
Yorum ve yıldız atmayı unutmayın lütfen.
Güzel okumalar..
✨✨✨
Sessizce sonuçların gelmesini beklerken başhekimin yanına bir adam geldi. Bir şeyler konuşuyorlardı ama ikisi de gergindi.
Onları uzaktan incelerken elindeki kağıtlarla gelen hemşireye ilişti gözlerim.
Az önce kapalı olan telefonumu açtığım için çalmaya başladı. Tabiki kim olduğunu söylememe gerek yoktu.
Sinirle açarak kulağıma tuttum.
"Ne var ne ne ne!"
Bir süre ses vermek yerine sert sert nefes alıp verdi. Sinirliydi, hemde çok fazla sinirliydi. Öfkelendiğinde kimseyi gözü görmez, yani görmezdi.
Oysa biz kavga ettiğimiz zaman çareyi evden gitmekte buluyordu. Bir saat sonra ise sakinleştiğinde eve geliyordu, yani eskiden.
"Adel"
Mırıltılı sesiyle yutkunarak pencereden dışarı baktım. Niye böyle yapıyordu ki, ikimiz de kendi yollarımıza bakıyorduk.
'sizi birleştiren bir yol var Gaye, Lui hep sizi bir araya getirecek. Ayrılsanız bile tam anlamıyla asla kopamayacaksınız"
Neden haklısın, neden kopmak istediğim o adamdan kopamıyorum.
"Özür dilerim"
Bu kadardı işte, bir özürdü her şey. Benim çektiğim onca acıyla eş değerdi bir özür.
"Neden Andreas, neden özür diliyorsun"
Dilemesin, pişman olmasın, affederim yapmasın.
"Her şeyi açıklayacağım, bizi kör eden herkesten hesap soracağım. Yalanı doğru yapan herkes bedelini ödeyecek söz veriyorum"
Beni aldatmamıştı, Andreas beni aldatmamıştı. Hata bendeydi, aptallık bendeydi. O gün sinirle çekip gitmektense onu beklemeliydim. Belki herşey daha farklı olabilirdi ama aptallık ettim.
Nesrin hanımın ben ona bunun hesabını sorarım, söylemine inanarak büyük bir yanlışa sebebiyet vermiştim.
Duyduğum bağırmayla hızla başımı eğdiğim yerden kaldırdım.
"Adel! Ne oluyor orda"
Telefonda bağıran Andreas'a cevap veremeden ayağa kalktım.
"Acele edin dedikçe bizi mi oyalıyorsunuz lan siz"
O kabadayıya benzeyen adamın başhekimin üstüne yürümesiyle güvenlik engel olmaya çalışıyordu.
"Adel! Ne oluyor dedim"
"Ben seni sonra arayacağım"
Telefonu aniden yüzüne kapattığımda orda kafayı yediğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
"Beyefendi lütfen sakin olun hemşire eksik getirmiş sonuçları şimdi almaya gitti"
"Siz bizi dolandırmaya çalışıyorsunuz, gebertirim lan sizi"
Adamların silah çekmesiyle etrafta çığlık koptu. Zaten kavgaya gelir gibi tipleri vardı. Bunların üstünün boş olduğunu düşünmek hata olurdu
"Geçin lan kenarı, bağırmayı kesin"
Silahı bize doğru sallayarak tehdit savurduğunda herkes korarak kenara geçti hemen.
Kalbini tutan başhekime döndüğümde aslında yarım saattir neden kötü olduğunun farkındalığı sardı dört bir yanımı.
Tam ona yönelecekken burnumun ucuna tutulan silahla durdum hemen.
"Sende geç"
Geçmediğimi gören adam kaşlarını çattı derince.
"Dayı, dayı iyi misin?"
Başhekimin yanındaki adamın telaşla konuşmasıyla Allah'tan ilgisi oraya kaydı.
"Ne oluyor"
Başhekim yere yığıldığında bana silah tutan adam bile şaşkınlıktan silahını indirdi.
"Dayı ne oldu, kendine gel"
Hafif hafif sarstığında adamın boşluğundan yararlanıp o tarafa atıldım hemen.
Başhekimin önünde çökerek o adamın kucağından çekerek yere sırt üstü yatırdım.
Kravatını gevşeterek üstteki üç düğmesini açtım hemen.
"Sana geç demedim mi lan, ne yapıyorsun sen"
Gürleyen adam kolumdan tutup beni çektiğinde öfkeyle ona döndüm.
"Adam kalp krizi geçiriyor gerizekalı, katil mi olmak istiyorsun"
Ona bağırmamla kolumu bıraktı. Önüme dönerek bileğindeki düğmeyi açtım hemen.
"N.ne, kalp krizi mi geçiriyor"
Benden küçük duran adam korarak konuştuğunda cevap vermedim. Başhekimin yeğeniydi anladığım üzere.
"Acil ameliyata alınması gerekiyor doktor çağırın"
"Hayır hayır kimse çıkmayacak bu kata, sen doktor değil misin nasıl anladın kurtar adamı yoksa ilk seni öldürürüm"
Allah'ım gerizekalı insanlarla uğraşayım diye mi doktor oldum ben.
"Bende doktorum ama adam kalp krizi geçiriyor burda bir şey yapamam"
Adam hala anlamamışlıktan gelirken başhekimin nabzını ölçtüm hemen elimle.
Yavaşlıyordu, durmak üzereydi hatta. Hemen derin nefes alarak kalp masajına başladım. Daha erken anlamalıydım, kafam çok dolu olduğu için aklıma bile gelmemişti lanet olsun.
Böyle devam etmeyeceğini anlayınca önümdeki adama baktım. Her an ağladı ağlayacak gibiydi.
"İsmin ne?"
Ona sorduğumu anlayınca bana baktı şaşkınca.
"Kuzey, ismim Kuzey"
"Kaç yaşındasın Kuzey"
Kalp masajına devam ederken etrafı inceliyordum bir yandan da. Adamlar ilerdeydiler o yüzden bizi duymuyorlardı.
"24 yaşındayım"
"Güzel, şimdi cebimdeki telefonu çıkar"
Onun telefonunu almışlardı az önce. Ama ben kalp masajı yaptığım için akıllarına bile gelmemiştim.
Gözleri kocaman açıldığında etrafa bakarak ceketimin cebindeki telefonu aldı gizlice.
"Şifre 2021"
Telefonun ekranını açtığında oğlumla benim ekran resmimi görüp bir kaç saniye duraksayarak şifreyi girdi, telefon açıldığında gözlerimi o adama diktim.
"Son aramalarda Batu diye biri var onu ara gerisini bana bırak"
Hemen arama tuşuna bastığında kalp masajını bırakıp başhekimin nabzını kontrol ettim. Normal atışına dönmüştü ama acilen ameliyata alınması gerekiyordu çünkü büyük ihtimalle bir damarı tıkalıydı.
"Bana bakın acilen ameliyata girmesi gerekiyor bu adamın. Yoksa ölecek farkında mısınız? Bizi rehin almış olabilirsiniz ama bırakın Başhekimi götürsünler"
Bağırarak adama sesimi duyurduğumda Batu çoktan telefonu açmış hatta küfür ederek geri kapatmıştı.
On dakikada burda olurlardı ve o zamana kadar Başhekimin dayanması gerekiyordu.
"Kes sesini lan, emir mi veriyorsun sen bana"
Sinirle üstüme gelen adam hırsla kolumu tutarak beni ayağa kaldırdı.
"Adam ölmek üzere, acilen ameliyata girmesi gerekiyor diyorum anlıyor musunuz? Ne emiri, bizi rehin aldığınız yetmedi mi?"
Yüksek çıkan sesimle karşımdaki adamdan tokat yemem aynı anda oldu. Sakinim, şuan sivil bir çok insan var sakinim. Onları tehlikeye atacak hiç bir hamle yapmamalıyım.
Adam arkadan saçımı tutarak çektiğinde acı içinde yüzümü buruşturdum.
"Kimse çıkmayacak burdan, gerekirse hepinizi öldürürüm duydun mu beni"
Beni öne doğru ittiğinde adının Kuzey olduğunu öğrendiğim çocuk tuttu bedenimi.
"Gücün anca kadınlara mi yetiyor lan"
Kuzey adamın üstüne yürüyecekken tuttum hemen.
"Şimdi değil"
Yeri değildi, bu adamı tek başıma yere sererdim ama kalabalıklardı ve ellerinde silah vardı. Etrafta siviller varken onları tehlikeye atamazdım.
Adam da zaten göz devirerek uzaklaştı bizden. Başımı iki yana sallayarak çektiği saçımın diplerini ovaladım.
"İyi misin?"
Başımı Kuzey'e çevirdiğimde ela gözlerinde endişe vardı. Gülümseyerek başımı salladım, iyi çocuğa benziyordu.
"İyiyim merak etme önce dayına bakalım"
Tekrardan başhekimin yanına çöktüğümde nabzının dengesiz olduğunu fark ettim.
Bileğimdeki saate baktığımda beş dakika geçtiğini gördüm. Nerde kaldınız Batu, acele edin.
"Birazdan burda olurlar, sadece bir kaç dakika daha"
Kendi kendime konuştuğumda Kuzey duydu ama cevap vermedi. O sırada asansörün sesi katta duyuldu.
"Ben asansörü tutun demedim mi?"
Gözlerimi kapattığımda bir çok ayak sesi duydum. Gelmişlerdi, evet evet sonunda gelmişlerdi.
"Ellerinizi kaldırın polis!"
Bütün katı kaplayan sert sesle birlikte içimden şükür duaları okumaya başlamıştım gerçekten.
O adamlar hemen silahlarını atıp ellerini kaldırdığında başhekimin nabzını kontrol ettim tekrardan ama duran kalbiyle küfrederek kalp masajına başladım.
Şimdi ölemezsin, izin vermiyorum. Ölmemelisin, en azından yeğeninin gözü önünde olmamalı.
"Gaye!"
Batu'nun sesini duysam da başımı çevirip bakamadım.
"Hemen ameliyathaneyi hazırlasınlar Başhekim kalp krizi geçirdi şuan kalbi durdu acele et Batu!"
Bağırarak söylediğim şeyler Kuzey'i korkutsa da Batu anlamıştı. Kısa sürede gelen sedyeyle geri döndürmeye çalışıyordum.
"Sedyeye almamız gerekiyor"
Kısa süreliğine ellerimi çektiğimde hemşire bana baktı. Kalbinin durduğundan haberdarlardı.
"Sizde çıkın!"
Zaten çok da yadırgamadan sedyenin üstüne çıkıp kalp masajına devam ettiğimde dönmesi için çabalıyordum.
Ameliyathaneye gidene kadar devam ettim aniden aldığı nefesle ben bayılacak kıvama gelmiştim galiba.
"Döndü, döndürdünüz geri"
Ameliyathanenin kapısından girdiği anda sedyeden indim. Başhekimi ameliyata hazırlayacaklardı.
"Benden bu kadar gençler gerisini size bırakıyorum"
Cevap beklemeden ameliyathaneden çıktığımda Kuzey telaşla bir o yana bir bu yana koridorda dolaşıyordu. Beni görünce hızla yanıma geldi.
"Ne oldu, dayım iyi mi?"
"İyi iyi merak etme ameliyata hazırlıyorlar şimdi"
Mutlulukla sıkıca belime sarılan kollarla kollarım havada kaldı.
"Teşekkür ederim, teşekkür ederim, sen olmasaydın dayım şimdi yaşamıyor olabilirdi"
Gülerek saçını okşadım, garipti ama tatlı çocuktu.
"Ben görevimi yaptım Kuzey, önemli değil"
Benden ayrılıp yaşlı gözleriyle yüzüme baktı.
"Hayır önemli, istesen yardım etmeyebilirdin. Kendi canını düşünebilirdin ama düşünmedin. Dayımı kurtarmak için dakikalarca kalp masajı yaptın, sana ne kadar teşekkür etsem az gelir"
İkna edemeyeceğim için sessiz kaldım bu sefer.
"Neyse ben gideyim artık, eve gitmem gerekiyor"
Aklına yeni gelmiş gibi onda olan benim telefonumu cebinden çıkarıp uzattı bana.
"Şey ekrandaki çocuk kim merak ettim de"
Çekinerek sorduğunda güldüm sorusuna.
"Oğlum"
Gülümseyerek cevapladığımda o da gülümsedi.
"Çok tatlıymış"
Öyleydi minik oğlum, çok tatlı ve inatçıydı. Kuzey'le vedalaşıp hastaneden çıktığımda Batu yanıma geldi.
"Yörü yörü Sanem arıyor sabahtan beri eve bırakayım seni"
Söylenmesiyle onu takip ettim gülerek.
"Sana da merhaba canım arkadaşım"
Bana göz devirdiğinde arabanın önüne geldik. Ön koltuklarda yerlerimizi aldığımızda emniyet kemerini taktım.
Yola çıktığımızda çok yorulduğumu yeni yeni fark ediyordum.
"Andreas'la ilgili başka haberler geldi özellikle evi yakmasıyla ilgili"
Çok da merak etmiyor gibi ona döndüğümde kendi kendine güldü.
"Evi o kadınla anası içerdeyken yakmış psikopat"
Hassiktir ne! Oha bu kadarını da yapmamıştır...
Bölüm hakkında düşüncelerinizi alayım gençler.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |