Yeni Üyelik
72.
Bölüm

Bölüm-69 İç Dökme (1/2)

@aristokrat

(Ayaz)-Ahhh, sokayım. Gerçekten o kadar kötü kaza mı yapmışım? Hatırladığım son şey...

Ayaz kaza yaptığını gerçekten hatırlamıyordu. Hatırladığı son şey çocuk parkında silüetini gördüğüydü. Ama bunu onlara söylemeli miydi emin değildi o yüzden de kısa bir anlığına tereddüt etmişti. Ayaz silüet konusuna girip uzun uzun anlatacak enerjisi olmadığından o kısmı atlamayı tercih etmişti.

(Ayaz)-... çocuk parkının yanında geçtiğim.

Onlardan dinlediğine göre bir ağaca çarpmış ve mucizevi bir şekilde neredeyse yarı boyutuna ezilen arabadan sağ çıkmış. Abisi kamera kayıtlarının polisler tarafından incelendiğini söylemiş ve o kayıtlara bakacağını belirtmişti.

(Ayaz)-Hepiniz endişelisiniz biliyorum ama, Göknur'la biraz yalnız kalabilir miyim?

Ayaz naçizane bir soru yönelterek onlardan biraz boşluk istemişti. Ne diyeceğini kafasında toparlayamamıştı ama bir yerden başlaması gerekiyordu. Atakan hiç mırın kırın etmeden diğerlerini önüne kattı ve odadan ayrıldılar. Tam kapıdan çıkarken...

(Atakan)-Buradan çıktığında uzunca bir sohbetimiz olacak ufaklık.

(Ayaz)-Tamam abi.

Herkes odadan çıktıktan sonra Atakan babasını aradı ve Ayaz'ın uyandığını haber verdi.

Uzun zaman sonra Göknur ve Ayaz ilk defa baş başa kalıyorlardı. Göknur neredeyse ağlamak üzereydi.

(Göknur)-Sana yaklaşabilmem için hep başına bir şey mi gelmesi gerekli? Sen böyle olunca ben daha fazla parçalanıyorum.

Göknur Ayaz'ın elini tutmuştu. Tuttuğu anda da Ayaz'ın biraz daha kilo verdiğini fark etmişti. Ayaz'ın eli küçük bir çocuğun eli gibi hissettiriyordu. Göknur bütün varlığıyla ağlamamak için direndi ve bir nebze başardı.

Bir an sonra ise uzun zamandır hissetmediği bir sıcaklıkla karşılaştı. Ayaz diğer eliyle Göknur'un yanağını okşamıştı. Alt vücudu geçici olarak felçliydi belki ama üst vücudu hareket edebiliyordu.

(Ayaz)-Bu noktadan sonra bir anlamı yok ama... özür dilerim. Uzun zamandır düzgün düşünemiyordum.

Ayaz anlamı olmadığını söylemiş olsa da Göknur için bu o kadar anlamlıydı ki. Ayaz'ın özür dilemesi hiç önemli değildi. Ona hiç kızmamıştı bile. Kırılmamıştı. Sadece üzülmüştü. Ama şu an eski yakınlıklarının verdiği sıcaklık odayı dolduruyordu. Bu anın anlamı Göknur için kelimelerle ifade edemeyeceği kadar harikaydı.

(Ayaz)-Ne senin ne de diğerlerinin üstüne bu kadar gitmemeliydim. Ama pişman değilim. Doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yaptım. Sadece... arggghhhhh!!!

Ayaz lafını devam ettiremeden Göknur tarafından sıkıca kavrandı. Göknur bir an için dayanamayıp kendini kaybetmişti. Ayaz'ın acı içindeki çığlığından sonra korkuyla geri çekilmiş ve Ayaz'ın canını yaktığı için ondan uzaklaşmak istemişti. Tam her şeyi batırdığını düşünürken...

(Ayaz)-Hahahahaha!!!!!

Göknur Ayaz'ın neye güldüğünü anlamlandıramamıştı.

(Ayaz)-Küçücük, minicik, tatlı bir kedi gibisin. Sakar şey seni.

Ayaz uzanıp Göknur'un saçlarını okşadı.

(Göknur)-Canını yaktım mı?

(Ayaz)-Biraz acıdı. Öpersen geçer gibi sanki.

Göknur şaşkın şaşkın gülerek eğildi ve Ayaz'ı yanağından öptü. Ayaz derin bir nefes aldı ve...

(Ayaz)-Ee, sarılmayacak mısın?

(Göknur)-Ya canın yanarsa?

(Ayaz)-Biraz acıdı dedim ya. Dayanılmayacak bir şey değil.

Göknur çekine çekine yeniden Ayaz'a sarıldı ve Ayaz'ın acı çekmediğinden emin olduktan sonra onu biraz sıktı. Onu öylesine özlemişti ki tüm gücüyle sıkıp bir daha asla bırakmamak istiyordu ama tüm gücüyle sıkarsa ona zarar verebilirdi.

Ve aslında Ayaz tepki olarak ses çıkartmıyor olsa da aslında şu anda göğüs kısmı acıdan paramparça oluyordu. Kemikleri etini yırtıyor gibi hissediyordu ama Göknur'un kokusu ve sıcaklığı o kadar zarifti ki bütün acılarını unutturuyordu ona.

Çocukluğundan beri aşina olduğu o narin koku. O tatlı ses. Kedi gibi bakan o parlak gözler.

Ayaz kendini ondan nasıl uzak tutabilmişti? Bunu nasıl başarmıştı? Böyle bir güzellikten kendini hangi akılla alıkoymuştu?

Derin bir nefes alıp Göknur'un narin kokusunun karanlığa gömülmüş ciğerlerini bir çiçek bahçesine çevirmesine izin vermişti. Onu öyle özlemişti ki vücudunu kaplayan derin acının tamamını bir kenara atarak kendisi de ona sarılmıştı.

Kolları omuzlarından düşecek gibi hissetse de, kaburgaları göğsünü delip geçecek gibi hissetse de ona karşılık vermek zorundaydı. Onu var olan tüm gücüyle sıkmak istiyordu. Ama o kadar güçten düşmüştü ki...

Göknur Ayaz'ın kendini sıkma çabasını fark edince gözyaşlarını tutamamıştı. Ayaz bu süre içinde inadı sayesinde ayakta kalmış olsa da inadının bile karşı gelemeyeceği kadar bitik bir noktadaydı artık.

(Ayaz)-Bugüne kadar yaptığım ve söylediğim her şey için kendimden nefret ediyorum. Sana beni sevmeseydin dediğim için kendimden nefret ediyorum. Her şeyin farkında olmama rağmen o şekilde davranıp seni kırdığım için kendimden nefret ediyorum. Sen bu kadar kırılmayı hak etmedin. Hiçbiriniz etmediniz. Ama özellikle sen etmedin Göknur.

Ayaz'ında gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.

(Ayaz)-Benim nur yüzlü gökyüzüm. Ufkunda açan bir güneş olarak battığım için özür dilerim. Seni karanlıkta bıraktığım için özür dilerim. Seni soğukta bıraktığım için özür dilerim. Hepsi benim suçum.

Ayaz ağlamaya devam ederken hiçbir planlama olmadan sadece içinden gelenleri söylüyordu.

(Ayaz)-Beni sevmen için bu kadar uğraşıp sonra ben seni terk ettiğim için özür dilerim. Ben aşağılıkların en aşağılığıyım. Böyle birisi olduğum için özür dilerim. Her şeyi seninle konuşabilirdim, bunu biliyordum ama susmayı seçtim. Zaten ölecek birisini sevdiğin için birde sorunlarımla uğraşmanı istemedim. Senin gibi iyi birisini hak edecek bir şeyde yapmadım. Sen tanrının benim karanlığıma gönderdiği parlak bir çiçeksin. Ve ben sana iyi bakmak yerine seni ezmeyi tercih ettim. İğrenç birisiyim. Tam da dediğin gibiydi... ben sevilmeyi hak etmi...

Göknur o anda parmağını Ayaz'ın dudaklarına yerleştirmiş ve onu susturmuştu. Sonra da...

(Göknur)-Şhhh. Sakın devam etme. Sevilmeyi en çok sen hak ediyorsun. Kötü biri olmanda bir sorun yok. Sonuçta sen kötü olarak doğmadın. Bugüne kadar yaşanan her şey seni şu anki haline getirdi. Kendini kötü olarak görmen sorun değil. Benim gözümde her zaman iyi kalpli, sevdiğim adam olarak kalacaksın.

Göknur Ayaz'ın ıslak gözlerini sildi ve dudaklarından öptü.

(Göknur)-Seni bu dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum. Sana hiç kırılmadım. O yüzden lütfen kendini affet. Kendimi bir kenara bırakıyorum. İnsanlar kendilerine küs kalmamalılar. Eğer sevilmeni bir suç olarak görüyorsan senin hayatındaki en büyük suçlu ben olacağım Ayaz. Seni sevmekten bir an bile olsun vazgeçmedim. İşin sonunda tek başıma kalacak olmamı, ölecek birini seviyor olduğumu hiç düşünmedim. Tek düşündüğüm şey seni sevdiğimdi. Seninleyken hayat benim için sonsuza dek duruyor. Senin yanındayken zaman benim için yavaşlıyor. Seni o kadar çok seviyorum ki... o kadar çok seviyorum ki...

Göknur devamını getirmek istemiyormuş gibi duraksamış ve son cümlesini tekrar etmişti.

(Göknur)-... seninle birlikte ölmeyi bile düşündüm ben.

(Göknur)-Benim için zamanın bir önemi yok. Senin yanında olduğum her zaman benim için sonsuza dek uzanıyor gibi hissediyorum.

Göknur daha fazla içindekileri tutmak istemiyordu. Ayaz'a olan bağlılığı sorgulanamaz düzeydeydi.

(Göknur)-İşin komik tarafı şu ki, sana bunları kavga edersek bağıra bağıra söylerim diye düşünmüştüm. Şimdi ise ağlayarak anlatıyorum.

Göknur gözyaşlarını sildi ve hafifçe gülümsedi. Ayaz onu kendine çekip başını göğsüne bastırdı.

(Ayaz)-Şhhh. Öldükten sonrası için senden tek bir isteğim var Göknur. Ben yaşayamadım. Ama sen yaşayacaksın. İstediğin gibi yaşayacaksın. Eğleneceksin. Nasıl bir hayat planın varsa o şekilde devam edeceksin. Her şeyi istediğin gibi yapacaksın tamam mı? Pişmanlıkla dolu bir hayat geçirmeni istemiyorum. Hayatın sona ereceği zaman benim gibi pişmanlıkların olsun istemiyorum. Her şey gönlüne göre olmalı.

Göknur bu sözlerle birlikte yeniden ağlamaya başladı.

(Göknur)-Şimdi bile beni düşünüyorsun. Benden gitmeni istemiyorum.

(Ayaz)-Seni hep izliyor olacağım. Hem de en yakınından. Belki de başka bir bedende geri dönerim ne diyorsun. Kedi mi istersin köpek mi?

Ayaz'ın bu alakasız sorusu ortamdaki kasvetli havayı kırmış ve güller açan kahkahalara boğdurmuştu.

(Göknur)-İkisini de isterim.

(Ayaz)-İki bedende geri dönemem ki. Seç birini.

(Göknur)-Kedi o zaman. Beni hep bir kediymişim gibi seviyorsun çünkü.

Göknur Ayaz'ın kendisini bir kedi olarak sevmesini her zaman sevmişti. Göknur'un en sevdiği hayvan kediydi ve Ayaz bunu Göknur'u tanıdığı ilk andan beri biliyordu. Göknur her gününü kedilerin içinde debelenerek geçirse bile asla sıkılmazdı.

(Ayaz)-O zaman bir kedi olarak geri geleceğim. Mavi gözlü bembeyaz bir kedi olarak karşına çıkacağım ve sana dadanacağım. Başının etini yiyeceğim kedi olarak. Tüm gece miyav miyav uyutmayacağım seni.

(Göknur)-Ve bende o kediye hayatımdaki en değerli şey olarak mükemmel bir şekilde bakacağım.

 

Loading...
0%