Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15.Bölüm

@ardenim1232

Yorum ve yıldız atmayı unutmayın lütfen.

Güzel okumalar.

 

 

 

✨✨✨

Bize şaşkınca bakmayı kesmezlerken utançtan yerin dibine geçmiştim çoktan.

"Kanka çocuk yapma aşamasına çok hızlı geçmemiş misiniz sizce de?"

Batu'nun alaylı sesiyle oğlum ona baktığında ben arkadaşıma gözlerimi belerterek baktım.

"Ne cocuku, ben çocukum, anne başka çocuk mu vay"

Gözlerini doldurarak bana bakan oğlumla Batu'ya küfür içerikli bakışlarımı atıyordum.

"Yok bebeğim çocuk yok ama annenle baban bu azimle giderse sana kardeş yaparlar"

Sanem de Batu'ya uyduğunda saçımı başımı yolacaktım. Hızla yanımıza gelip bacaklarıma yapışan oğluma yukarıdan yüzüne baktım.

"Mami aykadaşlayımın kaydeşleyi gibi mi? Benim kaydeşim yok diye benimye dayga geçtiyey biyoy muşun? Ben kaydeş iştiyoyum. Noluuuuy kaydeş veyin, benim ne eksiğim vay ki diğeyyeyinden. Söz akıyyı çocuk oyuyum."

Bu sefer şaşkınlıktan ağzı açılan taraf ben oldum. Oğlum ona kardeş yapalım diye beni ikna mı etmeye çalışıyordu.

Sanem'le Batu gülmeye başladığında yüzüm artık nasıl bir hal almışsa Andreas da güldü.

"Mami noyuy, bak akıyyı çocukum ben. Kaydeş iştiyoyum, bana kaydeş yapın"

Galiba tansiyonum düştü, bayılacağım.

"Oğlum!"

Uyarı dolu sesimle daha çok gözlerini doldurup ayrıldı bacaklarımdan.

"Banane işte, ben kaydeş iştiyoyum."

Kollarını birbirine dolayıp bana arkasını döndü. Andreas Lui'yi kucağına aldığında hala başını başka tarafa çevirmiş bir haldeydi.

Bu Andreas'ı güldürürken boynuna öpücük kondurdu derin bir şekilde. Huylandığı için gülmemeye çalışan oğlum o kadar tatlı oluyordu ki.

"Oğlum, benim aslanım bu ha demeye olacak bir şey değil ne yazıkki. Hem annen istemiyorsa onu zorlayamayız"

Şükür ya, benden taraf biri çıktı sonunda.

"Ama bence de hiç fena olmaz sana bir kardeş yapsak"

Maşallah dediğim on saniye yaşamıyor. Öfkeli bakışlarımın hedefindeki Andreas gülerek gözlerini kaçırdı hemen.

"Canım babam, hakyıyım dimi. Heykesin kaydeşi vay ama benim yok"

Bu sefer duygu sömürüsü yaptığı kişi babası oldu. Allah'ım nasıl bir yere düştüm ben.

"Valla hepinizi terlikle döverim, geç oldu hadi herkes odasına"

Azarlamamla hemen dağıldılar. Bende odama geçip üzerimi değiştirdim. Aynanın karşısında dudaklarıma bakarken gülümsedim ister istemez.

Kendimi ergen gibi hissediyorum resmen. Kesinlikle iyi değilim, konuşmamız, öpüşmemiz ve en sonunda basılmamız bende ters tepmişti.

Hele oğlumun kardeş istemesi. Allah'ım sen beni neyle sınıyorsun ya hepsi birbirinden beterdi resmen.

Odama döndüğümde geri yatağın üstüne oturmuş konuşan Lui ve Andreas'ı gördüm.

"Sizin burda ne işiniz var?"

Şaşkınca onlara bakarken Lui yatakta ayağa kalkıp bana gelmeye başladı. Bende yatağın ucuna geldiğimde kollarını hemen boynuma doladı.

Beline sarılarak yüzüne baktığımda kocaman gülümsüyordu.

"Mami oda kaymadı ki, Batu Dayım buyda kayacakmış babamya bende buyda. İyk defa hem annem hemde babamya uyuyacağım çok heyecenyıyım sende heyecanyısın dimi"

Evdeki oda sayısını hesaba katmadım ki ben. Hiç aklıma gelmemişti ayrıca oğlum bu kadar mutluyken yok yatmam babanla da diyemem.

Bunu bir kaç saat önce isteseydi kabul etmezdim hiç bir şekilde ama şimdi garip bir şekilde benim içinde hiç sorun yok gibiydi.

"Evet bebeğim bende heyecanlıyım"

Doğruya doğru heyecanlıyım valla. Yatağa girdiğimizde ortamızda oğlumuz yatarken biz iki yanındaydık.

Ellerimizi kucağına alarak birleştirdiğinde karnını sevdim.

"Bugün çok mutyuyum, ayye gibi oyduk"

Aile gibi mi olduk, oğlumun eksikliğinin farkındaydım ama bu kadar içerlediğini bilmiyordum.

Işığı kapattığım için yüzleri net değildi ama şuan Lui babasına bakıyordu.

"Baba gömyeyini çıkayşana şen şevmiyoyşun ki böyye yatmak"

Yanaklarıma doğru giden kanı durdurma çabasına girmedim. Andreas da emin olamamış ki bir kaç saniye sessiz kalıp doğruldu.

Üstündeki gömleği çıkarttığı an gözlerimi sıkıca kapattım. Bir şey yok Adel uyu.

'sanki görmediğin şey ya'

Değil ama olsun, gözümü dikip bakamam. Yanağımda sulu bir öpücük hissettiğimde gözlerimi araladım.

"İyi uykuyay Mami"

Bana bütün dişlerini göstererek gülümseyen oğlumla gülerek bende öptüm yanaklarından mis kokulum benim.

"İyi uykular bebeğim"

Bana arkasını dönerek babasına sokularak onun da yanağını öptü.

"İyi uykuyay baba"

Sesinden mutlu olduğunu anlamak hiç de zor değildi. Uykuya dalana kadar mırıldanarak konuştu kendi kendine.

Sonunda uykuya daldığında bende uyumuştum. Yıllar sonra uyduğum en rahat uyku olduğunu söylesem abartmış olur muydum acaba.

Sabaha kadar deliksiz olan uykumdan gözüme giren güneş ışığıyla uyandım.

Yanımdaki bedene daha çok sokularak bir ayağımı üstüne attım. Bu oda ne zamandan beri sıcaktı. Sanki kırk derece gibiydi, ateşe atsalardı bu kadar terlemezdim gerçekten.

Yavaşça açılan uykumla olayları yeni yeni kavrıyorken gözlerimi araladım ama sokulduğum bedenin beden değil Andreas olduğunu görünce gözlerimi kocaman açtım.

Üstten yüzümü seyreden adamla hızla yattığım yerden doğruldum.

"Senin ne işin var benim yatağımda"

Çemkirmemle tek kaşını kaldırarak yüzüme baktığımda dün olanları hatırladım. Yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim.

Hatırladığımı anlayınca sırıttı gıcık şey.

"Niye kalktın çok rahattın oysa az önce"

Alaylı sesi içimden onu öldürme isteğini kabartıyordu. Ben az önce bacağımı üstüne attım değil mi?

Hala içimde oluşan çatışmaya çözüm bulamamışken kolumdan çekilmemle yatağa tekrar düştüm ama tek bir farkla.

Üstüme çıkan bir ayı vardı şuan. Öküz beni altına çekmişti.

"Ne oldu utandın mı doktor hanım"

Gözlerini kızaran yanaklarımda gezdirerek bir eliyle okşadı yavaş yavaş.

"Benim karım utanmayı bilir miydi ya?"

Hala benimle alay ederken burnumdan solumaya başlamıştım çoktan.

"Eski karın*"

Kelimelere bastırarak konuştuğumda dudağının sol köşesi havalandığında dudaklarını sert bir şekilde benim dudaklarıma bastırarak öptü.

"Yoo kim diyor eski olduğunu dün gayet de benim karım olduğunu gösterdiniz doktor hanım"

Söylemiş miydim ben bu adamın biraz kırık olan Türkçesinden nefret ediyorum.

'yalan atma lan aşırı hoşuna gidiyor bilmiyoruz sanki'

Sen sussana ya, olup olmadık yerde çıkıyorsun zaten.

"Pişmanım, bir daha olsaydı öpmezdim"

Başımı başka tarafa çevirdiğimde gülerek boynuma öpücük bıraktı bu sefer de.

"Neden gözlerin pişman gibi bakmıyor Adel"

Kim çıkardı su gözler yalan söylemez zımbırtısını. Onu bulursam bir çift lafım vardı çok güzel.

"Allah Allah ne diyormuş gözlerim"

Başımı ondan tarafa çevirdiğimde gülümseyerek beni izliyordu. Yüzünü sanki çok uzağımdaymış gibi dibime getirdiğinde burunlarımız birbirine değdi.

"Şuan nefesini kesene kadar seni öpmemi söylüyor"

Yutkunduğumda bakışları dudaklarıma düştü. Neden çok kötü bakıyor, sanki şey gibi, şey, yiyecek gibi.

'bence yiyeyecek ama yine de sen bilirsin'

Yok lan kıymaz bence bana, ne de olsa çocuğunun anasıyım.

'kıyar hatta ikinci çocuğu geç dördüncü beşinci çocuğu bile yapar bu hızla bu herif'

Öyle mi diyon, peki ben ne yapayım.

'uyum sağla zaten dünden razısın götün başın ayrı oynuyor görmüyorum sanma'

Göz devirecekken kendimi tuttum ama Andreas'ın üstünün çıplak olmasından göğsündeki yazıyı gördüm.

"Andreas!"

Aniden ismini bağırmamla bütün ambiyans bozuldu tabi.

Omuzlarından iterek yatakta oturmasını sağladığımda bende oturdum ama gözüm hala göğsündeki yazıdaydı.

İsmim hala duruyordu, hatta yanında Lui'nin de ismi vardı. Benim nereye baktığımı anladığında gülerek baktı bana.

Bileğini öne uzattığında hemen tutarak iç tarafa baktığımda düğün tarihimiz de duruyordu hala.

"Sildirmeye kıyamadım hiç bir zaman."

Dudaklarımı büzüp bir süre bileğinin iç kısmına baktım. Kendi bileğimde bilekliği çıkararak yanına benimkini de koyduğumda kaşları havaya kalktı.

"Sildirmedin mi?"

Şaşkın sesiyle başımı iki yana salladım. Bende kıyamamıştım sildirmeye.

"Silerken ne kadar acıdığından haberin var mı senin"

Aksi sesim onu güldürürken dudağımı tekrar bir öpücük kondurdu. Sabahtan beri kaç olmuştu ya.

"Yerim seni de o acıyan canını da"

Yürü git nazlanma perileri, şuan öyle bir şey yapmam.

"Diğeri duruyor mu?"

Sırıtarak sorduğu soruyla yüz ifadem aynı anda düştü. İma ettiği şeyi anladığım için arkaya uzanıp yastığı alarak kafasına vurdum.

"Sapık mısın sen ya Andreas"

Gülerek yastığı tuttu, mal çocuk.

"Dövmeyi yaparken öyle demiyordun ama yavrum"

Ağzım şaşkınlıkla açıldığında yatakta ayağa kalkarak ona üstten bakarak yastığı daha hızlı vurmaya başladım kafasına kafasına.

"Dediği şeye bak terbiyesiz, hem o üç yıl önceydi hayvan"

Sinirli olmam onu daha çok güldürürken ellerini yüzüne tutarak vurduğum yastık darbelerinden kaçınıyordu.

"Daha hızlı Andreas, diyen de başkasıydı demi güzelim"

Ağzım şaşkınlıkla açıldığında son vurduğum yastıkla yatakta geriye doğru düştü ama hala gülüyordu.

"Terbiyesiz ben öyle bir şey demedim bi kere"

Başını gülerek he he der gibi sallayınca yanına çökerek başına yastığı bastım boğar gibi.

"Hem sen öküzün tekisin, kıskançlıktan gidip dövme yapmayı öğrendim hayvan"

Yastığı kaldırıp tekrar basacakken tuttu. Odanın köşesinde yerini alan yastıkla ellerim havada kaldı.

Oturur hale gelip üstüme üstüme gelmeye başladığında savunmasız kaldığımdan dolayı geri geri kaçıyordum.

"Karıma benden başkası dokunamaz, hem fena mı farklı bir fantezi eklemiş olduk listeye yavrum"

Ne zamandan beri bu kadar edepsiz ve öküz oldu bu. Eskiden daha düzgündü.

"Manyak adam zaten dövmeyi de kız yapacaktı ama yok oraya benden başka kimse dokunamaz dedin herkesin içinde"

Çemkirmemle sanki çok mantıklı ve doğru bir şey yapmış gibi göğsü kabardı bir de.

"Ne kadar mantıklı bir adamım "

"Dövmeyi hemcinsim yapacaktı manda"

Omuzlarını silkerek elini göğsümün tam altına getirerek dövmeyi santim bile kaçırmadan bulduğunda nefesim tıkandı anlık olarak.

"Hemcinsin yada değil umrumda değil , ayrıca o kız lezbiyendi. Tom'un onu nerden bulduğunu bilmiyorum gerizekalı alıp getirmiş"

Söylenmesiyle göz devirdim, ne ara üstüme çıktığını da anlamamıştım hem. Ayrıca evet o kız lezbiyendi, yılan dövmemi ona yaptırmıştım ve ucuz yırttım diyebilirim.

Az kalsın namusum elden gidiyordu valla.

"O kız bana hiç o gözle bakmadı bir kere"

"Daha hangi gözle bakacaktı, yanında ben duruyorken bile gözleriyle yemişti seni"

Eski kocamın beni bir kızdan kıskanması ne hoş. Ayrıca o günü hatırlıyordum, unutmak ne mümkün.

" Abartma Andreas, ben sana olan kıskançlığımdan gidip dövme yapmayı öğrenmedim, veya sana olan öfkemden gidip Max'la da evlenmedim demi"

Laf sokmamla yüzü düştü, adamı böyle bozarlar işte canım. Ne yapacağımı sanıyor unutur mu hiç Karadeniz kızı oğlum.

O İtalya'ya gidelim ananla o kadını kazığa oturturacağım daha. Sadece sana karşı yumuşadım birazcık.

"Ömrüm boyunca bu olayı unutmayıp her fırsatta laf sokacaksın demi"

Oy oy oy nasıl da tanırmış eski karısını ağzını yüzünü yediğim.

"Tam olarak öyle yapacağım hayatım!"

Yüzünde garip bir gülümseme olduğunda anlam veremedim.

"Olsun, senden gelen herşeye kabulüm ben"

Sen bana böyle dersen ben sana tekrardan aşık olurum lan. Birde masum masum bakıyor hayvan.

✨✨✨

Arabayı hastanenin otoparkına park edip indiğimde üzerimi düzelttim. Bugün ayağıma topuklu giymiştim, üzerimde ise düz beyaz bir elbise vardı.

Moda ikonu oğlum yapmıştı kombinimi. En çok beyaz rengini seviyordu, bana da çok yakıştığını dile getiriyordu sürekli.

Yüzümde yer etmiş olan gülümsemeyle hastaneden içeri girdiğimde gördüğüm koşuşturmayla kaşlarımı çattım.

Bana doğru koşarak gelen hemşireye baktığımda nefes nefese yanımda durdu.

"Fırat- Adel hanım"

Kesik kesik konuşabildiğinde bir şey olduğunu anlayarak elimdeki çantamı hemşireye verip koşarak asansöre gittim. Ama bu katta değildi, üst üste iki üç kere bastım ama geç geleceğini anlayınca merdivene yönelerek hızla merdivenden çıkmaya başladım.

Ayağımdaki topuklu yüzünden zorlansam da umursamadan merdivenleri tırmandım bir dakikanın sonunda.

Nefes nefese merdivenin kapısını açtığımda hızla Fırat'ın odasına yöneldim. Ama kapısında kalabalık çok fazlaydı, sanki ikiye katlanmış gibiydi.

Fırat'ın annesi feryat figan ağlıyordu. Hayır hayır bir şey olmamış olsun. Bana haber verirlerdi bir şey olmamış olsun.

Koşarak oraya ilerlerken Adar bey beni gördü. Pencerenin önündeydi o da ağlıyordu.

"Adel, ölüyor kardeşim ölüyor bir şey yap yalvarırım bir şey yap"

Adar beyin bağırmasıyla adımlarımı daha da hızlandırdım. Hepsinin bakışları bana dönerken hızla kendimi odaya attım.

Bu sırada kulaklarıma dolan tiz ses hiç iyiye işaret değildi. Elektro şok cihazıyla kalp masajı yapan doktorun yanına gittiğimde bana başını iki yana sallayarak baktı.

Ben gelene kadar müdahale etmişti belli ki ama ben etmemiştim. Ellindeki elektro şok cihazını aldım.

"200 hazırla"

Öne doğru uzattığımda hemşireler birbirlerine bakıp jeli döktüler aletin üstüne.

Birbirine sürterek birini kalbinin yanına diğerini de beş santim çaprazına yerleştirdim.

"Hazır"

Elektriği verdiklerinde ani dalgayla birlikte Fırat'ın cılız ve küçük bedeni yataktan havalanıp indiğinde geri gelmesini umdum ama o tiz ses hala devam ediyordu.

Tekrar tekrar hazırlattım ama dönmüyordu. Daha 19 yaşındasın çocuk, ailen kapını. Önünde seni bekliyor, annenin yalvarışları kulaklarıma geliyor nolur sende duy.

Senin daha görecek günlerin var, daha çok küçüksün hadi uyan.

"Adel hanım"

Bana sesleniyorlardı, böyle bitmemeliydi. Bende anneydim ve o kadına oğlunun öldüğünü söyleyemezdim.

"Oğlum, yavrum"

Kulaklarıma dolan ses beynimde yankılanarak ilerlerken gözlerim dolmuştu çoktan.

"Ölüm saatini girelim mi?"

Elimdekileri yanımdaki doktor aldığında başımı iki yana salladım. Ben bitti demeden hiç bir şey bitmeyecekti.

"Hayır dönecek hayata"

Ellerimi kalbinde sabitleyerek doğrudan kalbine masaj yapmaya başladığımda şaşkınlık sesleri kulaklarıma doldu.

"Adel hanım yirmi dakika çoktan doldu Fırat bey öldü"

Bana bağırarak gerçekleri dile getiren doktoru duymadım. Dönecekti, başka çaresi yoktu. Nice mucizelere şahitlik etmiştim ve oda bir mucize olacaktı olmak zorundaydı.

Hayatta en nefret ettiğim şeyi bana yaptırmayacaktı. Hiç kimsenin kolay kolay dayanamadığı o ameliyatla günlerce savaşmıştı ve öylece pes edemezdi izin vermezdim.

"Hadi Fırat, yapabilirsin, ailen için, annen için, abin için"

Kendi kendime konuşurken kolumdan çekildim.

"Bırakın Adel hanım boşuna uğraşıyorsunuz"

Beni Fırat'tan ayırmaya çalışıyorlardı. Benden pes etmemi istiyorlardı.

"Git! Uyanacak, ben bitti demeden bitmeyecek. Dönecek hayata uzak dur"

Arkamı dönerek boğazımı ağrıtacak derecede bağırdığımda kolumdan tutan doktor bıraktı. Geri önüme dönüp içimden dua ederek kalp masajına devam ettim.

O pencereden görüyorlardı, Fırat'ın geri dönmesini bekleyen kocaman bir aile vardı ve ben pes edemezdim. Ah öldü diyip kocaman bir aileyi darmaduman edemezdim.

Kanımın son damlasına kadar çabalardım ilk önce hastam için. Hayatta tutmak için elimden geleni yapardım ve yapıyordum.

Fırat yaşayacaktı, bunu bütün benliğimle hissediyordum.

"Yapabilirsin Fırat, hadi"

Olmuyordu, gelmiyordu. Hayattan bu kadar yorulmuş muydu? Onun için çabalayan bu kadar insan varken neden hala gitmek istiyordu.

Yapma Fırat, görecek daha çok günün var. Artık bende pes edecek eşiğe geldiğimde o tiz sesin yanına eklenen kalp atışları sayesinde deli gibi ağlayabilirdim.

O tiz sesin yerini makineden gelen kalp atışları yüzünden dışardan sevinç çığlıkları ulaştı kulağıma.

Ellerimi yavaşça çektiğimde ağrıyan kollarım ve kendimi kasmaktan titreyen kaslarım yüzünden heran yere yığılabilirdim.

"Döndü, hayata geri döndü"

Arkamda kalan doktorun şaşkınca konuşmasıyla başımı tekrar Fırat'a çevirdiğimde hareketlenen göz kapakları aralandı yavaşça.

Benim kahvelerime çakışan kahvelerine gülümseyerek baktım. Hayata dönmekle kalmamış gözlerini de açmıştı.

Hoşgeldin Fırat, tekrardan ve yeniden hayata hoşgeldin iyiki geldin. Sadece bana bakarken elimi uzamış olan saçlarına uzatarak yavaşça onu İncitmeden okşadım.

"Hoşgeldin Fırat, iyiki geldin"

Sessizce fısıltımı bir tek o işittiğinde gülümsedi.

"Melek misin?"

Aldığım titrek ve kısık sesli soruyla yüzümdeki gülümseme daha çok büyüdü.

"Bir bakıma öyle de denebilir küçük bey"

Gözlerinde gördüğüm hayranlık aslında herşeyi duyduğunun belirtisiydi. Benim onu her kontrole geldiğimde sanki duyuyor gibi onu muhatap alarak konuşmamı, uyanması için verdiğim nasihatları, okuduğum şiirleri duyduğunu gösteriyordu bu.

Dönmüştü işte hayata, bir kişinin daha hayatını kurtararak bu maceramın da sonuna gelmiştim. Artık evime dönme ve o intikamı alma vaktiydi işte...

 

 

 

 

Bölüm hakkında düşüncelerinizi alayım gençler.

Andreas'ın edepsizlik dkxkxkxkkxf

Lui kardeş istiyor 🤭🤭🤭

Aile kavuşması yaptılar hep birlikte.

Fırat uyandı, yaralı Fırat hayata geri döndü herşey bitti demişken.

Kuzenini bilmeden kurtaran Adel:)

Acaba bundan sonra neler olacak?

Adel İtalya'ya dönecek mi?

Acaba nasıl intikam alacak.

 

​​​​​

 

Loading...
0%