Yeni Üyelik
52.
Bölüm

Bölüm-50 Sorun Makinesi Atakan

@aristokrat

Yemekten sonra Ayaz odasına çekilmiş ve Atakan'da annesine masayı toplamada yardım etmeye başlamıştı.

(Atakan)-Ayaz'ın yazdığı şeylere bir göz gezdirdim. Haberi yok tabii. Ama şunu açıkça söyleyebilirim ki yazmaya karşı bir yatkınlığı var gibi. Hiç 9 yaşında bir çocuğun yazma yeteneği gibi durmuyor. Fazla kitap okumaktan mı bilmiyorum ama kitap diline oldukça hâkim ve kelimeleri nasıl kullanacağını biliyor. Bırakın elinden geleni yapsın. Kalbi yüzünden okula gidemiyorken kendine uğraşacak bir şeyler bulması onun için çok güzel olur.

(Baran)-Sen söylemesen bile onu destekleyeceğiz zaten oğlum. Siz bizim canımızsınız. Sizi desteklemeyeceksek kimi destekleyeceğiz. Sizi her daim desteklemek bizim yegâne görevimiz.

(Atakan)-Yine de ben söyleyeyim. Ayaz eğer yazarlık yolundan gerçekten yürümek isterse yani ileride bundan vazgeçmezse ona tüm desteğinizi verin. Benim planlarım zaten belli. Okuyup bir girişimcilik şirketi kurmak istiyorum.

Atakan zaten mevcut zekâsı ve yetenekleriyle belli bir noktaya kadar kolayca gelebilirdi. Çoktan gelecek planlarını da hazırlamıştı.

(Baran)-Sen oku. Para işini de dert etme. Boş yere orgeneral olmadım ben.

Baran'ın para konusunda bir kısıntısı yoktu. Orgeneral olduğu zamanlarda askeriyeden fazla ayrılmadığı için parasının harcayacak vakti bile olmamıştı. O yüzden kenarda birikmiş oldukça yüksek bir para miktarına sahipti. Oğlu için yatırım yapmaktan çekinmez batırsa bile dert etmezdi. Onun için çocukları her şeydi.

(Atakan)-Biliyorum baba. Anne bitti burası. Biraz dışarı çıkıyorum ben.

(Anne)-Tamam oğlum.

Atakan annesine yardım etmeyi bitirdikten sonra odasına çıkıp üstünü değiştirmiş ve dışarı çıkmıştı. Küçük bir planı vardı. O yüzden gitmeyi planladığı yere doğru harekete geçti.

15 dakika kadar yürüdükten sonra park benzeri bir yere geldi ve birkaç çocuk sağa sola dağılmış eğleniyordu. Sohbetler edip cips kola takılıyorlardı.

(Atakan)-Tam da beklediğim yerdesiniz.

Atakan ağır adımlarla çocukların yanına yürümeye başlamışken çocuklardan birisi Atakan'ı gördü ve diğer çocukları dürterek...

(Çocuk)-Beyler iblis geliyor.

Çocuklar hemen diğer çocuğun işaret ettiği yere baktılar ve Atakan'ı görüp irkildiler.

(Çocuk)-Bunun ne işi var burada lan!? En son içimizden geçmişti zaten. Şimdi ne istiyor?

Atakan'ın öfkesi uzaktan bakılınca bile belli oluyordu ve çocuklar bunu hemen fark etmişlerdi. En son kavga ettiklerinde Atakan hepsinin pestilini çıkarmış ve morarmadık yerlerini bırakmamıştı. Ayaz'la uğraşmalarının karşılığını fazlasıyla almışlardı. Ama şimdi sorunun ne olduğunu bile bilmiyorlardı.

Ayaz'a laf atıp onu zorbaladıkları için yedikleri sağlam dayak onlara yetmişti ve bunu yapmaktan vazgeçmişlerdi.

(Çocuk)-Oğlum bu niye böyle öfkeli. Bir şey mi yaptınız lan!?

Grubun lideri gibi görünen çocuk diğerlerine bir şey yapıp yapmadıklarını sordu. Fakat kimse bir şey yapmadığı için başlarını sağa sola salladılar.

(Çocuk)-Lan kimse bir şey yapmadıysa bu iblis niye burada?

Ve bu konuşma yaşanana kadar Atakan çoktan yanlarına gelmişti bile. Herkes korkulu gözlerle ona bakıyordu. Korkmaları doğaldı. Bir önceki kavgalarında 9 kişi Atakan'ın altında kalmıştı ve şimdi sadece 5 kişilerdi. Ebeveynlerin bile korktuğu "sorunlu iblis" karşılarında duruyordu.

Lider çocuk titreyerek sordu.

(Çocuk)-Seni buraya hangi rüzgar attı?

Güçlü görünmeye çalışmıyordu ama o anki korkusu yüzünden istemeden sorusunu bu şekilde sormuştu. Atakan ise yüzündeki öfkeli ifadeyi hiç bozmadan...

(Atakan)-Ayaz'a hanginiz vurdu?

Yüz ifadesine karşın sesi oldukça sakin çıkıyordu ama bu sakinlik öfkeli olmasından daha korkutucuydu.

(Çocuk)-An-anlamadım.

(Atakan)-Ayaz'a hanginiz vurdu?

(Çocuk)-Hiç... birimiz...

(Atakan)-Ayaz'a hanginiz vurdu? Ya yapan söylesin ya da hepinizin canını alırım.

Atakan oldukça netti. Bugün birisi kesin olarak dayak yiyecekti. Bir ya da 5 kişi olup olmayacağını onlar belirleyecekti.

Ama kimseden ses çıkmayınca Atakan çocuklardan ikisini saçlarından tuttu ve...

(Atakan)-Siz bilirsiniz.

... çocukların kafalarını birbirine vurdu. Hem arka arkaya defalarca kez yaptı bunu. Ta ki çocuklar bayılana kadar. Atakan bunu yaparken diğer iki çocuk koşarak oradan uzaklaştılar ama lider çocuk yerinden bile kıpırdamadı.

Atakan ona bakarken gülümsedi ve...

(Atakan)-İğrenç piç kurusu. Korkudan altına işedin.

Dedi ve gerilip sert bir tekmeyle birlikte çocuğun suratını dağıttı.

(Atakan)-Göt herifler.

Atakan daha fazla uğraşmaya gerek görmeyip orayı terk ederken bir kız nefes nefese bir şekilde oraya giriş yaptı. Kızıl renkte kıvırcık saçları ve mavi gözleriyle çok ama çok tatlı bir kız çocuğuydu.

(Kız)-Atakan! İyi misin?

Kız endişeli görünüyordu. Atakan için buraya kadar koşmuştu.

(Atakan)-Melisa? Burada ne işin var?

Atakan Melisa'yı görünce bir heyecana kapılmıştı. Sevdiği kızın burada ne aradığını merak ediyordu.

(Melisa)-Peşinden geldim salak. Gene kiminle kavga etmeye gel... din? Arkada neden 3 kişi yatıyor.

(Atakan)-Bilmem. Belki uyuyorlardır.

(Melisa)-Atakan! Ne zamandan beri uyuyan insanların suratları kan içinde?

(Atakan)-Ben nereden bileyim? Belki düşerken suratlarını sert bir şeye çarpmışlardır.

(Melisa)-Yine niye dövdün bunları? Anlat bakalım.

Atakan ne yaparsa yapsın Melisa'dan kaçamazdı. Eğer bir yerde zarar görmüş birileri varsa ve Atakan'da oradaysa %80 ihtimalle Atakan onları dövmüş demekti, geriye kalan %20 ihtimal ise Atakan'ın yaralanmış insanlara yardım için orada olduğuydu.

Ama orada yatan çocukları daha önce dayak manyağı ettiği düşünülünce kesinlikle %80'lik ihtimal gerçekleşmişti.

(Atakan)-Dün, Ayaz'ın yazdığı birkaç şeyi okudum. Bize doğrudan söylemediği bir şeyler olduğunu biliyordum ama bu piçlerin onu dövmüş olduğunu hiç düşünmemiştim. Ne yapsaydım? Kardeşimi dövmüş olmalarını yanlarına mı bıraksaydım.

(Melisa)-Dövmek derken?

(Atakan)-Öyle işte. Keyfi gelmedim ben buraya. Ayaz'ın bu piçlerden dayak yediğini öğrendiğim için geldim. Ve işim bitti. Düş peşime. Sana dondurma alayım.

Atakan Melisa'dan hoşlandığını saklamıyordu. Ama şu anda bunun sırası değildi. Önemli olan işini halletmişti ve gerginliğini tamamen atmak istiyordu. Bir köşede oturup Melisa'yla dondurma yemek kesinlikle kendisine iyi gelecekti. Tabii gidebilselerdi.

(Melisa)-Atakan. Gidelim.

Melisa durup dururken gerilmişti ve bu durum Atakan'ın gözüne batmıştı. Melisa'nın arkaya baktığını görünce direkt arkasına baktı ve az önce kaçan 2 şerefsizin babalarıyla geri geldiğini gördü. Babaları oldukça sinirli görünüyordu.

(Melisa)-Atakan yürü gidelim.

Melisa Atakan'ın elinden tuttu ve çekmeye çalıştı ama Atakan yerinden bile kıpırdamadı. Sadece gülümsedi ve...

(Atakan)-Ebeveynleri eğitme zamanı.

Atakan'ın bu deli cesareti Melisa'yı korkutuyordu. Kendisi de Atakan'dan hoşlanıyordu ama Atakan'ın kendini düşünmeden hareket ettiği bu sekanslar kesinlikle korkutucuydu. 15 yaşında bir çocuğun kas seviyesi ile 30 yaşında adamlarınki bir değildi.

Ki adamlar onu dövmeye kalkarsa Atakan'ın dayak yese bile geri adım atmayacağını da biliyordu. O yüzden şu anda kaçmaları en iyisiydi. Yani, adamlar gelmeden önce kaçsalardı en iyisi olacaktı.

(Adam)-Atakan. Atakan. Atakan. Bu çocuklarımıza bulaştığın 2. sefer oluyor. Seni açıkça bunun için uyarmıştık.

(Atakan)-Ve bende size kardeşimi üzmenin çocuklarınız üzerinde kötü etkiler bırakacağını söyleyerek bir daha kardeşime karışırlarsa çocuklarınızı paramparça edeceğimi açıkça dile getirmiştim.

(Diğer Adam)-Bizim evimiz yakında olduğu için erkenden geldik, diğerlerinin babaları da geliyor.

(Atakan)-Ah anlıyorum. 5 çocuk bir çocuğu zorbaladıktan sonra birde babaları mı bir çocuğa karşı gelecek. Hahah. Bakıyorum ki adamlığınız gayet sorgulanabilir bir seviyede seyrediyor. İşe yaramaz ebeveynler olarak çocuklarınıza adamlığı öğretemediğiniz için neden tetiği çekip dünyayı 2 pislikten kurtarmıyorsunuz? Çocuklarınıza değilse bile dünyaya bir faydanız olur.

Atakan nedendir bilinmez kendisi gibi davranmıyordu. Sanki süper güçlere sahipmiş de istese ikisini birden anında yok edebilirmiş gibi davranıyordu. Gereksiz bir kibir gösteriyordu. Ya aklında bir şey vardı ya da kardeşi yüzünden gerçekten gözünü karartmıştı.

(Adam)-Hahaha. Gerçekten cesur bir çocuksun bunu kabul ediyorum. Ama konu çocuklarımız olduğunda ne anlattığının pek bir önemi kalmıyor.

Dedi ve Atakan'a doğru bir yumruk salladı ve bir sonraki an kendini havada buldu.

(??)-Haklısın. Konu çocuklar olunca ebeveynler gerçekten yoldan çıkabiliyorlar.

Adam yere düşerken gördüğü şey bir duvardı. Önünde sanki aşılmaz bir duvar varmış gibi hissetmişti.

(??)-Atakan ve Melisa. Derhal eve.

Atakan bu olaydan sonra Melisa'ya döndü ve...

(Atakan)-Gerçekten babama haber vermene gerek var mıydı?

(Melisa)-Sen hışımla evden çıkınca babana söylememem imkansızdı. Ve iyi ki de söylemişim. İkisini dövebileceğini düşünmüyordun umarım.

(Baran)-Atakan. Eve defol.

(Atakan)-Ama...

(Baran)-Bu bir emirdir. Ve bir daha sorun çıkartırsan elimde kalan ilk kişi sen olursun. Anlaşıldı mı?

Baran'ın baskıcı ses tonu gerçekten ağırdı. Hiç kimse böyle ağır bir baskıya karşı durmak istemezdi. Babasının hiddetini ilk elden görme fırsatı yaşamış olan Atakan için ise bu baskı daha da korkutucuydu.

(Baran)-Marş marş.

Atakan ve Melisa derhal orayı terk ettiler ve Baran diğer iki ebeveynle baş başa kaldı. Yumruklarını sertçe kütürdetti ve boğucu gözlerle adamlara bakmaya başladı.

(Baran)-Şimdi. Hanginizin çocuğunun Ayaz'a vurduğunu öğrenebilir miyim?

 

Loading...
0%