@araftakikelebek
|
Asena'nın gözünden; Ceylin'in yolladığı konuma vardığımızda üçümüz de adımlarımızı yavaşlattık. Gözlerim "Lotus Cafe" yazılı sevimli tabelanın altındaki kafeyi tararken heyecanım daha da artmıştı. "İşte, burası." dedim sesimdeki heyecanı bastırmaya çalışarak. Bu kafe, bizim çalıştığımız kafeye kıyasla daha küçük ve sevimliydi. Dışarıda bulunan masalardan boş olan bir tanesini gözümüze kestirip yerleştik. İçeride oturursak Ceylin'in geldiğimizi görmesi zor olabilirdi, bu yüzden dışarıda oturmayı tercih ettik. "Kızlar, bir şeyler sipariş etsek mi?" dedi Deniz parmağıyla menüyü işaret ederek. Sabırsızca koş saatime bakarken "Bence Ceylin'i bekleyelim." diye yanıtladım. İlay kafasını kaldırıp sol tarafa baktığında "Bakın, geliyor!" diye bağırdı. Diğer masalarda oturan yabancılar bakışlarını bizim masaya çevirince sesinin normalden yüksek çıktığını fark ederek utançla iki eliyle ağzını kapattı. Bakışlarımı sola çevirdiğimde bize el sallayarak yanımıza doğru ilerleyen Ceylin'i gördüm. Heyecandan elim ayağım titriyordu. "Selam kızlar, hoş geldiniz." diyerek sandalyelerden birini çekip oturdu. Bakışları önce İlay'a, sonra Deniz'e, en son da bana kaydı. Ve uzunca bir süre beni süzdü. "Asena, bu ne hal?" dedi kahkaha atarak, "Beyazlar içindesin, bir tek duvağın eksik." İlay sinsice gülümseyerek "Umut için süslendi." diye fısıldadı. Kolunu hafifçe çimdiklediğimde ağzından küçük bir inilti çıktı ve gülümsemesi daha da sinsileşti. "Gelinlik giymediğine şükrediyorum." Deniz'in söylediği ile bakışlarımı ona diktim. Omuz silkti ve "Tamam tamam, sustum." dedi. Sarı saçlarımı Ceylin'e çevirdim. "Bak, beyaz lotuslu tokamı da taktım. Bu tokayı normalde çok fazla kullanmam. Sadece düğünlerde, partilerde falan takarım." "Vay be, sen abime gerçekten çok değer veriyorsun." Deniz masanın üstündeki menüyü eline aldı ve incelemeye başladı. "Artık bir şeyler sipariş edelim. Evden kahve içmeden çıktım ve ben kahve içmeden kendime gelemem." Bunun da tek derdi sipariş vermekti, geldiğimizden beri sürekli sipariş verelim diyip duruyordu. Elimi havaya kaldırıp garsona işaret ettim. Gözleriyle geliyorum işareti yaptıktan kısa süre sonra masanın başında belirdi. Deniz'in gözleri menüde gezinirken "Ben bir oreolu frappe alayım." dedi. Ben latte sipariş ederken İlay ve Ceylin de karamel makiyato söyledi. Garson, elindeki deftere siparişleri not aldıktan sonra yanımızdan ayrıldı. Ellerimi iki yanağıma yasladım, şirin bir şekilde gülümseyerek bakışlarımı Ceylin'e çevirdim. "Ceylin, yalvarırım artık Umut ile aramızı yapmak için bir plan yapalım." "Dert etme sen, benim aklımda bir plan var." Söylediği cümle karşısında gözlerim mutluluktan parlıyordu. Planı neydi? Cebinden telefonunu çıkardı ve birkaç tuşa basarak telefonu kulağına götürdü. Ne yaptığını bilmiyordum, bu yüzden ben de kulağımı telefona dayadım. Bir kere çaldı. İki kere çaldı. Ve üçüncü çalışta açıldı. "Alo abi, nasılsın?" "Ben de iyiyim abiciğim, eve ne zaman geçeceksin diye sormak için aramıştım." "Ha, yok. Bir problem yok, annem yemek hazırlayacak da onun için sormamı istedi." "Tamam abiciğim, görüşürüz." Telefonu kapattığında heyecanla ellerini birbirine sürttü. Onun heyecanı beni de heyecanlandırıyordu. "Abim saat bir buçukta eve geçecekmiş." "Artık aklındaki planı anlatır mısın Ceylin?" İlay da en az benim kadar meraktan çatlamıştı. İlay’ı onaylarcasına başımı salladım. "Evet, meraktan çatlatma da anlat artık." Ceylin yavaşça masaya doğru eğildi. Onunla birlikte biz de masaya eğildik. "Bakın şimdi, abimin geldiği saatte biz de binaya gireceğiz. Asena ve abim asansöre binecek. Ben, İlay de Deniz ise merdivenden çıkacağımızı söyleyip asansöre binmeyeceğiz. Sonra..." *** Bakışlarımı kol saatime çevirdiğimde saat biri çeyrek geçiyordu. Kahvelerimiz gelmiş, kahve eşliğinde planı kurmuştuk. Şimdi tek yapmamız gereken, planı işleve geçirmekti. Umut tam yanımızdan geçmişti, telefonla oyalandığı için bizi fark etmemişti bile. Bakışlarım onun adımlarını takip ederken birkaç saniye sonra kendi aralarında konuşan Deniz, İlay ve Ceylin'e döndüm. Ceylin'in eline işaret parmağım ile üç, dört kez vurdum. Yüzünü bana çevirdiğinde arkamı işaret ettim. Abisinin ilerlediğini görünce yüzünde kocaman bir gülümsemeyle "Hadi kızlar, plan başlıyor." dedi. Dördümüz de kalktığımızda Deniz cüzdanını eline alarak hesabı ödemek için içeri girdi. Birkaç saniye sonra yanımıza geri döndü, adımlarımızı hızlandırarak binaya doğru ilerlemeye başladık. O an, hayatımın dönüm noktasına doğru ilerlediğimi hissediyordum; her şey artık umudumun peşinden koşmakla ilgiliydi. |
0% |