Yeni Üyelik
13.
Bölüm

¹³'Bir İddia Meselesi

@araftakikelebek

Yazarın gözünden;

İşte büyük gün gelmişti. Uraz sabahın erken saatlerinde uyanmış, yardımcılarına emirler yağdırmaya başlamıştı.

"Zehra, müthiş bir ziyafet sofrası hazırlamanızı istiyorum. Bu seferki misafirlerim kalabalık olacak."

Oldukça gergindi, bu büyük buluşma için her şeyin kusursuz olmasını istiyordu.

"Leyla, hayır! Siyah örtü olmaz. Masaya beyaz örtü ser."

Adımları salon ile mutfak arasında gidip geliyordu. Elinde telefon, sürekli saate bakıyordu. Saat 09.45'ti. İçinden 'Acaba kızları almaya kendim mi gitsem?' diye geçirdi.

Yeni uyanmış olan Savaş yavaş adımlarla merdivenlerden inerken evdeki bu telaşın ne için olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Günaydın abi, hayırdır bu hazırlık ne için?"

Uraz bakışlarını telefondan kaldırıp Savaş'a çevirdi. "Misafirlerim gelecek de."

Savaş gözleriyle yemek masasını süzdü. Dokuz kişilik servis vardı ve bildiği kadarıyla abisinin çok fazla arkadaşı yoktu. Genelde kızlarla tek gecelik takılıp bırakırdı.

"Kimmiş bu misafirler?" diye sordu.

Tam ağzını açıp cevap verecekti ki zil sesi tüm salonu doldurdu. Yardımcılardan Aysel kapıyı açmaya yöneldiğinde Uraz, "Ben açarım, sen işinin başına dön." dedi.

Aslında Uraz nazik biriydi, insanlara emir vermek onun lügatında yoktu fakat gergin olduğunda ne dediğini bilmiyordu.

Kapıyı açtığında karşısında Eymen yanında da Ceylin vardı. Ceylin'i de getireceğini tahmin ettiği için fazladan bir servis daha açtırmıştı. Eymen, Ceylin olmadan kolay kolay bir yere gitmezdi.

"Hoş geldiniz ama biraz erken gelmişsiniz."

İçeri girdiklerinde Eymen ve Uraz tokalaştı.

"Biliyorum, belki yardıma ihtiyaç vardır diye erken geldik."

Hep beraber salona doğru ilerlerken Uraz aklına gelen şeyle elini kafasına vurdu. Asıl toplanma sebebi olan doğum günü partisi tamamen aklından çıkmıştı.

Seri bir şekilde instagram uygulamasına girdi ve arama kısmına sedaamayunusasik yazdı. Mesaj butonuna tıkladığında kullanıcı adının altında yazan "şu an aktif" yazısıyla derin bir nefes verdi.

urazsarikaya:
Günaydın Seda.
Nasılsın faslını falan geçiyorum çünkü acelem var.

sedaamayunusasik:
Günaydın.

urazsarikaya:
Doğum günü partisi hakkında konuşmak için bugün öğleden sonra müsait misin?

sedaamayunusasik:
Müsaitim.
Müsait olmasam bile konu Yunus'sa tüm işlerimi ertelerim.

urazsarikaya:
Pastayı yapacak kişiyle konuştum ve pastayı yapmayı kabul etti.
Dürüst olmak gerekirse bugün detayları konuşmak için bir buluşma ayarlamıştık.
Ama ben onca yoğunluğun arasında sana haber vermeyi tamamen unuttum.

sedaamayunusasik:
Önemli değil, buluşmanın nerede olacağını söylemen yeterli.

urazsarikaya:
Buluşma benim evimde olacak.
Ev adresini göndersem bulabilir misin?

sedaamayunusasik:
Bir kafede falan buluşmak varken neden senin evinde buluşuyoruz?

urazsarikaya:
Sorgulama.
Yazar sonraki bölümlerde buluşabileceğimiz bir kafe ayarlayacakmış, öyle duydum.

sedaamayunusasik:
Pekâlâ, ev adresini gönder.
Ben bir şekilde bulurum.

urazsarikaya:
*ev adresi*

sedaamayunusasik:
1 - 1 buçuk saate oradayım.

Uraz, Seda'nın yazdığı mesaja görüldü attıktan sonra telefonu koltuğa atıp bedenini de yavaşta koltuğa bıraktı. Oldukça yorulmuştu.

"Yardım edebileceğim bir şey var mı kardeşim?"

Eymen'in cümlesiyle yayıldığı koltukta toparlanıp kafasını kaldırdı. "Aslında... Asena, Deniz ve İlay'ı almaya kendim mi gitsem diye düşünüyordum." dedi.

Tekli koltukta oturan ve gözleri telefonda olan Savaş aniden kafasını kaldırıp abisine baktı. Kaşlarını çatıp "Deniz mi? Hangi Deniz?" diye sordu.

"Ee, doğum günü partisine kurabiye getiren Deniz işte."

Uraz'ın cevabı ile Savaş seri bir şekilde koltuktan fırlayıp merdivenleri ikişer ikişer çıkarak üst kata doğru ilerledi.

Kimse Savaş'ın bu hareketine anlam verememişti, çok da sorgulamamışlardı.

Uraz telefonunu yeniden eline alıp birkaç tuşa bastı. "Ben bir Deniz'i arasam iyi olacak." dedi ve telefonu kulağına götürerek salondan ayrıldı.

Dar koridorda bir ileri bir geri ilerliyordu, telefon ikinci çalışta açılmıştı.

"Efendim Uraz?"

"Günaydın Deniz, nasılsın?"

"İyiyim, kızlarla birlikte hazırlanıyorduk. Bir problem yok değil mi?"

"Aa yok hayır, hayır. Ben şey diyecektim. Sizi almaya geleyim mi?"

"Bir kızlara sorayım."

"Tamam bekliyorum."

Deniz telefonu kulağından çekerek kısık sesle "Kızlar, Uraz sizi almaya geleyim mi diye soruyor. Ne diyeyim?" diye sordu.

İlay yüzünü buruşturup Deniz'in elindeki telefonu aldı.

"Sen ne demeye çalışıyorsun? Üç kız bir arabayı kullanmayı beceremezsiniz, yolu bulamazsınız mı demek istiyorsun?"

Deniz elini başına vurdu ve İlay'ın elinden telefonu çekip aldı. "Uraz, sen İlay'ın kusuruna bakma. Gelip bizi alabilirsin." diyerek telefonu kapattı.

🍪

Kızlar hazırlanıp evden çıkmışlardı, kapının önünde Uraz'ın gelmesini bekliyorlardı.

"Bir de bu kavurucu sıcakta bizi güneşin altında bekletiyor. Şeker gibi kızım sonuçta birazdan eriyeceğim."

İlay'ın cümlesiyle Asena kahkaha attı. Ağzını açıp İlay'a cevap vereceği esnada korna sesiyle yerinde sıçradı. Arkasına döndüğünde Uraz'ın arabasıyla burun buruna gelmişti.

Ayaklarını sürte sürte minik adımlarla şoför koltuğunun kapısına doğru ilerledi ve cama tıklattı. Uraz yüzünde pişkin gülümsemesiyle camı açtı.

"Ne yaptığını sanıyorsun! Az kalsın beni eziyordun!"

Uraz arabadan inerek kapısını yavaşça kapattı. "Ee sen de yolun ortasında durmasaydın Asenacığım."

Asena sarı saçlarını savurarak omzunu silkip arka kapıyı açtı ve arabaya bindi. Uraz kafasını sağ tarafa çevirdiğinde İlay ile göz göze gelmişti. Baştan aşağı İlay'ı süzdü, mavi renkli kabarık bir elbise giymişti, elbisenin arkasında sırtının yarısına gelecek kadar dekolte vardı. Dalgalı kahverengi saçları omzuna kadar dökülüyordu, toplamak yerine açık bırakmayı tercih etmişti.

Yavaş adımlarla İlay'ın yanına ilerledi. Tam önüne geldiğinde ise durdu. "Telefonda bana bağırınca minik kalbim kırıldı." dedi. "Size beceriksiz demek istememiştim, bu üç güzel kızı tek başına görürlerse taciz edebilirlerdi. Sizi düşündüm ama sanırım yine sana yaranamadım."

İlay, Uraz'ın cümlesiyle biraz yumuşar gibi olsa da hemen kafasını iki yana sallayıp kendine geldi. "Ay sen bizi düşünme, biz kendi başımızın çaresine bakarız. Zaten bizi bu sıcakta kapının önünde beklettin. Sus da artık gidelim." dedi ve Asena'nın yanına oturmak üzere arabaya doğru ilerledi. Deniz ve Uraz da ön koltuğa bindiklerinde artık gitmeye hazırlardı.

Hafta sonu dolayısıyla trafik oldukça azdı. Yirmi dakikalık bir araba yolculuğunun ardından varmışlardı. Uraz arabayı durdurduğunda Asena ağzı açık bir şekilde camdan Uraz'ın evine bakıyordu. Üç katlı olan ev neredeyse bir sokak büyüklüğündeydi.

"Evi incelemen bittiyse iner misin Asena?" Uraz'ın kurduğu cümleyle Asena baş parmağıyla üst damağına bastırdı. "Bak ikidir beni korkutuyorsun üçüncüsü olursa..." dedi, birkaç saniye bekledi. "Bir şey bulamadım." diye cümlesini tamamladı ve arabadan indi. Ardından Uraz, İlay ve Deniz'in kapısını açıp onları da arabadan indirdi. Bahçe kapısını açıp içeri girdiğinde kızlar da peşinden ilerledi. Zile bastı ve bekledi. Eymen, yardımcıların müsait olmadığını bildiğinden kapıyı açmak üzere ayaklandı. Tam kapıya doğru ilerliyordu ki merdivenlerden seri şekilde inen Savaş çoktan kapıyı açmıştı. "Hoş geldiniz."

"Ooo abiciğim, takım elbise giymişsin. Hayırdır, bu ne yakışıklılık?" diyen Uraz Savaş'ın yanağını sıkıp içeri girdi.

"Yok ya, sıradan halim işte."

Evi dışından süzen Asena şimdi de içeriden süzüyordu. Islık çalarak "Ne hayatlar var be, biz de kutu gibi evde kirada oturuyoruz." dedi. Deniz Asena'nın kolunu çimdikledi.

"Ben onu sesli mi söyledim?" diye fısıldayarak Deniz'in yüzüne baktı.

Uraz konuyu dağıtmak için "Eee böyle ayakta mı dikileceğiz, hadi salona geçelim." dedi ve eliyle salonu işaret ederek ilerledi.

Salona geldiklerinde Ceylin aniden ayaklandı. Deniz de duraksamıştı. İki saniyelik bir sessizliğin ardından koşarak birbirlerine sarıldılar.

"Deniz!"

"Ceylin!"

Ne olduğunu anlayamayan Uraz ve Eymen öylece birbirlerinin suratına baktı.

Eymen bir adım attı. "Siz?" diye sordu. "Taşınıyor musunuz?"

Ceylin Deniz'den ayrılıp Eymen'in yanına doğru adımlayarak koluna girdi. "Sevgilim, sana hep Deniz isminde birinden bahsediyordum, hatırlıyor musun?" diye sordu. Eymen bir süre düşündü. "Annemin Deniz isminde bir öğrencisi vardı, çok yakındık. Birbirimize hep sırlarımızı paylaşırdık diyordum."

Eymen göz bebeklerini sağa üste çevirdi, bunu genelde düşünürken yapardı. Kısa bir süre sonra "Hee, hatırladım." dedi. "Vay be, tesadüfe bak."

"Firuze hoca, tarih kadın... Tarih dersinden hiçbir şey anlamıyordum ve o kadın anlamayacağımı bile bile her seferinde bıkmadan usanmadan bana aynı konuyu tekrar tekrar anlatıyordu."

Ceylin buruk bir gülümsemeyle Deniz'in gözlerinin içine baktı. "Benim annem dünyanın en sabırlı kadınıdır."

Ve bu duygusal atmosferi bozan şey zil sesinin salonda yankılanması olmuştu.

"Seda gelmiştir, ben bakarım." dedi Uraz ve koşarak kapıyı açtı. Aynı zaman diliminde Barış da merdivenlerden aşağı inmişti.

Üçü salona döndüğünde "Herkes niye ayakta dikiliyor?" diye sordu Barış kaşlarını çatarak.

"Evet, ayakta dikilmeyelim. Acıktık, hadi yemek masasına geçelim."

Eymen, Ceylin'in sandalyesini çekerek oturmasını bekledi. "Teşekkür ederim sevgilim." cümlesini duyduktan sonra da sağındaki sandalyeye oturdu.

Ceylin'in solundaki sandalyeye de Asena oturmuştu. Asena'nın karşısındaki sandalyeye İlay, Ceylin'in karşısındaki sandalye'ye Deniz ve Deniz'in yanındaki sandalyeye de Seda oturduğunda sağ baş koltuğa Savaş, sol baş koltuğa da Barış oturmuştu. Herkesin oturduğunu gören Uraz da Eymen'in yanındaki sandalyeye oturduğunda masa tamamlanmıştı.

Leyla ve Zehra tek tek servisleri yapmaya başladı. Tabaklara yemeklerin konulma işlemi bittiğinde ortam tamamen sessizleşmişti. Herkes yemeklere odaklıydı.

Bu sessizliği bozan ise Barış olmuştu. Barış ellerini masanın üstünde birleştirmiş bir vaziyette doğrudan Deniz'in gözlerinin içine bakıyordu. "Herkes doğum günü partisine getirdiğin kurabiyelerin lezizliğinden bahsediyordu."

Deniz ağzındaki lokmayı yutarken utançtan yanakları kızarmıştı. Gülümseyerek kafasını eğdi ve "Teşekkür ederim."dedi.

"Tatmak nasip olmadı, bir gün tatmak isterim." Barış'ın cümlesiyle Uraz donakalmıştı. Deniz bakışlarını Uraz'a çevirdiğinde donuk suratını görmeyi beklemiyordu. Kamera kayıtlarında Barış'ın bizzat kurabiye aldığına ikisi de şahit olmuştu.

Deniz hiç bozuntuya vermedi. "Abin bir gün seni benim çalıştığım kafeye getirirse tatmak sana da nasip olabilir." dedikten sonra sonra aklına gelen kamera kayıtlarıyla bakışlarını Eymen'e çevirdi. "Eymen, sanırım sana bir teşekkür borcum var. Onca işinin gücünün arasında benim meselem ile ilgilendin."

"Estağfurullah, ne yaptım ki? Alt tarafı 5 dakikalık işti."

Ceylin, Eymen'in omzunu dürttü. Kulağına eğilip kısık bir ses tonuyla "Ne işi? Benim niye haberim yok?" dedi. Sevgilisinin yanağına minik bir öpücük konduran Eymen "Daha sonra anlatırım." diye cevapladı Ceylin'in sorusunu.

Asena telefonuna gelen bildirim sesiyle elindeki çatalı bırakıp cebindeki telefonu çıkardı. Güç düğmesine bastığında Ceylin'in bakışları da istemsizce Asena'nın telefonuna kaymıştı. Tam bakışlarını telefondan çekecekti ki ekranda gördüğü kişiyle yeniden telefona baktı.

"Abim ne alaka?"

Asena Ceylin'e anlamaz gözlerle baktı. "Anlamadım?" diye sordu.

"Telefon ekranındaki kişi, Umut abim." dediğinde Deniz ve Asena aynı anda şaşkınca "Ne?" dedi.

"Bana sürekli bahsettiğin abin Umut, bu muydu?" diye sordu Deniz.

Ceylin'in bakışları Asena ve Deniz arasında gidip geliyordu. "Evet, 3 abim var. Umut abim ise en küçüğü."

Asena bedenini Ceylin'e çevirdi. "Ben Umut'a yaklaşık 1 buçuk yıldır aşığım ama kendisinin bir buzdan farkı yok. İnsanlara karşı o kadar soğuk ki çalıştığım kafeye geldiğinde siparişini sorarken bile kelimelerim buz kesiyor. Sevgilisi var mı, biliyor musun?"

"Bildiğim kadarıyla sevgilisi yok. Ben sizin aranızı yaparım kız, sen rahat ol." Ceylin'in cümleleri Asena'nın gözlerini parlatmıştı. Kalbinde adeta kelebekler uçuşuyordu.

Heyecandan ne yapacağını bilemedi ve Ceylin'e sıkı sıkı sarıldı. "Gerçekten mi!?"

Ceylin kafasını salladı. Göz kırparak "Yemekten sonra konuşuruz." diye fısıldadı.

Yemeklerine geri döndüklerinde sessizliğini koruyan Savaş bakışlarını abisine çevirmişti. Abisinin bakışlarının nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gözlerini takip ettiğinde İlay'a baktığını fark etmişti.

"Hep birlikte toplanıp yemek masasına oturduk ama tanışmadık." diye lafa girdi Savaş.

İlk cevaplayan Deniz olmuştu. "Ben Deniz," dedi, ardından kolunu İlay'ın beline sarıp "Bu da kardeşim İlay." diye devam etti.

Hemen Deniz'in yanında oturan Seda da kendini tanıttı. "Ben Seda, kuzeniniz Yunus'un sevgilisiyim."

Barış şaşkınca Seda'ya bakarak "Vay, Yunus abi sevgili mi yapmış? Hiç de haber vermiyor." dedi.

"İlişkimizi biraz gizli tutmak istedi. Burada asıl toplanma sebebimiz de Yunus'a sürpriz doğum günü partisi düzenlemek istiyor oluşum, Yunus bana Uraz ve sizden hep bahsederdi. Ben de instagram üzerinden Uraz'ı buldum. Bana doğum günü partisi için yardımcı olabileceğini söyledi." Bakışlarını Uraz'a çevirdi ve cümlesini bitirdi. "Teşekkür ederim Uraz, sana minnettarım."

Uraz gülümsedi ve eliyle Deniz'i gösterdi. "Doğum günü pastasını yapacak yetenekli aşçımız da burada." dedi.

Deniz kafasını sağ tarafa çevirdi. "Merhaba," diyerek elini Seda'ya uzattı. Seda da Deniz'in elini sıkarak karşılık verdi. "Merhaba, yemekten sonra pasta hakkında detayları konuşabilir miyiz?"

"Elbette." dedi Deniz.

🍪

Yemek faslı bittiğinde erkekler büyük salona, kızlar ise küçük salona geçmişti.

Ceylin, Asena ve İlay kendi arasında konuşurken Seda ve Deniz de kendi arasında doğum günü pastası hakkında konuşuyordu.

"İki katlı bir pasta istiyorum. Dışını beyaz şeker hamuru ve küçük yenilebilir incilerle kaplayalım."

Seda'nın dediklerini Deniz harfi harfine telefonun notlar kısmına not alıyordu. "Peki iç aroması neyli olsun?"

"Biraz düşüneyim," dedi. Birkaç saniyenin ardından "Orman meyvesi aroması." diye cevapladı.

O sırada Asena ve Ceylin de Umut hakkında konuşuyordu.

"Anlat bakalım abim ile ilk nerede karşılaştınız?" Ceylin bağdaş kurmuş bir vaziyette pür dikkat Asena'nın cevabını dinliyordu.

"Çalıştığım kafeye gelmişti. Saat henüz çok erkendi. 'Bir İce Americano istiyorum, acele olursa sevinirim.' dedi. Bu saatte kahve olmadığını, sadece çay olduğunu söylemek için kafamı kaldırdığımda toprak gözleriyle göz göze geldim. Kahvenin en güzel tonu olabilirdi. İlk görüşte gözlerine tutuldum."

Asena'nın büyük bir heyecanla anlattığı şeyi İlay ve Ceylin de aynı heyecanla dinliyordu.

"Haftada en az iki, üç kere kafeye gelmeye başladı. Ardından daimi müşterimizler arasında yer aldı. Onu her gördüğümde ilk günkü heyecanı yaşıyorum."

Ceylin birisinin abisine bu denli hayran olmasına şaşırmıştı çünkü abisi tam da Asena'nın dediği gibi soğuk bir tipti. Kimseye pas vermez, kimseyle kolay kolay samimiyet kurmazdı. Ama onun adı Ceylin ise ne yapar ne eder abisi ile Asena'yı ayarlamayı başarırdı.

🍪

Mutfaktan iki kadeh kırmızı şarap alan Savaş tekli koltukta oturan abisinin omzuna hafifçe omuz atarak kadehlerden birini uzattı.

Koltuğun baş kısmına oturdu. "Şştt abi, görmedim sanma." dedi. Uraz, Savaş'ın ima ettiği şeyi anlamamıştı. "Neyi?" diye sordu.

"Hadi hadi, yemezler bu numaraları. Deniz'in kardeşine yemek masasında nasıl baktığını gördüm." Uraz yaramaz bir çocuk gibi sırıttı.

Barış, fısır fısır konuşan Savaş ve abisini görünce "Ne konuşuyorsunuz bakayım fısır fısır?" diye sordu.

Savaş yerinden kalkıp diğer tekli koltuğa geçtiğinde "Abim aşık olmuş." dedi.

Eymen'in ağzından "Vay." kelimesi döküldüğünde Uraz elindeki kadehe bakarak kadehi parmakları arasında çevirdi. "İlay'ın fiziğine hayran kaldım. Şimdiye kadar yüzlerce kızla takıldım ama hiçbirinin bu kadar mükemmel bir fiziği yoktu."

Eymen gözlerini devirerek eliyle alnına vurdu. "Aşık falan olmamış. Her zamanki gibi, bir kızın fiziğini beğenmiş."

"Benim o kızı ne yapıp edip tavlamam lazım."

Barış kahkaha attı. "İlay hiç de senin takıldığın kızlara benzemiyor abiciğim, bana kalırsa bu sefer işin zor. Diğerleri gibi bir, iki güzel söze kanmaz gibi duruyor."

Savaş da Barış'ı onayladı. "Katılıyorum. Üstelik bahsettiğin kişi Deniz'in kız kardeşi, kabul edeceğini hiç sanmıyorum."

"İddiaya girelim mi? Ben bu kızı iki ay içinde tavlarım."

Barış ve Savaş aynı anda "Girelim." dedi.

🍪

Sevgili okuyucularım, kitabımızın wattpad platformunda yayımlanmış bölümlerinin sonuna geldik. Üzülerek söylüyorum ki elimde taslak bölüm kalmadı. Güncel ve yeni bölümleri buradan yayınlamaya devam edeceğim lakin hazır bölüm olmadığı için bölümlerin gelme süresi bir tık uzayabilir. Günde iki - üç bölüm yerine iki - üç günde bir bölüme düşeceğiz. Anlayışla karşılayacağınızı umuyorum ve teşekkür ediyorum.❤️✨

Loading...
0%