Yeni Üyelik
17.
Bölüm

Bölüm-17 Bunu Nereden Biliyorsun!?

@aristokrat

Kyriel'in konuşma isteği üzerine Ejder sıkılmış gibi bakan gözlerle ona döndü ve...

(Ejder)-Dinliyorum.

Ejder'in gözlerindeki isteksizliği ve sıkılmışlığı gören Kyriel o anda konuşmaktan vazgeçmek istesede bu konuşmayı yapması gerekiyor gibi hissediyordu.

Ama Ejder'in boş boş bakan gözlerine bakarsa bu konuşmayı yapamayacak gibiydi, o yüzden de bakışlarını aşağı indirdi ve derin bir nefes aldı.

(Kyriel)-Neden onlara böyle davranıyorsun Ejder?

(Ejder)-Zayıflar çünkü ve zayıflar aşağılanmayı hak eder.

Ejder, Kyriel sorusunu bitirir bitirmez, sanki Kyriel'in kendisine bu soruyu soracağını önceden biliyormuş gibi düşünmeden cevap verdi.

(Kyriel)-Ha?

Kyriel hem bu kadar hızlı hemde bu kadar ağır bir cevap beklemediği için şaşırmıştı.

(Kyriel)-Zayıf oldukları için mi? Yani, sadece onlardan daha güçlüsün diye mi onları böyle eziyor ve üzüyorsun?

Kyriel, Ejder'in dediklerini doğru anlayıp anlamadığını çözebilmek adına bu soruyu sordu.

Ejder'in bakışları hala boştu ve herhangi bir duygu gösterecekmiş gibide görünmüyordu. Ama Kyriel'in bakışları giderek değişiyordu.

(Kyriel)-Sen, gerçektende Rose'nin dediği kadar varsın.

Ejder'in, Rose'yle yaptığı konuşmaları duymuştu ve Ejder'in haklı olduğunu düşünmüştü ama bu fikir şu anda değişmeye başlamıştı.

(Ejder)-Sence bu yanlış mı?

(Kyriel)-Elbette yanlış.

Zayıfları ezmek elbette ki bir insanın yapabileceği en iğrenç şeylerden biriydi. Ancak Ejder için öyle değildi. Ejder için; güçlü olan herkese her istediğini yapabilir ve yaptırabilirdi.

Günümüzde dünyanın büyük bir kısmı bu şekilde ezilerek yaşıyordu ve Ejder'in düşünce tarzı ezilenlere yardım etmek yerine onları iyice ezmeyi destekliyordu.

(Ejder)-Başka ne bekliyordun ki? Ben tehlikeliyim, beni severlerse acı çekerler ve ben bunu istemiyorum gibi bir cevap falan mı? Eğer böyle bir cevap bekliyorsan yanlış hikayedesin demektir.

Yanlış hikayedesin.

Ejder'in bu sözleri tam olarak kişiliğini yansıtıyordu.

Bu sözler Ejder'in, sürekli iyilik için savaşıp, hiç fedakarlık yapamayan ve en sonunda her şeyini kaybeden zayıf kahramanlar gibi olmadığını gösteriyordu.

Ejder her zaman kahramanları zayıf bulmuştur çünkü hedeflerine gitmek için yollarına çıkan taşları her zaman kenara koymaya çalışırlar.

O taşları asla kırıp geçmezler.

Önlerine çıkan her engeli aşmaya çalışırlar, ama o engelleri asla yıkıp geçmezler.

Çünkü zayıflar.

Fedakarlık yapacak kadar güçlü değiller.

Kahramanlar bu kadar zayıf oluncada Ejder asla onlara ilgi duymadı ve onlar gibi olmaya çalışmadı.

(Kyriel)-Birilerini sırf zayıf diye ezmek kendisini bir şey zanneden iğrenç insanların işi.

(Ejder)-Hoo. Dünyada yaşamıyor olmana rağmen oldukça bilgilisin bakıyorum. Ayrıca, kim sana benim iyilik timsali bir karakter olduğumu söyledi ki? Ben zaten yoldan çıkmış iğrenç bir yaratığım. Bunu çoktan anlamış olman gerekiyordu. Buraya geldiğimden beri deliler gibi katliam yapıyorum. Bu işten aldığım zevkin yüzüme yansıdığına eminim.

Gerçektende o zevk Ejder'in yüzüne yansıyordu. Yüzünden kanlar akarken suratında bulunan o korkunç gülümseme, Ejder'in yaptığı işten ne kadar çok zevk aldığını belli ediyordu.

(Kyriel)-Kişiliğinin düzgün olmadığını biliyorum. Kafanın yerinde olmadığını da. Zihninin büyük bir kısmını göremiyorum zaten. Ama sencede biraz fazla abartmıyor musun?

(Ejder)-Bak Kyriel. Lütfen başıma ikinci bir Rose kesilme. O aptal yeterince canımı sıkıyor zaten. O yüzden sana tek bir kez anlatacağım tamam mı? O yüzden beni iyi dinle. Kendimi bildim bileli insanların hayatlarına zerre önem vermem ben. 1 kişinin dışında tabii. Yani, artık 2 oldu ama Medusa'ya zaten zarar veremezsin. Herneyse, Rose dışında diğerlerini öldürsen dönüp onlara bakmam bile.

Kyriel, Ejder'in demek istediklerini biraz anlamış gibi hissediyordu. Ve sormak istediği bir sorusu vardı.

Bu soruyu sorup sormaması geektiğinden tam olarak emin değildi ama yinede sormak istiyordu.

Derin bir nefes aldı ve...

(Kyriel)-Peki ya Rose'yi öldürürsem?

O anda Ejder'in göz bebekleri inceldi ve Kyriel'in gözlerine kilitlendi.

(Ejder)-Kanatlarını kopartıp sana yediririm!

Ejder'in keskin bakışları olması gerekenden fazla korkutucuydu ve Kyriel içgüdüsel olarak biraz geri çekilmişti.

(Kyriel)-Ben istemediğim sürece kanatlarıma dokunamazsın. Bunu biliyorsun.

(Ejder)-Ama hala lanet bir insan bedenindesin değil mi? Yani sana yedirebileceğim bir sürü organa sahipsin.

Ejder iğrenç bir fikir öne sürmüşken Kyriel oldukça rahat görünüyordu.

(Kyriel)-Bu beden sadece bir görüntü Ejder. Ne beynim ne kalbim ne de başka bir organım var benim. Dediğim gibi, ben istemediğim sürece bana dokunamazsın.

Kyriel tam olarak doğru bir noktaya parmak basmıştı. Kendisi tamamen saf ışıktan oluştuğu için hiçkimse ona dokunamazdı.

(Ejder)-Ama Kyriel. Atladığın bir şey var.

(Kyriel)-Hooo. Neymiş bakalım o?

Ejder bu sözlerinden sonra dudaklarını yalamış ve pis bir gülümsemeyle birlikte Kyriel'in gözlerine bakmaya başlamıştı.

(Ejder)-Sen, Göksel Dünya'dan dışarıya çıkamazsın değil mi?

(Kyriel)-Sen...ne.!?

***

(Rose)-Deminden beri ne konuşuyor onlar?

Herkes yere uzanmış bir şekilde gökyüzünü izliyorken Rose'nin dikkati farklı bir yerdeydi.

Kendi kendine bu soruyu mırıldanmıştı çünkü Ejder ve Kyriel kendilerinden fazlaca yüksekteydi ve sesleri duyulmuyordu. Ayrıca yüz ifadeleride görünmüyordu.

(Scarlet)-Bir şey mi dedin Rose?

Rose'nin mırıldanmasını duyan Scarlet bakışlarını gökyüzünden ayırdı ve Rose'ye döndü.

(Rose)-Ha, ah. Önemli bir şey değildi merak etme. Sadece o ikisinin ne konuştuğunu merak ediyorum.

(Scarlet)-Rakiplerimiz ve Ejder'in dövüş şekliyle alakalıdır bence.

(Rose)-Haklı olabilirsin. Ama yinede...

Rose, Scarlet'in süşüncelerini doğru bulmuş olsada nedense tuhaf hissediyordu.

İkisine baktığı zaman bir şeyler yanlışmış gibi hissediyordu.

***

(Kyriel)-Sö-söyle bana! Bunu nereden biliyorsun!?

Kyriel yüzünde endişeli bir ifadeyle Ejder'e bunu sordu.

Bunu kimse bilmiyordu ve öğrenmemeleri gerekiyordu. Daha doğrusu bu bilgiyi onlara verecek kimse olmamalıydı.

Peki Ejder gerçektende bunu nereden biliyordu.

(Ejder)-Tepkine bakılacak olursa haklıyım.

Ejder'in suratındaki gülümseme biraz daha genişledi.

(Kyriel)-Cevap ver bana! Bunu nereden biliyorsun!?

Kyriel giderek sinirleniyordu. Basit bir ölümlünün bilmemesi gereken bu şey neden şu anda kendisine sorulmuştu.

(Ejder)-Basit. İsminden.

(Kyriel)-İsmimden mi?

(Ejder)-Ah, aynen öyle. Kyriel ismi bir Koruyucu Melek ismi. Zaten seni ilk gördüğümüzde bunu kendinde söylemiştin. Ve bende düşündüm ki, bir koruyucu, koruduğu yeri terk edemez. Tabii bu sadece bir tahmindi ama sen verdiğin tepkiyle bunun doğru olduğunu kanıtladın. Benimde aklıma şu geldi. Ben seni gücümle öldüremem değil mi? Ama sen koruman gereken yeri koruyamazsan ne olur? Senden daha üst konumda olanlar seni öldürür değil mi? Böyle olur diye düşünmüştüm. Ama sonra aklıma şu geldi. Sen bir meleksin ve senden daha kademeli olanlar sadece şeytanlar ve tanrılar. Şeytanların bu dünyayla bir ilişkisi olmadığına göre -ara sıra ortaya çıkıp etrafı yakıp yıkmaktan başka tabii- geriye sadece tanrılar kalıyor ve onlarda burayı kolayca tekrar yaratabilirler. Sana ise burayı koruyamadığın için ceza verirlerdi. Sonuçta bir tanrı, bir meleği öldürünce ne kazanabilir ki?

Ejder bunca konuşmanın ardından gözlerini kocaman açtı ve Kyriel'in nefesini hissedebileceği kadar yakınına girdi.

Dışarıdan bakıldığı zaman kesinlikle bir öpüşme sahnesi gibi görünüyordu ama gerçek böyle değildi.

Şu anda Kyriel tuhaf bir şekilde gergin hissediyordu. Ejder'in kocaman açılmış gümüş gözlerine bakamıyordu. Daha doğrusu bakmak istemiyordu.

(Ejder)-Söylesene Kyriel, bir insanı öldürmekten daha zevkli olan şey nedir? Cevabı oldukça basit.

Ejder aniden geri çekildi ve kollarını iki yana açarak bağırdı.

(Ejder)-Onlara acı çektirmek tabii ki!!! Tanrılar seni öldürüp işine son vermek yerine sana acı çektirip kendi egolarını tatmin edecekler!

Son cümleyi duyan Kyriel geri çekildi ve...

(Kyriel)-Sen korkunçsun! Söylediklerin korkunç! Ama bunca şeyi birkaç saniye içinde düşünmüş olman dahada korkunç!

(Ejder)-Siz gerizekalılara daha kaç kez söylemek zorundayım lan bunu!? Deli olabilirim ama hiçbiriniz benden akıllı değilsiniz!

Ejder bu sözleri haykırırken elini yine silah şekline getirmiş ve birkaç kez sertçe şakağına vurmuştu.

(Ejder)-Bakışlarının ardındakileri görebiliyorum Kyriel! Yapamayacağımı falan mı düşünüyorsun!? Sakın beni küçümsemeye kalkma! Çünkü beni hafife alırsan...bu senin SONUN olur! Anladın mı beni!?

Ejder söylediği şeyleri bastırarak söylemişti ki Kyriel kendisini daha net bir şekilde anlayabilsin.

Bu sözlerden sonra elini Kyriel'e çevirdi ve yavaşça yumruk haline getirdi.

(Ejder)-Çünkü daha önce kimse bu yumruklarsan kaçamadı. Bu yumruklar yüzlerce kişinin kanıyla yıkanarak güçlendi. Tek bir yanlışın ya da savaş sırasında vereceğin en ufak bir boşluk hayatına mâl olur!

Ejder bütün ciddiyetini ortaya koyarak kelimeleri söylemişti ve arkasını dönerek yavaşça yere inmeye başlamıştı. Ancak...

(??)-Hahahaha! Soktuğumun veledi! İşte şimdi tepemin tasını attırdın!

Ejder arkasında bir ses duydu ve daha arkasına bile dönemeden sırtına aldığı bir darbeyle birlikte yere çivilendi.

(Rose)-Ejder!?

(Kyriel)-Şimdi! Bakalım kanatlarımı kopartıp bana yedirebilecek misin Ejder!?

Kyriel aniden bakışlarını Rose'ye çevirdi ve sıkıca tutarak parçalamak için Rose'nin boğazına hedeflendi. Ardından da kanatlarını çırparak inanılmaz bir hızla yere doğru hareketlendi.

Neredeyse yüz metrelik bir mesafeyi yarım saniyede almıştı ve tam Rose'nin boğazını tutacaktı ki...

Suratına yediği ağır bir darbeyle birlikte savrularak yerde onlarca takla attıktan sonra ayağa kalktı ve birkaç metre yükseğe çıktı.

(Ejder)-Parti başlasın o zaman ne dersin!?

Ejder suratında kocaman bir gülümsemeyle bu soruyu sormuştu ve Kyriel'de aynı şekilde bir gülümsemeyle Ejder'e karşılık vermişti.

(Kyriel)-Sen nasıl istersen!!!

O anda Ejder ayağını yere sabitledi ve Kyriel ise kanatlarını gerdi.

1 saniye bile sürmeyen bir bakışmanın ardından ikiside birbirlerine doğru atıldılar ve birbirlerine karşı savurdukları ilk yumruğun insanlık dışı bir güçle çarpışmasıyla birlikte devasa bir hava patlaması ortaya çıktı ve herkesi çılgınca etrafa savurdu.

 

Loading...
0%