Yeni Üyelik
9.
Bölüm
@apricitass1

Efnan, hastane odasındaki sandalyeye oturmuş, ellerini dizlerinin üzerine koymuştu. Yüzündeki dikişlerin alınma vakti gelmişti, ama içindeki gerginlik ona izin vermiyordu rahatlamaya. Derin bir nefes aldı ama bu nefes onu sakinleştirmeye yetmedi. Deniz, odanın bir köşesinde duruyordu, sessizce onu izliyordu.

"Deniz abi, almasak mı dikişleri?" dedi Efnan, gözlerini masadaki tıbbi malzemelerden ayıramıyordu.

Deniz gözlerini kısarak Efnan’a baktı, ama onun yanına gitmedi. Derin bir nefes aldı, sakin bir ses tonuyla konuştu. "Olmaz abim, böyle şeylere izin veremem. İyileşiyorsun, bunu yapman lazım. Bak, ben buradayım. Merak etme, bir şey olmayacak.

Deniz, Efnan’ın yanına gelmeden, olduğu yerden devam etti konuşmaya. "Sadece birkaç dakika. Bittiğinde rahatlayacaksın, inan bana."

Efnan başını hafifçe salladı, ama içindeki korku onu bırakmıyordu. "Ya iz kalırsa?" diye fısıldadı.

Deniz gözlerini ona dikti, "Belki kalacak, belki de kalmayacak. Ama bu izler senin savaşını gösterecek. Senin ne kadar güçlü olduğunu. Dışarıda ne görürlerse görsünler, içindeki gücü asla değiştiremezler."

Efnan’ın gözleri dolmuştu, ama başını kaldırmadan sadece derin bir nefes aldı. "Tamam, başlayalım."

Deniz yavaşça Efnan’ın karşısındaki sandalyeye oturdu ve ona derin bir nefes vermesini işaret etti. "Rahatla. Sadece birkaç dakika sürecek," dedi, gözleri Efnan’ın yüzündeki dikişlere odaklanmıştı. İlk dikişe doğru uzandı.

Efnan, istemsizce gözlerini kapattı, kalbi hızlanmıştı.İlk dikişi çekerken neredeyse hiçbir şey hissetmedi. Deniz işini sessizce, büyük bir dikkatle yapıyordu.

“Biraz acıyacak ama çok değil,” dedi Deniz, sakin ama kararlı bir sesle. Dikişleri alırken gözleri bir an olsun başka bir yere kaymıyordu. Odadaki sessizlik, Efnan’ın endişesini daha da belirgin hale getiriyordu, ama Deniz’in varlığı bu sessizliği yatıştırıyordu.

“İyi gidiyorsun,” diye mırıldandı Deniz, ikinci dikişi alırken. Efnan hafifçe başını salladı, ama hala gözlerini açamıyordu.

Her dikiş alındıkça, Efnan bir adım daha rahatlıyordu. Deniz’in odaklanmış, sakin tavrı ona bu süreçte yalnız olmadığını hatırlatıyordu. Dördüncü dikişi aldığında, Deniz gözlerini Efnan’a kaydırdı. “Son bir tane kaldı. Sadece biraz daha sabret.”

Efnan derin bir nefes alarak başını hafifçe salladı. “Tamam,” dedi fısıldayarak. Yüzündeki son dikiş de alındığında, Deniz geri çekildi ve elindeki aletleri dikkatle masaya bıraktı.

“Bitti,” dedi yumuşak bir sesle. Efnan’ın gözleri yavaşça açıldı, ama aynaya bakmaktan hala çekiniyordu. Yüzündeki iz, dikişler gitse de hep orada kalacaktı.

Deniz, dikkatlice eldivenlerini çıkarırken Efnan’a baktı. “Zor kısmı atlattın, abim. Bundan sonrası senin iyileşmenle ilgili.” Efnan sessizce başını salladı, dudaklarında küçük bir tebessüm belirdi.

Deniz, eldivenlerini çıkarttıktan sonra Efnan’ın yüzüne bir kez daha bakıp "Yüzündeki dikişler tamam. Karnındaki dikişler için ise biraz daha kalması lazım," dedi, Efnan’ın yüzündeki gerginliği hafifletmeye çalışarak. "Biraz daha sabretmen gerekecek. Ama iyi gidiyorsun."

Deniz, sandalyeden kalkarken bir an durakladı ve hafifçe gülümsedi. "Zeynep’i birazdan yollarım yanına. Biraz yürüyün tamam mı? Bu sana iyi gelecek."

Efnan başını hafifçe salladı, bu sözlerin onu rahatlatmasını diledi. Deniz tam kapıya yönelmişti ki, Efnan’ın sesi onu durdurdu. "Deniz abi..." dedi, sesi biraz tereddütlüydü. "Alp doktor nerede? Neden o gelmedi?"

Deniz duraksadı, bir an için derin bir nefes aldı ve ardından Efnan’a dönerek gözlerine baktı. "Alp, yoğun bir ameliyatta," dedi yumuşak bir sesle. "Ama seni merak ediyor, haberin olsun. İlk fırsatta buraya gelir."

Efnan başını salladı, Deniz ise açık kapıyı kapatarak Zeynep’in yanına doğru yol aldı.

 

Zeynep bir elinde telefon bir elinde serum ile hem karşısındaki teyzenin koluna serum bağlamaya çalışıyor hem de annesini dinlemeye çalışıyordu. " Ah anne ah niye dikkat etmiyorsun ki kendine ya atla taksiye gel ben seni karşılarım kapatıyorum şimdi görüşürüz" diyerek telefonu cebine koyup işine odaklandı. " Kızım bekarsın herhalde" diyen teyze ile sadece gülümseyip işine devam etti lütfen biri bu serumu takabilir miydi işine odaklanamıyordu teyzenin sorularından canım " Benim bir oğlum var bak istersen" Zeynep başını iki yana sallayarak " yok teyzem benim sevdiğim var" diyip yeniden devam etti.

 

Deniz, Efnan’ın yanından ayrılarak Zeynep’i bulmak üzere hastane aciline giderken Zeynep'in annesiyle konuştuğunu duydu. Telefonunu kapatan Zeynep, hala yaşlı bir teyzenin serumunu takmaya çalışıyordu. Deniz kapının eşiğinde durdu, Zeynep'in dikkatinin dağıldığını fark etti. Gözleri hafifçe gülümseyerek ona doğru yaklaştı.

"Serumu ben halledeyim," dedi, sakin bir sesle. Zeynep ona minnetle baktı ve hemen geri çekildi. Teyze, Deniz'e bakarak başını salladı, "Kızım bak çok güzelsin bence bir düşün" diye konuşmaya devam etti.

Deniz Zeynep’e doğru döndü Zeynep ise bakışlarını kaçırıp teyzeye döndü tekrardan " teyzem dediğim gibi benim sevdiğim bir oğlan var sağol" dedi ve Deniz’e dönüp " teşekkür ederim Deniz abi" dedi. Deniz serumu takarken sinirle gülümseyerek " bekle beni 5 dakika" diyip teyzeye döndü. Zeynep ise biraz geriye giderek Deniz'i bekledi. Deniz işini bitirip teyzeye şifa dileyerek Zeynep'e bakış attı. İkisi hastane bahçesine geçmişlerdi. Deniz dayanamıyıp " Neden sürekli bana abi abi diyorsun hem de bunu bastırarak"

Zeynep, Deniz’in bu ani çıkışı karşısında şaşırdı. Başını kaldırarak ona baktı, ardından hafif bir gülümseme belirdi yüzünde. “Ne demeliyim ki? Sen abim gibisin" dedi, gözlerini yere indirerek.

Deniz ise " Anlıyorum kuzeniz diye belki çekiniyorsun abinin yanında ama bari hastanede deme lütfen rica ediyorum" dedi içindeki duyguları bastırmaya çalışıyordu yanlış şeyler yapmak istemiyordu. Zeynep ise başını salladı bu durum karşısında sonra aklına gelmiş olacak ki " Annem gelicek Deniz abi- aman Deniz" dedi. Deniz ise gülmüş sonrasında ise ciddiyete bürünerek " neden noldu ki kötü bir şey yok dimi halam Allah korusun ölse gelmez hastaneye" halasının hastaneden nefret ettiğini çok iyi biliyordu Zeynep ise " üşütmüş galiba gel serum takalım dedim ikiletmeden tamam dedi şaşırdım bende" Deniz'in aklına Efnan düşmesiyle " sen Efnan'ın yanına git yürümesi gerek karnındaki dikişler için yardım et benden rahatsız olur, ben halamı karşılarım" dedi Zeynep ise başını sallayarak hafif koşarak Efnan’ın yanına gitti. Deniz ise halasını aramış ve nerede olduğunu öğrenmişti.

 

Deniz halasını yatırıp serumunu bağlamıştı bronşit olmuştu halası ve astımı da olunca zor nefes almıştı birazdan halası buhar alacağı için malzemeleri hazırlarken halası da etrafı gözlemliyordu " Oğlum benim sıpa nerde, zeyno nerde" dedi.

Deniz, halasının sorusunu duyunca hafif bir tebessümle elindeki buhar cihazını hazırlamaya devam ederken başını kaldırarak cevap verdi. "Alp ameliyatta hala. Yoğun bir programı var bugün, ama merak etme, çıkınca mutlaka yanına gelir, Zeynep'de bi hastanın yanında" diyerek açıklama yaptı. Sevda hanımsa sadece başını sallayarak uzanmaya devam etti.

Deniz buhar cihazını çalıştırıp halasına doğru döndü. “Şimdi, derin nefesler al, tamam mı? Birkaç dakika içinde daha iyi hissedeceksin.” Halası derin nefesler alırken, Deniz onu izliyordu. İçindeki düşünceler ise Efnan'a ve Zeynep’e kayıyordu. Zeynep’in ona olan tavrındaki mesafeli, ama bir o kadar da sıcak yaklaşımı Deniz’i içten içe zorluyordu. Zeynep’i her gördüğünde içindeki duyguları bastırmak giderek zorlaşıyordu.

 

Bu sırada Zeynep, Efnan’ın odasına girmiş, onun yavaş yavaş yataktan kalkmasına yardım ediyordu. “Of gitmesek mi bence ben bugun yürümeyeyim zaten bir bacak Allah'a emanet" Zeynep başını iki yanına sallayarak Efnan’ın kolundan tutup onu çekti. Efnan ise sekerek elini Zeynep'in omzuna koydu. " Olmaz hem Deniz beni keser vallahi olmaz" Efnan aniden Zeynep' dönüp " Deniz mi?" diye sordu 1 hafta boyunca ikisi de sürekli Efnan’ı darlayıp duruyorlardı.

Zeynep, Efnan’ın omzuna daha sıkı sarılarak onu destekledi. “Evet, Deniz sonra anlatırım Efnancığım şuan seni yürütmeliyim aksi takdirde, azar yemek istemiyorum” dedi gülümseyerek.

Efnan, yüzündeki gerginliği biraz da olsa dağıtan Zeynep’in samimi tavrını görünce derin bir nefes aldı. “Tamam, yürüyelim ama ya düşersem?"

Zeynep gülerek, “Ben seni tutarım, düşmezsin." diyerek Efnan'ı ikna etti. Efnan, Zeynep’in desteğiyle yavaşça odadan çıktılar. Her adımda biraz daha rahatladı; Zeynep’in enerjisi ona cesaret veriyordu. Yavaşça koridorda yürümeye başladılar. “Biliyor musun, yürümek iyi geliyor,” dedi Efnan, şaşırarak.

“Gördün mü? Yavaş yavaş eski haline dönüyorsun kız" diyerek yanıtladı Zeynep. İkisi gülüşerek yürümeye devam ettiler.

 

Alp yorucu iki ameliyatın ardından soluğu Efnan’ın odasında almıştı. Kapıyı açmasıyla onu göremeyince lavaboya gitti orada da yoktu hızla Deniz’i aradı. Deniz ise yürümesi gerektiğini bu yüzden Zeynep’le çıktığını ve Sevda hanımın burada olduğunu söyleyip kapatmıştı adımlarını koridora yönlendirmiş ve Efnan ile Zeynep'in gülüşerek yürüdüğünü görmüştü. Tebessüm ederek onları bölmemek için annesinin yanına acile indi.

 

"Daha iyi misin hala" Sevda hanım kolunu kapatarak sedyeden doğruldu. " Allah razı olsun oğlum daha iyiyim sağolasın" dedi. Deniz’de gülümseyerek halasının yanına oturdu. Karşıya baktığında Alp geliyordu. " senin sıpa gelmiş hala" diyip halasına dönmüştü. Alp ise yanlarına varıp annesinin başörtüsünden öpmüş " iyi misin sultanım noldu sana" demiş üstüne de annesinden tokat yemişti " hadi ordan sıpa seni senle Zeynep kayıpsınız kaç saattir ah ah" diyerek dizlerine vuran Sevda Hanımla hepsi gülmüştü. Alp, Zeynep’in buraya doğru geldiğini, Efnan’ın ise onu beklediğini görünce annesine dönüp " Sultanım evde konuşuruz olur mu " diyip annesini tekrar öperek Efnan’ın yanına gitmişti. " Anne iyi misin noldu neren acıyor" diyerek annesine tespit yapmaya çalışan Zeynep ile Sevda Hanım kızına ters bir bakış atıp oğlunun gittiği yöne doğru baktı. Oğlu bir kız ile konuşuyor ve arkasında durarak ellerini iki yana açmış düşerse diye temkinli adımlarla ilerliyordu. Bu kız... Sevda hanım hızla Zeynep’e dönüp " Zeynep kızım bana bir su getirir misin" diyerek Zeynep'i kovmuştu. Kızın yüzünü daha net bir şekilde görünce hızla Deniz’e dönmüş " Oğlum Alp’in yanındaki kız kim?" diye sormuştu. Deniz ise halasının gösterdiği yöne doğru dönüp gülerek " Efnan hala bizim hastamız" diyerek cevap vermişti. " soyadı ne" Deniz kaşlarını çatarak " Akçay olması lazım" diyerek halasına dönmüştü. O sırada Sevda hanımın gözünden bir damla yaş düşmüştü. Deniz ise halasının bu halini görüp "hala korkutuyorsun beni" diyerek halasının gözyaşlarını silmişti. Sevda hanım ise derin bir nefes alarak Deniz’in elini tutarak "oğlum bu kız senin kardeşin olabilir..." diyerek fısıldamıştı.

 

" Efnan yavaş yürü biraz" diyerek onu durdurmaya çalışan Alp’i takmadan odasına gitmek için hızlı hızlı yürüyordu çünkü hem çok yorulmuş hem de namazını kılmak için acele etmesi gerekiyordu. " Efnan düşüceksin" Efnan kapının önüne gelmiş "Namaz kılmadım Alp" diyerek odanın kapısını açmıştı. Karşısında gördüğü kişi ile adımları yavaşlamış ve bir adım geriye gitmişti. "Kızım" diyen adamla elleri yumruk olmuş ve korku dolu gözlerle karşısındaki adama "Baba," diye fısıldamıştı.

 

 

Loading...
0%