@ari_miyiz777
|
İyi okumalar.. 🌸🐝✨
O geceden 2 gün sonra
"Lidya sabah oldu." Rüya gördüğümü düşünmüştüm. Çünkü kimseyi odama kabul etmedim. Fakat zorla Milly giriyordu. Zar zor gözlerimi araladım kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirdiğimde ise George ile göz göze gelmiştim. George olduğunu hiç ummamıştım oysa. Yanı başıma sandalye çekmiş uyanmamı beklediği açıktı. Yüzüne bakıp tepki vermeden. " Ne işin var burda?" Dedim George komidinim üstündeki bir kaç kahvaltılığı eline alarak. " Sana kahvaltı getirdim." Dedi kafasını yana yatırıp gülümseyerek.Yüzünü süzdükten sonra yatakta yatarken ona arkamı döndüm. "Sağol onları oraya bırak ve çık." Çok sakince söylemiştim. "Ama Lidya 2 gündür ağızına tek lokma bile koymadın bu gidişle hastalanacaksın diye korkuyorum." Haklı fakat cidden midem yemek kabul etmiyordu ki yediğim anda kusuyordum. Sandalyesi gıcırdadı yerinden kalkmıştı . Üstüme doğru bir gölge düşmüştü. Yatağıma iki eliyle dayanarak üstümden yüzümü görmeye çalışıyordu. " Lidya yapma böyle bırak şu keçi inadını, çocuk değilsin artık." Ben sessiz kalmaya devam ettim. Gözlerimi kapayıp onu görmezden geldim. " Peki o zaman ben bunları buraya bırakıp gidiyorum geri geldiğimde bitmiş olsun istiyorum yoksa babandan azar yerim. Biricik sevdiğinin azar yemesi hoşuna gitmez değilmi Lidya" son cümlesini kulağıma eğilerek söyledi. Gözlerimi sıkıca kapayarak başımı yukarı aşağı onaylat şeklinde salladım. Vücudumun bütün tüyleri diken diken olmuştu. Yavaşça dayandığı yatağımdan kalktı. Eliyle kafamı okşadı. Büyük bir gülümseme yaptığı belliydi. "Aferin Lidya'ma" dedi. Yavaşça kapıya doğru ilerliyordu fakat her bir adımını çok net işitiyordum.
Sonunda odamda yalnız kalmıştım. Babamın bir kaç gündür dışarıda işleri olduğundan kahvaltı yada akşam yemeği yiyemiyoruz yediğimiz gün ise benimle uğraşmak zorunda kalmıştı. Galiba o günün gecesi babamla son akşam yemeğimiz olmuştu bu vakitte kadar.
Yataktan kalktım ve çok halsiz hissediyordum. George'un getirdiği kahvaltıdan yedim. Bu sefer midem bulanmamıştı iyi hissediyordum. Kahvaltımdan sonra yıkanmak İçin banyoya girdim. Banyo bedenimi çok rahatlatmıştı çünkü 2 gündür hiç yataktan çıkmamıştım. Bornozumla beraber giyinme dolabıma yani odama girdim. Üstüme çok sıkmayacak şekilde giyinmek için beyaz bir gömlek ve gri bir pantolon giymiştim.
Evi turlamak İçin odamdan adımı mı attığını gören Milly yanıma koşarak geldi. "Hanımım şükürler olsun iyisiniz . 2 gündür hastasınız hiç bir şey yiyemiyordunuz. Ayakta olmanıza o kadar sevindimki ." Yanaklarımı çekiştiriyordu. Gözündeki telaşı görmek beni mutlu etmişti. " Bu kendimi odaya kapatmamdan Babama söz edilmedi değil mi Milly?" dedim bir elim belimde diğerim elimin işaret parmağını ona sallarken. " Hayır hanımım Babanıza bahseciğimiz an bizi sorumlu tutarak kovabilir. Hiç işimden kovulmak istemiyorum hanımım." Ellerini göğüsünde birleştirdi. Kafasını yana doğru döndür dü. " Bende senin kovulmanı istemem zaten Milly." Güldüm.
"Hanımım 18 inci doğum gününüz yaklaşıyor ne tür pasta istersiniz." Milly ile birlikte bahçede dolaşırken bana bunu sordu diyemedim George'un dudaklarını isterim diye. George bana davranış olarak beni korkutsada hoşuma gidiyordu. Çünkü kelimeleri yada cümlelerini iyi niyetle söylediğinden emindim. Milly'e dönüp. "İki katlı mor kelebekli bir pasta istiyorum. Çünkü artık bütün kurallarım kalkıyor bunu güzel bir şekilde kutlamak istiyorum." Milly hizmetçi önlüğündeki cepten bir not defteri çıkardı. Benim isteklerimi unutmamak İçin her zaman böyle yapardı. Doğum günüme bir hafta vardı. Bu bir haftada herkes hazırlık İçin koşuşturacaktır eminim. George asla doğum günümü kaçırmadı. Her seferinde ilk o kutlardı. Bu sene nasıl kutlayacaktı acaba çünkü sevgiliydik.
Babam erken dönmüştü demekki bu akşamda beraber yemek yiyecektik. Akşam olmasına az kalmıştı. Hemen mutfaktaki hizmetlilere "Yemeği bu gün erken hazırlayın"diye emir verdim. Hepsi de başlarını öne eğerek tek bir ağızdan. "Tamam hanımım" diyerek karşılık verdiler. Babamın yanına koşar adımlarla gittim. Tam kapıyı tıklatıp içeri dalacaktım ki telefonda biriyle konuşuyordu. Hararetli bir şekilde küfürler savurarak konuştuğunu ilk defa duyuyordum. Neyle ilgiliydi acaba kulağımı kapıya iyice dayadım. "SANA DEMEDİMMİ O KADININ ADINI AĞIZINA ALMA DİYE!!"
Annemden mi bahsediliyordu. "O KADIN ARTIK BENİM İÇİN YOK ANLADIM MI BENİM ASKERDE OLDUĞUMU ŞANS BİLİP BAŞKALARINA GİTTİ VE OROSPULUK YAPTI" Annem oros** mu ? Ne?! babam ne saçmalıyordu. Ardından hızlıca telefonu kapatıki etrafı tekmeledi yumrukladı göremiyordum ama duyabiliyordum . Elim ayağıma dolaştı ve hızla yemek masasına oturdum yemekler hazırdı. Babam sonunda gelmişti ve hiç bir şey olmamış gibi " Benim kızım bu gün nasıl bakalım" yüzündeki gülümseme ile yerine oturdu. Onun bu halini görmek bana acı verdi fakat fark ettirmedim. Afiyetle yemeğimizi yedik. Babam yemeğini yer yemez benim anlıma bir öpücük kondurup "Balım biraz yorgunum afedersin seni sofrada tek bırakıcam ama dinlenmem lazım." Gülümsemesi asla eksik olmazdı. "Sorun değil baba" " iyi geceler kızım" " iyi geceler"
Odama çıkmıştım bugün çok yorulmuş olmalıyımki üstümü değiştirmeden kendimi yatağa attım. " Lidya geç kaldın" arkamadan gelen sesle irkildim hızlı bir şekilde doğrulup arkama baktım. George ayakta bir şekilde beni beklediğini gördüm. Odamın lambasını ilk defa açmamıştım ve George'dan korkmuştum. " Ödümü kopardın George" bir elimi göğüslerimin ortasına yerleştirip güldüm. George bana doğru yavaş adımlarla yaklaştı. Ben yataktan kalktım, George'a doğru ilerledim. " Neden bu saate burdasın" onu burda görmek aşırı beni mutlu etsede merak ediyordum hiç böyle yapmamıştı. "Seni ödüllendiricem Lidya" İki eliyle belimi kavramak kendine çekti. Ona doğru sendeledim. " Ne için ödüllendireceksin" hafifçe sırıtarak ellerimi boynuna doladım. "Tabikide sabah sana getirdiğim kahvaltıyı sözümü dinleyip yediğin için" gözleri dudaklarımla gözlerim arasına gidip geliyordu. " Nasıl ödüllendireceksin o zaman göster bana ." Bu lafım hoşuna gitti ve hafifçe sırıttı. Yüzünü yavaşça benim yüzüme yaklaştırdı. Beni öpüceğini fark ettiğim için gözlerimi kapadım yavaşça bende onun yüzüne uzandım. Nefesi dudaklarıma değiyordu beni öpmesine ramak kalmıştı.
"Şimdi değil Lidya" demesiyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Afallamıştım "Ne Nasıl şimdi değil" ellerini belimden yavaşça çekti. Boyunuzdan olan ellerimi elleriyle aşağı çekti. Meraklı gözlerle ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. " Doğum gününde en güzel hediyeyi benden bekle tamam mı ?"
Deyip hızlıca yanımdan gitti arkamı dönemedim bile kıpırdayamıyorumdum. Kaskatı kesilmiştim onun dediklerini anlayamamıştım. Ama en önemlisi bana ne tür bir hediye verecekti. Bugün beni şaşırtmış olsada beni düşünmesi hoşuma gidiyordu. Bir an önce doğum günümün gelmesini istiyordum.
Giyinme odama gittim üstüme tül olan yeşil bir gecelik giydim. Daha sonrasında bana vereceği hediyeyi tahmin ederek meraklı ve rahat şekilde uykuya daldım.
Beyendiyseniz yorum atın lütfen o gazla ben daha iyi yazıyorum
Ne pislik bir yazarım heeee
Sizi seviyorum bölümü okuduğunuz İçin teşekkür ederimmm
✨🐝 |
0% |