@aristokrat
|
Sayk, Scarlet, Dia, Rose dörtlüsü Kriyus'u devirdikten sonra Zeus neredeyse kendi kendini yemeye başlayacaktı. Öylesine öfkeliydi ki bir an önce hepsini yok etmek istiyordu. Gözleri kıpkırmızı olmuştu ve dudakları paramparça haldeydi. Resmen öfkesini kendi bedeninden çıkartıyordu. (Tathagata)-Sakinleş artık Zeus. Kriyus fazla kibirliydi. Ayrıca 4'e karşı 1 mücadele etti. (Zeus)-Siktir git! Daha 4 kişiye karşı koyamıyorken nasıl kendine tanrı olarak seslenebiliyor!? İşe yaramazlığınız beni deli ediyor! Zeus artık öfkesi yüzünden doğru düzgün düşünemiyordu. Tek istediği şey bir an önce Ejder'in yok olup gitmesiydi. (Tathagata)-Sana sakin ol dedim! Az önce Kral öldü. Aynı şekilde tanrıda. Ejder ve maymun şu anda dünyaya dönüyorlardır. Sakin kalmak zorundasın. (Horus)-Tathagata haklı Zeus. Öfkene hakim olmalısın. Ayrıca Ejder buraya gelmeden önce hala biraz zamanımız var. Bu zamanı doğru kullanırsak... (Lucifer)-Kullanırsak ne? Ejder gelmeden önce kızlara zarar verebiliriz mi diyecektin? Lucifer yavaşça ayaklanırken keskin bir dille bu konuşması yapmıştı. Hiçbirinin kızlara dokunmasına izin vermezdi. Zaten böyle bir girişimde bulunsalar bile anında en güçlü formuna geçip hepsini yok ederdi. (Lucifer)-Yerinizde durun ve Ejder'in gelmesini bekleyin. Tırnakları uzun bir canavarı sizi kaşıması için kışkırttınız ve şimdi de sırtınız yara olur diye o canavardan uzak duruyorsunuz. Siz gerçekten de tanrı denilmeyi hak etmeyen değersiz çöp parçalarısınız. (Tathagata)-Sen ne.!? (Horus)-Sakin ol Tathagata. O haklı. Şu anda buradaki en güçlü kişi o. Elimizden bir şey gelmez. Lucifer'in sert sözlerinin ardından Tathagata ileri çıkmak için hareketlenmişti ancak Horus kolundan tutarak onu durdurmuştu. Durumu iyice okumuş ve Lucifer'e bulaşmamanın daha iyi olduğu kanısına varmıştı. Ayrıca Lucifer haklıydı. En güçlü sergilediği performans çok aşırıydı ve hepsini rahatlıkla öldürebilirdi. Hepsi aynı anda saldırsalar işler değişebilirdi belki ama yine de o riske girmeye değmezdi. Zaten Ejder birazdan oraya varmış olacaktı. Yani Lucifer'le savaşmaya başlasalar bile savaşları başladıktan kısa bir süre sonra Ejder gelecek ve savaşı sonlandıracaktı. Bu kadar büyük bir riske girmelerine gerek yoktu. Çok büyük bir şey olmadığı sürece Ejder onlara saldırmakla uğraşmıyordu. Ejder'in bu rahatlığını kullanarak onu mental olarak çökertebilirlerdi. (Tathagata)-Dua et Horus engelledi, yoksa... (Lucifer)-Horus engellemese bile hiçbir sikimi yapamazsın zaten! Sana cehennemin en derin karanlığında hiç bitmeyecek işkenceler uygular ve hayatını yok edip her gün binlerce defa ölmeni sağlarım. (Horus)-Yeter! İkinizde! Didişmeyi kesin. Yapmamız gereken tek şey Ejder'i beklemek. Horus aniden sesini yükselterek hem Tathagata'yı hem de Lucifer'i susturmuştu. Şu anda ilk önceliği Ejder buraya geldiğinde konuşmalarıyla onu zihnen parçalamaktı. Ancak kaçırdığı bir nokta vardı. O da... (Ejder)-Gerçekten de beni zihnen çökertebileceğini mi sanıyorsun sen? Ejder'in sesi aniden gökyüzünde yankılandı ve sonra da gökyüzünde belirdiler. Wukong o mesafeden aşağı atladı ve düzgün bir iniş gerçekleştirdi. Ejder ise sakince süzülerek yere inmeyi tercih etti. Yere indikten sonra da elinde bir kafa belirdi ve o kafayı Zeus'un önüne fırlattı. (Ejder)-Sende kalabilir. İstediğim acıyı bana tattıramadı. (Zeus)-Hahahaha! Öyle mi diyorsun lan!? Peki o sikik aklınla bana yalan söyleyip söylemediğini nereden bileceğim!? (Ejder)-Bir şey mi içirdiniz lan buna konuşurken titriyor? Ejder bu soruyu sorarken doğrudan Lucifer'le göz teması kurmuştu ve Lucifer başını sallayarak "hayır" cevabını vermişti. (Ejder)-O zaman kudurdu bu. Pişt Horus! Kısırlaştırdınız mı bunu!? Ejder işin ciddiyetinden o kadar uzaktı ki yaptığı ilk şey dalga geçmek olmuştu. Horus ise Ejder'in aşağılayıcı sorusuna karşı hiçbir şey dememişti. Hatta Ejder'le göz teması kurmaktan çekinmişti. (Zeus)-...çın... (Horus)-Ha? Zeus aniden bir şeyler geveledi ancak Horus ne dediğini anlayamadı. (Zeus)-...rı açın... (Horus)-Ne diyorsun Zeus? Hiçbir şey anlaşılmıyor. (Zeus)-Şu siktiğimin boyut kapılarını açın diyorum lan! Neyini anlamıyorsun!? Zeus bir anda sağ eliyle suratının sağ kısmını kapatmış bir şekilde başını kaldırdı ve kalın bir ses tonuyla kulak tırmalayan bir şekilde konuştu. Sarı gözleri deliler gibi parlıyordu. (Zeus)-Gerekirse dünyayı gerekirse bütün galaksiyi o da yetmezse bütün evreni yok edeceğim! Hepsi yok olana kadar asla ama asla durmayacağım! (Horus)-Kapıları açmak mı? Asla olmaz Zeus! Çıldırdın mı sen!? Buna asla izin vermem! Zeus çoktan düşünce yetisini kaybetmişti. Tek isteği Ejder'in, hayır, önünde duran herkesin yok olmasıydı. (Zeus)-Çıldırmak mı!? Çıldırmak mı!? Ne çıldırması lan!? Sana çıldırmış gibi mi görünüyorum ben!? Ha!? Çıldırmış gibi mi görünüyorum!? O piç kurusu savaşın başından beri ne ejderhaların gücünü kullandı ne de ikinci kişiliğine geçti! Hepimizi sadece saf gücüyle dize getirdi ve getirmeye de devam ediyor! Şimdi o lanet kulaklarını aç ve beni iyi dinle! O şerefsiz eğer yapmak isterse şu anda burada bulunan 20 milyardan fazla kişiyi anında silebilir ve bunu yaparken terlemez bile! Böyle bir durumdayken senin bir şeye izin vermeyeceğini umursayacağımı falan mı düşünüyorsun sen!? (Horus)-İyi de kapıları açarsak gelecek olanları dünya kaldıramaz! (Zeus)-Dünya umurumda bile değil! Sadece o koduğumun kapılarını aç! Hayır! Sadece kapıları açma! Yıllar önce Ultima'nın öldürdüğü milyarlarca tanrının elinin altında bulunan bütün havarileri de buraya getir! Kutsal Diyar'lardaki herkesi çağır! Yarı tanrıları ve yarı tanrı adaylarını da unutma! O lanet olası şerefsizi yok etmek için gerekirse bütün bu boyutu yok ederim. Hala Ultima'nın milyar yıl önceki güç seviyesine ulaşmış değil! Anladın mı beni!? Bu gezegenin tepesinde trilyonlarca canlı görmek istiyorum! Şimdi ya dediğimi yap ya da ondan önce seni öldürürüm! Zeus tam anlamıyla kafayı yemişti. Sözleri ve hareketleri bunun net bir kanıtıydı. Zeus'un iflah olmayacağını anlayan Horus ise çaresiz bir şekilde kollarını iki yana açtı ve... (Horus)-Size sesleniyorum Kutsal Diyarlar! Tüm enerjinizi kullanın ve her şeyi belirleyecek olan bu kapıları büyütün! Büyütün ve Ejderha İmparator'a karşı içinizde tuttuğunuz bütün öfkeyi sonuna kadar kusun! O anda tam da Zeus'un istediği oldu ve boyut kapılarının hepsi genişleyerek büyümeye ve hızla birleşmeye başladı. Kapılar inanılmaz bir hızla büyüyorlardı. Onlar büyüyüp birleştikçe içlerinden çıkan canlı sayısı artıyordu ve bu olay her geçen saniye daha da artıyordu. Kapılardan gelenlerin sayısı daha birkaç saniye öncesine kadar 20 milyardan biraz fazlaydı ancak şu anda çoktan 300 milyarı aşmışlardı. (Zeus)-Yetmez! Yetmez! Yetmez! Yetmez! Yetmez! Yetmez! Yetmez! 300 milyar bile ilgisini çekmiyor. Daha daha daha da fazlası gerekli! Çok ama çok ama çok daha fazlası gelmeli! Korkmalı! O bile korkmalı ve korkuyu iliklerine kadar hissetmeli! Bir köpek gibi yalvarıp merhamet dilenmeli! Zeus bu konuşmayı yapana kadar kapılar biraz daha büyümüş ve iyice birleşmişlerdi. Çok geçmeden tek ve ucu bucağı görünmeyen bir kapı haline geleceklerdi. (Zeus)-Daha fazla! Daha fazla! Daha fazla! 700 milyar bile onu ilgilendirmiyor. *** (Zeus)-Bu kadarı da yetmez! 3 trilyon kişi bile ilgisini çekmiyor. 3 trilyon kişi bile umurunda değil! Beni daha ne kadar küçük görebileceksin Ejder Soykıran!? Karşında 3 trilyon kişiyle duruyorum ama tek yaptığın şey beni izlemek! Karşında daha ne kadar küçülebilirim!? *** Kapılar artık birleşmiş ve ucu bucağı olmayan "tek" bir kapıya dönüşmüştü. Ama diğer yandan artık kapılardan hiçbir şey gelmiyordu. Çünkü gelebilecek daha fazla canlı kalmamıştı. Çoklu evren sistemlerindeki bütün canlılar buradaydı. Yani, kutsal olan tüm varlıklar. Devler, yarı tanrılar, yarı tanrı adayları, başka tanrılar, valkürler, melekler, titanlar ve dahası. (Ejder)-Dediğim gibi. Gerçek savaş şimdi başlıyor. Herkes korku ve endişe içinde dünyanın etrafına toplanmış, hayır, bütün güneş sistemini saran sayısız canavara bakarken Ejder oldukça sakin görünüyordu. Ejder'in gerçek savaş dediği şey ise tek başına bütün bu canavarlara saldıracak olmasıydı. Yapmayı planladığı bu delice şey onun ne kadar güçlü olduğunu bir kez herkese kanıtlayacaktı. Onun için gerçek savaş buydu. Tek başına 121 trilyondan fazla canlının arasına dalıp hepsini yok etmek. (??)-Ahh, ah. Uyuyakalmışım ya. Ah, en son ben geldim sanırım. Ejder canlıların arasına dalmak için sabırsızlanırken uğursuz bir enerji tarafından sarıldı ve suratındaki gülümseme biraz daha genişledi. (Ejder)-Bu uğursuzluk, bu kasvet... Ejder parlayan gözlerini sesin geldiği yere çevirdi. Daha doğrusu başına portalın orta kısımlarına, gökyüzüne kaldırdı. (Ejder)-Çok lezzetli! Ejder büyük bir zevkle dudaklarını yaladı. (Zeus)-Sonunda en büyük kozum geldi. (Ejder)-Bana güzel bir yiyecek getirmişsin Zeus. (??)-Hey! Ben bir yiyecek değilim tamam mı? Sadece seni öldürmeye geldim. (Ejder)-Yapabiliyorsan yap bakalım... Ejder gözlerini biraz hareket ettirdi ve gökyüzünde asılı duran ateşli kadının gözlerine dikti ve adını dile getirdi. (Ejder)-Pandora.
|
0% |