@aristokrat
|
Ayaz duyduğu şeyle beraber ne yapacağını şaşırmıştı. Bu kesinlikle beklediği türden bir cevap değildi. (Göknur)-MUTLU MUSUN ARTIK!? SENİN! ÖLMENİ! İSTEDİM! BEN! SENİ O KADAR ÇOK SEVİYORDUM Kİ ARTIK SENİNLE OLMADAN, SENİN OLMADAN DURAMIYORDUM!!! SENİ O ZAMANA KADAR SÜREKLİ REDDETMİŞ OLMANIN NEDENİ HEP DÜŞÜNDÜĞÜN ŞEYDİ!!! ÖLECEK OLAN BİRİNİN SORUMLULUĞUNU TAŞIMAK ZOR GELDİ TAMAM MI!? AMA SENİ ÖYLE SEVİYORDUM Kİ SENDEN AYRI KALAMIYORDUM!!! SÜREKLİ SENİNLE BİRLİKTE OLMAK İSTİYORDUM!!! GELECEKTEN BAHSETTİĞİNDE ÜZÜLMEMİN NEDENİ HEP BUYDU!!! BİZİM GELECEĞİMİZ SINIRLI AYAZ!!! O ZAMANLAR BU KADAR DERİN DÜŞÜNEMİYORDUM!!! ÖLECEK OLMANI YEDİREMİYORDUM KENDİME!!! DİĞER İNSANLARIN HARİKA İLİŞKİLERİ VARKEN VE BU İLİŞKİLER UZUN YILLAR DEVAM EDERKEN BENİM, BİZİM AŞKIMIZIN ÖMRÜNÜN KISA OLMASINI İSTEMEDİM!!! HER ZAMAN SENDEN VAZGEÇMEYE ÇALIŞTIM AMA YAPAMADIM!!! SENİ O KADAR ÇOK SEVİYORUM Kİ SENİNLE BİRLİKTE ÖLMEK BİLE BENİM İÇİN ÖNEMLİ DEĞİL ARTIK!!! (Göknur)-O ZAMANLARDAN BERİ BUNU DÜŞÜNÜYORDUM BEN!!! SENİNLE BİRLİKTE ÖLÜRSEM EĞER AŞKIMIZ SONSUZA DEK DEVAM EDER DİYE DÜŞÜNÜYORDUM AMA BUNU BİR TÜRLÜ KABULLENEMİYORDUM!!! AŞIK OLDUĞUM ADAMIN ÖLECEK OLMASI BANA AĞIR GELİYORDU!!! O GÜNE KADAR, SENİ ÖPÜP HER ŞEYİ BİR KENARA FIRLATTIĞIM O GÜNE KADAR KAÇ KEZ ÖLMENİ İSTEDİM BİLMİYORUM BİLE!!! HEM ACILARINDAN KURTULMANI İSTEDİM HEM DE SEN ÖLÜRSEN BİR ŞEKİLDE O ACIYA KATLANABİLİRİM DİYE DÜŞÜNDÜM!!! SENİ TOPRAĞA GÖMERSEM BELKİ AŞKIMIDA KALBİME GÖMMEYİ BAŞARIRIM DEDİM AMA YAPAMIYORUM AYAZ!!! OLMUYOR!!! NE YAPARSAM YAPAYIM SENDEN VAZGEÇEMEDİM, BENDE TÜM DÜŞÜNCELERİMİ, TÜM İSTEKLERİMİ HER ŞEYİMİ BİR KENARA ATTIM VE SENİ KABUL ETTİM!!! NE BEYNİM NE DE KALBİM DAHA FAZLA SENSİZLİĞİ KALDIRMIYORDU!!! HEP ÖLÜRSEN PEŞİNDEN GELMEYİ HAYAL ETTİM!!! SEN YALNIZ BİR İNSAN OLSANDA YALNIZLIKTAN KORKUYORSUN AYAZ!!! SENİ TOPRAĞIN ALTINDA NASIL YALNIZ BIRAKABİLİRİM Kİ BEN??? (Göknur)-Sen karanlıkta güneşin olmadan duramazsın Ayaz. Bende güneşin olarak karanlığım olmadan yapamam. Yapamam işte. Senin için ölebilecek kadar aşık ama ölmeni isteyecek kadar kötü birisiyim ben! Lütfen beni yalnız bırakma Ayaz. Ölmeni istemiyorum. Sensiz kalmak istemiyorum. Sensiz bu hayatta ne yapacağımı bilmiyorum ben. Göknur yılların birikimiyle bir bomba gibi patlamış ve şu ana kadar içinde biriktirdiği her şeyi eksiksizce haykırmıştı. Ayaz ne yapacağını ya da ne diyeceğini bilemeden onu dinlemekle yetinmişti. Göknur haykırışı bittikten sonra kendini Ayaz’ın üzerine bırakmış ve ona sıkıca sarılmıştı. (Göknur)-Lütfen beni yalnız bırakma. Ayaz bu sözler karşısında güçsüz olduğundan hiçbir şey söylemeden Göknur’a sarılmakla yetinmişti. Yalnız bırakmayacağım, sonsuza kadar yanında olacağım demeyi o kadar çok istiyordu ki… ama elinden gelen bir şey yoktu. Acizliği karşısında tüm hayatına küfretti ve sevdiği kadına güven dolu sözler bile söyleyemiyor olmasına lanet etti. O kadar şey yapabilecekken gitmeyeceğini söyleyemiyor olmak kalbini paramparça ediyordu. Zaten Ayaz bir şeyler söyleyecek durumda olsa bile Göknur onu duyacak ya da dinleyebilecek bir pozisyonda değildi çünkü hıçkırarak ağlıyordu. Başını Ayaz’ın göğsüne dayamıştı. Zayıf çarpışları suratında yankılanıyordu. Ayaz’ın kalbinin yavaşlığı onu daha da kırılgan bir hale getiriyordu. Sanki şu anda Ayaz’ın kalbi Göknur’un göğsünde atıyordu. El kadar bir hayvanı bile zar zor ayakta tutacak kadar güçsüz olan kalbiyle yıllardır ölüme meydan okuyor ve bir şeyler için çabalıyordu. (Ayaz)-Sana bensiz bir gelecek sunduğum için özür dilerim. Ayaz nedensiz bir istekle Göknur’un bunu duymamasını ummuş ama yine de sesli bir şekilde dile getirmişti. Ne yaparsa şu anda Göknur’u rahatlatabilirdi bilmiyordu. Aslında bir yandan da onu rahatlatmak istemiyordu. Ağlayarak içindeki her şeyi dökmesini istiyordu ki şimdilik rahatlayacağına tamamen rahatlasın. Tabii daha ne kadar bu şekilde devam edebilirlerdi bilmiyordu. Kavga etmeleri sorun değildi ama birbirlerinden bu kadar çok şey sakladıklarını bu şekilde sertçe öğrenmek ikisini de yıpratıyordu. Daha fazla saklayacak bir şeyleri kalmamıştı belki de ama bunları da bu şekilde öğrenmemeleri daha iyi olabilirdi. Ayaz Göknur’un saçlarını okşarken sessizliğini sürdürüyordu. Yanlış bir şey söyleyip onu iyice kırmak istemiyordu. Ufacık bir yanlış anlaşılma bile şu anda bir mermi etkisi yaratabilirdi. Parmaklarını Göknur’un yumuşak saçları arasında gezdirirken hisleri onu ele geçiriyordu. Anlamsız bir hüzün bedenine yayılırken Göknur’un çocuksu masumluğu onu eziyordu. Bu kadar doğru bir insana nasıl bu kadar yanlış yapabilmişti. Aklı almıyordu. (Ayaz)-Seni seviyorum biliyor musun? Kendimi sevdiğimden bile fazla. Abimi sevdiğimden bile fazla. Romanları sevdiğimden bile fazla. Bazen seni çok zorladığım için özür dilerim. Öyle masum ve kırılgansın ki seni kırdığımda beni kesip paramparça etmeni istiyorum. Senin gibi narin birini üzdüğüm için cezalandırılmak istiyorum. Ayaz bir anda neden konuşmaya başladığını bilmiyordu. Sadece başlamıştı işte. (Ayaz)-Her bir zerrene ayrı ilgi duyuyorum. Bütün hayatım senin içinmiş gibi hissediyorum bazen. Attığım her adım, aldığım her nefesin bir amacı varmışta o amaç senmişsin gibi. Ayaz bu hayatta yazmak dışında bir amacı olmadığı için Göknur’a iyi bakmayı kendine bir amaç edinmişti. Göknur’un rahat ve mutlu bir hayat sürmesi kendisinin son göreviymiş gibi düşünüyordu. Kısa süre sonra ölecek bile olsa Göknur için elinden geleni yapıp öyle ölmek istiyordu. Artık öleceğini tamamen kabullenmişti. Sadece geride kalacak olanlar için üzülüyordu. Kendi hayatından vazgeçeli çok olmuştu. Ne yapsa da ne etse de kendi için bir gelişme kaydedemeyecekti. O yüzden elinde ne var ne yok Göknur’a bırakıyordu. Henüz Göknur’un bunlardan haberi olmasa da Ayaz her şeyi ayarlıyordu. Abisinin yardımıyla Göknur için elinden gelenin fazlasını bile ortaya koyuyordu. (Ayaz)-Aslında gibi değil. Hayatımdaki nihai amacım sensin. Senin mutlu olman ve hayatını rahatça geçirmen benim için en önemli şey. Ama gel gör ki son zamanlarda kavga etmeden duramıyoruz. Sanırım sana bir sürü özür borçluyum. Seni bu kadar üzdüğüm için, bu kadar zorladığım için, üstüne gittiğim için, benim ölmemi isteyecek kadar seni yorduğum için… (Ayaz)-Bir zamanlar senin yanındayken konuşmayı bile unutuyordum hatırlıyor musun? O zamanlar her şey çok güzeldi. Bu kadar sorumluluğumuz yoktu. Kavga nedir bilmezdik. Sadece aptallığımla dalga geçip eğlenirdik. (Göknur)-O zamanlar öyle tatlı bir çocuktun ki… sana yapışmamak için zor tutuyordum kendimi. Küçük bir kedi gibi kucaklayıp benimle beraber her yere götürmek istiyordum seni. (Ayaz)-Sen kendinde bir kedi kadardın zaten. Ayaz o zamanlardan beri sürekli Göknur’un dibinde olmaya çalışıp etrafında 4 dönüyordu. Çocuk aklıyla elinden geleni yapıyordu. Ailelerinin yakın arkadaş olması onun için büyük bir lütuftu. Sürekli oynamak için onların evine gidiyor ve durmadan Göknur’un yanında geziniyordu. (Ayaz)-Sana sarılmak bile büyük bir hayaldi o zamanlar. Şimdi ise göğsümde yatıyorsun. Ayaz belini zorlayıp Göknur’u alnından öptü. Göknur ise biraz hareketlenip Ayaz’ı dudağından öptü. (Göknur)-Öyle değil böyle yapacaksın. (Ayaz)-Tamam öyle olsun. Diyen Ayaz gülümseyerek Göknur’u dudağından öptü. (Ayaz)-Daha iyi misin? (Göknur)-Biraz. Kalbim hala paramparça. (Ayaz)-Hepsi bir gün geçecek. Ne kadar sürer bilmiyorum ama alışacaksın. Yokluğuma da alışacaksın. Her ne kadar yok olmak istemesem de bende sensizliğe alışacağım. Ama şimdilik, en azından hala vaktimiz varken birlikteliğimizin tadını çıkaralım diyorum. Ayaz Göknur’un yanaklarını avuçları içine alırken sönmüş gözlerini parlak gözlerine dikmişti. (Göknur)-Hiç bitmeyecekmiş gibi yaşayalım. Yarını düşünmeden.
|
0% |