Yeni Üyelik
46.
Bölüm

Bölüm-44 İnatçı

@aristokrat

Ayaz kendini odasına kapattıktan sonra herkes ister istemez Göknur'un başına üşüşmüştü ve onunla konuşmaya çalışıyordu. Göknur ise onlarla konuşmazsa daha da başına üşüşeceklerini bildiğinden olanları sakince anlatmıştı. Ama içten içe sorun olmasını istemediği için Ayaz'ın intihar etmeye kalktığı kısmı atlayarak anlatmıştı her şeyi.

Nedense o kısmı anlatırsa tatsız şeyler olacağını hissetmişti. Özellikle Atakan'dan bu konuda çok korkuyordu. Atakan'ın Ayaz'a ne kadar bağlı olduğunu iyi biliyordu. Yani Atakan Ayaz'ın intihar etmeye kalktığını öğrenirse aralarında bir savaş bile başlayabilirdi. O yüzden olayların o yüzü sonuna kadar Göknur'la kalacaktı. Başka hiçbir kimse öğrenmeyecekti.

Göknur olayları anlatırken Ayaz ise odasında kendisini duşa fırlatmıştı. Soğuk suyun kendisini yatıştırabileceğine inanıyordu. Aşırı etkili olmasa da kafasını biraz dağıtabiliyordu. Huzursuz düşünceleri suyla birlikte bedeninden akıp gidiyordu. Ama bu kadar huzursuz düşüncesi olduğunu kendisi bile bilmiyordu.

Şu anda aklından geçen her şeyi atlattığını düşünüyordu ama kesinlikle hiçbirini atlatmamıştı. Sadece hepsini tozlu raflara kaldırmıştı. Şimdi ise Göknur o raflarda gezinirken rafları parçalamış ve tüm her şeyin ortaya dökülmesini sağlamıştı.

Bütün bu karışıklığı yıllarca, tonla uğraş sergileyerek oraya kaldırmayı başaran Ayaz'ın şu anda bu kadar kirli şeyi tekrar raflara kaldırmaya yetecek kadar enerjisi yoktu.

***

Göknur olanları anlattıktan sonra Atakan tekrar Ayaz'ın yanına gitmek istedi ama Göknur tarafından durduruldu.

(Göknur)-Yapma Atakan abi. Üstüne gitme.

(Atakan)-İyide böyle de sen üzülüyorsun.

(Göknur)-Önemli değil abi. Benim yüzümden sonuçta. Hem, Ayaz biraz inatçı biliyorsun.

(Cenk)-İnatçı olması sana karşı bu kadar katı davranması gerektiği anlamına gelmiyor yenge. Seni bu kadar seviyorken böyle bir şey yapıyor olması çok anlamsız.

Cenk o anda bir şey fark etti ve yüzü düştü. Nedensiz bir ciddilik yüzünü sardı.

(Cenk)-Seni bu kadar çok seviyorken...

Cenk birden hiçbir şey söylemeden Ayaz'ın odasına doğru çıkmaya başladı. Birkaç adım attıktan sonra durup arkasına döndü ve...

(Cenk)-Atakan abi. Bir terslik olursa Ayaz'ı dövme iznim var mı? Sen ona kıyamazsın çünkü.

Atakan Cenk'in ne yapmak istediğini anlamış gibi gülümsedi ve...

(Atakan)-Senindir.

(Anne)-İyi de oğlum...

(Atakan)-Şhhh. Anne. Ona bırak.

(Anne)-Ama...

(Atakan)-Anne. Sadece Cenk'e güven.

Ayaz'ın annesi doğal olarak oğlunun dayak yemesini istemezdi. Zaten çocukken çok fazla bu tür olay yaşadığı için tonla travması vardı. Şimdi yeni bir travması olsun istemiyordu. Ama Atakan'a karşı da gelemiyordu. Vardır bir bildiği diyerek istemese de susuyordu.

İzni alan Cenk hızlıca Ayaz'ın odasına gitti ve kapıyı çaldı.

(Cenk)-Orada mısın lan keçi? Kapıyı aç.

(Ayaz)-Aşağı dön Cenk. Abime dil dökmedim sana hiç dökmem.

(Cenk)-Abin sana kıyamaz geri zekalı. Ben ise kıyabilirim. Paşa paşa bana dil dökeceksin.

Cenk için Ayaz'la kavga etmekte bir sorun yoktu. Derdini öğrenebildiği sürece hiçbir şekilde çekinmezdi. Bunca sene birlikte olduktan sonra onunla nasıl uğraşması gerektiğini biliyordu. Ayaz'ın üstüne ne kadar giderseniz gidin konuşmak istemiyorsa ağzından tek bir kelime bile alamazdınız. Ne var ki herkes onu sevdiği için üzerine fazla gitmiyordu ve Ayaz her seferinde susarak kurtulabiliyordu.

Şimdi ise işler farklıydı. Cenk bu sefer kimsenin yapmak istemediğini yapmayı planlıyordu.

(Cenk)-Aç hadi kapıyı.

(Ayaz)-Ne gerek var ki? Git işte. Her zamanki gibi beni yalnız bırak. Başka şekilde toparlanamam.

(Cenk)-Toparlanman umurumda mı sanıyorsun? Sen bu değilsin. Sen asla Göknur'a karşı böyle davranacak birisi değilsin. Ondan daha çok kendini üzdüğünü biliyorum. Göknur'dan uzak durmaya çalışmanın seni daha çok yaraladığını biliyorum.

(Ayaz)-O zaman beni sözde bildiklerinle yalnız bırak. Anlatacak bir şeyim yok. Hiçbir zaman olmadı. Hiçbir şeyi anlamayacak insanlara boş yere dil dökmek istemiyorum.

(Cenk)-Ne kadar konuşsam da boşa olacak değil mi?

(Ayaz)-Aynen öyle. O yüzden gidebilirsin.

(Cenk)-Baksana Ayaz. Kapının arkasından çekilsene.

Cenk'in ses tonu değişmişti. Az öncekinden daha da ciddiydi. Ayaz neden bilmese de o sözlerden sonra sanki olacakları sezmiş gibi kapının önünden çekilmişti. Zaten çok yakın değildi çünkü bilgisayar başındaydı ve Cenk kendisine seslenince sandalyesiyle biraz hareket etmişti.

Ayaz kapıdan çekildikten sonra Cenk birkaç adım geri çekildi ve sert bir tekmeyle kapı kolunu parçalayıp kapıyı açtı.

(Cenk)-Şimdi. Derdin neymiş öğrenelim bakalım.

Kapıyı kıran Cenk yavaşça Ayaz'ın yanına ilerledi. Ayaz oldukça sakin görünüyordu.

(Ayaz)-Beni döverek mi konuşturmayı planlıyorsun?

(Cenk)-Planlarımdan birisi de o. Ama önceliğim kapıyı açıp yanına gelmekti. Kapı ardından konuşarak bir yere varamayacağız çünkü.

Cenk bunları söylerken kendini Ayaz'ın yatağına bırakmıştı.

(Ayaz)-Oldukça rahatsın bakıyorum.

(Cenk)-Kardeşimin evindeyim. Rahat olmaktan başka işim ne? De, söyle bakalım. Göknur'u ve kendini üzme konusunda neden bu kadar ciddisin? Yakında öleceğin için çok üzülmesinler diye onları kendinden uzaklaştırmaya mı çalışıyorsun?

(Ayaz)-Bilmem belki öyledir.

(Cenk)-Yani doğru bildim. Peki bunu yapmandaki sebep ne? Neden seninle aramız açılsın istiyorsun ki?

(Ayaz)-Öyle olması gerekiyor. Ne kadar az üzülürseniz o kadar iyi.

(Cenk)-Böyle yaparak hayattayken de onları üzdüğünü fark etmiyorsun sanırım. Hayır, bu şekilde doğru olmaz. Düzeltmeme izin ver. Böyle yaparak hayattayken de onları üzdüğünün farkındasın ve sen onlardan daha fazla üzülüyorsun. Ama aptal inadın ve anlamsız fikirlerin seni ileri itmeye devam ediyor.

(Ayaz)-Sen, göründüğünden daha akıllısın.

Dedi Ayaz elindeki kalemi dişlerken.

(Cenk)-O kadarda zor bir şey değil aptal. Salağın teki bile bunu anlayabilir. Ama yine de merak ediyorum. Göknur'un üzerine neden bu kadar çok gidiyorsun? Kız senin için deli oluyor. Pekâlâ sevilmeyi hak etmiyorsun lafı fazlasıyla ağır olabilir ama... zamanında daha ağır laflarla karşılaştığını biliyoruz. Abinin senin için kaç kişiyle kavga ettiğini, kaç aileyle takıştığını hatırla. Atakan abi sırf senin için çocuklardan birinin babasıyla tekme tokat kavga etmişti. O yaştaki bir çocuk eşek kadar bir adamla öyle kavga edebilir mi sence? Etrafında sana değer veren bu kadar insan varken aptalca şeyler yapmayı bırak.

(Ayaz)-Ya her şeyin böyle olması gerekiyorsa.

(Cenk)-Onu gerektiği zaman düşünürüz. Ama şu anda gerekmediği kesin.

(Ayaz)-Hayır. Öyle olması gerekiyor. Bu zamana kadar farkında değildim ama artık her şeyin farkındayım. Ölüm benim için olduğu kadar onlar için de çok zor.

(Cenk)-Ve sende onlarla arayı bozarsan senin için daha az üzüleceklerini mi düşünüyorsun? Ayaz sen gerçekten aptalsın. Sence sen böyle yaparsan daha az mı üzülürler yoksa aranızda kırgınlıklar olduğu için daha da mı üzülürler?

(Ayaz)-Daha az üzülürler.

(Cenk)-Ah. Gerçekten sinir olmaya başladım.

(Ayaz)-Başka ne olacaktı ki? Herkes gibi sende bana sinir olup dönecektin tabii ki.

(Cenk)-Başka ne olacak biliyor musun?

Cenk bir anda yataktan fırlayıp Ayaz'ın yüzüne sağlam bir yumruk geçirdi ve Ayaz sandalyeden düşerek yerde takla attı.

(Cenk)-Siktir be. Benim bile canım yandı.

Cenk elini sallıyordu. O kadar sert vurmuştu ki kendi eli bile acımıştı. Ayaz ise yerde takla attıktan sonra ayağa kalkmış ve Cenk'in üzerine atılıp karşılık vermişti. Yüzüne yumruğu yiyen Cenk geri adım atmış fakat iki sağlam yumrukla birlikte Ayaz'ı yeniden yerle buluşturmuştu.

(Cenk)-Bana ne söylediğini hatırlıyor musun? "Onlar senin ailen." "Onlarla konuşabilirsin." Bu cümleleri hatırlıyorsun değil mi? Ailemle aram kötüyken bana söylemiştin. Şimdi aynılarını sana iletiyorum. Onlar senin ailen Ayaz. Onlarla istediğin her şeyi konuşabilirsin. Bu kadar zamandan sonra gerçekten senden nefret edeceklerini mi zannediyorsun? Hah. Amma da salakmışsın.

Cenk bu cümlelerden sonra kapıya doğru yöneldi.

(Cenk)-Senin gibi birisinin empatiden yoksun olduğunu düşünmek gerçekten komik. Oysa empati konusunda en iyi olması gereken kişi sensin. Başka insanların duygu düşüncelerini anlayabiliyor olman lazım. Bence bundan sonra dediklerimi düşün ve hareketlerine çeki düzen ver.

Bir adım daha attıktan sonra son noktayı koymak ister gibi arkasına döndü ve Ayaz'ın ıslak gözlerine bakarak şu sözleri söyledikten sonra arkasına bile bakmadan odayı terk etti.

(Cenk)-Seni daha önce hiç bu kadar güçsüz görmemiştim. Benim kardeşim dediğim adam böyle biri değil.

 

Loading...
0%