@aristokrat
|
(Ayaz)-Ee, yakın zamanda roman yazmadım demiştin, peki yeni bir roman yazma planın var mı bakalım? (Gülşen)-Kağıt üstünde var aslında ama sadece o kadar. Diziyle uğraştığım için ne ile ilgili yazmak istediğimi ya da karakterlere karar vermedim. (Ayaz)-Senden yine aşk dolu bir şeyler çıkar bence. Sonuçta şimdiye kadar çıkardığın 3 roman ayrıca 5 kitap tamamen romantizm içerikliydi. (Gülşen)-Alttan alttan laf çarptığının farkındayım. (Ayaz)-Tüh. O kadar belli oluyor mu ya? Ayaz ciddi bir surat sergilemek istemiş olsa da gülümsemeden duramamıştı. (Ayaz)-Şaka bir yana gerçekten yeni bir romantizm ürünü çıkartırsın diye düşünüyorum. Neden bilmiyorum ama sen ve senin gibi romantizm yazarları başka işlere girişmiyor. Sanırım aptalca romantik dram dizi furyası gibi ilerliyor. Tutan bir işten devam ederek farklı şeyler denemiyorlar. Ya korkaklar ya da zerre kadar hayal gücüne sahip değiller. (Göknur)-İkinci şık doğru cevap. Göknur'un Ayaz'ı desteklediği nokta elbette ki hayal güçlerinin olmamasıydı. Yoksa neden tek bir türe bağlı kalsınlar ki? Neden başka şeyler deneyip kendilerini geliştirmek yerine yerlerinde saysınlar? Bu çok aptalca. Ama tabii tutan işlerden devam edip zora kaçmamakta bir seçenek. Herkes yeni ya da farklı şeyler deneyecek diye bir şey yok. Deneseler iyi olur gerçi. (Ayaz)-Desteğin için teşekkür ederim. (Gülşen)-Aslına bakarsan hayal gücüyle alakası yok. (Ayaz)-Bu konuda ters düşmek zorundayız çünkü kesinlikle var. Bende romanımda romantizme yeterince yere veriyorum. Ama yazdığım şey romantizm değil. İnsanlar sınırlı hayal güçleriyle sadece çevrelerinde gördükleri sıkıcı aşk hikayelerini romanlara döküyorlar. Ya da yaşamak istedikleri şeyleri. Gerçi ben kimsenin bir vampir tarafından boğazlanarak okul duvarında öpülmeyi hayal edeceğini düşünmüyorum ama. Ayaz yine kendini kaptırıp öfkesine yenilmeye başlamıştı ama son anda kendini tutmayı başararak konuşmasını sonlandırmıştı. Konu ne zaman roman yazmaya gelse Ayaz deliriyordu. İnsanların yeni şeyler denemekten korkması onu kudurtuyordu. (Gülşen)-Hala o zamanlar gibi dolusun ha. Senin bu romantizm nefretin nereden geliyor gerçekten merak ediyorum doğrusu. (Ayaz)-Benim romantizme karşı bir nefretim yok. İnsanların farklı şeyler denemiyor olmaları beni deli ediyor sadece. Sırf bir iş başarılı oldu diye aynı işten yüzlerce yapılınca çıldırıyorum. Sanki beyinleri başka bir şeye çalışmıyormuş gibi aynı işleri çıkartmaları aptalca. Ve kusura bakma ama bu konuda seni de dışarıda tutmayacağım. Ayaz bu aptalca işi yapanların arasına Gülşen'i de eklemekten geri durmayacaktı. Çünkü Gülşen'in de ilk başta romantizm yazmış olmasının nedeni buydu. İşleri garantiye almak için romantizm türüne giriş yapmış ve kısa sürede kendisi için bir şirket bulabilmişti. Ayaz'ın şu anda yazarlık yaptığı şirket Gülşen'in çıkış yapmasını sağlayan şirketti. (Gülşen)-Açıkçası beni dışarıda tutup tutmaman çok da önemli değil. Böyle konuşuyorsun diye romantizm yazmaktan vazgeçecek değilim. Ama haksız sayılmazsın. O yüzden bende farklı şeyler deneyeceğim zaten. Tabii Ayaz'ın bu sözleri Gülşen için pek bir önem arz etmiyordu. Yani sırf Ayaz söyledi diye gidip başka türde yazacak değildi. Kendisi romantik sahneler yazmayı seviyordu ve bundan geri durmayacaktı. (Ayaz)-Lütfen romantizm hikayene vampir ve kurt adam ekleyeceğini söyleme. Ayaz'ın en sevmediği durumlardan biri de buydu. İnsanların yazdıkları romana "fantastik" etiketini eklemek için vampirleri ve kurt adamları kullanmasını sevmiyordu. Koskoca vampir ve kurt adam ırkları neden lise fantezilerinde harcanmalıydı ki? Bunun hiçbir anlamı yoktu. (Gülşen)-Hahaha. Hayır tabii ki. Büyücülük üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. (Ayaz)-Hmm. Büyücülük ha? Olabilir aslında. Neden olmasın. Güzel bir kurgu ayarlayabilirsen... (Gülşen)-Ama şimdilik sadece bir fikir bu. Kitabımın dizisi bitene kadar rahat yok bana o yüzden adam akıllı klavye başına geçemiyorum. Diziyle uğraşmak gerçekten yorucu oluyor. Haberin olsun. (Ayaz)-Merak etme. Benim yazdığım şeyleri diziye dökmek istiyorlarsa Marvel'in film bütçelerini 5'e falan katlamaları lazım. Benim 49 ciltlik romanı dizi yapmaya kalksalar En kötü 150 bölüm çekmeleri gerekir. Ki o kadar çok efekt için yeterli parayı bulamazlar. Çok çok anime yapabilirler. Ama biliyorsun ki anime kültürü ülkede çok gelişmiş değil ve anime üretmiyoruz biz. Yani benim romanlar roman olarak kalmaya devam edecek. Ülkedeki belli başlı şirketler anime yapıyor olsalar da tüketiciler dış ülkelerden gelen kaliteli işlere daha fazla yönelim gösterdiği için ülkedeki büyük yapı şirketleri anime işine girişmek istemiyorlar. Şimdiye kadar yapılan birkaç anime de düşük bütçeli olup "yaşamdan kesitler" başlığı altında paylaşılmış aşırı efekt gerektirmeyen işlerdi. Yani mevcut pozisyonda Ayaz'ın yazdığı şeylerin altından kalkabilecek bir şirket yoktu. (Gülşen)-Anlıyorum. Ama bu konu hakkında merak ettiğim bir şey var. (Ayaz)-Dinliyorum. (Gülşen)-Romantizm romanlarına bu kadar karşısın. Okey bu olabilir bir şey. Peki sen sadece savaş içerikli şeyler mi yazıp duracaksın? Gülşen aklına gelen bu soruyu sormaktan geri durmamıştı. Ayaz'ın buna mantıklı bir cevap verebileceğini düşünüyordu. Sonuçta sevmediğini söylediği şeyi kendisi de yapıyordu. (Ayaz)-Sorun cevaplamadan önce küçük bir düzeltme yapmalıyım. Ben romantizm romanlarına karşı değilim. Sadece bir kişinin yazdığı 5 romanın hepsinin romantizm olmasını aptalca buluyorum. Kendilerini geliştirmek için farklı şeyler denemiyorlar. Soruna gelecek olursak da elbette sadece savaş romanları yazmayacağım. Dram, korku, eğlence hatta romantizm bile yazmayı planlıyorum. Sadece yazacağım o türdeki romanları bir şirket aracılığıydı yayınlatacağımdan emin değilim. Belki internette paylaşırım. (Göknur)-Farklı türler yazdığında onları yayınlayacağını söylemiştin. İnsanlar seni yalnızca savaş yazarı olarak bilmeyeceklerdi hani. (Ayaz)-Dedim ya bebeğim. Paylaşırsam internette paylaşırım. Göknur ve Ayaz arasında daha önce bu konuşma gerçekleşmişti. Ayaz sürekli aynı türü yazan insanlarla ilgili çok fazla söylendiği için ister istemez Göknur'da ona farklı şeyler yazıp yazmayacağını sormuştu. Tabii Ayaz o an için Göknur'u geçiştirmişti ama o zaman ki cevabıyla bu cevabı hala aynıydı. (Gülşen)-Tam olarak senden beklediğim cevaptı. Bu tür konularda kimsenin sana atak yapmasına izin vermiyorsun. Aynı aşılmaz bir kale gibisin. Ayaz Gülşen'in bu sözleri karşısında gururlanmış ve burnu uzamıştı. (Ayaz)-Hehe. Kimse benim defansımı aşamaz. Benim adım "Demir Golem" Ayaz. Ayaz olmayan kaslarını sıkarak gösteriş yapmak istemişti ve bunun sonucunda gülüşmüşlerdi. Ayaz'ın bu kadar hızlı bir şekilde ciddiyetini kenara bırakabiliyor olması onu katlanılabilir kalıyordu. Yoksa bazı konularda tamamen kendi düşüncelerini savunan inatçı keçinin tekiydi. (Göknur)-Demir Golem mi? Henüz bir golemliğini göremedik ama olsun. Ayaz o anda sustu. (Ayaz)-Ha? Yav ne diyorsun ya? Sevgilim bana bel altı vuruyor olmaz ki böyle! İlk önce donup kalan Ayaz komik bir suratla sesini biraz yükselterek bunları söylemişti. Göknur'dan böyle bir hamle hiç beklemiyordu. Pekâlâ henüz daha ilişkiye girecek kadar ilerlememişlerdi ama Göknur'un bu sözleri onu düşünmeye itmişti. Ama şu anda bunu düşünemeyeceği için başka bir zamana almaya karar verdi ve konuya geri döndü. (Gülşen)-İkinizin atışmalarını izlemek hala eğlenceli. Tabii Göknur bayağı bir kendini aşmış. Seninleyken rahat olduğunu anlamak zor değil Ayaz. Gülşen bunu kolayca fark edebilmişti. Eskiden beri çoğu zaman soğuk kanlı kalan ve çok fazla espri yapmayıp sadece Ayaz'la atışan Göknur Ayaz'la birlikte kala kala daha rahat bir insan olmuştu. Ayrıca az önceki yaptığı şakayla beraber Ayaz'ın yanındayken hiçbir şekilde hiçbir şeyden çekinmediğini de anlamış oldu. Gülşen'in gözünde bu Göknur için oldukça iyi bir ilerlemeydi. Sevdiği insanın yanındayken çocuklaşabilmek ve sevdiği insanla birlikte eğlenmek, ne derse desin söylediği şeyin şaka olduğunu ya da olmadığını açıklamak zorunda olmamak çok güzel ve kıskanılası bir şeydi. Gülşen'de onları biraz kıskanıyordu tabii. Sonuçta son ilişkisi anlaşmazlıktan dolayı bitmişti. O yüzden birbiriyle iyi anlaşan çiftleri gördüğünde ister istemez üzülüyordu. Gülşen'in o sözleri Göknur'un yanaklarının kızarmasını sağlamıştı. Göknur bunu biliyordu ama nedense dışarıdan duymak onu utandırmıştı. (Ayaz)-Utandı. Ayaz Göknur'un başını okşadı ve yanağından bir makas aldı. Bu hareketle birlikte Göknur biraz daha kızardı. Ayaz Göknur'u sakinleştirmeye çalışırken de Gülşen'in telefonu çalmaya başladı. (Gülşen)-Alo. ... (Gülşen)-Arkadaşlarımlayım. Önemli mi? ... (Gülşen)-Anladım. Tamam. Birazdan yola çıkarım. ... (Gülşen)-Tamam. Gülşen telefonu kapattı ve Ayaz'ın bakışlarıyla sorduğu soruyu cevaplamak için nefes aldı. (Gülşen)-Setten aradılar. Bir sahne için bana ihtiyaçları varmış. Kusura bakmayın çocuklar biraz erken kalksam sorun olur mu? Gülşen istemeye istemeye kalkmasının sorun olup olmayacağını sormuştu. Biraz daha kalıp sohbet etmek istiyordu ama elinden gelen bir ey yoktu. (Göknur)-Sorun yok tatlım. İşin bu sonuçta. (Ayaz)-Rahat ol. Git sen işinle ilgilen. İkilinin bu şekilde tepki vereceğini biliyordu ama yine de bunları duymak onu rahatlatmıştı. (Gülşen)-Teşekkür ederim çocuklar. Bir ara mutlaka tekrar görüşelim. (Göknur)-Elbette. (Ayaz)-Oldu bil. (Gülşen)-Görüşürüz o zaman. (Göknur)-Görüşürüz. Dikkat et kendine. (Ayaz)-Görüşürüz. Gülşen tam gidiyordu ki durdu ve geri döndü. Elini çantasına atıp para çıkardı ve Ayaz aniden elini tuttu. (Ayaz)-Ben davet ettim ve sen mi ödeyeceksin. Hayatta olmaz. Git hadi. Gülşen bunu reddedecek gibi görünüyordu ama Ayaz'ın bu konularda ne kadar inatçı olduğunu hatırlayınca vazgeçti ve parasını çantasına atarak yürümeye başladı. (Gülşen)-Teşekkür ederim. (Ayaz)-Dikkatli git. Ee, bizde yavaştan kalkalım mı? Tüm bu roman tantanası yazma isteğimi tetikledi. (Göknur)-Olur. Gidelim. (Ayaz)-Sen toparlan. Ben ödemeye gidiyorum. Diyen Ayaz masadan kalktı ve yiyip içtiklerini ödemek üzere kasaya doğru hareketlendi.
|
0% |