Yeni Üyelik
66.
Bölüm

Bölüm-63 Yeni Romanlar

@aristokrat

"Aslında gerçekten ne zaman insanlığımı kaybettiğimi hatırlamıyorum. Sadece arada sırada gerçekliği sorguluyorum. İşleri neden ya da nasıl bu hale getirdiğime dair bir fikrim de yok zaten. Üniversiteyi bitirdiğimde oldukça iyi bir pozisyondaydım. Maaşımdan memnun olmasam da bir işim vardı.

Şu anda ise izbe bir mahallenin ışık bile vurmayan bir noktasında kalan kırık bir kaldırımın üzerinde gömleğimin bir kısmı kanlı bir şekilde elimde kırık bir bira şişesiyle yatıyorum. Bundan 2 dakika önce gaspa uğradım.

Hiçbir şey kaptırmadan onlardan kurtuldum ama biraz zarar gördüm tabii. Göğsümdeki yüzeysel kanamayı saymazsak gayet iyiyim aslında. Ama ne var ki doktora gitmek istemiyorum. Neden gitmek istemediğimi gerçekten bilmiyorum. Belki kendime bir ders olsun istemişimdir. Belki de sadece gitmeye gerek olmadığını düşünmüşümdür. Emin değilim.

Ama önemli değil. Gerçekten. Sürekli bu tür şeylerle uğraştığımdan gerçekten sorun etmiyorum artık. Ortaokul ve lise hayatım boyunca gayet boktan bir öğrenciydim. Sürekli kavga eder ve birilerine sataşırdım. Klasik bir zorbaydım yani. Tek bildiğim şey benden güçsüzlerle uğraşmaktı.

Ama liseyi bitirdiğimde -ki liseyi 6 yılda bitirdim- bende bir şeyler değişmeye başladı. Üniversite sınavına girmeyip 1 yıl bir işte çalıştıktan sonra aklım yerine gelmeye başladı. Patronum sürekli bana "Oğlum bu hafta yeni bir ülkeye gitti, kızım ise şu ülkede bir röportaj verdi." tarzı şeyler anlatıp duruyordu.

Çocukları sürekli olarak başka ülkelere gidiyor ve gezip tozuyorlardı. Tabii babalarına para yollamayı da unutmuyorlardı. Adamın eline tonla para geçmesine rağmen çalışmaya devam ediyordu. Bir gün boş bir zamanda onu yakalayıp çocuklarından bu kadar para gelmesine rağmen neden çalışmaya devam ettiğini sordum. O ise bana "Bugüne kadar çalışmamın sebebi çocuklarıma destek olabilmek içindi. Onlar bana para göndermeye başladıktan sonra bir süre çalışmaya ara verdim ama yıllar boyu durmadan çalıştığım için boş durmaktan sıkıldığımı fark ettim. Bana yeni bir amaç lazımdı, o yüzden de kendime bu kahvehaneyi açtım. Artık tek amacım kendi yaş grubumla birlikte zaman geçirmek." demişti. O sözlerde beni çeken bir şey vardı.

Yeni bir amaç.

Ben kendimi bildim bileli hiçbir zaman bir amacım olmamıştı. Hep tekdüze yaşayıp durmuştum. Gelecek için hiç plan yapmamıştım. O sözler beni derinden etkilediği için kendime bir hedef belirlemek istedim. Ama gerçekten ne yapacağımı bilemiyordum. Sevdiğim bir şey yoktu. Yapmaktan zevk alacağım bir iş yoktu. Zaten okumak en başında benim için sıkıntılı bir durumdu.

Sürekli kendini tekrar eden öğretmen dedikleri insanların daha konuşmayı bile düzgünce çözmemiş çocuklar üzerinde mutlak hakimiyete sahip olmasını hep aptalca bulmuşumdur. İnsanları yetenekleri oldukları konularda geliştirmek yerine beceriksiz oldukları konularda geliştirmeye çalışıyorlar.

Bu aptalca bir hevesle "mükemmel insanı" yaratma çabasından fazlası değil."

(Ayaz)-Ahhh. Düşüncelerim yazdıklarıma yansımaya başladı. Bu hoşuma gitmiyor.

Ayaz tüm bunları yazarken düşüncelerinin sayfaları dolduran kelimelerine karıştığının farkındaydı ve bundan hoşlanmıyordu ama nedense bunları yazması gerekliymiş gibi hissediyordu. Üstü kapalı bir şekilde bile olsa içinden geçenleri anlatmaya çalışıyordu.

Kendisinin de yazdığı karakterin söylediği gibi bir amacı vardı. Ve bu amaç uğrunda çabalıyordu. Ama ilk cümlelerde yazmış olduğu işlerin nasıl bu hale geldiğini bilmiyordu en sonunda her şey eline yüzüne bulaşacaktı çünkü ölecekti.

(Ayaz)-Offf. Göknur'a sarılmak istiyorum.

Ayaz tamamen içinden gelerek söylemişti bunu ve şu anda her şeyden çok Göknur'la olacak sıcak bir sarılmaya ihtiyacı vardı. Ama söylediği ve yaptığı şeylerden sonra Göknur'u daha fazla kırmak istemiyordu. Onu daha fazla kendine bağlamak istemiyordu.

Onu seviyordu. Ona aşıktı. Ona deliler gibi kapılmıştı. Ona bitiyordu. Ona eriyordu.

Ama bir yandan bunların hiçbir önemi yoktu.

Sadece kimse ona daha fazla bağlanmamalıydı.

Hayatının bir parçası olan yalnızlık artık onun korktuğu ya da çekindiği bir şey değildi. Yalnızlık artık onun bir parçasıydı.

(Ayaz)-Henüz değil. Bunu yaparsam güçten düşerim.

Şu anda Ayaz'ı ayakta tutan şeyin inadı olduğunu düşünürsek inadını kırıp harekete geçerse bütün gücünü kaybederdi. Ve bu herhangi bir şekilde isteyeceği bir şey değildi. İnadı sayesinde hala daha ilerleyebiliyordu ve bunu kaybetmemeliydi. O yüzden dayanmak zorundaydı. Yalnızlık sorun değildi. Onun için asıl sorun Göknursuzluktu.

(Ayaz)-Bazı şeyler çok geç oldu. Ama artık geri dönemem. Elimden çıkması gerekenleri çıkarmam gerekli.

Her şekilde Ayaz bir süre daha kendisini odasının duvarlarıyla baş başa bırakmak zorunda kalacaktı. Tabii artık kondisyonu büyük oranda düşmeye başlamıştı. Artık daha çabuk yoruluyor ve hareket ederken hafif bile acılar çekiyordu. İşlerini bir an önce bitirmesi gerektiği düşüncesi bu yüzden onu ele geçirmişti. Vücudu gerçek anlamda sona yaklaşıyordu.

(Ayaz)-Yazdıklarımda sona yaklaşıyor gerçi. Şuna bak.

Ayaz bilgisayarında açık olan dosyayı kapatıp başka bir dosyayı açtı.

"Kapıdan dışarı adımımı attığım anda ne yapacağımı bilemez haldeydim. Yağmur yağıyordu. Ama ben, beni kilitli tutmak için sürekli olarak üzerime gelen duvarların olduğu o eve girmek istemiyordum. Artık nefes alamıyordum. Sürekli olarak aynı şeyleri görmek beni boğuyordu.

Yalnızlığıma çare olmak istercesine üzerime yağan yağmurun ve bedenimi saran soğuk havayı hiç umursamadan sakin adımlarla ilerliyordum. Kapüşonum kapalıydı ve müziğin sesi sonuna kadar açıktı.

Duygularım yağmur gibi yoğun ama bir o kadar da narindi. Birine çarptığı anda patlayıp dağılacak kadar hem de. Kafamdan geçen her düşünce beni ona daha fazla yaklaştırıyordu. Onlarca kez denemiş olsam da bir türlü kendime söz geçirememiş ve ona duygularımı söylememiştim.

Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Şu anda yapabileceğim tek şey, gözlerimden akan yaşların yağmura karışarak duygularımı ve düşüncelerimi temizlemesini beklemekti.

Attığım adımlar gözümde büyüyor ve her zaman gittiğim basit yol hiçte tanıdıkmış gibi gelmiyordu. Kafam öyle doluydu ki sanki etrafımda bulunan şeylerin ne olduğunu değerlendiremiyordum. Her zaman önünden geçtiğim bakkal. Önünden geçerken camından içeri baktığım oyuncak dükkanı. Neden orada olduğuna anlam veremediğim eski, harabe bir okul.

Sanki bunlar her gün gördüğüm şeyler değillermiş gibi geliyordu bana. Sanki artık bir şey eksikti oralarda. Artık eski sıcaklığı hissedemiyordum. İnsanlara bakmak bile içimi karartıyordu. Gözlerimi kapatıp hiçbirini görmek istemediğim zamanlar bile oluyordu artık.

O bakkalın sahibi artık bana selam vermiyordu. Oyuncakçının sahibi de artık bana bakarak gülümsemiyordu. Soyutlanmıştım. Hayır. Kendimi soyutlamıştım.

Her sabah bakkalın önünden geçerken selam vermeyi bırakan kişi bendim. Kendimi, zihnimdeki bir kafese kapatmıştım ve güler tarafımı kimseye göstermek istemiyordum."

(Ayaz)-Yazdıklarım giderek daha karanlık hale geliyor. Kendimi engelleyemiyorum. Yazdıklarım beynimden değil kalbimden geçiyor. İşer zor Ayaz Bey. Bu savaşta kendi kalbinizi yenmek zorundasınız. Gerçi kalbimde doğduğumdan beri bu savaşın içinde ama...

Ayaz o an için yazdığı şeylere kısa bir ara vermeyi düşündü ve bilgisayar başından kalıp kendini yatağına attı. Suratını yastığına gömerek uyumak istedi vücudu 20 kişilik adrenalinle kavruluyormuşçasına uykusuzdu. Ama hiç enerjik değildi.

Vücudu kesinlikle uyku istemiyordu. Uykuyu isteyene kişi Ayaz'dı.

(Ayaz)-Belki uyursam her şey sona erer.

Maalesef ki buradaki kastı uyku değildi...

(Ayaz)-Göknur'u özledim.

-Özlersin tabii salak. Her şey senin sebeplerinin bir sonucu.

Ayaz alnına sert bir darbe indirdi ve yataktan fırladı.

(Ayaz)-Henüz değil amına koyayım.

Elini yüzünü yıkamak için odasındaki tuvalete gitti ve yüzünü yıkarken bir ses beyninde çınladı.

-Merak etme.

Ayaz bir anda başını kaldırdı ve aynada gözleri oyulmuş ve suratındaki her yerden kanlar akan yansımasını gördü.

-Zamanı geldiğinde zaten seni alacağım.

Ayaz'ın aniden bir baş dönmesi hissetti ve bir an sonra bilinci kapanarak yere yığıldı.

-Bu son karşılaşmamız olmayacak.

-Sonra görüşürüz...

-... ben.

 

Loading...
0%