@aristokrat
|
O olaydan sonra Atakan Ayaz'la konuştu ama işe yarar bir sonuç elde edemedi. Geçen seferle aynı şeyler yaşandı ve Ayaz yine ara vermeyi reddetti. Başarana kadar durmayacağım dediğinde herkes heyecanlanmıştı fakat onların istediği şey bu değildi. Onlar Ayaz'ın kendisini bu kadar yormasını istemiyorlardı. Ama Ayaz onları takmadan kendi bildiğini okumaya devam ediyordu. 8. romanının yarısına kadar gelmişken saat sabaha karşı 4'e geliyordu. Ayaz artık uyku düzenini bile hiçe saymaya başlamıştı. Kendine zarar verdiğinin farkındaydı ama şu anda bunu önemseyecek bir durumda değildi. İstediği şeylere ulaşması için bu kadarına katlanması gerektiğini düşünüyordu. Gerçekten düzgünce dinlenmek için buna katlanamayacağı ana kadar bekleyecekti. Sonuna kadar buna dayanabilirse de sağlığını hiçe sayıp yazmaya devam edecekti. Bu arada aradan 1 yıllık süreçte Ayaz biraz kilo vermiş ve saçları biraz daha beyazlamıştı. (Göknur)-Offf. Ne yapacağımı bilmiyorum. Gittikçe daha fazla zarar görüyor. Biraz daha kilo verdi. (Atakan)-Ne seni ne de beni dinliyor. Yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Sadece ona güvenmek zorundayız. Birde bu tempoyu kaldırabilmesi için dua edeceğiz. Başka çareleri olmadığı kesindi. Ayaz'ı bir konuda ikna etmeyi başaramazlarsa onu bir daha asla durduramazlardı. (Ayaz)-Herhangi bir şey için dua etmenize gerek yok. Bu tempoyu kaldırabilirim. (Göknur)-Ayaz? (Ayaz)-Sesiniz çok geliyordu. Bende ne konuşuyorsunuz diye merak ettim. Ve susadım. Ayaz gecenin 4'ünde mutfağa geldiği için hepsi şaşırmıştı. Bu bekledikleri bir şey değildi. Göknur Ayaz'ın çoktan uyuduğunu düşünmeye başlamıştı ama öyle olmadığını görünce endişelenmeden edememişti. (Göknur)-Ayaz gözlerin kızarmış. (Ayaz)-Merak etme. Suyumu içip yatacağım. Sizde yatsanız iyi olur. Bu saatte ayakta olmanız sağlığınız için iyi değil. (Atakan)-Bunu senin söylemen biraz anlamsız biliyorsun değil mi? (Ayaz)-Ve benim sağlığım zaten kötü biliyorsun değil mi? Kendinizi benimle kıyaslamayın. Sizin sağlınıza ihtiyacınız var. Benimse olabildiğince çabuk para kazanmaya. Ayaz'ın söylediği son şeyin konuyla alakası yoktu ama takıntısı ve uykusuzluğu yüzünden düzgün düşünemiyordu. Bunun farkında olan herkes ise hiç ses etmediler ve Ayaz sessizce suyunu içip uyumak için odasına çıktı. (Melisa)-Bunun sonucu nereye varacak gerçekten merak ediyorum açıkçası. Bu kadar şeyden sonra yine başaramaz ve pes ederse ne hale gelir hayal bile edemiyorum. (Atakan)-Başarmak zorunda. Yoksa hem kendi delirecek hem de bizi delirtecek. *** Aradan 3 ay kadar daha geçtikten sonra Ayaz elindeki 2 farklı kurguyla 2 yayınevinin daha yolunu tutmuştu ve şansı yaver gitmiş olacak ki 2 ret daha yemişti. Hiçbir şey demeden iki şirketten de çıkmış ve evin yolunu tutmuştu. Artık ret yemeye karşı bir şey hissetmiyordu. Umursadığı tek şey kabul edilmekti. Artık ret yemesinin bir önemi yoktu. Sadece önüne odaklanıyor ve istediği şekilde davranıyordu. Ayrıca artık kurgularına daha fazla zaman ayırıyordu. Eskisinden daha detaylı yazıyor ve her şeyi çok daha mantıklı bir şekilde aktarıyordu. Toplamda 9 farklı kurgu yazmıştı ve tam defa ret yemişti. Ama artık hem hevesi hem de bedeni yavaştan sınırına ulaşmaya başlamıştı. Ayaz kendisini zorluyor ve her fırsatta bunu saklamaya çalışıyordu. Ama artık gerçekten yorulmaya başlamıştı. Neredeyse 1 buçuk yıl boyunca cehennemvari bir düzen izlemiş ve sağlığını hiçe saymıştı. *** Aradan 4 ay daha geçtikten sonra Ayaz sadece 1 kurgu yapmıştı ve 10. kurgusuyla yeni bir deneme daha yapmıştı. Ve sonuç her zamankiyle aynı olarak ret olmuştu. Ayaz artık gerçekten kendisini hasta hissetmeye başlamıştı. Çöküntü vücudu ele geçirmiş ve onu her şeyden alıkoymaya başlamıştı. (Ayaz)-Daha fazla olmayacak. Benden bu kadar. Sanırım bir süre daha size yük olmaya devam edeceğim. (Atakan)-Sana o lafı kullanma dediğimi hatırlıyorum. (Ayaz)-Boş versene. Hiçbirinin bir anlamı kalmadı. 1 yıl 7 ay. 10 kurgu. 10 ret. Daha fazla yazmak istemiyorum. Ayaz tamamen ruhsuz bir sese sahipti. Yüz ifadesi bir kenara sadece sesini duymak bile bu işten ne kadar bıktığını anlamak için yeterliydi. Bu işi bırakmaktan başka çaresi yoktu. İnadı bu sefer işe yaramamıştı. Islak gözlerini sildi ve... (Ayaz)-Bir süre benimle hiç konuşmasanız olur mu? Bir süre her şeyden uzak durmak istiyorum. Ailesi bu duruma pek sıcak bakmıyor olsa da Ayaz'a izin vermeleri gerekiyordu. O kadar yorgunluğu ve hayal kırıklığını Ayaz gibi inatçı birinin sindirmesi kolay olmayacaktı. Mevcut durumda Ayaz'ın depresyonu ne kadar sürer bilmiyorlardı bile ama beklemek zorundaydılar. Ayaz'ın istediği her şeyi yapıyorlardı ve bunu da yapacaklardı. Aslında Ayaz'ın istemediği şeylerden birisi de buydu. Depresyon konusu bir kenara, Ayaz'ın her istediği ailesi tarafından gerçekleştirildiği için mevcut durumunu kullanıp ailesinin sevgisini kötüye kullanmış gibi hissediyordu. Tabii ki işlerin Ayaz'ın bu düşüncesiyle uzaktan yakından alakası yoktu ama Ayaz böyle düşünüyordu. Ayaz odasına çıktıktan sonra kendini yatağa fırlattı. (Ayaz)-Siktir ya. Gerçekten başarısız oldum. Başarısız olmanın bu kadar can yakacağını hiç düşünmemiştim. Dedi ve yatağının üstünde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Küçük bir çocuk gibiydi. Gözleri ağlamaktan ve yorgunluktan kızarmış, burnu hastaymışçasına akıyordu. *** (Anne)-Şimdi ne yapmamız gerekiyor? Annesi doğal olarak endişeliydi. Her zaman enerjik olup eve mutluluk saçan oğlunu bu kadar bitik ve çökmüş bir şekilde görmek canını yakıyordu. Babası da aynı şeyleri hissediyordu ama belli etmiyordu. (Baba)-Bilmiyorum ki. Atakan gidip annesini sardı ve... (Atakan)-Bekleyeceğiz anne. Ufaklık depresyondan çıkana kadar bekleyeceğiz. Tabii ne kadar bekleriz onu bilemiyorum. İlk defa bu kadar büyük bir yenilgi alıyor. (Melisa)-Aşkım. Buraya bakar mısın bir dakika? O sırada evin dış kapısı açıldı ve Melisa'nın sesi evi doldurdu. (Atakan)-Geliyorum aşkım. Atakan Melisa'nın isteği üzerine onun yanına gitti ve kapıda çok iyi tanıdığı birilerini gördü. (Atakan)-Ah, hoş geldiniz. Gelenler Elisa ve ailesiydi. Ayazların uzun zamandır komşularıydılar ve araları çok iyiydi. (Elisa)-Atakan abiii. 14 yaşındaki Elisa koşarak Atakan abisine sarılmıştı. (Atakan)-Hoş geldin bebeğimmm. Özledin mi beni? Atakan Elisa'yı koltuk altlarından tutup kaldırmış ve kendi etrafında bir tur dönmüştü. (Elisa)-Özlediiim. (Elisa'nın annesi)-Hoş bulduk Atakan oğlum. Nasılsınız iyi misiniz? (Atakan)-İyi diyeyim iyi olalım. Sizler iyisiniz umarım? (Elisa'nın babası)-Bizde iyiyiz oğlum gördüğün gibi. (Melisa)-Hoş geldiniz tekrar. Annemler mutfakta isterseniz oraya geçin isterseniz oturma odasına geçelim. (Elisa'nın annesi)-Mutfağa geçeriz kızım sağ ol. Herkes mutfağa geçtikten sonra Elisa'nın ailesi ortamın biraz kırgın olduğunu görüp ne olduğunu sordular ve Atakan kısaca durumları anlattı. Elisa bu duruma üzüldü ve... (Elisa)-Ayaz abiyi görme şansım yok mu? Diye sordu. Atakan ise... (Atakan)-Var tabii ufaklık. Diyerek Ayaz'ın odasına gitti ve Ayaz'ı "misafirlerimize selam ver" bahanesiyle kolundan tutarak mutfağa indirdi. Ayaz tamamen bitik bir şekilde herkesin karşısına çıktı ve isteksiz bir sesle selam verdi. Elisa koşup Ayaz'a sarıldı ama istediği karşılığı alamadı. Ayaz gerçekten hiçbir şey yapmak istemiyordu. (Elisa)-Ama senin romanların güzeeel. Bence yazmayı bırakma. Elisa böyle söyleyince Ayaz buruk bir gülümseme sergiledi. (Ayaz)-Biliyorum ufaklık. Biliyorum. Sadece başkalarını bunu anlamıyor. (Elisa)-Biliyor musun? Bana önerdiğin animeyi izledim. One Piis'i. Ama sadece yarısına gelebildim. Elisa kendince konuyu dağıtmak için animelerden laf açmıştı. Ayaz'ın animeleri ne kadar çok sevdiğini biliyordu ve kendince yaptığı hesaba göre animelerden söz etmek Ayaz abisinin kafasını dağıtabilirdi. (Elisa)-Lufi çok tatlı. Hep insanlara yardım ediyor. (Ayaz)-Sende insanlara yardım etmek istiyor musun? (Elisa)-İstiyorum. One Piis çok güzel. Eskiden çok kitap okurdum. Ama One Piis bir sürü hikâyenin birleşimi gibi. Sanki her şeyden biraz alıp karıştırmışlar gibi. Ve tam o anda, Elisa'nın o sözleriyle Ayaz'ın gözleri kocaman açıldı ve kafasının üstündeki ampul parlamaya başladı. (Ayaz)-Bir sürü... karıştırmak... birleşim... BULDUMMM!!! Ayaz'ın aniden haykırmasıyla birlikte herkes şok oldu. Ayaz bir anda Elisa'ya sarıldı ve kendi etrafında dönmeye başladı. (Ayaz)-Ufaklık harikasın!!! Bana mükemmel bir fikir verdin!!! Ayaz Elisa'yı yere bıraktı ve başını okşayarak büyük bir motivasyonla birlikte odasına depar attı. (Göknur)-Ne oldu şimdi? Neydi bu? (Atakan)-Bir şey olmadı Gök. Bir şey olmadı. Sanırım Ayaz'ı artık bir yazar olarak düşünebiliriz.
|
0% |