duruyor, gözleriyle Efnan’ı takip ediyordu. Deniz ise köşeye oturmuş öylece bakıyordu. “Merhaba Efnan Hanım,” dedi memurlardan biri, hafif bir tebessümle. “Kazanın detaylarını konuşmak için buradayız. Kendinizi iyi hissediyor musunuz?” Efnan, hafifçe başını salladı. “İyiyim... sanırım,” dedi zayıf bir sesle. Kalbi hızla atmaya başlamıştı, çünkü yaşadığı anları anlatmaktan korkuyordu peki ya Selim’in tehditleri? Polis memuru bir adım daha yaklaştı. “Size birkaç soru soracağız. Cevap vermekte zorlanırsanız sorun değil, sabırlıyız. Hatırladıkça bize anlatın olur mu?” Efnan, derin bir nefes alarak yatağın başına biraz daha yaslandı. " Siz soru sormasanız ben her şeyi anlatsam olur mu" Polis memuru yüzündeki tebessümle başını salladı. Efnan ise Zeynep’in elini bastırarak söze girdi " Psikiyatristim ben bir hastam vardı o gün geç saatte gelmek istedi kabul ettim ismi Elzem Kara o gelene kadar klinikteki işlerimi hallettim geldikten sonra 2 saat boyunca saçma gereksiz şeyler anlattı normalde böyle biri değildi. Lavaboya izin istediğinde telefonuna bakmak zorunda kaldım son arananlarda annem Alev Akçay'ın numarası vardı mesajlarına baktım, Efnan'ı oyala yazıyordu. Daha sonrasında bunların ekran görüntüsünü alıp kendime gönderdim sildim ondan geldi konuştu ve sonra çağrı gelince bir anda gitti." Efnan derin bir nefes alarak devam etti konuşmasına "Daha sonra arabaya bindim ve eve gittim kapıyı açacakken telefonum çaldı Selim arıyordu" " Özür dilerim bölüyorum Selim kim?" " Selim Akgün nişanlım aile zoruyla olan nişanlım, ilk başta açmadım telefonu sonra arkamda bir el hissedince Selim’in geldiğini anladım beni takip et gidiyoruz dedi cevap vermeme fırsat vermeden kolumdan tutup beni arabama sürükledi arkasındaydım onun sonra bir ara gözden kayboldu meğer amacı beni yola çıkarmakmış, dağlık alandan çıkıp otobanda devam ettim evim hastaneye yakındı sonrasında arkadan beni takip eden arabayı görünce daha hızlı sürdüm arkadaki arabada Elzem'in yüzünü gördüm önüme kırdı arkadan da biri gelip çarptı defalarca sonrasında ise bilincim kapandı" diyip nefes verdi. Alp söze girdi" Elzem öldü, diğer kişi ise ikinci günden alınmış buradan kimliği belirsizdi" diyerek açıklamayı yaptı. " Çok teşekkür ederiz efnan hanım korkusuzca her şeyi anlattığınız için kamera kayıtlarında sizin arabanıza çarpan üç araba vardı sonrasında bir araba daha çarpmış o arabadakileri göz altına aldık." Efnan başını salladı ve kafasını döndürüp Zeynep’e baktı gözleri dolu dolu olmuştu biraz yaklaşarak Zeynep'e sarıldı ardından Alp ile Deniz’e baktı Deniz dokunsalar ağlayacak gibiydi nedenini anlamadan gözlerini çevirdiğinde Alp ile göz göze geldi Alp ona gülümseyerek göz kırptı Efnan ise utanarak başını Zeynep’in boynuna gömdü odadan çıkmak için hazırlanan polisler ile Zeynep'ten ayrıldı ve arkadaki polis memuruna " şey şikayette bulunabilir miyim Selim Akgün ile ilgili" diyerek memurun kendisine bakmasını sağladı bakışlarını kaçırıp Zeynep’in ellerini okşamaya başladı kelimeleri nasıl toparlayacağını bilemiyordu ama Efnan’ın Allah’tan başka korkusu yoktu her şeyi en başından anlatıp sonucunu bilse dahi o Selim’in tehditlerine göz yummayacaktı. |
0% |