Yeni Üyelik
47.
Bölüm

Bölüm-45 Güçsüz

@aristokrat

Cenk odadan çıktıktan sonra Ayaz'ın ağladığını duymuştu ama dönüp bakmayı aklından bile geçirmemişti. Buna gerek yoktu. Şu anda onu yalnız bırakmak en iyi seçenekti. Merdivenlerden inip diğerlerinin yanına geçtiğinde yanağındaki kızarıklık birkaç şeyi belli ediyordu.

(Cenk)-Bir süre yalnız kalsın. Muhtemelen tamamen düzelmeyecek ama kendini odaya kapatmaktan vazgeçer diye düşünüyorum.

Cenk diğerlerinin ne soru soracağını bildiğinden onlara fırsat vermeden doğrudan içinden geçenleri söylemişti.

(Cenk)-Ya da kendini odaya kapatsa bile yanına gitmek isterseniz hayır demeyecektir. Yani, umarım.

Cenk'te tam olarak emin değildi ama böyle olmasını umuyordu. Bu noktadan sonra kimsenin yapabileceği bir şey kalmamıştı. Bundan gerisi Ayaz'ın ellerindeydi. Ayaz'ın seçeceği şey birçok şeyi belirleyecekti. Umalım da ailesine güvenmeyi seçsin.

***

(Baran)-Atakan. Yine mi kavga ettin oğlum? Bu kaçıncı oluyor? Birde okuldan kaçmışsın.

(Atakan)-Ayaz'a bulaşan birkaç çocukla işim vardı. Önemli bir şey değil. Ayrıca, zaten okul birincisiyim. Hocaların boş laflarına ihtiyacım yok.

Atakan babasına hesap verirken Ayaz odasına çekilmiş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Yine birileri onunla uğraşmış ve zorbalık yapmıştı. Ayaz sürekli olarak bu tür çocuklarla karşılaşıyordu. Çocukların acımasızlığı kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken bir durumdu.

Ailelerin "oynuyorlar" olarak adlandırdığı durum aslında içinde tonla farklı durumu da getiriyordu ve çoğu zaman işler kötüye gidiyordu. Çocuklar empati duygusundan yoksun oldukları için akıllarına gelen her şeyi insanlara çekinmeden söyleyebiliyorlardı ve nihayetinde belki de farkında bile diğer çocuklara aşırı derece zorbaca davranışlar sergileyerek kendi içlerine kapanmalarını sağlayabiliyorlardı.

Çocukların "eğlenme" adı altındaki seviyesiz davranışları kesinlikle kontrol altına alınması gereken bir etkendi. Çünkü bazen gördükleri şeyler yüzünden aileleri yıkıma bile götürebiliyorlardı. Ki bu gibi durumlar çok olmasa bile olduğu zaman çok fazla kişinin başını yakabiliyordu.

Ayaz'ın içinde olduğu durumda ise abisi Atakan çok fazla şeyle uğraşmak zorunda kalıyor ve diğer çocukları bilinçli olarak dövüyordu. Devamında ise bu kavgalarla babaları uğraşmak zorunda kalıyordu. Baran'ın orgeneral olması aşırı derecede caydırıcı bir güçtü.

Ama yine de çocukların birçoğunun bilinçsizce yaptıkları bu hareketler zincirleme bir felakete neden oluyordu.

(Baran)-Of of. Ne yapacağım sizinle ben. Git kardeşinle ilgilen hadi. Bende öğretmenlerinle konuşayım. Ama bir daha böyle bir şey istemiyorum.

Baran nazik bir dille Atakan'ı uyarırken Atakan koşarak Ayaz'ın yanına gitti. Kapıyı açıp hemen yanına yanaştı ve ona kocaman bir sarılma sundu.

(Atakan)-Geçti abicim geçti. Hepsi geçti.

(Ayaz)-Abi!

Ayaz küçük kollarını elinden geldiğince açarak abisine yapıştı ve onun göğsünde ağlamaya başladı. Atakan küçük kardeşinin bu şekilde hıçkıra hıçkıra ağladığını gördüğünde iyice çileden çıkıyordu ve diğer çocuklara daha fazla kuruluyordu. Babası gibi baskın bir karaktere sahipti ve çok kolayca raylarından çıkabiliyordu. Sanırım Ayaz'ın aksine kendisi tamamen babasına benziyordu.

Aşırı derecede dominant ve öfkeli birisiydi. Ayrıca gerçekten güçlüydü. Yaşıtlarına göre kat kat daha güçlü ve korkusuzdu. Bir keresinde sırf Ayaz için kendinden 20 yaş büyük birine saldırmış ve sağlam bir iki darbe indirmişti. Babası dahil olmasaydı muhtemelen dayak yiyecekti ama dayak yiyeceğini bile bile koca bir adama saldırmaktan çekinmemişti.

(Ayaz)-Ben gerçekten ucube miyim?

(Atakan)-Değilsin ufaklık. Değilsin. Hatta sen dünyanın en tatlı çocuğusun.

(Ayaz)-Yalancı. Hık. Abim olduğun için böyle söylüyorsun.

(Atakan)-Elbette hayır ufaklık. Abin olmasam da böyle düşünürdüm.

(Ayaz)-Diğerleri biye öyle düşünmüyor peki?

(Atakan)-İnsanlar kötü ufaklık. Ne dediklerini bilmiyorlar. Onları dinlemene gerek yok.

(Ayaz)-Ama kalbimi kırıyorlar.

(Atakan)-Bırak kırsınlar ufaklık. Kalpsiz birisi olmaktansa kırılacak bile olsa bir kalbinin olması iyidir. Bu seni gerçek bir insan yapar.

Ne var ki mevcut durum yüzünden Ayaz bu sözlerden etkilenmemişti. O sadece insanların neden kendisine kötü davrandığını düşünüyordu. O onlara kötü bir şey bile yapmamıştı. İnsanlar tarafından böyle kötü muamele görmek onu çok üzüyordu.

(Atakan)-Hem ben senin yerine onlara hadlerini bildiriyorum. Senin hiç üzülmene gerek yok. Ben senin yerine onlara karşılık veririm. Abin her zaman yanında.

Atakan bunları söylerken aynı anda Ayaz'ın yüzünü çekiştiriyordu. Ayaz'ın yüzü lokum gibi gerilirken hafiften gülümseye başlamış ve...

(Ayaz)-Aabiii... hahahahahah.

Abisinin kendisiyle oynamasına gülmeye başlamıştı. Keyfi birazda olsa yerine gelmiş gibi görünüyordu. Zaten Atakan her seferinde Ayaz'ı eğlendirmenin bir yolunu buluyordu. Yapacak hiçbir şey bulamazsa onunla uğraşıyor ve eğlenmeye başlayana kadar onunla güreşiyordu.

(Baran)-Pişt. Atakan. Bugünü annenize anlatmıyorsunuz tamam mı? Kadın zaten Ayaz'a zorbalık yapıldığında üzülüyor. Birde senin okuldan kaçtığını öğrenmesin.

(Atakan)-Tamam baba. Zaten en son kaçtığımda ağlamıştı. Bir şey anlatmaya niyetim yok. Sende susuyorsun tamam mı ufaklık.

(Ayaz)-Tamam abi.

(Atakan)-Oy sana kurban olurum ben minik lokumum benim.

Atakan bir anda Ayaz'ın tatlılığına kapılıp yeniden suratını çekiştirmeye başlamıştı. Ayaz'ın koca yanaklarını çekiştirip ısırıyordu. Ayaz kahkahalar atarak abisinin elinden kurtulmaya çalışıyor ama Atakan buna izin vermeden onu gıdıklamaya başlıyordu.

Ayaz gıdıklandığı için kurtulmaya çalışmayı bırakıp nefessiz kalana kadar kahkaha atıyordu. Atakan ise onun tamamen sakinleştiğinden emin olana kadar buna devam ediyordu.

"Haddini bildirmem gereken bir kişi daha kaldı. Ama babası asker. Babamı araya sokmak zorunda kalabilirim. Hafta sonu buluştuğumuzda içinden geçeceğim onun."

Atakan bir kişiyle daha kavga edecekti ve yerini bile belirlemişlerdi. Çocuğun babasının asker olması umurunda bile değildi. Bu babasına güvendiği için değildi. O sadece umursamıyordu. Tek istediği o çocuğu da dövüp evine postalamaktı.

Sırf babası asker diye başka insanlara kötü davranabileceğini düşünen birini dövmekten zevk alacağı kesindi. Hayatta istediği her şeyi yapamayacağını ona döve döve öğretecekti.

Ayaz'ın tamamen rahatladığından emin olduktan sonra ise onu odasında bırakmış ve babasının yanına gitmişti. Yine de yaşı gereği bir şeyler için risk alamazdı. O yüzden babasından yardım istemek zorundaydı.

(Atakan)-Baba.

(Baran)-Efendim canım.

(Atakan)-Biliyorsun sana normalde bunları söylemem ve her zaman sonradan öğrenirsin. Ama bu sefer işler biraz farklı.

(Baran)-Senden büyük biriyle mi kavga edeceksin?

(Atakan)-Hayır. Büyük birinin sorun olmayacağını biliyorsun. Beni sen yetiştirdin sonuçta. Sorun şu ki hafta sonu kavga edeceğim çocuğun babası asker. Yani işler karışırsa yardımına ihtiyacım olabilir.

(Baran)-Bu keyfi bir kavga mı? Aranızda bir husumet mi var?

Baran bunları sorduktan sonra Atakan'ın yüzü düştü ve...

(Atakan)-Ayaz'la uğraştı.

(Baran)-Anladım oğlum.

(Atakan)-Ee ne diyorsun?

(Baran)-Sana öğrettiğim her şeyi kullan. Ve gerisini düşünme bile.

(Atakan)-Her şeyi mi? Emin misin?

(Baran)-Her şeyi. Kimse oğlumla uğraşamaz. Babasını düşünmene gerek yok. Sen bana çocuğun soy adını söyle bakayım. Ben arkadaşın hayatını biraz araştırayım.

***

Aralarında geçen bu konuşmanın ardından Atakan kendi odasına çekildi. Fakat o sırada aklına bir şey geldi ve odasına girmeden önce Ayaz'ın yanına uğradı.

(Atakan)-Ayaz. Verdiğim kitabı bitirdin mi ufaklık?

(Ayaz)-Hayır abi ama az kaldı. Kitap çok güzel.

(Atakan)-Güzel güzel. O bittikten sonra başka şeyler okumak istersen odamdan istediğin kitabı alabilirsin biliyorsun.

(Ayaz)-Biliyorum abi.

Atakan odasına Ayaz dışında kimsenin girmesine izin vermiyordu. Annesi temizlik için bile olsa odasına girmiyordu. Atakan kendi odasının temizliğini kendisi hallediyordu. Dip bucak temizlik yapıyordu. Annesinden çok şey öğrenmişti. Yemek, temizlik. Babasından ise kavga etmeyi ve korkusuzluğu. Eğer kardeşi bir konuda eksik olursa kendisi o konudaki eksiğini kapatacaktı.

Zaten hasta olan kardeşi için en azından bu kadarını yapabilmeliydi.

(Atakan)-Hafta sonuna kadar ısınma antrenmanları mı yapsam? Babamın öğrettiği bazı hareketler için ısınmam gerekiyor. Yoksa kendime zarar verebilirim.

Atakan kendi kafasında küçük bir plan kurduktan sonra yine babasından öğrendiği ısınma hareketlerini uygulamaya başladı. Aynı anda da Ayaz kendisini yazarlığa itecek olan o kitaptan bir önceki kitabını okumakla meşguldü.

 

Loading...
0%