@aristokrat
|
Ayaz Göknur’un dudaklarındaki sıcaklık hissiyle buluştuktan sonra derin bir nefes aldı. Göknur ile dip dibe olmayı seviyordu ama üzgün bir şekilde değil. Göknur’un kendisi yüzünden mutsuz olması ona çok dokunuyordu. Göğsünde yatan dünyalar güzeli bu kızın üzülmesini gerçekten istemiyordu. (Ayaz)-Peki. Dedi sessizce. (Ayaz)-Hiç bitmeyecekmiş gibi yaşayalım bu hayatı. Yarını düşünmeden, yarının belirsizliğine inat… Ayaz’ın bu sözleri Göknur’u biraz bile olsa rahatlatmayı başarmıştı. Sevdiği adamın yanında olmanın verdiği rahatlık kalbini ısıtıyordu. Bu anın tadını çıkartmaktan başka çareleri yoktu çünkü Ayaz için belirsiz bir gelecek yoktu. Ayaz’ın geleceği en başından belliydi. Ama şu anda, tam burada, birbirleri için güvenli bir sığınak gibi sapasağlam duruyorlardı. Durmak zorundalardı. Karanlığın ve aydınlığın tam ortasında duran çehreleri birbirlerini kaybetmemek için sıkı sıkıya bağlanmıştı. (Ayaz)-Her şeye rağmen benimle olmayı seçtiğin için teşekkür ederim. Sen olmasaydın bu kadar uzun süre yaşayamazdım belki de. Ayaz Göknur’a karşı inanılmaz bir minnet besliyordu. Hatta şu anda onu hak etmediğini bile düşünüyordu. Bu kadar derin bir karanlığı aydınlatmak için kalbini karanlığın derinliklerine bırakan bu cesur kadını nasıl hak edebilirdi ki? (Ayaz)-Sadece… boş ver. Önemli bir konu değil. Ayaz çokta önemli bir şey söylemeyeceği için konuşmaktan vazgeçmişti. Ortamı tekrardan gerecek konulara girmenin bir anlamı yoktu. Gece o şekilde ilerlemeye devam ederken uzun süre daha sarılmaya devam ettiler. İkisinin de buna ihtiyacı olduğu kesindi. Çünkü şu anda Göknur’un kalbi az önceki bağırıp çağıran halinden bile daha hızlı çarpıyordu. Ayaz’ın kokusunu, zayıfta olsa kalbinin çarpışını özlemişti. Soğuk sayılabilecek olsa da kalbini ısıtmayı başaran o sıcaklığı özlemişti. Kollarını Ayaz’ın narin bedenine dolayıp ona sahip olduğunu hissetmeyi özlemişti. Aynı şeyler Ayaz için de geçerliydi. Göknur’un sıcaklığı ve deli dolu aşkıyla sarhoş olmayı özlemişti. Kadehlerden taşacak kadar canlı olan bedeninin kıvrımlarını özlemişti. Ölü ruhundaki çiçekleri besleyen o keskin bakışları özlemişti. Karşı koyamadıkları arzularına bir kez daha yenilmek istiyorlardı. Aşkın her parçasına sahip olmak herkesin sahip olabileceği bir şey değildi ama onlar aşktan bile fazlasına sahiplerdi. Ayaz’ın kalp çarpıntılarının kriz anlamına gelmediği tek zaman buydu belki de. Beynini ve ruhunu dolduran tek kadının sıcaklığını bedeninin derinlerinde hissetmek ona hayatın yaşanabilir olduğunu hatırlatıyordu. Göknur’un her bir zerresi kendi zerresizliğinde hayat bulurken kalbi ilk defa ölmek için değil yaşamak için atıyordu. Biraz daha yaşamak ve bu sıcacık anı uzatmak için çabalıyordu. Uzun zaman sonra gerçekten canlı hissetmek onu daha da heyecanlandırıyordu. Bedeni Göknur’un ritmine ayak uydurmaya çalışırken zihni bedeninden ayrılmış ve ruhu çoktan Göknur’un ruhuna teslim olmuştu. Göknur’un kendisini kontrol etmesine tamamen izin veriyordu. Onun canlılığından bir parça alıp kanının kaynamasına deli oluyordu. Heyecanı ve şehveti Göknur’un yaptığı her zarif hareketle daha yukarılara tırmanıyor ve karanlığını yok ediyordu. Güneşin sıcaklığında yanmak anlamına gelse bile o güneşten uzak duramıyordu. Her hareketle, her nefesle artan çekimine karşı koyamıyordu. Ruhunu onun ellerine teslim etmek kesinlikle doğru karardı. Her bir dokunuş, her bir nefes birbirlerine olan derin bağlılıklarını, içlerinde yatan o teslimiyeti gün yüzüne çıkartıyor ve geceye meydan okuyorlardı. (Ayaz)-Beni bağlı tutan tüm zincirleri kırmanı istiyorum. Göknur Ayaz’ın bedeniyle iç içe olduğu bu durumdan tarif edilemez bir zevk alıyordu. Ayaz’ın teslim olmuş bedenine iyi baktığından emin olmak için nazik davranıyor ve onun içindeki karanlığı şefkatiyle aydınlatmaya çalışıyordu. Onu düştüğü o derin karanlıktan kurtarmak için her şeyini sunmaya hazırdı. Ayaz’ın kendisine teslim olması bile onun içindeki kurtarma isteğini tetikliyor ve ona daha sıkı yapışmasını sağlıyordu. Ellerini yavaşça bedeninde gezdiriyor ve tüm o cansız bahçeye hayat veriyordu. Bedenlerinden dökülen her bir ter damlası o bahçeyi suluyor ve karanlığı çiçeklerle süslüyordu. Göknur’un aşkı Ayaz’ın kaybolduğu o karanlık yolları yeşerterek bir çıkış yolu sunuyordu. (Göknur)-Zincirlerini parçalayıp seni özgürlüğe kavuşturacağım. Aşkları başlarını döndürürken dudakları bir kez daha buluştu ve Ayaz’ın gözleri hayatında ilk defa parlamaya başladı. Göknur’a karşı hissettiği derin hisler onu hayata döndürüyordu. (Göknur)-Gerekirse seninle birlikte yanıp kül olacağım ama yine de seni o karanlıktan kurtaracağım.
|
0% |