@aristokrat
|
Seks Kuleleri. İçinde kalan kadınların tamamının fahişe olduğu kulelerdir. Bu kadınların tamamı genelev mahallelerinde çalışır ve yüksek miktarlarda para kazanırlar. Kazandıkları paraların neredeyse tamamı kıyafetlere, parfümlere ve afrodizyaklara harcanır. İçlerindeki bütün kadınlar dövüşmeyi bilirler ve güçlüdürler. Fakat bu güçlerini hiç kullanmazlar. Yalnızca müşterileri olay çıkardığında araya girerler ve ortamı anında sakinleştirirler. Bu kadınların hepsi 3 kadın tarafından yönetilir. Bunlar Baş Sahibe, 2. Sahibe ve 3. Sahibedir. Herhangi bir sorun olduğunda fahişeler 2. ve 3. Sahibeyle iletişime geçerler. Onlar da Baş Sahibe ile iletişime geçerler ve sorunu ona bildirirler. Baş Sahibede duruma göre bir şeyler düşünür ve olayın icabına bakılır. --- Güzellik Kulesi --- (2. Sahibe)-Baş Sahibem bundan emin misiniz? Kadın endişeyle gösterişli bir koltukta oturan kadına sordu. Koltukta oturan kadının güzelliği tarif edilemeyecek derecedeydi. Mor, düz saçları kalçasına kadar uzanıyor, mor gözleri ise büyük bir ateşle parlıyordu. Koyu renkli dolgun vücudu tek bakışta bile insanı baştan çıkarabilecek seviyedeydi. Sadece iç çamaşırı giyiyordu. Göğüsleri ve bacakları ince bir tülle çevrilmişti. Meme uçları tülün ardından net bir şekilde belli oluyordu. Bacak bacak üstüne atarken arkasına yaslanmış ve konuşmuştu. (Baş Sahibe)-Eminim. (2. Sahibe)-Ama Baş Sahibe, ya size bir şey olursa? Soykıranların fahişeleri çok güçlü. 2. Sahibede en az Baş Sahibe kadar güzeldi ve o da yalnızca iç çamaşırı giyiyordu. Göğüsleri Baş Sahibenin göğüslerinden birkaç santim daha küçüktü ancak onunkilerde kocamandı. 88 santimetre civarındaydılar. Giyimleri aynı olduğu için onun meme uçları da görünüyordu. Açık tenini örten tül mor renkteydi. Parlak sarı saçları ve mavi gözleri ile her erkeği kolayca elde edebilirdi. Baş Sahibede, kendisi de ağızlarını bile tülle örtüyorlardı. Fakat bu kadarı yüz güzelliklerini örtmeye yetmiyordu. Yetemezdi de. 2. Sahibe bariz bir endişeye sahipti. Soykıranların fahişelerinin çok güçlü olduğunu biliyordu ve Baş Sahibesi için endişeleniyordu. (Baş Sahibe)-Beni bir grup aptal fahişeyle bir mi tutuyorsun sen!? Baş Sahibe birden ayağa kalkarak kükredi. (2. Sahibe)-Özür dilerim Baş Sahibem. Öyle demek istememiştim. Ben yalnızca sizin için endişeleniyorum. Ya bir dengesizlik yapıp güzelliğinize zarar verirlerse? 2. Sahibe endişeli olmakta kendince haklıydı. Soykıranlara güvenmiyordu ve onların hileye başvurup Baş Sahibenin güzelliğine leke çalabileceklerini düşünüyordu. Bu yüzden de Baş Sahibe için endişelenmeden edemiyordu. Hatta açıkça onun dövüşlere katılmasını istemiyordu. (Baş Sahibe)-Buraya gel. (2. Sahibe)-Efendim? (Baş Sahibe)-Buraya gel diyorum. Baş Sahibe parmağıyla onu kendine çağırıyordu. Koyu kırmızı renkteki parlak dudaklarını yaladı ve dişlerini göstererek gülümsedi. 2. Sahibe yavaşça yanına geçti ve Baş Sahibe önce kendi ağzını sonra da 2. Sahibe Salkım'ın ağzını kapatan tülü kaldırdı. Bir anda Salkım'ı kendisine çekti ve dudaklarına yapıştı. Salkım neye uğradığını şaşırmışken Baş Sahibe Menekşe, Salkım'dan ayrıldı ve tek hareketle Salkım'ın arkasına geçerek kulağını ısırdı. Aynı anda da elini vajinasına götürdü ve külotun üzerinden okşamaya başladı. (Salkım)-Ahn. Baş Sahibe? Ne yapıy... ahn. Lütfen durun. Salkım ister istemez iniltiler çıkartırken Menekşe'den durmasını istedi ancak Menekşe'nin durmak gibi bir niyeti yoktu. Okşamasını biraz daha şiddetlendirdi. (Menekşe)-Durmamı istiyorsun ama, çoktan ıpıslak olmuşsun. (Salkım)-Vücudum... ahn... ister istemez... tepki veriyor. Lütfen yapmayın. Salkım ısrarla Menekşe'nin durmasını isterken Menekşe, dilini Salkım'ın kulağına soktu. Ardından da külotunu sıyırarak parmaklarını vajinasından içeri geçirdi. (Salkım)-AHN!!! Salkım çok fazla inlememek için kendisini öylesine zorluyordu ki dişlerini sıkarak kırmaktan korkuyordu. Menekşe ise hiç acımadan şiddetli bir şekilde parmaklarını ileri geri hareket ettirerek Salkım'ı uyarıyordu. Salkım boşalmadan durmayacak gibi görünüyordu. Aradan kısa bir süre geçtiğinde Salkım artık pes etmişti ve kendisini tamamen Menekşe'ye bırakmıştı. Sesinin çok çıkmasını da umursamıyordu. Yalnızca bir an önce boşalmayı ve Baş Sahibenin durmasını istiyordu. Tabii bir yandan da bu durum hoşuna gidiyordu ama nedensiz bir şekilde aniden buna maruz kalmak durumdan aldığı zevki azaltıyordu. (Salkım)-Baş Sahibe... ben... ben... geliyorum. Salkım'ın bu sözleriyle birlikte Menekşe biraz daha hızlandı ve Salkım'ın inlemeleri iyice yükseldi. (Salkım)-Lütfen! Lütfen! Lütfen bana daha fazla ceza verin Sahibem! Bu kadın daha fazla ceza çekmek istiyor! Zevkten kırılan sesi bütün odaya belki de bütün kata yayılıyordu ancak artık umursamıyordu. Yalnızca sahibesinin onu daha fazla uyarmasını ve daha sert bir şekilde cezalandırmasını istiyordu. Menekşe boşta olan eliyle Salkım'ın göğüslerinden birini kavradı ve oynamaya başladı. Sonra da kulağını bıraktı ve eğilerek meme ucunu ısırdı. (Salkım)-Geliyo... geliyo... geliyoruuuhhhhhmmmmm!!!!! Salkım boşalmaya yakınken Menekşe biraz daha hızlandı ve Salkım kendinden geçerken boşaldı ve Menekşe'nin kucağına düştü. Menekşe ise Salkım kucağındayken koltuğa oturdu ve... (Menekşe)-Bu da sana, bir daha benden şüphe edersen başına ne geleceğini göstermek içindi. (Salkım)-Öhür dileim... Sahibem... Salkım'ın salyaları akıyordu ve tamamen kendinden geçmişti. Zevk suları bacaklarından inip yerleri ıslatmıştı. Tam o sırada kapı çaldı. (Menekşe)-Gel. Kapı yavaşça açıldı ve içeri 3. Sahibe Iris girdi. Iris'te tıpkı onlar gibi yalnızca iç çamaşırı giyiyordu ve tüllerin ardından göğüsleri görünüyordu. Beyaz teni güneş gibi parlıyor ve "Ben burdayım" diye haykırıyordu. (Iris)-Baş Sahibem. Soykıranlardan bir fahişe sizinle görüşmek istiyor. (Menekşe)-Soykıranlardan bir fahişe benimle görüşmek mi istiyor? Menekşe bu duruma o kadar şaşırmıştı ki fark etmeden soruyu tekrarlamıştı. (Menekşe)-Gelsin bakalım. Neymiş derdi? Iris onayı aldıktan sonra kapıya döndü ve boşluğa doğru başını sallayarak gel işareti yaptı. Birkaç saniye sonra da içeri siyah saçlı ve gözlü oldukça güzel bir kadın girdi. Baş Sahibe kadar güzel olmasa da o da çok güzeldi ve kesinlikle Zevk Kulesinden geliyordu. Kadının üzerindeki tül kırmızı renkliydi ve kırmızı renkte Zevk Kulesi'ni temsil ediyordu. Tıpkı mor rengin Güzellik Kulesi'ni temsil ettiği gibi. (Menekşe)-Konuş. Menekşe, kucağında Salkım olmasına rağmen hala kudretli bir görüntüye sahipti. (Kadın)-Öncelikle Güzellik Kulesi'nin Baş Sahibesi Menekşe'ye selamlarımı sunuyorum. Kadın oldukça narin bir ses tonuna ve sakin bir konuşma şekline sahipti. Bu da insanın içinde dediklerini iyice dinleme isteği uyandırıyordu. (Menekşe)-Uzatma. Sadede gel. Menekşe zamanını boşa harcamak istemediği için kadına doğrudan sadede gelmesini söyledi çünkü hala ilgilenmesi gereken şeyler vardı. Salkım'la olan işini hala bitirmemişti. Gerisine yatakta devam etmek istiyordu ve zaman kaybetmek istemiyordu. (Kadın)-O zaman... Turnuvaya katılacağınızı duydum Baş Sahibe. Bu konuda sizden bir isteğim var. (Menekşe)-Dinliyorum. (Kadın)-Bizim Baş Sahibemiz Gül. Sizin turnuvaya katılacağınızı duyunca o da turnuvaya katılmak istedi. Ancak kendisi şu anda çok hasta ve güçten düşmüş durumda. Sizden isteğim turnuvaya katılmaktan vazgeçmeniz. Vazgeçmeseniz bile Baş Sahibem Gül'ün üstüne fazla gitmemeniz. Kadın açıkça isteğini dile getirirken Menekşe ciddi bir surat ifadesi takınmıştı. Derken birden gülümsemeye başladı. (Menekşe)-Yani benden isteğin bu, öyle mi? (Kadın)-Evet Baş Sahibe. (Menekşe)-Pekala. Kadın, Menekşe'nin verdiği tepki yüzünden şaşırmıştı. (Menekşe)-Deneyebilirim. Gül'ün üstüne fazla gitmemeyi yani. Menekşe'den olumlu bir yanıt almayı beklemiyordu. Hatta kendisine oldukça kızmasını bekliyordu ama Menekşe deneyebileceğini söylemişti. Bu gerçekten de beklenmedik bir durumdu. (Menekşe)-Çekilebilirsin. (Kadın)-Ta-tamam Baş Sahibe. Kadın eğilerek selamını verdi ve odayı terk etti. (Iris)-Sanıyorum ki bir planınız var Baş Sahibe. (Menekşe)-Iris. (Iris)-Efendim Baş Sahibem. (Menekşe)-Salkım'ı al ve yatağa geçin. Geliyorum. (Iris)-Emredersiniz Baş Sahibem. *** --- Zevk Kulesi --- (Gül)-Emin misin? (Kadın)-Eminim Baş Sahibem. Sizin hasta olduğunuzu söylediğimde yüzünde net bir gülümseme vardı. Kadın hemen haberleri vermek için Soykıran İmparatorluğuna dönmüş ve Baş Sahibesi Gül'ün yanına gelmişti. Baş Sahibe Gül üst tarafı tamamen çıplak bir şekilde yatağa uzanmıştı ve iki yanında da birer kadın vardı. Yorgunluktan uyuya kalmışlardı. Baş Sahibe Gül beyaz saçlara ve simsiyah gözlere sahipti. Açık tenliydi. Göğüsleri ve kalçası Menekşe'ninkiler kadar büyük, beli onun belinden çok az daha inceydi. Sütun gibi ateşli bacakları vardı ve ayakları bile mükemmel bir şekle sahipti. (Gül)-Demek öyle 2. Sahibe Zambak. Hahahaha. O lanet kadın benim hasta olduğumu düşünüp beni fazla zorlamayacak ve bende bir anda onun işini bitireceğim. (Zambak)-Elbette Baş Sahibem. Bu dünyada kimse sizin kadar güzel ve güçlü değil. Olamazda. (Gül)-Elbette olamaz. Böyle bir şey düşünülemez bile. Gül yüzünde ateşli bir gülümsemeyle dibinde yatan 3. Sahibe Kiku'ya döndü. Kiku, yeşil saçları ve gözleri olan açık tenli bir kadındı. Diğer sahibeler gibi o da fazlasıyla dolgun bir vücuda sahipti ve inanılmaz ateşliydi. (Gül)-Kiku. Bebeğim uyan hadi. (Kiku)-Ehendim Baş Sahi... bem... Kiku esnerken gözlerini ovuşturdu. O sıra da Gül arkasında yatan kadını uyandırdı. O kadın sahibe falan değildi. Kuledeki fahişelerden biriydi. Baş Sahibe Gül ara sıra kuledeki fahişeleri de çağırıp onlarla da ilişkiye giriyordu. (Gül)-Uyanın hadi. Daha eğlence bitmedi. Zambak. Sen de gel buraya. Üçünüzde benimsiniz.
|
0% |