@aristokrat
|
(Zeus)-Tch! Mikail'in yenilmesi beklediğim bir şey değildi. (Kral)-Mikail önemli değil. Diğer üçü şu anda baskın taraflar. Ama her an dengeler değişebilir. Ayrıca, çok sevgili Ejder Soykıran'ın da durumu o kadar iyi görünmüyor. Baksana dövüşün başından beri tepki bile veremiyor. (Zeus)-Ne bekliyordun ki? O lanet şerefsiz bir mühürleri olmayan 10 bin insanla başa çıkamaz. Zeus Ejder'in ölümünü göreceğini düşündükçe dudaklarını yalıyordu. Onun ölümünü hayal etmek bile içinde hakim olamadığı duyguların yükselmesine sebep oluyordu. Bir an önce Ejder'in parçalanmış bedenini görmek istiyordu. *** Rose, Mikail'i yenmiş olsa da diğer üçünün savaşları hala devam ediyordu ve melekler az bir farkla baskı kuruyorlar gibi görünüyordu. Ama durumun böyle olmasından sıkılan birisi vardı. Hem de çoook ama çok sıkılan birisi. (Ejder)-Sanırım 10 bin insanın birleşimi de bana zarar veremeyecek. Heyecanlanmıştım halbuki. Neyse, sanırım biraz eğleneceğim. Ejder tek hareketle bacağını ışık formunun parmakları arasından kurtardı ve yere indi. Ardından hafifçe zıpladı ve havada yatar pozisyona geçti. Işık formunun dibindeydi. Ayakları sadece yarım saniyeliğine ışık formunun göğsüne değdi ve Ejder bunu kullanarak kendisini fırlattı. Bir sonraki an ise 3 melek birden hareketsiz kaldı ve kanlar kusarak oldukları yere yığıldılar. (Zeus)-Ne oluyor lan!? (Sayk)-Ne oldu lan az önce? Hoy Azrail! Niye yere yığıldın!? Daha dövüşümüz bitmedi. (Ejder)-Peki, şimdi ne yapsam? Ejder meleklerin kalplerini gösteri yaparcasına havada çeviriyordu. 3 meleğin kalbini söküp oradan uzaklaşması 1 saniye bile sürmemişti ve kimse onu görememişti. (Zeus)-O şerefsiz. Gerçekten dediğin kadar var Kral. (Kral)-Sana söyledim. Çok hızlı. Bugüne kadar gördüğün herkesten daha hızlı hem de. Ejder boyut sınırından dünyaya vardığında zaten bunu dile getirmişti. Katrilyonlarca ışık yılı mesafeyi 1 saniyenin altı bir sürede kat etmek deli işiydi. (Ejder)-Ah buld... Ejder tam yapacak şeyi bulduğunu söylerken arkasına dönüyordu ki aniden suratına bir yumruk yedi ve yediği yumruk onu fırlattı. (Zeus)-Yine de hala bir şansımız var. Yarattığımız canavar bunu başarabilir. 10 bin kişilik ışık formu, Zeus'un gözünde bir canavardı. Ve Ejder'i yenebilirdi. Yine de Zeus'un gözden kaçırdığı çok önemli bir nokta vardı. Yediği yumrukla birlikte savrulan Ejder onlarca kez takla atarak yerde yuvarlandı ve en sonunda elini yere saplayarak daha fazla takla atmasını engelledi. Ayağa kalkarken başını salladı ve saçında toplanan toprakları def etti. Sonra da koşu pozisyonu aldı ve tüm gücüyle ileri atıldı. Ancak ışık formu o anda dibinde belirdi ve Ejder daha yerinden bile kıpırdayamadan karnına yumruğu geçirerek onu gökyüzüne fırlattı. Ardından ağzını açtı ve beyaz bir enerji dalgası Ejder'i yok etmek üzere yola çıktı. Ejder havada olduğu yerde döndü ve gelen ışına tekme atarak ikiye ayırdı. Hemen ardından da uçarak ışık formuna saldırdı ve direkt olarak çarparak ışık formunu yere gömdü. Bunun üzerine yer beyaz bir şekilde parladı ve ışık formu üzerindeki toprağı yok ederek yer altından çıkıp hızlıca Ejder'e atıldı. Ejder eğilerek gelen yumruğu atlattı ve bir aparkat denedi ancak Ejder harekete bile geçemeden ışık formu harekete geçti ve dizini Ejder'in suratına oturttu. Ejder yediği dizle birlikte geri savurulurken ışık formu ileri atıldı ve bir tekmeyle Ejder'in yönünü değiştirdi. Sonra bir kez daha atıldı ve bir tekme daha savurdu. Ancak bu sefer Ejder yere çok yakın olduğu için tekmesini toprağa sokmak zorunda kaldı ve toprağı ezerek Ejder'e tekmesini attı. Tekmeyi yiyen Ejder bir kez daha gökyüzüne savruldu. Bir an sonra da koca bir toprak parçası Ejder'e çarparak dağıldı ve Ejder hareketsiz bir şekilde yere düştü. Yere düştükten sonra kendisi zorlayarak oturur pozisyona geçti ve kan tükürdü. (Ejder)-Hakkını vermeliyim. Bu çok sağlam bir darbeydi. "Bu şekilde davranmak ne kadar sıkıcı be. Neyse." Ejder yavaşça ayağa kalktı ve yumruklarını sıkarak pozisyon aldı. Bunu gören ışık formu harekete geçti ve koşmaya başladı. Anında ışık hızını aştı ve gözden kayboldu. Zaten ışık formu gözden kaybolur kaybolmaz Ejder'de kaybolmuştu. Ejder'in ortadan kaybolma nedeni belliydi. Işık formu onu yakalamıştı. Hatta şu anda dünya etrafında tur atıyorlardı. Çoktan 30 turdan fazla atmışlardı ve Ejder'in sırtı aşınmaya başlamıştı. Işık formu sürtünme kuvvetini kullanarak Ejder'e zarar veriyordu. Ejder ise dirsekleriyle ışık hızında hareket eden ışık formuna vuruyordu. Işık formu onu bırakırsa sahip olduğu momentumla kilometrelerce savurulurdu ve fazlasıyla zarar görürdü ancak ışık formunun onu bırakmak gibi bir niyeti yoktu. Ya da iyice hızlandıktan sonra onu bırakmayı planlıyordu. Gerçi zaten ışık hızının 3 katı bir hızla hareket ediyordu ama daha fazla hızlanabileceğini bildiği için Ejder'i bırakmıyordu. (Ejder)-Bıraksana lan beni! Gidip Zeus'u parçalarına ayıracağım! Sana bırak dedim! Ejder dişlerini sıkarak bağırıyordu. Dirseklerini ne kadar çok vurursa vursun ışık formu tepki vermiyordu ve onu sıkmaya devam ediyordu. (Ejder)-Biraz daha sıkarsan iç organlarımı kusacağım sal artık lan beni! Çatlak canavar! Işık formu biraz daha hızlandıktan sonra beklenmeyeni yaptı ve aniden zıplayarak atmosferin dışına çıktı. Sonra da Ejder'i boğazından tutarak gerildi ve önüne çıkan ilk gezegene fırlattı. Ejder gezegene çarptı ancak durmadı ve gezegeni delip geçti. Sonra da uzay boşluğunda ilerlemeye devam etti. Işık formu ise küçük boyutlarda bir göktaşının üzerine basarak yeniden zıpladı ve ayaklarını Ejder'in karnına geçirdi. Ejder kan kustu ve savrulmaya devam etti. Ve bir gezegene çarparak durdu. "Işık formu o kadar zayıf ki bu kadar darbeyle bile sadece güneş sisteminin sonuna yaklaşabildik. Aynı hareketleri ben birine yapsaydım çoktan binlerce evren uzağa gitmiştik. Neyse, bari dünyaya geri dönelim." Ejder üzerine çakıldığı gezegende ayağa kalkıp birkaç defa zıpladı ve ışık formunu bekledi. Işık formu birkaç saniye sonra belirdi ve Ejder yerinden fırlayarak ışık formuna bir yumruk attı. Ve ışık formu gözden kayboldu. (Ejder)-Hay senin, bir anlığına kendimi tutamadım ve fazla güç kullandım. Dünyaya göndereceğim canavarı güneş sisteminin diğer ucuna gönderdim. Ejder yerden yükseldi ve hızla uçarak ışık formunu gönderdiği yere uçtu. Bu sefer fazla güç kullanmayacak ve ışık formunu doğruca dünyaya atacaktı. *** Ejder, ışık formunu dünyaya fırlattıktan sonra rolüne devam ederek dünyaya çakıldı. Bilerek savaştıkları noktayı hedef almıştı. Işık formu ayakları üzerine inerken Ejder kanlar içinde ve hareketsiz bir şekilde yere çakılmıştı. (Zeus)-Ah, hareket etmiyor. Ölmedin değil mi lan!? Pişt! Cevap versene! Seni öldüren kişi ben olacağım. (Ejder)-Ölmedim göt herif ölmedim. Hala hayattayım. Ama aptallığın yüzünden ölebilirim. Ejder'in sesi oldukça zayıftı. Her an ölebilirmiş gibi hissettiriyordu. (Zeus)-Aptallığım yüzünden ölebilir misin? O nereden çıktı lan şimdi? (Ejder)-Gerçekten çok kolay kandırılıyorsun. Çocuk beynine sahip gözü dönmüş bir salaksın o kadar. (Zeus)-Boş yapma da soruma cevap ver! Vereceğin cevaba göre ölümün acılı ya da acısız olacak. (Ejder)-Etrafına bir baksana Zeus. Neden Medusa'da dahil olmak üzere benim yanımda savaşan kimse korkmuş ya da endişeli değil? Sence neden çok sakinler? Zeus şöyle bir etrafı süzünce fark etmişti ki durum gerçekten de böyleydi. Savaşın başından beri zarar gören tek kişi Ejder'di ancak ne Medusa ne Rose ne de diğerleri en ufak bir tepki bile vermemişlerdi. Ejder bunu söyledikten sonra Zeus bu durumu saçma bulmaya başlamıştı. O sırada ise Ejder yavaşça ayağa kalkıyordu. (Ejder)-Cevabını duymak ister misin? Ya da dur. Önce senin aptallığını açıklayayım. Açıklayayım ki ne mal olduğunun farkına var. Aptal olmanın nedeni şu. Kibrin. Kibrin seni öyle bir körleştiriyor ki gösterdiğim en ufak bir zayıflıkta benim ne kadar güçlü olduğumu unutuyorsun ve yenileceğimi düşünüyorsun. Ejder'in bedenindeki yaralar hızla iyileşmeye ve yüzünü kaplayan kanlar silinmeye başladı. (Ejder)-Ama ben bunların hepsini bilerek yapıyorum. Doğruyu söylemem gerekirse acı dediğimiz şeyin ne tür bir his olduğunu unuttum ve 10 bin insanın mühürlerini kaldırınca gerçekten bana acıyı hissettirebileceğini düşünerek heyecanlandım. O yüzden de bana saldırmasına izin verdim. Ama ne kadar saldırırsa saldırsın en ufak bir acı bile hissetmedim. Ejder'in bedenindeki bütün yaralar iyileşmişti ve hiçbir kanaması bulunmuyordu. (Ejder)-Yani demem o ki, bu kadar zayıf bir canlıyla gerçekten de benim gibi bir canavarı yenebileceğinizi mi düşündün!? Ejder elini ışık formuna uzattı ve parmağının ucuyla hafifçe dokundu. Ve 10 bin mühürsüz insandan oluşan ışık formu, paramparça olarak geride hiçbir şey kalmayana kadar yok oldu. (Kral)-Sen nasıl bu kadar çok.!? (??)-Boşuna uğraşma Yeşim Taşı Kralı. Az önceki saldırıda kaç saldırı olduğunu ben bile sayamadım.
|
0% |