@ardaberkyayla
|
Çalar saatin sesi hiç olmadığı kadar kulak tırmalayıcıydı, sanki şu zamana kadar yaşadığım her şey bir rüyamışta birisi beni silkeleyerek uyandırmaya çalışıyormuş gibi bir his vardı içimde. Saati durdurduktan sonra yatağımda gözlerimi birkaç saniyeliğine tavana dikmiştim ki geri kapanmalarıyla kendimi yatakta oturur vaziyete geçirmem bir oldu. Hazırlığım her günün aynısı gibiydi önce klasik takımımı sonrasında uzun kaşemi giydim, hiç öyle sabah kahvaltı yapmak ya da kahve içmek gibi bir alışkanlığım yoktu, hatta yüzümü dahi yıkamaz merdivenlerden inerken gözümdeki çapakları ellerimle temizlerdim. Çok severek ve özenerek aldığım siyah deri el çantamı da aldıktan sonra evden çıktım. Evim biraz eskiydi fakat içinde bulunan bu eski eşyalar duvar kağıtları benim hoşuma gidiyordu hem normal bir evden yarı yarıya ucuzdu üstüne üstlük mutfak harici tam üç odası vardı, oturma odasını hiç kullanmaz, yatak odasına da sadece uyumak için girerdim, çoğu zamanımı çalışma odam dediğim içinde güzel bir maun ağacından yapılma masa ve deri sandalye olan duvarları kütüphane raflarıyla dolu odada geçirirdim. Odanın en sevdiğim yanı ise penceresinin yemyeşil ormana sahip bir dağın eteklerine bakıyor olmasıydı. |
0% |