@araftakikelebek
|
Kafeye vardığımızda zarar gelmesinden ölesiye korktuğum son model arabam Clara'yı park edecek yer arıyordum. Gülmeyin sakın, ne var bunda? Evet, arabama isim koydum. Biricik kızım Clara. Daha yeni boyattım, haylaz çocuklar her tarafını çizmişti. Sonunda park edecek yer bulduğumda ikimiz de arabadan inip kafeye doğru adımladık. Saat dokuz buçuk olmasına rağmen kafe oldukça kalabalıktı. Asena hemen kasaya ilerleyip defteri eline aldı ve sayfaları karıştırarak Uraz'ın numarasını aramaya koyuldu. "Sen numarayı bulana kadar ben de gidip patrondan izin alayım. Uykulu halimle çalışmam mümkün değil." dediğimde gözü hâlâ defterdeydi, onaylar şekilde başını salladı. Kafenin arka tarafına geçip patronun yanına uğradım. Patronumuz anlayışlı biriydi, yanına vardığımda bitkin ve uykusuz olduğumu fark edip ben izin istemeden izin vermişti. Yeniden Asena'nın yanına döndüğümde numarayı bulmuş, telefon rehberine kaydediyordu. Whatsapp'ıma gelen bildirimle Asena'nın numarayı bana gönderdiğini anladım. "Patrondan izin alabildin mi?" dediğinde onaylar şekilde başımı salladım. Dudaklarını büzdü. "Sen ne güzel evde dinleneceksin, ben ise akşama kadar çalışacağım. Bu haksızlık! Hem ben burada tek başıma sıkılırım." Üzgün üzgün bakarken kapıdan içeri giren kişiyle birden gözleri parladı. Bu Asena'nın yıllardır platonik olduğu çocuktu. Daimi müşterilerilerimizden Umut Çehre. Üzgün halinden eser kalmayan Asena beni kovar gibi "Hadi git." dedi. Gözlerini Umut'tan alamıyordu, adeta büyülenmişti. "Bak gidiyorum." dedim. Umursamadı. "Çağırırsan geri gelmem." Dediklerimi duymuyordu bile. Hayretle kafamı iki yana salladım ve kafeden çıktım. Clara'nın yanına doğru yavaş adımlarla ilerlerken üstüne kedilerin çıktığını fark ettiğimde adımlarımı hızlandırdım. "Kışt, kışt. Gidin arabamın üstünden." diyerek ellerimi sağa sola sallamaya başladım. Çok geçmeden kediler kaçmıştı. "Ah canım Clara'm, canını acıtmadılar değil mi?" derken aynı zamanda kaputunu elimle okşuyordum. Cebimden anahtarı çıkartıp arabanın kilidini açtım. Nazikçe kapısını açıp şoför koltuğuna oturdum ve gazladım. 🍪 Eve vardığımda binadan içeri girip merdivenleri çıkarken aynı zamanda telefonumla ilgileniyordum. Whatsapp'tan Asena'nın gönderdiği numarayı rehbere kaydettim. Deniz: Mesajımı kısa süre içinde görmüştü. Uraz Sarıkaya: Mesaj yazmasını beklerken oturduğum kata varmıştım. Gözüm telefondayken anahtarı kapıya takmaya çalışıyordum. Görmeden anahtarı deliğe sokmanın zor olduğunu fark ettiğimde telefonu cebime atıp bakışlarımı kapıya çevirdim. O da ne? Kapımın önünde büyük bir kutu vardı. Üzerinde Deniz Akaslan'a yazıyordu. Kaşlarımı çattım ve kapıyı açmayı bir kenara bırakıp kutuyu açmaya koyuldum. İçinde çeşit çeşit Milka çikolata vardı. En sevdiğim! Ama bunu buraya kim koymuştu? Telefonumun titremesiyle cebimden çıkarıp gelen mesaja baktım. 053***: |
0% |