35. Bölüm

²⁸'Geçmişin Gölgesinde

Sedanur🪷
araftakikelebek

Deniz'in gözünden;

Ceylin'in evine girdiğimizden beri Asena tek kelime etmemişti. Sessizliğiyle adeta bizi sabır testine sokuyordu. Umut da eve gelir gelmez odasına kapanmış ve bir daha çıkmamıştı. Ne konuştuklarını öğrenmek için içimde büyüyen merak iyice sabrımı zorluyordu. Bu kadar uzun süre sessiz kalmak Asena’nın doğasına aykırıydı. Gözlerim Ceylin ile buluştuğunda onun da en az benim kadar meraktan çatladığını anlamam uzun sürmedi.

Sonunda Ceylin dayanamayıp sessizliği bozdu. "Asena böyle susacak mısın? Anlatsana aranızda neler oldu? Meraktan çatlayacağız burada."

Asena bizi duymuyordu, görmüyordu. Gözleri sanki bulunduğu odada değil de çok daha uzak bir yerde, bir şeylere takılmış gibiydi. Daha doğrusu boşluğa dalmış gibiydi. Dayanamayarak sağ elimi kaldırıp yüzünün önüne getirdim ve parmaklarımı şıklattım.

"Asena!"

Bir anda sıçrayarak yerinden irkildi. "Hı." dedi sadece.

"Hı mı? Asena, hı mı? Anlatsana neler oldu?"

Ağzını bıçak açmıyordu. Sabrım tükenmek üzereydi. Evdeki sessizliği bozan şey zil sesi olmuştu. İlay gelmiş olmalıydı. Ceylin Asena'dan umudu kesip kapıya yöneldi. Tahmin ettiğim gibi, İlay gelmişti. Merdivenleri kullanmış olmalıydı çünkü nefes nefese kalmıştı.

Salona gelip bir koltuğun kenarından tutunarak nefesini kontrol etmeye çalıştı. "Abla." dedi seri aldığı nefeslerinin arasından. Kötü bir şey mi olmuştu?

Yerimden doğrulup yanına ilerledim. "İyi misin?"

Kafasını sallamakla yetindi. O sırada Ceylin de mutfaktan su getirmişti. Su dolu bardağı İlay'a uzattı. İlay suyu tek nefeste içip rahatlamış bir şekilde derin bir nefes verdi.

"Uraz arabamı bulmuş!" dedi bir çırpıda. Yüzünde mutluluk vardı. Uraz'ın sözünü tutmasına mı bu kadar mutluydu, yoksa arabasının bulunmasına mı?

İlay bakışlarını Asena'ya çevirip kaşlarını çattı. "Nesi var bunun? Umut ile baş başa kalmak istiyordu, istediği oldu. Normalde şu an mutluluktan havalara uçması gerekiyordu, niye bu kadar sakin?"

Omuz silktim. "Bir bilsek. Neler olduğunu anlatmıyor ki, geldiğinden beri ağzını bıçak açmadı."

İlay, Asena'ya birkaç adım yaklaşıp gözlerini kısarak onu incelemeye başladı. "Asena, bir şey mi oldu? Umut'la tartıştınız mı?" diye sordu.

Asena, İlay’ın bakışlarından kaçmaya çalıştı ama nafileydi. Hepimiz ondan bir açıklama bekliyorduk. Sonunda derin bir nefes aldı. Bakışlarını bana çevirip konuştu.

"Umut bana Sena dedi Deniz, Sena dedi... Gerçek ismimi biliyor."

Ceylin ve İlay'ın şaşkın bakışları arasında kendimi toparlamaya çalıştım. Bu bilgi benim için yeni bir şey değildi; Asena’nın gerçek adının Sena olduğunu çok uzun zamandır biliyordum. Ama Ceylin ve İlay için bu bir şoktu.

Ceylin, duyduklarını anlamlandırmaya çalışırken kaşlarını çattı. “Gerçek adın Sena mı?”

İlay da aynı derecede şaşkındı ama onun bakışlarında biraz daha kırgınlık vardı. "Bize neden yalan söyledin? Neden böyle bir şeyi sakladın?”

Asena ellerini avuçlarının içine alıp sıkıca kavradı. Yüzünde bir suçluluk ifadesi vardı ama bir yandan da kendini savunmaya hazırlanıyordu. "Yalan söylemedim," dedi sessizce. "Sadece... Sena olmaktan kaçmalıydım."

Bu sözler İlay'ın kaşlarını daha da çatmasına neden oldu. "Kaçmak mı? Neden?"

Asena, İlay’ın sorusuna cevap vermedi. Gözlerini yere indirdi, belli ki geçmişine dair bir şeyleri hatırlıyordu. O an araya girmek istedim.

"Belki de bunu sorgulamak yerine onu anlamaya çalışmalıyız. Herkesin kendi seçimleri ve sebepleri vardır. Önemli olan şu an burada, bizimle olması, değil mi?"

Ceylin biraz daha sakinleşmiş görünüyordu ama İlay hâlâ tatmin olmamış gibiydi. Asena ise derin bir nefes aldı ve bakışları bu kez hepimizde teker teker gezindi.

"Ben bu isimle ilgili her şeyi geçmişte bırakmaya çalışmıştım. Ama... Ama Umut'un gerçek ismimi bilmesi tüm dengemi alt üst etti."

Acilen bu atmosferi değiştirmemiz gerekiyordu. Odadaki kasvet neredeyse elle tutulur bir hâl almıştı. Ama ne yapabilirdik? Bir şeyler yapmalıydık; yoksa bu kasvet bizi yutacaktı.

Bir süre düşündüm ve sonunda aklıma bir fikir geldi. "Arkadaşlar," dedim, biraz tereddütle. "Birlikte yemek yapmaya ne dersiniz?"

Ceylin kaşlarını kaldırdı ve gülümsedi. "Yemek mi? Deniz ciddi misin? Mutfakta büyük kaos çıkar biliyorsun, değil mi?"

Gülerek omuz silktim. "Beni küçümsemeyin, sonuçta bu işten para kazanıyorum. Sizden biri hata yaparsa da profesyonel bir aşçının gözetiminde olacaksınız. Eğlenceli olmaz mı?"

İlay elindeki bardağı masaya koyarken dudaklarını hafifçe büküp "Yemek yapma aktivitesine ne yazık ki katılamayacağım." dedi üzgün bir yüz ifadesi takınarak ancak gözlerindeki parıltı bu üzgünlüğün pek de samimi olmadığını belli ediyordu. "Birazdan Uraz gelip arabamı bulduğu yerden almamız için beni alacak. Arabanın sahibinin gelmesi gerekiyormuş, başka birine teslim etmiyorlarmış."

Tam bu sırada aşağıdan bir korna sesi yükseldi. "İşte, o da geldi!" dedi heyecanla yerinden fırlayarak. "Ben kaçıyorum, size iyi yemek yapmacalar!"

Ayağa kalkıp hızlıca çantasını kaptı ve kapıya doğru yöneldi. Arkasından gülerek seslendim. "Bu sefer asansörü kullan!"

İlay kapıyı açarken arkasına dönüp alaycı bir ifadeyle kaşlarını kaldırdı. "Şartelleri indirip beni asansörde mahsur bırakmayın, tamam mı?"

İlay’ın cümlesine karşılık Ceylin kahkahalar atarak cevap verdi. "O kadar güvenilir bir ekip değiliz maalesef!"

İlay, bir şey söylemeden kapıyı arkasından kapattı ve koridorda yankılanan topuk sesleri hızla uzaklaştı. Camdan İlay'a bakmak için pencereye yöneldim. Uraz'ın arabasını ve içeride oturup bekleyen siluetini görebiliyordum. İlay’ın Uraz’ın arabasına doğru yürüyüşündeki neşeyi fark edince istemsizce gülümsedim. "Bu kız enerjisiyle hepimizi yoruyor." diye mırıldandım.

Ceylin yavaşça yerinden doğrulup pencereye ilerledi ve yanımda durdu. Birkaç saniye sessizce bekledi, ardından kısık bir sesle fısıldayarak konuştu.

“Asena’nın neden ismini değiştirdiğini biliyor musun? Eğer biliyorsan lütfen söyle. Meraktan çatlarım.”

“Tamam, söyleyeceğim ama aramızda kalsın, tamam mı?”

Ceylin'in hızlıca kafasını sallamasıyla derin bir nefes aldım. “Asena bundan beş sene önce... Alkolik, sigara ve uyuşturucu bağımlısı bir kızmış. Gece hayatında kaybolmuş, club’lerde, barlarda takılıp başına buyruk bir şekilde yaşıyormuş. Bir gün Asena'nın düzenli olarak uyuşturucu aldığı adam, Asena uyuşturucunun etkisindeyken onu taciz etmeye kalkışmış. Asena da ne yapacağını bilememiş ve adamın kafasında bir şampanya şişesi kırıp bayıltmış ve oradan hemen kaçmış. O anda adamın öldüğünü sanmış ama aslında ölmemiş. Aylar sonra bir yerlerde adamın adını duymuş ve korku içinde ne yapacağını düşünmeye başlamış.”

Bir an duraksadım. Kelimeler boğazımda düğümlenmişti. Asena’nın yaşadıklarını anlatırken istemsizce kendimi onun yerine koyuyordum. Yaşadıkları düşünüldüğünde bile insanın içini ürpertecek kadar ağır ve korkutucuydu.

Bana o gece bunları anlatırken gözlerindeki çaresizlik zihnime kazınmıştı. Aradan yıllar geçse de gözümün önünden gitmemişti.

“O adamın neler yapabileceğini tahmin ettiği için kaçmayı tercih etmiş. İsmini ve soyismini değiştirmiş, başka bir şehre taşınmış; benim oturduğum dairenin bir üst katına. Biz de o dönem tanışmıştık. Asena, uyuşturucuyu ve alkolü bırakıp hayatını tamamen değiştirdi. Geçmişindeki her şeyi sildi, herkesi hayatından çıkardı ve kendine yeni bir sayfa açtı."

Cümlelerimi bitirince dakikalardır camdan dışarıyı seyreden bakışlarımı Ceylin'e çevirdim. Ceylin'in gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Bu anlattıklarına inanamıyordu. Asena'nın yaşadığı bu zorlu süreç onu da çok etkilemiş olmalıydı.

Anlattıklarımı bir süre sindirmeye çalıştı. Birkaç saniye sonra “Bu... gerçekten çok ağır bir şeymiş,” dedi üzgün bir ses tonuyla. “Hiç böyle bir geçmişi olduğunu düşünmemiştim. O kadar zor bir geçmişi varmış ki, şimdi daha çok anlayabiliyorum. Asena o kadar güçlü bir kadın ki, geçmişini geride bırakıp hayatını tamamen değiştirmiş. Kendine yeni bir yol çizmiş."

Ceylin'in cümlelerini onayladım. “Evet... Asena gerçekten güçlü bir kadın.”

Bu kasvet içimi o kadar bunaltıyordu ki, konuyu değiştirmek istedim. "Hadi, Asena'nın yanına dönelim ve onu mutfağa sokmaya ikna edelim."

Ceylin başını sallayarak cam kenarından uzaklaştı. İki elini yüzüne doğru savurarak yelpaze misali rüzgar yaptı. "Hadi bakalım," dedi. "Belki mutfakta biraz hareketlenir, biraz da olsa moral bulur."

İçimden bir umut kıvılcımı yandı. Asena'nın içinde bulunduğu bu ruh haliyle bir süre daha baş başa kalması hem ona hem de bize zarar verebilirdi. O yüzden ne kadar çabuk bir şeyler yaparsak o kadar iyi olacaktı.

Dizlerimin üzerine çöküp halının üstünde oturan Asena'ya yaklaştım. "Asena hadi kalk, birlikte yemek yapalım. Biraz eğlenelim, belki seni biraz rahatlatır."

Asena başını kaldırıp bana baktı, bakışlarında hâlâ boşluk vardı ama bu sefer bir şeyler farklıydı. Bu, içimdeki umut kıvılcımını alevlendirdi. Bir süre sessiz kaldık, sonra derin bir nefes alarak yavaşça ayağa kalktı. "Tamam." dedi ama sesindeki kasvet hala keskin bir şekilde hissediliyordu.

Ceylin hemen mutfak tezgâhını düzenlemeye başladı. "Harika!" diye sevinçle bağırdı. "Deniz’in profesyonel şeflik becerilerini test etme zamanı!"

Asena, Ceylin’in enerjisinden etkilenmiş gibi biraz daha gevşemişti lakin hâlâ içine kapanık bir halde bakıyordu. Belki de zamanla, biraz daha rahatladığında neler olduğunu detaylıca anlatırdı. Ama şu anda önemli olan ona yalnızca destek olmaktı.

Ceylin mutfak önlüğünü giymiş, buzdolabının kapağını açıp önünde dikilmişti. "Ne yapıyoruz şefim?" dedi bana dönerek.

"Basit bir şeyler," dedim. "Makarnayla başlayalım. Sonra da güzel bir domates sosu hazırlarız. Misket köfte yapıp domates sosu ile buluşturduktan sonra makarnanın üstüne ilave ederiz. Ama lütfen kimse mutfağı patlatmasın."

Ceylin gülerek eline bir bıçak aldı. Şakayla karışık üstüme yürüyüp bıçağı bana doğrulttu. "Beni küçümseme Deniz. Bu işte senin kadar olmasa da iyiyimdir."

Asena sessizce bir köşeye oturmuş bizi izliyordu. Onun da dahil olmasını istiyordum, bu yüzden doğrudan ona döndüm. "Asena yardım etmezsen bizden tatlı bekleme. Hem sosu karıştıracak birine ihtiyacımız var."

Asena başını kaldırıp hafifçe gülümsedi. "Tamam, tamam." dedi ve ayaklandı. Kollarını göğüs hizasında birleştirip "Ama sadece tatlı kısmına dahil olurum. Benden sos karıştırmayı falan beklemeyin." dedi.

Ceylin "Olsun, yine de katkın olacak." diyerek gülümsedi.

Birkaç dakika içinde hepimiz işe koyulmuştuk. Ceylin, bıçakla domatesleri doğruyordu. Asena, tatlı için malzemeleri hazırlarken ben de köfteleri yoğurmaya başlamıştım. Herkes bir şekilde görev almış, kendi çapında eğleniyordu. Asena'nın üzerindeki kara bulutlar biraz da olsa dağılmış gibiydi. Bu küçük an hepimize iyi gelmişti.

Ama içimde bir his vardı: bu huzur çok uzun sürmeyecek gibiydi. Aklım İlay ve Uraz'daydı. Onların bir arada olduğu her an kaosun kapıdan içeri girmesi an meselesiydi. Şimdilik bu düşünceyi bir kenara bırakıp köfteye odaklanmaya karar verdim. Bugünün kaosu, şimdilik mutfağın içinde kalsın.

Bölüm : 09.01.2025 19:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...