@aristokrat
|
Ayaz dediğini yapıp şirkete gitmiş ve Gülşen'in numarasını alıp ona haber vermişti. Gülşen'de eski dostunun bu telefonuna çok sevinmiş ve buluşmayı kabul etmişti. Ama şu sıralar biraz yoğun olduğundan ötürü 2 gün sonrası için bir buluşma ayarlayabilmişti. Ama önemli değildi. Ayaz'ın vakti çoktu. Hatta 2 gün sonra olması onun için daha iyi olmuştu. Bu sayede romanını yazabilir ve daha rahat bir şekilde vakit geçirebilirdi. Aksi takdirde aklı romanda kalacak ve canı sıkılacaktı. Yazamayacak durumda değildi ama o yine de öyle durumlarda gergin hissediyordu. Özellikle de romanının son ciltlerini yazıyor olduğu şu dönemde. (Göknur)-Gerçekten 2 günde bu haftaki cildi bitirmeyi planlamıyorsun değil mi? (Ayaz)-Elbette hayır. Yapabilirim aslında ama sana daha fazla zaman ayırmayı planlıyorum. O yüzden yarısını yazsam yeterli olur. Ayaz gerçekten Göknur'a vakit ayırmak istemeseydi uykusunda feragat ederek 2 günde koca bir cildi bitirebilirdi ama bunu yapmayacaktı. Hem uykuya ihtiyacı vardı hem de Göknur'un yanında olmayı seviyordu. Dün Baran'ın yanından ayrılıp Göknur'la dizi izledikten sonra oturup romanının 44. cildini bitirmişti. Yani 45. cilde erkenden başlıyor olacaktı. 47, 48 ve 49. ciltleri çoktan bitirdiği için yazması gereken sadece 2 cilt kalmıştı. 45 ve 46. Şimdi de 45. cilde başlayacaktı. Ama önce... (Ayaz)-Ama hepsinden önce, bir tavuk yemeye mi gitsek ya? Ayaz'ın karnı yıllardır yemek görmemiş bir canavar gibi kükredi ve Ayaz Göknur'un suratına bakıp komik bir gülümseme sundu. Göknur bu komik surat karşısında gülmeden edemedi. (Göknur)-Tamam gidelim. Bende açım zaten. Göknur'un yemek isteğini kabul etmesiyle birlikte Ayaz'ın gözlerinde bir tanrıça gibi parlamaya başladı. (Göknur)-Bırak şimdi etrafımda çiçekler görmeyi. Git hazırlan çabuk. Bugün bendensin. (Ayaz)-Tanrıçaaaaammm!!! Ayaz yemeklerin Göknur'dan olduğunu duyunca bir anda ışınlanarak Göknur'un bacağına sarıldı ve bağırdı. Göknur ise bacağını kaldırmış ve Ayaz'ı fırlatarak kafasının tavana çakılmasını sağlamıştı. (Göknur)-Git üstünü değiş lan! (Ayaz)-Öhür. Ayaz kolları yardımıyla kendisini tavandan aşağı itmiş ve ezilen kafasını sallayarak eski haline getirmişti. (Ayaz)-Kafamı ezmesen çok daha mutlu olabilirdim. Kafasını düzelten Ayaz odasına koştu ve üzerini değiştirip geri aşağı indi. Göknur kapıda kendisini bekliyordu. (Göknur)-Hadi paşam hadi hadi hadi. (Ayaz)-Geldim ayol aa. Kaçmıyor tavuklar. (Göknur)-Anahtarı versene. (Ayaz)-Sen mi süreceksin? (Göknur)-Evet. Bugün prenses olma sırası sende. (Ayaz)-Harbi mi? Kız olur öyle ha. Çok makbule geçer. Ayaz Göknur'u güldürmek için kırıtarak yürümeye başlamıştı ve hiç beklemediği bir şey yaşamıştı. Göknur bir anda kalçasına şaplak atmıştı. Ayaz şaplaktan sonra olduğu yerde durmuş ve... (Ayaz)-Ne oluyor? Bugün bir arsızsın bakıyorum. (Göknur)-Mutluyum şekerim bugün. Alış bunlara. Ayaz Göknur'un böyle bir şey yapmasını hiç mi hiç beklemiyordu. Evde yalnız olduklarında bile onu öpmek konusunda çekingen olan Göknur ciddi ciddi kalçasına şaplak atmıştı. Ayaz için bunda bir sorun yoktu ama Göknur'un bir anda böyle bir şey yapmış olması onu şaşırtmıştı. (Ayaz)-Hayırdır şekerim? Seni benden daha mutlu edecek ne oldu bakalım? Ayaz Göknur'u gerçekten bu kadar mutlu eden şeyi merak etmişti. Sonuçta bu her gün yaşanacak olan bir şey değildi. (Göknur)-Akşam ablam mesaj atmış. 1 hafta sonra geliyorlarmış. (Ayaz)-Ciddi misin? E çok güzel. Ya da değil. Cenk yarın gidiyor. Yaaa. 6 gün baş başa kalabileceğiz demek bu. Ayaz ilk önce mutlu olmuş olsa da sonradan Göknur'la yalnız kalacağı sürenin azaldığını fark edince morali bozulmuştu. Göknur'un ablası tatildeyken en az 1 ay baş başa kalırlar diye planlamıştı ama şimdi planı suya düşmüştü. Ama bu düşüncelerle aynı anda bir şey daha aklına takıldı. (Ayaz)-Lan!? Benim abim olacak o tropikal meyve ağacı niye bana yazmadı? Ayaz bunu düşününce abisinin kendilerine sürpriz yapacağını düşünmüştü. Ama öyle bir planı varsa artık suya düşmüştü çünkü Göknur'un ablası onlara haber vermişti. (Göknur)-Abin duymasın böyle dediğini. (Ayaz)-Duysun duysun. Gelsin de bir döveyim onu. (Göknur)-Sen? Abini dövmek? Hahahahaha!!! Ayaz'ın abisiyle arası o kadar iyiydi ki onunla her şeyi konuşabilir ya da her türlü şakayı yapabilirdi. Abisi de aynı şekilde karşılık verirdi ve hiç geri durmazdı. O yüzden aralarındaki ilişki oldukça eğlenceliydi. (Ayaz)-Kafasına Jüpiter'le patlatacağım bir tane beklesin o. Ya da dur. Arayıp para göndereyim de 1 ay daha gelmesinler. (Göknur)-Gelsinler ama yaaa. Ablamı özledim ben. (Ayaz)-Ben abimi özlemedim. Gelmesinler. Seninle yalnız kalmak istiyorum ben ya. Ayaz aslında abisini özlemişti ama şu anda gerçekten abisinin gelmesini sonraya almak istiyordu. Göknur şu anda daha önemliydi. Göknur'la işleri yavaştan almak zorundaydı ve 1 hafta yavaştan almak için yeterli değildi. (Göknur)-Tabii tabii. Sonra yalnız kalırsın benimle artık. Da, neyse. Ayakkabıların giy de arabaya geç. Bugün prenses sensin. (Ayaz)-Tabii efendim. Ayaz hızlıca ayakkabılarını giydi. Arabaya geçip yan koltuğa oturdu. Göknur'da gelip sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. *** Yemekten sonra yeniden eve döndüler. Ayaz yine kendini yemeye kaptırdığı için karnı şişmişti ve bir balon gibi görünüyordu. (Ayaz)-Ahhh. Luffy'nin lastikliğini istiyoruuum. Karnım patlayacak neredeyse. (Göknur)-Sana 50 kere dedim değil mi ben? Az ye. İnsanlar bir porsiyon tavuk söylüyor sen en kötü 3 porsiyon yiyorsun. Hadi 3 bir şekilde kabul edilebilir. Lan çocuk bugün niye 5 porsiyon tavuk yedin!? Vücut geliştirmeci misin sen? Nerene sığdı o kadar tavuk? (Ayaz)-Haeh? Haa. Midem de kalbim gibi büyük. Kalbimin tadına bakmak ister misin? (Göknur)-Kalsın şekerim. Yağlı kalpleri sevmiyorum. (Ayaz)-O ne demek ya. Benim aşkım yağlı mı senin için? (Göknur)-Yağlı değil aşkım. Ama biraz yapışık. Ama hoşuma gidiyor hani. Göknur Ayaz'a göz kırptı ve saçını dağıttı. Ayaz uysal bir kedi gibi mırladıktan sonra Göknur'un bacağına yatmıştı. Ama sonra geri kalkmış ve... (Ayaz)-Önce bir soda alsam iyi olacak. Yoksa kusacağım şuraya. Ayaz rahatlayabilmek adına midesini ovuşturarak mutfağa doğru ilerledi. Göknur'da o arada odasına çıkıp üstünü değiştirdi ve geri geldiğinde Ayaz'ı koltuğa uzanmış halde buldu. (Göknur)-Kaldır bakalım kafayı Ayaz Bey. Dedi ve Ayaz başını kaldırdığında koltuğa oturdu. Ayaz'ın başını da bacakları üzerine yerleştirdi. (Göknur)-Daha iyi misin? (Ayaz)-Biraz. Hala kusacak gibiyim ama. (Göknur)-Üzerime kusarsan ölürsün. (Ayaz)-Özür. Göknur klasik tehdidini de sunduktan sonra Ayaz'ın saçlarını okşamaya başladı. Arkadaşlarının kitabından uyarlanan diziye devam ediyorlardı. Onlar diziyi izlerlerken aradan 1 saat kadar geçmişti ve Cenk gelmişti. Cenk kapıyı çaldığında Ayaz kalkmış ve kapıyı açmıştı. Cenk biraz mutlu biraz da üzgün görünüyordu. (Ayaz)-Ne oldu la? (Cenk)-Bir şey olmadı. Yarın sabah gidiyorum işte. Ondan biraz karmaşık hislere sahibim. (Ayaz)-İçmek ister misin? Kafan dağılır. (Cenk)-Hayır demem aslında. (Ayaz)-Tamam o zaman. Bekle cüzdanımı alıp geleyim. (Cenk)-Tamam. Ayaz cüzdanını almak için odasına doğru hareketlendi ve Göknur'un önündeyken durdu. (Ayaz)-Bebeğim bir şey istiyor musun? İçki alıp geleceğiz. Diye sordu. (Göknur)-Bir bakalım. İki paket cips. Biraz fıstık. 2 tane de bira. Sen içebilecek durumda mısın? Miden patlamasın? (Ayaz)-Midem patlamaz merak etme. Çok çok kusarım içkiden sonra. O da işime gelir zaten. Göknur Ayaz'ın midesi için endişeli olsa da Ayaz içki içmeyi tamamen kendi lehine çevirmenin bir yolunu bulmuştu. Şu noktada fazlaca içki içerse kesinlikle kusardı ve kötü bir yolla da olsa midesini temizlemiş olurdu. (Göknur)-Deli misin evladım? (Ayaz)-Biraz. O da sana karşı zaten. (Göknur)-Bana yazmayı bırak. Çocuk seni bekliyor. (Ayaz)-Ah. Doğru. Ayaz bir anda fırladı ve anında geri geldi. (Ayaz)-İyi o zaman kaçtık biz. (Göknur)-Bay baaay. İkili evden ayrılıp tekele doğru gitmeye başladılar. (Ayaz)-Dün gece neredeydin lan? Haber de vermedin. (Cenk)-Benim kızın yanındaydım ya. Şarjım bitmişti. Cenk akşam sevgilisinin yanında kalmıştı. Zaten burada olduğu süreç boyunca her zaman Ayaz'ın evinde kalmamıştı. Bazen sevgilisinin yanına bazen de diğer arkadaşlarına uğramıştı. Tabii yine de en çok zamanı Ayaz'ın yanında geçirmişti. Sonuçta diğer arkadaşları ona sadece odalarını paylaşıyorlardı. Ayaz ise direkt olarak Cenk'e bir oda açmıştı. Büyük bir villada yaşamanın artılarından biriydi bu. Eve yeni birileri geldiğinde bir odada sıkışmıyorlardı. Gelen kişiye direkt yeni bir oda açıyor ve rahat rahat takılmaya devam ediyorlardı. (Ayaz)-Vay lavuk. Kızlarla da kalırmış. (Cenk)-Ne yapayım oğlum? Benim öyle ev alıp sevgilimi yanıma alacak kadar param yok. Öğrenciyim ben daha. (Ayaz)-O da bir şey Cenk. Ben okumayı çok istemiştim. Biliyorsun ki olmadı. O yüzden hayatım boyunca yanımda olan insanlardan fazlasına sahip olmadım. Ha gerekte görmüyorum orası ayrı tabii ama, eksiden okula gitseydim neler olurdu diye çok düşünürdüm. (Cenk)-Sende haklısın. Cenk derin bir nefes aldı. (Cenk)-Siktir et bu konuları ya. Sadece can sıkıyor. Gidip sadece içkileri alıp dönelim. (Ayaz)-Nasıl istersen. İkili yavaşça ilerleyerek tekele kadar gittiler ve alacakları her şeyi alarak eve döndüler. Sonra da parti verircesine içmeye ve eğlenmeye başladılar.
|
0% |