@aquilajk_1903
|
Tüm konak halkı teras da oturmuş kahve içiyordu. Yağız babası Cüneyt'le birlikte yüzünde güller açarak futbol oynuyordu. Herkes gülümseyerek onları izliyordu fakat içlerinde huzursuzluk vardı. Akşamki gelecek haber birilerinin kaderini belirleyecekti. İster istemez bir korku almıştı içlerini.
"Akşam olmak bilmedi bir türlü" dedi, Devran.
"Ben meraktan çatlayacağım, ne karara varacaklar acaba?" diye yanıt verdi, Rahşan. Rezan Hanım kafasını bir sağa bir sola salladı, "Ya sabır" çekerek.
"Sen otur sadece karnındaki çocuğu merak et, küçük gelin!" Yine kayınvalidesinden ters bir laf yemişti, Rahşan. Bozulduğunu belli etmemeye çalışarak,
"Peki, ana" dedi. Arjin yüzünde gülümseme ile abisi ve Yağız'a bakarak,
"Nasıl mutlular" dedi. Şifa Ana iç çekerek,
"Yüce Rabbim huzurlarını, mutluluklarını bozmasın inşallah" dedi. Rezan Hanım ellerini havaya kaldırıp "Amin" dedi.
Arjin sıkıntıdan odasına geçti. İçinde anlam veremediği bir sıkıntı vardı. Ellerini kalbine bastırdı, gözlerini kapayıp derin nefes aldı. Gözlerini açtığında karşısındaki duvarda asılı duran fotoğrafa uzun uzun baktı.
"Ne olursa olsun senin kanın yerde kalmayacak babam. Kim ne derse desin o soysuzların kökü kuruyana denk bu dava bitmeyecek"
"Benim de tek temennim bu" Arjin duyduğu sesle ürkerek arkasını döndü. Devran kapıya yaslanmış kardeşini izliyordu. Arjin yatağının kenarına oturdu. Devran da kapıyı kapatıp yatağın karşısındaki koltuğa oturdu.
"Davayı sonlandıracaklar mı?"diye sordu, Arjin.
"Bilmiyorum"
"Bitmemeli bu dava"
"O adi köpeklerin gebermesini istiyorum, bende. Lanet olsun karar Jiyan Ağa'ya kaldı"
"Her şeyi en iyi bilen adam o. Bu davayı başlatan o soysuzların rahat yaşamasına izin vermemeli"
"Kızım bende istemiyorum davanın bitmesini. Ama sıra onlarda bugünkü karardan sonra gelip birimizi vurma olasılıkları da yüksek"
"Tek korkun bu mu abi?"
"Hayır, tabi ki de. Sende biliyorsun bunu" Arjin hiçbir şey söylemeden abisine baktı.
Akşam olmuş, aşiret liderleri Jiyan Ağa'nın evine gitmişti. Konak da stres, heyecan gereğinden fazla vardı. Akşam yemeğini bile kimse doğru düzgün yememişti. Arjin hariç herkes konağın avlusunda oturmuş, Haşim Ağa'nın hayırlı haberlerle gelmesini bekliyordu.
"Arjin nerede? Yemekte de yoktu." dedi, Şifa Ana.
"Öğleden beri odasından çıkmadı" diye cevap verdi, Nursel.
"Hasta falan mı yoksa? Rezan Gelin, kızına bak hele ne yapıyor" Rezan Hanım telaşla ayağa kalktı.
"Tamam, ana" Rezan Hanım tam yukarı çıkacaktı ki konağın kapısı açıldı. Haşim Ağa içeri girdi. Şifa Ana hariç herkes ayağa kalktı. Rezan Hanım olduğu yerde kaldı.
"Hoş geldin, Haşim Ağa" dedi, Şifa Ana.
"Hoş buldum, Şifa Hatun"
"Geç otur hele" Haşim Ağa Şifa Ana'nın karşısındaki koltuğa oturdu. Ardından Şifa Ana diğerlerine oturmaları için işaret etti, herkes yerine oturdu tekrar. Haşim Ağa gergin görünüyordu.
"Hayırlı haberler getirmişsindir inşallah" dedi, Şifa Ana. Haşim Ağa yere bakarak,
"Pek hayırlı değil, Şifa Hatun" Heyecan daha da artmıştı. Sanki hepsi nefes almayı bile kesmişti. Rezan Hanım eli kalbinde korkuyla Haşim Ağa'nın söyleyeceklerini bekliyordu.
"Ne oldu, ağam?" diye sordu, Azat. Haşim Ağa kafası yerde susuyordu. Şifa Ana heyecanını belli etmemeye çalışıyordu,
"De hele bakalım, Jiyan Ağa ne karar verdi" dedi. Haşim Ağa derin nefes aldı, kafasını kaldırıp tek tek hepsine baktı.
"Bu davanın artık son bulması gerekiyor, daha fazla kan dökülmesin dedi"
"Davayı bitireceğiz o soysuz köpekler rahat rahat yaşayacak mı?" diye atıldı, Devran.
"Devran, farkındaysan bu sefer kanı dökülecek taraf biz olacağız" dedi, Azat.
"Dökülsün, babam uğruna ölmekten mi korkuyorsun sen?" Azat Devran'a cevap verecekti ki Şifa Ana susturdu ikisini de.
"Susun hele, bakalım başka ne dedi Jiyan Ağa"
"Davanın son bulması iki aşiretin barışı için..." Kelimeler sanki tıkanıyor, Haşim Ağa konuşmakta güçlük çekiyordu. Cebinden peçete çıkarıp alnından akan teri sildi.
"Ağam?" diyerek Haşim Ağa'nın gözlerinin içine baktı, Cüneyt. Haşim Ağa da Cüneyt'e bakarak konuşmasına devam etti.
"Barış için bizim aşiretten Arjin ve Kozan'lardan Fırat'ın evlenmesine karar verildi."
"Ne?!" Arjin'in sesi duyuldu. Herkes sesin geldiğini yöne baktı. Arjin bir üst kattan onları dinliyordu. Duyduğu şeyler karşısında donup kalmıştı. Bütün konak şoka girmişti.
"Ağam sen ne diyorsun?" Devran yerinden kalktı sinirle, ses tonu da yüksek çıkmıştı.
"Yakın bir zamanda Arjin ve Fırat'ın düğünü var"
"Bu nasıl bir karar? Düşmanımıza kız mı vereceğiz biz?" Devran iyice sinirlenmeye başlamıştı.
"Devran bir sakin ol" dedi, Cüneyt. Haşim Ağa yerinden kalktı,
"Kozan'lar bundan sonra düşmanımız değildir. Dünür oluyoruz yakında. Şifa Hatun töre kurallarını en az benim kadar sende bilirsin. Bu karara da saygı duyacağından eminim" dedi. Şifa Ana sadece başını sallamakla yetindi.
"Kozan'lar iki gün sonra Arjin'i istemeye gelecek. Hazırlıklara başlayın. Hayırlı geceler" Haşim Ağa son sözünü de söyleyip konaktan çıktı.
"Ben o şerefsize kardeşimi vermem!"
"Devran kes sesini!" dedi, Azat.
"Ne lan? Sen kardeşini düşmanına mı vereceksin?"
"Devran sakin ol abim" diye araya girdi, Cüneyt.
"Ben kızımı o soysuzlara vermem" dedi, Rezan Hanım.
"Ana başka çare mi var?" dedi, Azat. Arjin yukarıdan yanlarına koştu.
"Asla ama asla o aileye gelin gitmeyeceğim"
"Şaka mı lan bu? Nasıl bir karar vermişler?" Devran'ın gözleri alev saçıyordu etrafa.
"Başka çare yok anlamıyor musunuz ha? Ya birimiz ölecek ya da Arjin o aileye gelin gidecek." dedi, Azat.
"Seçiminiz beni babamın katillerine gelin vermek mi?" Arjin ses tonunu kontrol edemiyordu.
"Benim kızım katillere gelin gitmeyecek"
"Hele kesin bağırışmayı, oturun sakin kafa ile konuşalım"
"Babaanne Allah aşkına sakin kafayla konuşulacak ne var burada? Kafalarına göre bir karar almışlar. Mantıkları kavramıyor mu bunların?" Devran cevap vermişti, Şifa Hatun'a.
"Kurê min, töre kurallarını biliyorsunuz. Bizim bu karara itiraz etme gibi hakkımız yok"
"Hay ben böyle töreyi s**"
"Devran sakin ol diyorum sana, mantıklı düşün!"
"Senin mantıklı düşüncen bacını babanın katillerine gelin etmek mi lan, it?" Devran Azat'ın üstüne doğru yürüyordu. Cüneyt hemen yanlarına doğru koştu. Tam o sırada Azat sert bir tokadı Devran'ın yüzüne geçirmişti.
"Ağzını topla lan" Azat da deliye dönmüş haldeydi. Devran yediği tokadın siniriyle Azat'ın üstüne çullandı ve Cüneyt onu sıkıca tuttu.
"Çocuk gibi kavga etmeyi kesin!" Bu sefer ki ses Cüneyt'ten gelmişti.
Rezan Hanım yere oturmuş "Vay başımıza gelenler" diye ağlıyordu.
"Ölürüm ama yine de o soysuzlara gelin gitmem. Bunu aklınıza koyun, ben ancak kefenimle çıkarım buradan!" Azat bu sefer de Arjin'e bir tokat atmıştı.
"Sen bu konaktan gelinliğin ile Kozan'lara gelin gideceksin. Kendini buna alıştır!" Azat'ın sesi tüm konak da yankı yapmıştı.
|
0% |