@araz77
|
"Bu dört duvar benim evim değildi." ------------------------------------------------------------- (3 Ay Önce)
''Gideceğim diyorum sana, sen beni anlamıyor musun ya da anlamak mı istemiyorsun''
Ev dediğimiz neydi? İçimizin ısındığı, mutlu huzurlu olduğumuz, bizi biz yapanlarla olduğumuz ya da ne bileyim işte her türlü yanında olacak seni her şeye rağmen sevebilecek içinde musmutlu çocukluğunun annenle babanla geçtiği yer değil miydi? Sıcacık bir yuva değil miydi, böyle olması gerekmiyor muydu? Bilemiyorum. Ben evin tanımını hep kitaplarda okudum. Hep başka çocukların hayatlarında gördüm onlardan duyduklarımla kaldım. Hiç yaşayamadım ki. Babam bir kez olsun saçımı okşayıp prensesim diye sevmedi beni. Annem hiç kucağına alıp beni öpüp koklamadı, canım kızım diye bağrına basmadı. Ben çocukluğumu yaşayamadan büyüdüm. Elimden alındı ve her şeyden sorumlu tutuldum. Her şeyin sebebi olarak görüldüm.
''Git-me-ye-cek-sin diyorum ben de, sen de bunu anlamıyorsun galiba küçük hanım''
Evet bu ilk kavgamız değil ve yine evet bu benim annem. Ne yazık ki bu kadın benim annem! Bu ilk kavgamız değil ama benim ilk kez sonuna kadar direttiğim ve her ne olursa olsun vazgeçmeyeceğim bir kavga. Annemdir diyerekten her tartışmamızda her konuda saygımı her ne kadar aşmamaya özen göstersem de bu kızın da bir patlama anı var ve o an geldiğinde işte hiç olmadığım kadar öfke dolu ve saygısız olabiliyorum. Zaten bu kadın -sadece biyolojik olarak anne olan bu kadın- hiçbir saygıyı hak etmiyordu. Ve artık o patlama anı da çoktan gelmişti.
''Galiba senin alkolden artık için değil kafan da yandı. Her şeyden beni sorumlu tutan sen, bana çocukluğumu zehir eden, içip içip her gece başka yerde sızan her gece saçma sapan yerlerden topladığım, anneliği sadece doğurmak zanneden, çocuğuna bir kez olsun sevgi göstermeyen sen şimdi kalkmış bana gidemezsin diyorsun. Şimdi mi aklına geldi bir kızın olduğu. Şimdi mi aklına geldi annelik. Sen git o sahte annelik pozlarını her gece nerde kimle sızıyorsan onlara göster.'' Nefes bile alamıyordum, cümlelerim sonrasını düşünmeden tek solukta çıkıştı ağzımdan. Çok sinirliydim. Yıllardır içimde biriktirdiklerim bir volkan olmuş artık dayanamayıp patlamıştı ve bu lavlar herkesi yakabilecek cinstendi. Beni bile…
Her cümlemde annemin gözleri biraz daha büyüyor ağzı biraz daha açılıyor kaşları git gide birleşip alnını kırıştırıyordu. Son cümlemi söylememle birlikte ise yanağımda bir yanma hissetmiştim. Bana vurmuştu! Ve bu da ilk değildi maalesef, hatta yüzüm bu duruma o kadar alışmıştı ki artık. Tepki bile vermedim, şaşırmadım. Üzülmüyordum bile artık. Duyguları alınmış biriydim adeta. Ruhumu sökmüşlerdi çocukken, duygular ne ki.
''Sen benimle nasıl konuşuyorsun terbiyesiz.'' derken eli bir kez daha kalkmıştı ki havada yakaladım. Karşıdakinin hareketleri tavrı cümleleri hep aynı olunca bir süre sonra artık ezberliyorsunuz gibi bir şey oluyor. Bir şey söylediğinizde ne diceğini ya da bir hareketini önceden tahmin edebiliyorsunuz. Ben bu tokadı çocukluğumdan beri on misliyle her gün her saat yediğim için artık biliyordum. Yetmişti artık, ezdirmeyecektim kendimi. Buna hiç niyetim yoktu. Şimdiye kadar ezdirdim, ses çıkarmadım da noldu sanki? Annem beni sevdi mi? HAYIR. E o zaman bir anlamı da yoktu hiçbir şeyin. Ama evet bu da ilk karşı gelişimdi.
''Karşında çocuk yok artık senin. Bunca yıl hayatımı benden almana kimliğimi çalmana ses çıkarmadım benden çocukluğumu çaldın yine ses çıkarmadım. Ama artık yeter. Sınırını çoktan aştın sen. İçimdekiler patlayınca geri yerine oturmuyor hiçbir şey. Benim içim doldu da taşıyor ve senin sahte anneliğine de bende yer yok artık.'' elini sertçe ittirip yanından geçip kapıya ulaştım. Cebime attığım evin anahtarını ise öylece yere fırlattım. Çünkü bu dört duvar benim evim değildi. Hiç olmamıştı ve asla da olmayacaktı. Olmayan evin anahtarlarına da gerek yoktu. Yere çarpan anahtar sesiyle beraber arkamdan kapıyı çarpıp çıkmıştım. Arkamdan ''Arya'' diye bağırsa da artık onun sesini dahi duymak istemiyordum. Bu tartışmanın yaşanacağı en başından belliydi zaten. Ben buna hazır mıydım emin değildim ama olan olmuştu. Sonuçta bu dört duvar benim evim değildi ve en sonunda sonu masmavi gökyüzüne ulaşan bu kapıdan çıkmıştım.''
Yüklerimi bu dört duvar arasında bırakmış kendimi hafifletmiştim.
Çocukluğumun mezarı olan bu evden kaçmıştım.
Bu dört duvardan kaçmıştım! |
0% |