Yeni Üyelik
48.
Bölüm

Bölüm-46 Kavgacı Atakan

@aristokrat

Hafta sonu geldiğinde Atakan hayatında hiç olmadığı hazır hissediyordu. Resmen bir kavga planlamıştı ve kavgaya gidiyordu. Genelde girdiği kavgalar hep aniden gelişen ve hızla sonlanan kavgalardı. Ve genelde işler ailelerin araya karışması ve babasının baskınlığıyla son bulurdu.

Şimdi ise tam olarak planlı bir kavgaya gidiyordu. Ve bu sefer işe ailelerde dahildi diyebiliriz. Hafta sonuna kadar yaptığı ısınma antrenmanları ona yeterli esnekliği vermeye yetmişti. Zaten babasının elinde büyüdüğü için oldukça atletik bir yapıya sahipti.

Her anlamda babasına çekmiş küçük bir canavar gibiydi.

(Atakan)-Hazır mısın baba?

Atakan annesine ve Ayaz'a babasıyla yürüyüşe çıkacaklarını söyleyerek yalan söylemişti. Sonuçta ikisine de kavgaya gittiklerini söyleyemezlerdi. Olayı öylece kapattıktan sonra Baran'da hazırlanmıştı ve Atakan'la birlikte dışarıya çıkmışlardı.

(Baran)-Hazır mısın?

(Atakan)-Daha önce hiç bu kadar hazır olmamıştım. Ama sen gerçekten öğrettiklerini kullanmam konusunda emin misin? En son çocuğun birinin kolu çatlamıştı.

(Baran)-O zaman yeni öğreniyordun. Şimdi ise bir ustasın.

(Atakan)-Ama gerçekten, benim yaşımda bir çocuğa Muay Thai öğrettiğini düşünmek biraz absürt.

(Baran)-Sana bildiğim 9 dövüş sanatından sadece birini öğrettim. Benim bildiklerim Thai'den daha tehlikeli. Biliyorsun ki orgenerallik yaptığım sürece istesem de istemesem de birçok kişiyi öldürdüm. Kendini savunma saldırı benim uzmanlık alanım.

(Atakan)-9 mu? Gerçekten 9 dövüş sanatı biliyor musun? Neler biliyorsun? Bende istiyorum!

Atakan'ın gözleri heyecanla parlamaya başlamıştı. Daha önce babasından böyle bir şeyi hiç duymamıştı. Birkaç insan öldürdüğünü tahmin ediyordu çünkü 1 defa baskın yemişlerdi ama 9 farklı dövüş sanatı bileceğini hiç tahmin etmemişti.

(Baran)-Diğerlerini sana öğretemem. Ama bildiklerimi söyleyebilirim. Muay Thai, Jiu Jutsu, Systema, Capoeira, Kali Arnis, Boks, Aikido, Sayokan ve Krav Maga. Birbirinden tehlikeli 9 dövüş sanatı. Hepsinde ustayım. Ama gel gör ki hepsini kullanma fırsatım olmadı ve olmasını da istememiştim açıkçası. Hatta bazılarını hiç öğrenmemiş olmayı bile dilerdim.

Baran girdiği çoğu olayda silahlar olmadan dövüşmek zorunda da kalmıştı ve bazı dövüş sanatları ile rakibini öldürdüğü anlar bile vardı. Bir keresinde Aikido yaparak bir kişinin kolunu kırmış ve Capoeira kullanarak çenesini parçalamıştı. Bir kez de Krav Maga yardımıyla birini öldürmüştü.

Tabii bunlar sırf zorunda kaldığından yaptığı şeylerdi. O yüzden belli bir yaşa geldikten sonra orgenerallikten emekli olmuş ve hayatına odaklanma kararı almıştı. Ama yine de çocuklarının kendilerini savunabilmesi için onlara bir şeyler öğretmişti. Ayaz zayıf vücudu yüzünden öğrenememiş olsa da Atakan sanki Baran'ın bütün genlerini almış gibiydi.

Muay Thai tekniklerine kolayca adapte olabilmiş ve teknikleri ustalıkla kullanabilmişti. O yüzden ona Muay Thai ile ilgili her şeyi öğretmiş ama yaşadıkları vaka yüzünden kullanmasını yasaklamıştı. Şimdi ise karşısındaki kişinin babasının bir asker olmasına karşın kullanmasına izin veriyordu.

Çünkü çocuğun babasını biraz araştırınca sadece bir asker olmadığını keşfetmişti. Adam albaydı. Yani az buz bir şey değildi. Koskoca bir albayın oğluyla dövüşecekti. Tabii kendisi daha üst bir rütbedeydi ama albay gibi bir rütbeyi küçümseyemezdiniz. Adam 3 dövüş sanatı biliyordu ve oğluna öğretmiş olma ihtimali çok fazlaydı.

(Baran)-Söylediklerimi unutma. Çocuğu önce bir ölç. Ondan sonra gücünü ayarla. Her ne kadar ben arkanda olsam da çocuğun babası albay. Ve hala aktif görev yapıyor. Benim aksime.

(Atakan)-Tamam baba. Merak etme.

***

Sözleştikleri alana geldiklerinde çocuk ve babası bir oturakta oturuyorlardı. Etrafta kimse yoktu. Tamamen terk edilmiş boş bir alana gelmişlerdi.

(Baran)-Eski bir fabrika ha? Siz buranın varlığından nasıl haberdar oldunuz bakalım?

(Atakan)-Yeri o seçti.

(Baran)-Anladım. Hoy. Albay Fırat BinDöven. Kendimi tanıtmama gerek yok sanıyorum.

(Fırat)-Elbette yok orgeneralim. Sizin adınızı bilmeyen yok zaten. Sanıyorum ki olaylara hakimsiniz.

(Baran)-Merak etmeyin. Düşündüğünüzden daha fazlasını biliyorum. Keşke sizde çocuk yetiştirmeyi bilseydiniz.

Baran açık konuşmakta bir sorun görmüyordu. İşler zaten bu noktaya kadar gelmişken saçmalamanın ne önemi vardı ki? Zaten kavga için bir buluşma düzenlemişlerdi.

(Fırat)-Merak etmeyin orgeneralim. Çocuk yetiştirmeyi gayet iyi biliyorum.

(Baran)-İnsanlarla dalga geçilmemesi gerektiğini öğretememişsiniz ama. Yoksa sizde diğer aile bozuntuları gibi suçu çevresine mi atacaksınız?

(Fırat)-Elbette hayır. Suç çocuğumun çevresinde değil. Suç tamamen benim aptal oğlumda. Ama ne var ki, buraya özür dilemek için gelmedik.

(Atakan)-Özür dilemeniz oğlunu kurtarmayacak çünkü. Bugün sike sike oğlunu adam edeceğim. Kardeşime karışmak ne demekmiş öğrenecek.

(Baran)-Atakan. Konuşma. Özür dilememeniz sizin için kötü sonuçlar doğurabilir albay.

(Fırat)-Çocuğuma fazlasıyla güveniyorum orgeneralim. Onu bu yaşına kadar sağlam bir şekilde eğittim. Neler yapabileceğini de görmek istiyorum. Şu anda özür dilemiyor oluşumun tek nedeni oğlumun neler yapabileceğini görmek istiyor olmam. Lütfen bencilliğim için kusura bakmayın.

Baran o arada bir sorun olur mu diye Atakan'a baktı ama Atakan ona heyecanlı bir gülümseme sundu.

(Atakan)-Ölmediği sürece sorun yok değil mi?

(Baran)-Abartmamanı tercih ederim. Hızlıca bitir ve gidelim. Ayrıca çok darbe almamaya çalış. Yüzün gözün morarırsa annen de bizi morartır. Ve Ayaz endişelenir.

(Atakan)-Anlaşıldı. Hızlıca bitecek.

Atakan zaten dünden hazırdı ama o hızlıca bitirmek istemiyordu. Çocuğu eşek sudan gelinceye kadar değil çocuk ağlaya zırlaya özür dileyip ayaklarına kapanana kadar dövmek istiyordu. Tabii işler uzarsa neler olacağını az çok tahmin ediyordu. Babaların işe karışmalarını istemiyordu. O yüzden istese de istemese de hızlıca bitirecekti.

(Atakan)-Pekâlâ. Sikko herif. Şimdi seninle ne yapacağımıza karar verelim.

(Çocuk)-Merak etme. Fazla canını yakmayacağım.

İkisi çoktan kavgaya başlamış sayılırlardı. Hala birbirlerine saldırmamış olmaları kesinlikle bir mucizeydi.

(Fırat)-Adil olması için üçten geriye saymaya ne dersiniz?

(Atakan)-Umurumda değil.

(Çocuk)-Benimde.

(Fırat)-O zaman orgeneralim. İzninizle.

Baran eliyle izin sizindir der gibi bir hareket yaptıktan sonra...

(Fırat)-3. 2. 1. Başlayın!

Fırat başlatma emrini ateşledikten sonra bir hareketlenme yaşanmadı. Ne çocuk ne de Atakan hareket etmediler. Öncelikle birbirlerini ölçüyorlardı.

"Atakan'ın boyu benden biraz daha uzun. Yani kol açıklığı benden fazla. Direkt bir yumruk yememek için dikkatli olmalıyım. Bu öylesine bir sokak kavgası değil. İkimizde profesyonel insanların çocuklarıyız."

"Bacakları oldukça sağlam görünüyor. Taekwondo yapıyor olabilir. Ya da benim gibi Muay Thai. Fazladan kol açıklığımı kullanabilirim. Bacaklarına hasar verebilirsem işini daha çabuk bitirebilirim."

İkisi de rakiplerini kısaca süzdükten sonra kafalarında küçük bir plan kurmuşlardı. Harekete geçmek için mantıklı bir an bekliyorlardı. O yüzden yavaşça yürümeye ve dönmeye başladılar. Hareket edebilmek için ikisi de birer adım geri atarak kendilerine özgür bir alan açmışlardı.

Ve bir anda çocuk harekete geçerek o mesafeden bir tekme salladı. Atakan hemen eliyle tekmeyi durdurup yere geri itti ve ileri atılarak bir yumruk salladı. Çocuk hemen eğilerek esnekliğini konuşturdu ve yumruktan sıyrıldı.

Şu 3 saniyelik zaman diliminde Fırat ve Baran'ın fark ettiği bir şey vardı.

"Teknik kullanmıyorlar."

İkisi de sadece düz tekme ve yumruk kullanıyorlardı. Şimdilik ikisi de birbirlerini ölçüyor gibi görünüyorlardı. Ama sadece belli bir noktaya kadar bu şekilde devam edebilirlerdi. Çocuk açısından Atakan'ın yumrukları sorunken Atakan açısında çocuğun tekmeleri sorundu.

İkisi de iyi oldukları şeyleri doğrudan kullanıyorlardı. Kendilerini tuttukları çok belliydi ama çocuğun Atakan'a üstünlük kurduğu inkâr edilemez bir gerçekti. Atakan yumruk atmak için kol açıklığını kullanıp geri adım atarak yumruk sallıyor olsa da çocuğum tekmeleri jilet gibi keskin bir inanılmaz hızlıydı.

Bacaklarını yumruklar kadar hızlı savurabiliyordu. Taekwondo eğitimi aldığı kesin sayılırdı. Hatta belki de Taekwondo ve Muay Thai eğitimini bir arada almış bile olabilirdi. Absürt bir bacak kullanımıydı bu.

Fakat Atakan bu durumu çocuğun kas gelişimini okumaya çalışarak değerlendiriyordu. Çocuğun ortalama gücünü tahmin edebilirse ona karşı daha etkili saldırılar yapabilirdi.

"Bu şekilde çok zor oluyor. Tekmeleri çok ağır. Doğrudan suratıma bir darbe alırsam kesinlikle bayılırım. Pekâlâ. Sanırım bunu denemekten zarar gelmez."

Atakan bir anda çocuğun bacağını tuttu ve geri itmek yerine parmaklarıyla sıkıca sararak çocuğu havaya fırlattı. Çocuk bu hareketten sadece takla atarak basitçe sıyrıldı ve yere yumuşak bir iniş yaptı. Ancak o yere indiği anda daha dengesini tam olarak oturtamamışken Atakan birden ileri fırladı ve çocuğun yüzüne yumruğu geçirdi.

Dengesini kaybeden çocuk sırt üstü yere çakıldı ve Atakan zıplayarak dizlerini gerdi. Çocuk anlık bir refleksle dönerek kenara çekildi ve suratını paramparça edecek olan bu diz darbesinden kaçındı. Çocuk hemen elleri yardımıyla ayağa fırladı ve diz üstü pozisyonda olan Atakan'ın suratına bir tekme savurdu.

Atakan sanki bu tekmeyi bekliyormuş gibi bir anda dirseğini kırdı ve çocuğun kaval kemiği doğrudan Atakan'ın dirseğine çakıldı. Çocuk acıyla inleyip geri zıplarken Atakan aynı dirseğiyle çocuğa vurmak üzere ileri atıldı fakat beklediği etkiyi yakalayamadan...

(Atakan)-Siktir!

... çenesine yediği düz bir tekmeyle geri savruldu.

 

Loading...
0%