@aristokrat
|
Ejder zaman diliminden içeriye girdikten sonra kendini bir ormanın içinde buldu. (Ejder)-Bu orman bu kadar geniş miydi lan? Etrafa bakınırken kendi kendine bu soruyu sordu çünkü savaş başladıktan kısa bir süre sonra tüm orman yok olmuştu. Kendisine sorduğu bu sorunun ardından yürümeye başladı. Herkesin enerjisini hissettiği için gideceği yeri net bir şekilde biliyordu. Gerçi bilmeseydi de bir sorun olmazdı. Sonuçta mevcut hızıyla anında çevreyi dolaşarak yerlerini bulabilirdi. Ama aralarında çok güçlü birkaç kişi olduğu için enerjileri rahat bir şekilde hissediliyordu. Savaşın başlamasına daha birkaç olduğunu düşünüyordu ve o yüzden de yavaşça ilerliyordu. Ama ilerledikçe bir şeyleri fark etmeye başladı. (Ejder)-Neden şimdiden 10 trilyon kişi hissediyorum ben? Yanlış zamana mı gel... dim..? Hayır gelmedim. Ejder saçma bir şekilde 10 trilyon kişinin enerjisini hissediyordu ve hissettiği enerji sayısı her saniye artıyordu. İlk başta yanlış zamana geldiğini düşünmüş olsa da aniden bir şey kafasına dank etti. Geçmişe geldiği için uzay – zaman sürekliliği bozulmuştu ve geçmişe gelmiş bile olsa yaşanan şeylerde değişiklikler meydana gelmişti. (Ejder)-Kötü şeyler olacakmış gibi hissediyorum. Gerçi beni geçmişe döndürecek kadar kötü şeyler yaşandıktan sonra daha kötü ne olabilirse artık? Ama yine de, bu sefer olacaklar konusunda daha fazla bilgiye sahibim. Of ya. Hala birilerini kurtarmak için geçmişe geldiğime inanmakta zorlanıyorum. Geçmişe dönmek bir kenarda dursun birilerini kurtarmayı istemek bile Ejder için ilk defa gerçekleşen bir şeydi ve Ejder bu isteğine alışmakta zorluk çekiyordu. Bugüne kadar kendisine bile önem vermemiş birisi olarak başkalarına önem vermenin ne anlama geldiğini anlamlandırmakta hala zorlanıyordu ve neden onları kurtarmak istediğini bilmiyordu. Sadece o an için içinden öyle gelmişti. Neden Medusa'ya bu kadar düşkün olduğunu, onun yanındayken neden istediği gibi davrandığını, neden sürekli onun yanında olmayı, sürekli olarak kokusunu içine çekmeyi ve narin bedeninin sıcaklığının hissetmeyi istediğini bilmiyordu. Ama gelecekte bu his ve isteklerin ne anlama geldiğini bulacağından emindi. Medusa'yla daha fazla zaman geçirirse bu soruların cevaplarına ulaşacaktı. Bunu biliyordu. Ama Medusa'nın yanında daha fazla kalabilmek için ilk önce onu koruması gerekiyordu. (Ejder)-Ah, sayıları 100 trilyonu buldu. Uzay – zaman sürekliliğinin içinden geçmiş bulunmaktayım. Daha savaş başlamadan tüm adamlarını getirdiler. Gerçi böylesi daha iyi. Onları öldürmek için beklememe gerek kalmamış olacak. Ejder bu sefer hata yapmayacak ve onları acı içinde süründürerek yok edecekti. Mevcut gücüyle birlikte 6 ejderhanın mührü de açıktı. Yani 100 trilyonluk bir orduyu yok etmek için yeterde artardı bile. Ejder yavaş adımlarla diğerlerinin olduğu noktaya yaklaştı ve ağaçların arasından onları gözlemeye başladı. Konuşmalarını biraz dinledikten sonra araya girecek ve savaşı başlatacaktı. Ancak onlara bakarken aniden gördüğü bir kişiyle birlikte tüyleri dikildi ve göz bebekleri incelerek hedefine odaklandı. Ardından da çılgın bir kana susamışlık baş göstermeye başladı. (Ejder)-Sen..! Gördüğü kişi gelecekten gelen Ejder Soykıran'dı. Hata yoktu. Gerçekten de oydu. Yanında da bu zamanın orijinal Ejder'i vardı. Orijinal Ejder, geçmişe dönen Ejder'le tıpatıp aynı görünüyordu ve gelecekten gelen Ejder'de birkaç değişikliğe sahipti. Tek kolunun siyah ve tek gözünün kırmızı olması gibi. Bu özellikleri de onu açık ediyordu. Ejder bütün öfkesiyle birlikte ağaçların arasından çıktı ve haykırdı. (Ejder)-Sen..! Herkes bir anda öfkeyle dolup taşan bir Ejder gördüğü için şaşırmışlardı. (Ejder)-Geri çekil! Bu zamanın orijinal Ejder'i aniden bağırdı ve Ejder'i geri göndermeye çalıştı çünkü onun bir tanrı olabileceğinden şüpheleniyordu. Ejder ise bir adım atarak yerinden kayboldu ve bir an sonra bu zamanın orijinal Ejder'i paramparça olarak etrafa saçıldı. (Rose)-Ejder! (Medusa)-Ejder! (Ejder)-Sen..! İlk seferinde savaşta değildin! Kaçtın! Diğerlerini yalnız bıraktın! Tıpkı en başında da savaştan kaçıp bu zamana geldiğin gibi! Ve tam o anda Ejder'in aklına Neo ile yaptığı bir konuşma geldi. -Bütün varoluşta senden yalnızca bir tane var Ejder. Seninle aynı özelliklere ve görüntüye sahip sonsuz sayıda Ejder var ancak yalnızca sen, Ejderha İmparator'sun. 7 Efsanevi Ejderha olarak biz zaman, mekan ya da benzeri kavramlardan bağımsız varlıklarız. Yani bizde varoluşta tekiz. Kısacası başka evren, boyut ya da gerçekliklerdeki Ejder'lerin hiçbirisi senin kadar güçlü olamaz. Bu konuşma Ejder'in zihninde yankılandığında Ejder bir şeyin farkına vardı. Az önce öldürdüğü Ejder ve şu anda karşısında duran Ejder zayıftı. Savaştan korkup kaçmaları çok doğaldı. Yeterince güçlü değillerdi. Bu hayatta yer almalarına gerek yoktu. Soykıran ismini lekelemekten başka hiçbir işe yaramıyorlardı. Ejder gözlerini gelecekten gelen Ejder'in gözlerine dikti ve gülmeye başladı. (Ejder)-Hahahahaha!!!!!!! Ne bekliyordum ki zaten. Sen sadece basit bir insansın. Güçlü falan değilsin ve savaştan bir korkak gibi kaçtın! O anda Ejder'in gözleri kızıllaştı ve... (Ejder)-Ah hiç fark etmez. Lütfen öl! Diyerek gelecekten gelen Ejder'in üzerine atıldı ve tek hareketle kafasını uçurdu. Gelecekten gelen Ejder'in kafası uçtuğu için biraz sakinleşmiş olsa da hala öfkeliydi. Tuhaf bir şekilde Rose ve Medusa'nın bu zamanın orijinal Ejder'i için endişelenmiş olması ona dokunmuştu. Ama kendisi bu duygunun ne olduğunu bilmediği için sadece anlamsız bir his olarak düşünmüştü. (Ejder)-Size gelince, benden korkmayı kesin aptallar. Ben gerçek olanım. Yani, onlarda gerçek olanlardı ama değillerdi de. Aman ya. Neden bunu anlatma gereği duyuyorum ki ben. (Zeus)-Hoy! Az önce nereden çıktın sen!? (Ejder)-!? Ejder Rose ve diğerlerine bakarak bu konuşmayı yapmış ve anında açıklama yapmaktan vazgeçmişti. Ejder elini alnına dayamışken Zeus ona seslenmiş ve Ejder'de ona bakmıştı. (Zeus)-Az önce nereden çıktın diyorum? Bu kadar güçlü bir auraya sahipken seni hissetmememe imkan yok. Zeus güzel bir noktaya parmak basmıştı. Ejder'in kötülük dolu ve mide bulandırıcı aurası dünya bir yana evrenin diğer ucundan bile hissedilebilirdi. Ama Zeus ya da diğer tanrılar onu hiç hissetmemişlerdi ve Ejder aniden ortaya çıkmıştı. (Ejder)-Auramı tamamen bastırabilecek kadar yetenekliyim aptal herif. Siz salakların aksine ben böyle bir şeyi yapabiliyorum. Normalde aura ne kadar güçlüyse onu bastırması da o kadar zor bir hale gelirdi ancak Ejder gerçekten de tüm aurasını bastırabilecek durumdaydı. Mevcut yetenekleri ve güçleri ona her türlü şeyi hiçbir sınır tanımadan yapma olanağı sağlıyordu. Aurasını bastırabilmek ise yapabileceği şeylerin en basitlerindendi. (Zeus)-Böyle bir şeyi yapabilirsin, haklısın. Ama, en başından beri burada değildin. Sen, buraya yeni geldin. (Ejder)-Ha? Ne saçmalıyorsun lan sen? (Zeus)-Kendi ağzınla söyledin Ejder? "İlk seferinde savaşta değildin. Kaçtın." Yani sen ilk defa bu savaşa girmiyorsun. Bunun anlamı da senin geri dönmeni sağlayacak şeyler yaşandı demek oluyor. Söylesene, neden geçmişe döndün Ejder? Zeus anında olayı çözmüş ve kışkırtıcı bir dille bu konuşmayı yapmıştı. Ejder ise onu hiç umursamadan etrafa göz gezdirmiş hatta esnemişti. (Ejder)-Tahminlerin çok güzel Zeus. Evet, geçmişe döndüm. Ama, düşündüğün kadar kötü şeyler yaşanmadı. Yalnızca siz aptalları öldürmekten öyle zevk aldım ki hepiniz öldükten sonra hıncımı alamayıp geri döndüm. Ejder dişlerini sergileyerek gülümsemeye başlamıştı. Kötücül aurası yeniden ortaya çıkmış ve Ejder'i sarmalamıştı. (Zeus)-Aptal yalanlarınla beni kandırabileceğini mi düşünüyorsun Ejder!? Sen bile 100 trilyon kişiyle başa çıkacak kadar güçlü değilsin! Sadece gerçekleri söylemek istemediğin için boş laflar geveliyorsun o kadar. (Ejder)-Huu. Ejder Zeus'un bu sözleri karşısında sadece hafif bir nefes verdi ve Zeus'un sağ kolu bedeninden ayrılarak parçalarına ayrıldı. (Zeus)-Ha? Zeus ve diğerleri olan şeye şaşırmakla meşgulken aniden Zeus'un gözleri yerinden fırladı ve kanlar içinde yere düştüler. Hemen ardından boğazı şişti ağzından ateşler çıkmaya başladı. Birkaç saniye sonra dili eriyerek yere döküldü. Kafatası yavaşça ortadan ikiye ayrıldı ve beyni görünmeye başladı. Beyni kafatasındaki yarıktan dışarı akarken bir parçası boş göz çukurlarından içeri daldı ve ağzından geri çıktı. Kafasının içi yandığı için gözleri ve ağzı arasında hiçbir şey kalmamıştı. Ağzından yere akan beyni tamamen yere döküldükten sonra ise kalbi, kolunun koptuğu yerden dışarı çıktı ve patlayarak etrafa dağıldı. Bu da yaşandıktan sonra vücudundaki bütün kemikler toza dönüştü ve Zeus bir balon gibi büzüşerek olduğu yere yığıldı. (Ejder)-Sana düşündüğün gibi bir şey olmadı demiştim. Ejder bunca şeyi yaptıktan sonra yalan söylemeye devam etmişti. (Ejder)-Pekala. Hadi eğlenmeye başlayalım! Ejder yumruklarını birbirine vurduktan sonra 100 trilyon kişilik kalabalığın arasına daldı ve bir kez daha savaş başlamış oldu.
|
0% |