@araftakikelebek
|
Deniz'in gözünden; Uraz'ın söylediği cümlenin ardından şaşkınlıktan herhangi bir tepki verememiştim. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Ortamda sessizlik hakimdi. Bu sessizliği bozan ise Asena olmuştu. "Barış olduğuna nasıl karar verdin?" Uraz düşünmeye başladı. Sanırım nereden anlatmaya başlaması gerektiğini kendisi de bilmiyordu. Cümleye "SMS," diyerek başladı. İki saniyeliğine duraksadı, derin bir nefes alıp devam etti. "Bundan birkaç gün önce benim adıma, benim hesabımdan 1 kutu çikolata siparişi verildiğine dair bir SMS geldi." Gözleri çikolata dolu kutudaydı. "Ben böyle bir sipariş vermediğime emindim. Tam Trendyol'u arayıp yanlış bir anlaşılma olup olmadığını soracaktım ki Barış aradı. Savaş'ın fenalaştığını, acilen ofise gelmem gerektiğini söyledi. Savaş, Barış'ın ikiz kardeşi." Bir anlığına üzüntüyle suratım düştü. Sadece "Geçmiş olsun." diyebildim. Uraz gözlerini kapatmıştı. O günü zihninde canlandırmak için yapmıştı bunu. "Savaş kendisine geldiğinde hemşireyi çağırmak için odadan ayrıldım. Hemşireyi bulamayıp geri döndüğümde ise Barış'ın ceketimin cebini karıştırdığını gördüm. Oda çok sıcak olduğu için ceketimi çıkarıp askılığa asmıştım." Sanırım bir şeyleri anlamaya başlamıştım. Ama doğru anlayıp anlamadığımı teyit etmek için Uraz'ın anlatmaya devam etmesini bekledim. "Ceketimin cebinden telefonumu çıkardığını gördüm. Kapıdan ne yaptığını izlemeye koyuldum." dediğinde doğru anladığımı fark edip cümlesini devam ettirdim. "Ve o gün telefonundan gelen SMS'i sildi." "Aynen öyle." diyerek cevap verdi. Başımı ellerim arasına alıp ovalamaya başladım. Bu yola gizemli kişiyi bulmak için çıkmıştım ama henüz buna hazır olmadığımı fark etmiştim. Bu gerçek başıma ağrılar girmesine sebep olmuştu. "Peki şimdi ne yapacağız?" diye sordum. Uraz ellerini yumruk yapmıştı."Tabii ki gidip Barış'tan hesap soracağım." İlay kollarını göğüs hizasında birleştirmiş, sırtını koltukta geriye yaslamıştı. "İnsan birini sevince hesap veremez Uraz." dedi. "Sevgide mantık aramak saçmalıktan başka bir şey değildir. 'Neden sevdin?' diye sorsan cevap alamazsın çünkü kalp kimi seveceğini seçemez, kendiliğinden sever ve buna itiraz etmek mümkün değildir." Uraz'ın bakışları benden ayrılıp İlay'a döndü. "Sen çok biliyorsun her şeyi." dedi. Sesinde alay vardı. "Lütfen yine kavgaya tutuşmayın. Başım çok ağrıyor." dedim. Asena sırtımı sıvazlayarak "İstersen seni yalnız bırakalım, biraz düşünmeye ihtiyacın var." dediğinde başımı sallayarak onu onayladım. Ellerini iki kere birbirine vurarak bu gergin ortamı dağıttı. "Hadi herkes dışarı, Deniz'i yalnız bırakalım. İlay sen benim eve geç de biraz hasret giderelim." "Tamam." diyerek ayaklandı İlay. Uraz da ayağa kalkıp kapıya doğru ilerliyordu ki bir anda duraksadı. Arkasını dönüp "Aaa Deniz, sana asıl söylemem gereken şeyi unuttum." dedi. Meraklı bir ses tonuyla "Neyi unuttun?" diye sordum. "Kuzenimin doğum günü yaklaşıyor ve sevgilisi bana ulaşıp sürpriz bir parti planladığını söyledi. Ona çok güzel tatlılar yapan birini tanıdığımı ve isterse pastayı yapmasını rica edebileceğimi belirttim. Eğer sen de istersen kuzenimin doğum günü pastasını senin hazırlamanı istiyorum." Söyledikleri karşısında istemsizce mutlu olmuştum. Yaptığım tatlıların birileri tarafından beğenilmesi çok hoşuma gidiyordu. "Tabii seve seve yaparım." dedim. "Ama pastanın detayları hakkında konuşmamız gerekiyor." "Hafta sonu benim evde buluşup detayları konuşalım istersen. Kuzenimin sevgilisini de çağırırım." "Eymen'i de çağırır mısın? Benim için uğraşıp kamera kayıtlarını çıkardı. Ona bir teşekkür borçluyum." İlay ve Asena sürpriz yumurtadan çıkar gibi aynı anda "Biz de gelelim mi?" diye bağırdı. Uraz, İlay'a göz ucuyla bakıp "İyi bari, madem öyle siz de gelin." dedi. Ayağa kalkarak kapıya doğru adımladım. Kapıyı açıp üçünü de ittirerek binaya attım. "Hadi hadi, gidin de birazcık kafa dinleyeyim." dedim ve kapıyı yüzlerine kapattım. Sırtımı kapıya yaslayıp yere oturdum. Ellerimi başımın iki yanına koyarak şakaklarımı ovalamaya başladım. Nihayet sessizlik... Gözlerimi kapattım ve sessizliğin tadını çıkararak düşünmeye koyuldum. Elbette gidip Barış'tan hesap sormayacaktım. Onun gelip bana kendisinin itiraf etmesini sağlamalıydım. Ama bunu nasıl yapacaktım? Aklıma gelen parlak fikirle parmağımı şıklattım. "Tabii ya." dedim kendi kendime. "İşte, buldum!" |
0% |