Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@arimezi_01

Sabah saat 7 gibi uyandım duş aldım ve sabah rutinimi yapıp üstüme mavi bir gömlek ve beyaz bir pantolon giyindim kahvaltıda çok birşey yiyemedim sadece 1 tost yiyip evden çıktım. Hemen taksiye binip dosyayı tekrardan gözden geçirerek adliyeye gittim 4 kardeş babalarının mirasını paylaşamadığı için birisi diğer ikisini yaralamış. Şimdide en büyük kardeşin yaralayan kardeşine açtığı davayla ilgileniyorum ama adam çok geri kafalı olduğu için davayı aldığıma bin pişmanım.

 

Adliyeye geldim ve Veysel Beyle görüştüm dava detaylarını konuştuk ve saat 9'da mahkeme salonuna girdik. İki buçuk saat sonra çıktık hakime hanım duruşmaya başka bir zaman devam etme kararı aldı.

 

 

Tam adliyeden çıkarken Veysel Bey yanıma geldi ve bana bağırmaya başladı "Sen ne biçim avukatsın be tekte biter bu iş demiştin ne oldu, senin kadar kötü avukat görmedim bir işi beceremiyosun" sinirlenmeye başlıyordum aptal adam sanki ben kontrol ediyorum ya "Lütfen sakin olun" ama dinlemedi sesini daha fazla yükseltti "Ne sakini be" yakamdan tuttu "bana bak bu davanın sonunda mirastan payı düşmezse bitiririm seni avukat anladın mı beni" ilk defa bir müvekkilim bana böyle davranıyor normalde hepsi saygılı insanlar olur ama böyle bir dağ ayısından saygı beklemeyeceğim. Tekrar beni yakamdan çekince biri adamın suratına yumruğunu yapıştırdı kim olduğuna baktığımda Samet'i gördüm. "Yenge sen benim arabaya bin ben geliyorum" anın şokuyla kafa salladım ve arabasına bindim. Beş dakika sonra Samet geldi ve arabayı çalıştırdı "İyimisin?" Kafamı salladım. Birkaç dakika sessiz durduk "Yenge, evinemi bırakayım yoksa dışarıda işin varmı" bak hala yenge diyo çakıcam ağzına bi tane yaa "Ben sana yenge deme demedim mi!" Yola odaklanmaya devam etti "Dedin yenge ama abim bir sorun olmayacağını söyledi" "Neden sorun olmazmış bal gibide sorun işte bir daha bana yenge deme hem siz benim dedikodumumu yapıyorsunuz" alıngan bir yüzle ona baktım, konuyu döndürmeye çalıştı ama izin vermedim. "Yok yenge ne dedikodusu" bak hala yenge diyo it! "Biz sadece öylesine konuşuyoruz hem sanki işimiz yok senin dedikodunu yapıcaz be yengem. Hem abim sorun olmaz..." tam konuşmak için nefes almıştı ki sustu "Abin sorun olmaz ne birşey söyliceksin sen belli" "Yok yengem yaa ne dicem söyleyemem" yenge lafının en çok yakışmadığı insanlar sizsiniz yaa sinirlerim bozuldu hem istemediğimi söylediğim halde yenge diyo hemde konuşmasını yarıda kesiyor en sevmediğim iki şey "Söylersin söylersin, çıkar ağzındaki baklayı hadi" kafasını olumsuz anlamda salladı "Bak inmem arabadan sen beni takip edersin ben seni söyle kurtul benden" kafasını yine olumsuz anlamda salladı "Abim öldürür" bak şimdi birşey diyecemde "Hem alt tarafı bir kelime neyini rahatsız ediyo" aman sana ne be rahatsız ediyor işte neyse seninle uğraşamicam "Off tamam bee beni şu sokaktaki kafeye bırak" kafasını salladı ve beni kafeye bırakıp arabayı kenara çekti ve içeride beklemeye başladı.

 

 

Veysel Beyin kızını aradım o anne ve babasımdan daha çağdaş biri olduğu için onunla konuşmanın daha rahat olacağını düşündüm bende o sırada dosyayı incelemeye devam ettim yarım saat sonra geldi. "Hoşgeldiniz buyrun oturun" masaya oturdu ve dava hakkında konuşmaya başladık söylediklerinden anladığım kadarıyla babası bu davayı mirastan daha fazla pay almak için bir gerekçe olarak görüyormuş ona bunun olamayacağını olsa bile sadece darp edilen kişiler için geçerli olacağını anlattım. Bunu anlayışla karşıladı ve bunu zaten babasına daha önceden söylediğini soyledi ama o aptal adam daha fazla pay alacağım diye tutturduğu için anlayamamış. Birkaç saat dava ile ilgili ve normal olarak konuştuk. Esra hanımı uğurladım kafeden çıkacakken lise arkadaşım ile karşılaştım biraz dedikoducu bir tipti ama umarım şuan değişmiştir. Onunla beraber tekrar bir masaya oturdum "Ee nasılsın ne iş yapıyosun?" "İyiyim ya çalışmıyorum ben babam çalışmana gerek yok diyince bende işe girmedim sonrada evlenirim kocam sayesinde yine çalışmamada gerek kalmaz büyük ihtimalle, ee sen ne iş yapıyosun" ayy aptala bak neyse "Bende avukat oldum Canerle hala görüşüyomusunuz?" "Hangi Caner yaa" sesi o kadar gıcık ki ya öksür sende kurtul bende kurtulayım nolur yaa "Lisedeki onikiden sonrada sevgili kalmışsınız diye duymuştum" "Yok yaa ayrıldık biz onunla" telefonunu çıkartıp bana bir adam gösterdi adam ondan biraz büyüktü ama yakışıklıydı "Bak yeni sevgilim burayada onunla buluşmaya geldim" sahte bir gülümsemeyle kafamı salladım şuana kadar dedikodu yapmadı en azından biraz düzelmiş kendi iç sesimle konuşurken beni dürttü "Sana diyorum senin varmı sevgilin falan" ay sanane be "Yok, olmasında pek ilgilenmiyorum" şimdi başlar sorguya ay "Tabii kendinize hiç dikkat etmiyosunuz ki bak bana hemen yakışıklı adamı kaptım eğer böyle güzel devam ederse evlenicez bile ama sizin adayınız bile yok" içim şişti be "Ay sen onu bunu boş verde Ceylin'i duydun mu aldatılmış, tabii adama ilgi göstermedi, iş kolik gibi sabahtan akşama kadar işiyle ilgilendi, sonunun kötü olacağını biliyordum zaten evlenemeyecekleri belliydi" hala dedikoducu bir pislik buradan hemen gitmeliyim "Ece benim kalkmam lazım işlerim var ben gideyim en iyisi hem sevgilinde gelir şimdi" tam kalkacakken kolumu tuttu "Dur bi otur zaten buluşma saatine daha on dakika var ben erken geldim işlerinide eski bir dostun için erteleyebilirsin değil mi daha anlatacaklarım var" gülümseyip kafamı salladım ve geri oturdum o yine bir şeyler anlatıyordu ama ben onu dinlemek yerine Samet'e mesaj attım.

 

 

 

 

 

 

Hayat:Samet acil bak yardımın lazım

 

Samet:Bişey mi oldu yenge sorun mu var

 

 

 

 

 

 

Hayat:Ben sana bana yenge deme demiyomuyum her neyse önemli olan o değil beni acil buradan çıkarman lazım müvekkilim gibi davran, arkadaşım gibi davran hatta beni kaçır ama nolur kurtar beni buradan

 

Samet:Yenge deme öyle beni kaçır falan abim görürse falan öldürür beni neyse tamam geliyorum bişey bulurum ben merak etme yenge kurtarıcam seni

 

Ece'yi dinliyormuş gibi yapmaya devam ettim birkaç dakika sonra Samet içeri girdi ve masamıza yaklaşıp eğildi. "Bu kim Hayat?" 'Umarım güzel bir bahane bulmuştur' "Yenge abim seni bekliyor gitmemiz lazım" senin bahanene sıçayım emi şimdi yalan söylediğimi düşünücek. Kaşlarımı çattım "Ayağına mı çağırıyo hem bana yenge demeyin demedimmi ben, abim o benim " ayağa kalktım ve Ece'yle vedalaşıp çıkışa yöneldim "Çok sağol Samet neyse ben eve gideyim artık" tam gidecekken kolumdan tutup beni durdurdu "Dur yenge abim cidden çağırıyo sen kabullenememişsin ama o hemen kabullenmiş sanırım, yengeni al gel dedi" bana gülerek bakıyordu, ona göz devirip arabasına bindim ve geçenki bara geldik.

 

İçeri girdiğimizde öncekinden daha kalabalıktı ve çok fazla alkol kokuyordu beni birkaç merdivenden çıkartıp Emre'nin odasına getirdiler içeri girdiğimde sarışın bir kadın ve Emre koltukta oturmuş konuşuyorlardı sahte bir öksürmeyle geldiğimi belli ettim Emre bana bakıp yanındaki koltuğu işaret etti geçtim ve oturdum. Sarışın kadın bana garip bakışlar atarken Emre'nin kiler gayet normal bakışlardı sarışın kadın hemen lafa atladı "Bu kim Emrecim" Emre bizi tanıştırdı iş ortağının kızıymış. Kadın çakma sarı dibi gelmiş insan bir kuaföre gider, bence lens olan yeşil gözleri var, uzun boylu , zayıf biri sesi güzel, insana güven veren bir tonu var. "Neden geldiniz peki avukat hanım" "Neden geldiğimi bende bilmiyorum" anlamadığı yüzünden bile anlaşılıyordu.

—————————————————————————————————

 

Emre kadına başıyla kapıyı işaret etti, kadın ne istediğini anlayıp dışarı çıktı Emre onun için önemli birşey söyleyecekti ama Hayat'ın ne düşündüğünü bilemediği için birkaç dakika ne söyleyeceğini düşündü düşündükçe kalbi hızlanıyor kelimeler daha fazla karışıyordu. Sonunda nasıl yapacağını bilemeyip Hayat'tan biraz beklemesini istedi ve en yakın arkadaşı Kerem'i aradı, 4 kez aramasına rağmen Kerem telefonu açmamıştı Emre aramaktan vazgeçip arkadaşına mesaj attı.

 

Emre:Oğlum acil bak

(Görüldü)

 

Emre:Bilerek açmıyosun telefonunu değil mi ya siktiğimin telefonunu aç yada mesajlarıma cevap ver önemli bi konu

 

Kerem:Öf tamam baktık noldu vuruldun mu anca bu sevgilimle olan vaktimi sana ayırmamı sağlayabilir çünkü

 

Emre:Evet vuruldum ama bedenen değil

 

Kerem:Nasıl bedenen değil önenli değilsen kapatıyorum

 

Emre:Dur kapatma tamam ben şimdi kıza çıkma teklifi edicem ama nasıl yapıcamı bilmiom kelimeler birbirine dolaştı kız bekliyo ne dicem

 

Kerem:Git seni seviyorum falan de gerisi gelir zaten kapatıyorum şimdi yengen bekliyo

 

Emre:Çok yadımcı oldun kardeşim yaa tamam siktir git

 

Emre telefonunu kapattı ve Hayat'ın karşısına oturdu kelimeleri yine kafasında düzenlemeye çalışıyordu ama olmuyordu en sonunda pes etti en iyisi direk söylemekti.

 

"Seni seviyorum geldiğinde bile farkındaydım ama kabullenmek istemedim simdi kabulleniyorum beni sevebilir misin?"

 

Hayat Emre'nin dediklerini seni seviyorum lafından itibaren duymamıştı kendi duşüncelerine sürüklenmişti. Bu yüzden mi böyle davranıyor ve abi demesini istemiyordu en önemli soru ise ne zamandan beri sevdiğiydi.

 

Emre Hayat'ın onu dinlemediğini anlamış ve susmuştu "Cevabını bekliyorum ama unutma sevsende sevmesende vaz geçmeyeceğim" Hayat hala tepki vermiyordu ne yapacağını ne diyeceğini bir gram bilmiyordu bildiği şey ise o kabul etse bile ailelerin kabul etmeyeceğiydi babası kızını getirdiği günden beri Hayat'ı onların resimlerinden bile uzak tutmaya çalışıyordu tabi heryer Eraslan ailesinin fotoğrafları ile doluydu ama o elinden geldiğince çabalıyordu.

 

Hayat babası tekrar eve getirdikten sonra uzun süre dışarı çıkmamıştı ve ailesini herşeyin kontrolünü eline almıştı mesleğini ve çoğu arkadaşını ailesi seçmişti hatta evini bile annesi dekore etmişti. Aslında hepsinin bir nedeni vardı avukatlığı o ailenin pis işlerinden en uzak kalacağı meslek olarak görmüş kızlarının ve kendi evlerini onların evlerine uzak bir yerde seçmişlerdi.

 

 

Yaşadığı her şey Hayat'ın gözleri önünden geçti Emre'nin ailesi onu, onun ailesi ise Emre'yi kabul etmezdi.

 

Hayat sonunda düsuncelerden arınıp Emre'ye döndü "Hayır bizden olmaz" diyip hızlıca odadan çıktı, alkol ve ter kokusunun karışık olduğu koridordan geçip aşağı indi ve kendini hemen dışarı atıp bir taksiye bindi. Emre'yi seviyormuydu onu bile bilmiyordu hiç duygularını düşünmemişti, peki hayır dediği için pişmanmıydı? Evet, şimdiden çok pişmandı ama sonunda ayrılmaktansa şimdiden kabul etmemek en iyisiydi.

 

Hayat ağlarken taksi evine varmıştı bile ücreti ödeyip binaya doğru ilerledi gözü Samet'in arabasını hep park ettiği yere kaydı bugün yoktu, ya çıktığını fark etmemişti ya da Emre artık onu takip ettirmiyordu. Asansörün yukarı çıktığını görünce beklemek istemeyip yavaşça merdivenlerden çıktı evinin kapısına geldi çantasında anahtarını ararken karşı evden kapı kapanma sesi duydu arkasını döndüğünde Can'ın annesi Aynur Hanım'ı gördü. Aynur Hanım Hayat'ı görünce ona sarıldı göz yaşlarını görünce endişeyle yüzüne baktı "Ne oldu kızım bir şey mi oldu?" Hayat dudaklarını büzerek kafasını salladı "Anlatmak ister misin" "Yok sağol Aynur Teyze arkadaşım gelicek" Aynur Hanım kafasını sallayıp asansöre yöneldi "Nereye Aynur Teyze?" "Markete gidiyorum kızım bir şeyler eksik onları alıcam Can toplantıda diye onu gönderemedim" Hayat karşısındaki yaşlı kadına hüzünlü gözlerle baktı zaten üzgündü şimdide yaşlı kadıncağazı markete göndermek onu daha çok üzerdi hemen Aynur Hanım'ı durdurdu itiraz etsede malzeme listesini alıp markete gitmek için binadan çıktı gözlerinden yine biraz biraz yaşlar geliyordu ama aldırmadı. Yine arabanın yerine baktı yine yoktu 'hani vaz geçmicekti' diye geçirdi içinden. Markete gidip ihtiyaçları aldı ve Aynur Hanım'ın kapısına bırakıp evine geçti elini yüzünü yıkayıp hafif makyajını tazeledi ve evden çıkıp büroya gitti oradan ise ceza evindeki biriyle görüşmeye.

 

Ceza evinin girişine vardığında mahkumla konuşmak için içeri girdi karısı onu aldatıp üstünede kızınıda beraberinde götürmek isteyince kendini kaybedip kadını vurmuştu. Komşular ise silah sesini ve küçük kızın ağladığını duyup ambulansı aramıştı, ne yaptığının farkında değildi söylediğine göre olay anını bile hatırlamıyordu tek hatırladığı şey karısının yerde yatan bedeniydi çok şükür ambulansı erken aramışlardıda kadın ölümden kurtulup yoğun bakıma yatırılmıştı.

 

Hayat Mesut Bey'le el sıkışmış ve sandalyesine oturup kendini tanıtmıştı Mesut bey orta boylarda yüzü güzel bir adamdı Hayat onu bir yerde görse konuşsa 'ne tatlı ne saygılı adam' diye içinden geçirirdi Veysel Bey Mesut Bey'in yanında mağra damı gibi kalırdı. Hayat ve Mesut Bey uzun uzun konuştular birkaç gün sonra Mesut Bey'in mahkemesi olucaktı her ne kadar suçlu olsa bile Hayat ona üzülmüştü ve onu en az ceza ile kurtarmak için elinden geleni yapacaktı.

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir bölümleri 2 3 gün aralıklarla atmaya karar verdim bölümlerin daha uzun olması için ve okullar açıldığında ise bölüm atma aralığın 5 6 günde bir olacak haberiniz olsun.

 

Yorumlarda hangi şekilde yazmamı istediğinizi söylersenizde sevinirim üst kısımdaki yazım şeklinimi daha çok sevdiniz yoksa alt kısındakinimi? Fikirlerini bekliyorum bundan sonra ona göre yazıcam.

 

Sol altta bulunan yıldızla oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. yeni bölümlerde görüşmek üzere...

 

 

Loading...
0%