@araftakikelebek
|
Anonimin mesajına görüldü atıp anahtarı kapı kilidine taktım ve evin kapısını açtım. Kutuyu kucaklayıp mutfak masasının üstüne koyduktan sonra büyülenmiş bir şekilde içinden bir tanesini alıp yemeye başladım. O sırada Uraz Bey mesaj göndermişti. Uraz Sarıkaya: Kaşlarımı çattım, numaramın onda ne işi vardı ve nereden bulmuştu? Şu an asıl sorulması gereken sorular bunlar değildi, bu soruları daha sonra sormak üzere aklımın bir köşesine not ettim. Deniz: Elimde çikolatayla telefon başında mesaj yazmasını bekliyordum. Uraz Sarıkaya: Deniz: Uraz Sarıkaya: Deniz: Deniz çevrim dışı Konumu gönderdikten sonra elimdeki çikolata çöpünü çöp kutusuna attım ve öğleye kadar uyumak üzere yatak odama doğru ilerledim. Kendi kendime söylenerek yorganın altına girdim. "Aç karnına çikolata yediğime inanamıyorum. Gelsin kilolar Deniz Hanım, ay neyse ben her halimle çıtırım." 🍪 Uraz Sarıkaya gibi zengin bir adamın karşısına ev halimle çıkmamak için üzerime şık bir şeyler giyinmiştim. Şimdi ise ayna karşısında şarkı söyleyerek makyaj yapıyordum. ❝Ver beni yalnızlığa Koy beni düşen yağmurlara Akıp gitsin hatıralar Boş sokaklarda Düşün beni düşün beni Şarkılar ağladığında Son bir selam söyle Ver beni yalnızlığa Koy beni düşen yağmurlara Son bir selam söyle yalnızlığıma❞ Zil sesiyle birlikte makyaj malzemelerini alelacele kapatıp yerlerine koydum. Ardından hızla kapıya koştum. "Kusura bakmayın Uraz bey, sizi kapıda beklettim." dedim çekingen bir tavırla. Yüzünde neşeli bir ifade vardı. "Estağfurullah, asıl sen kusura bakma, şarkını böldüm." dediğinde utançtan yüzümün kızardığına emindim. Şarkıyı dışarıdan duyulacak kadar yüksek sesli mi söylemiştim? "Sesin çok güzelmiş." Daha fazla utançtan kızarmamak adına konuyu değiştirdim. "Böyle kapıda mı dikileceğiz, içeri geçelim." Ayakkabılarını çıkarırken "Aaa hiç çıkarmanıza gerek yok Uraz bey, istediğiniz gibi girebilirsiniz." dedim. Sonuçta adam zengin, kim bilir evinde kaç tane hizmetçi vardır. Deniz zengin adama ayakkabı çıkarttı dedirtmem ben. "Lütfen Bey kelimesini kaldıralım Deniz, resmiyeti sevmem." dedi salona doğru ilerlerken. "Eh peki Uraz, ne içersin? Çay? Kahve?" Aferin sana Deniz, şarkı rezilliğinin ardından zengin adama çay, kahve ikramı fikrini sunmak ne? Tam bir fiyaskosun. "Hiç yorulma, hiçbir şey yapmana gerek yok. Oturalım da artık benimle konuşmak istediğin şu konuyu anlat. Merak ettim ben de." "Ee oturalım madem." dediğimde ikimiz de tekli koltuklara oturduk. Meraklı bakışları yüzümde geziniyordu. Direkt konuya girsem iyi olacaktı. "Uraz Bey; pardon Uraz, doğum günü partisinin olduğu günün ertesi günü bana tanımadığım bir numaradan mesaj geldi. Mesajlarında partiye getirdiğim ıslak kurabiyelere hayran kaldığı yazıyordu. Kim olduğunu sorduğumdaysa ısrarla söylememeyi tercih etti." Anladığını belli ederek kafasını salladığında devam etmemi bekledi. "İşin özü, partiye gelen kişilerin isimlerini öğrenirsem bu kişinin kim olduğunu bulmam daha kolay olur. Bana yardımcı olabilir misin?" Beni pür dikkat dinleyen Uraz arkasına yaslanarak "Madem benim doğum günü partim böyle bir olaya sebep oldu. Bana da yardımcı olmak düşer. Ama bu şekilde onu bulamazsın. Partide 400 kişi vardı; 150 tanesi kızdı, 250 tane seçenek var. Herkes olabilir." dedi. Haklıydı, 250 kişinin tamamı şüpheli konumundaydı. Onu bulmam oldukça zordu. Bir süre sessiz kaldıktan sonra aklına gelen fikirle parmağını şıklattı. "Eymen..." diye fısıldadı. Eymen mi? O da kimdi? |
0% |