@aristokrat
|
Abisinden aldığı kitabı okumuyordu ama. Gidip internetten yazarlıkla alakalı şeyler okuyordu. Daha doğrusu başka yazarların röportajlarını okuyordu. Onların yazarken neler hissettiklerini, neler düşündüklerini, neler yaşadıklarını okuyordu. Okuyordu ki onların yazarlık mentalitelerine adapte olabilsindi. 9 yaşında bir çocuk için kafası yazarlık işlerine fazla iyi çalışıyordu. Koca koca adamların kafa yapısını tek seferde anlayabiliyor ve onların söylemek istedikleri şeyin altındaki mesajı anlayabiliyordu. Onların yazdığı şeyleri okurken de yazdıkları her cümlenin altında yatan mantığı kavrayabiliyordu. Yazarlık için biçilmiş kaftan gibiydi. Tabii bu onun mükemmel bir şekilde yazabildiği anlamına gelmiyordu. Her ne kadar anlama konusunda başarılı olsa da yazma işi şu anlık onu aşıyordu. En azından o yazarlar kadar kaliteli şeyler yazmak onu aşıyordu. Şimdilik yazdığı şeyler oldukça sıkıcı ve çocukçaydı. Yeterince geniş bir kelime haznesi olmadığı için de yazmak ona ekstra zor geliyordu. Ama kesinlikle zevk alıyordu. (Ayaz)-Biraz ara versem iyi olur. Nedense hevesim kaçmaya başladı. Ayaz elinden geleni yapıyordu. Birazda sabırsız davranıyordu tabii. Hemen gelişme gösterip güzel güzel şeyler yazmak istiyordu. *** (Alev)-Ayaz! Oğlum acıktın mı? Annesinin kendisine seslenmesiyle birlikte Ayaz yatağından fırlamış ve annesinin yanına inmişti. (Ayaz)-Acıktım anne. (Alev)-Abinle baban geldi mi? (Ayaz)-Gelmediler sanırım. (Alev)-Gelmediler mi? Alev'in gözleri bir anda parladı ve telefonunu çıkardı. (Alev)-Tamam oğlum. Sen mutfağa geç. Geliyorum ben. Alev Baran'ı aradı ve nerede olduklarını sordu. Hemen eve gelmelerini söyledikten sonra telefonu kapattı ve mutfağa geçti. (Alev)-Dünden pilav var onu mu yemek istersin yoksa başka bir şey hazırlayayım mı? (Ayaz)-Hamburger yapar mısın? (Alev)-Hamburger mi? Ekmeğimiz kaldı mı ki? (Ayaz)-Olması lazım anne. Dolapta vardı galiba. Alev dolabı açıp biraz karıştırdıktan sonra ekmekleri buldu ve sonra da buzdolabını açıp içinden köfteleri çıkardı. O arada da Atakan ve Baran geldi. Alev onlara kızmak istemişti ama Ayaz'ın hiçbir şeyden haberi olmadığı için susmayı tercih etti. (Alev)-Ayaz hamburger istiyor size de yapayım mı? (Atakan)-Ben tokum anne ya. Odama kaçıyorum. (Baran)-Ben yerim hayatım. İki tane hazırla bana. (Ayaz)-Bende iki istiyorum. (Alev)-Tamamdır. Atakan sende derslerini hallet oğlum. Madem odana gidiyorsun. (Atakan)-Onları akşam bitirdim ben annem. Ertesi güne bırakmıyorum biliyorsun. (Alev)-İyi iyi. Git de dinlen şimdi. Malum yoruldun. Alev giderayak lafını da yapıp Atakan'ı odasına postalamıştı. Daha sonra da yemeği hazırlamaya geçmişti. (Alev)-Baran biraz marul doğrar mısın? (Baran)-Tabii hayatım. Ee, ne yapıyormuş ya komşuların? (Ayaz)-Komşu? Anne, Göknurlara mi gittin? Ayaz komşu lafını duyunca bir anda kafasını kaldırmış ve annesine odaklanmıştı. Annesinin en çok gittiği komşuları elbette ki Göknurlardı ve Ayaz onlara gitmek için her zaman hazırdı. (Alev)-Evet oğlum. (Ayaz)-Beni niye çağırmadın? Göknur'u görürdüm ne güzel? (Alev)-Sen odandaydın çocuğum. Kitap okuyordun en son. Seni bölmek istemedim. (Ayaz)-Ama... ama... bana ne ya. Bende gelirdim seninle. Göknur'u görmek istiyorum. Ayaz Göknur'a olan düşkünlüğünü hiç saklamıyordu ve her zaman açık açık dile getiriyordu. Göknur onun bu sevgisine karşılık vermiyor olsa da Ayaz dert etmiyordu. Ki daha küçük oldukları için Göknur fazla yanaşmıyordu. 9 yaşında olarak sevgi kavramına oldukça uzaktı. (Alev)-Yarın çağırırım gelirler. (Ayaz)-Oleyyy. (Atakan)-Melisa'ya söyle o kesin gelsin. Atakan bir anda mutfak kapısında belirip aşkı olan Melisa'nın gelmesini söylemişti. Alev ise elini alnına yapıştırıp... (Alev)-Benim iki geri zekalı gül gibi kızlara aşık oldular. Evlenmeye kalksalar isteyecek yüzüm olmayacak. (Atakan)-Ayıp ediyorsun anne ha. (Alev)-Sus be goril kılıklı. İki kardeş gittiğiniz güzel kızlarıma aşık oldunuz. Sizi o kızlara verip yazık eder miyim ben onlara? (Atakan)-Yahu annemiz olarak bizi onlara yakıştırman gerekmiyor mu? (Alev)-Sus be. Güzel kızlarım onlar benim. (Ayaz)-Onu anladık ya. Kızlarını çok seviyorsun. (Alev)-Seviyorum tabii. İki kardeş gittiniz iki kardeşe aşık oldunuz. Derdiniz neydi? Lan!? Alev o anda dank eden bir şeyle birlikte kocasına döndü. Baran karısının neden kendisine döndüğünü anlamış gibi gerilip... (Baran)-Seninle evliyim ben kadın bana ne bakıyorsun? (Alev)-Doğru. Onu iyi dedin. Hele bir başkasına bak. Bütün askeriye bile seni elimden alamaz. (Baran)-Bana niye sardın sen şimdi zaten seni almak için babana savaş açtım resmen. Birde başkasına mı bakayım? Delirmedim ya henüz. Alev bir anda herkese sarmış ve evin havasını değiştirmişti. Evi kimin yönettiğini açık açık gösteriyordu. (Baran)-De haydi haydi. Yemeği hazırla sen. Marulları doğradım ben. (Alev)-Domatesleri doğra. Bende etleri pişireyim. *** Diğer gün Alev çok sevgili komşusunu öğle yemeğine çağırmıştı ve Ayaz ve Atakan daha kapıda bayılacak gibi olmuştu. Göknur ve Melisa'yı görünce ister istemez heyecanlanıyorlardı. Daha karşılama yapılırken kendilerinden geçen ikili Alev tarafından oturma odasına def edildi ve kızları da onların yanına yolladı. (Alev)-Gel hayatım gel. Biz mutfağa geçelim. (Canan)-Geldim hayatım geldim. İkisi mutfakta sohbet ederlerken çocuklarda oturma odasında takılıyorlardı. (Melisa)-Daha iyi misin? (Atakan)-Nasıl? (Melisa)-Düne göre. (Atakan)-Haa. Şhh. Ayaz'ın haberi yok. Melisa ve Atakan kendi aralarında fısıldaşırken Atakan onu uyarmıştı. Bu durum Ayaz'ın haberinin olmaması gereken bir durumdu. (Atakan)-Ayaz. Göknur'u da alıp annemin yanına gidin. Melisa'yla bir şey konuşmam gerekiyor. (Ayaz)-Niye ya? (Atakan)-Ayaz. Hadi abicim. Hem anneme söyle de bir şeyler hazırlasın bize. (Ayaz)-Tamam abiii. Ayaz yanaklarını şişirip oflayıp puflayarak Göknur'la birlikte mutfağa gitmişti. (Atakan)-Ben iyi olmaya iyiyim. Biraz belim ağrıyor o kadar. Ama babamı ikinci defa o kadar yoldan çıkmış görmek beni üzüyor. Benim yüzünden birileriyle kavga etti. (Melisa)-Baban için bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta askeriyede çokça kavgaya girmiştir. Bir kere daha kavga etmesi onu etkilemez. (Atakan)-Sorun kendini kaybetmesi ama. İyi ki annem geldi. Yoksa babamı nasıl durdururduk bilmiyorum. (Melisa)-Orası da doğru. Babanı durdurma konusunda başarılı olma ihtimalimiz yoktu. Melisa bu konuşmayı mantıklı bulmuştu. Kendileri Baran'ı durdurmaya çalışsalar kesinlikle başarılı olamazlardı. Alev'in Baran üzerindeki baskısı onu durdurmaya yeterli geliyordu. (Melisa)-Neyse artık. Sen iyisin ya, gerisi önemli değil. Sana bir şey olacak diye ödüm kopmuştu. (Atakan)-Merak etme. Bana bir şey yapacak kadar adam değil onlar. (Melisa)-Olsun. Ben yine de senin için endişeleniyorum. Melisa utanarak gözlerini Atakan'dan kaçırmaya başlamıştı. (Melisa)-Ya Atakan. Benim sana bir şey söylemem lazım. Ama yeri ve zamanı şu an mı pek emin değilim. (Atakan)-Kötü bir şey mi? (Melisa)-Yok hayır. Kötü bir şey değil ama... Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Az önceki konuşmadan sonra çok yersiz bir giriş gibi olacak gerçi fakat... Melisa söylemekten çekindiği için lafı dolandırıp duruyordu. (Atakan)-Söyle hadi. Bir şey olmaz. Hem konu dağılmış olur. (Melisa)-Ya, hani sen beni sevdiğini söylemiştin ya... Atakan o anda nedensizce, Melisa kötü bir şey olmadığını söylemiş olmasına rağmen, ret yiyeceğini ve Melisa'nın benden umudu kes diyeceğini düşünmüştü. (Atakan)-E-evet. (Melisa)-Bende senden hoşlanıyorum aslında. (Atakan)-Anlıyorum. Eğer istediğin buys... ne? Atakan anında Melisa'dan vazgeçmeyi kabullenmiş gibi yapmıştı ama bir anda Melisa'nın söylediği şeyin farkında varmıştı. (Atakan)-Ne yapıyorum dedin? Atakan oturduğu yerden nasıl olduğunu kendi bile bilmeyerek dengesini kaybetti ve oturduğu yerden düştü. Hemen ayağa fırlayıp toparlandı ve... (Atakan)-Yanlış duymadım değil mi? (Melisa)-Hayır. Bende senden hoşlanıyorum. (Atakan)-ALLAAAAAAAHHHHH!!! Atakan bir anda Melisa'ya sarıldı ve onu sıkı sıkı sardı. Ne yapacağını bilemeden yaptığı ilk şey bu olmuştu. Tabii bağırması diğerlerini endişelendirmiş ve bir anda endişeyle oturma odasına dalmışlardı. Atakan onları görünce hızla Melisa'yı bırakmış ve yüzü kızararak yerine oturmuştu. Utancından başını eğmiş ve onlara bakmamıştı. İkilinin anneleri ise gülümseyerek mutfağa dönmüşlerdi. (Atakan)-Fazla yükseldim sanırım. (Melisa)-Hahahah. Biraz.
|
0% |