@aristokrat
|
BigJaw üzerine atıldıktan sonra Pride'nin yaptığı tek şey sağ ayağını hafifçe yerden kaldırmak oldu. Bir an sonra ise Betty'nin kafası geri itildi ve tüm ivmesini kaybederek olduğu yere düştü. BigJaw daha ne olduğunu görememişken suratına tekmeyi yemişti. Fakat bir anda gökyüzüne yükseldi ve ellerini yumruk yaparak bileklerinden birleştirdi ve kendi etrafında dönmeye başladı. Çok geçmeden de aurası bir mızrak şeklini aldı ve ateşlendi. (BigJaw)-Ezici Mızrak! Bigjaw inanılmaz bir hızla kendi etrafında dönerek Pride'ye doğru ilerlemeye başladı ve birkaç saniye sonra çarpışma gerçekleşti. Çarpışma gerçekleşmeden 1 saniye önce ise Pride'nin pembe gözleri mavi renge döndü ve Pride yumruğunu savurarak BigJaw'a vurdu. Çarpıştıkları anda devasa miktarlarda aura ortaya çıktı ve çevreye inanılmaz bir hasar verdi. İkisi de yerlerinden bile kıpırdamamışlardı. Ancak avantajlı olan kişi BigJaw'dı. Üstte olduğu için Pride'nin dengesini bozması daha kolaydı. Ancak onun aksine Pride, BigJaw'ı ittirmek için normalden çok daha fazla güce ihtiyaç duyuyordu. Bunu bildiği için de çarpışmadan hemen önce dinozorunun gücünü kullanmış ve kas gücünü artırmıştı. Pride'nin sahip olduğu dinozor İlkel Dinozor Earlysaurus'tu. Earlysaurus görüntü itibarıyla tamamen kemikten oluşan bir dinozordu. Sadece basit bir darbeyle sıradağları bile yok edebilecek güçteydi. Tüm gücünü kullanırsa da bütün dünyayı parçalayabilecek seviyeye ulaşırdı. (BigJaw)-40 Tonluk Çöküş! BigJaw'ın ağırlığı bağırmasıyla birlikte 40 tona çıktı ve Pride dizlerine kadar yere gömüldü. Ancak bu saldırı onu bitirmeye yetmezdi. Fiziksel gücünü artırdığı için BigJaw'ın ağırlığının değiştiğini hissetmemişti bile. Ayrıca... (Pride)-Oldukça hafif. Dağ Delen Yumruk! Pride bu şekilde haykırdıktan sonra sağ kolunun etrafında kemikler belirdi ve etini üzeri kemiklerle kaplandı. Aurası dalgalandı ve BigJaw geri itilmeye başlandı. (BigJaw)-Lan!? Hahaha. Boşuna kral değilsin tabii. Ama... O anda BigJaw'ın ağırlığı absürt bir şekilde artmaya ve ısınmaya başladı. (BigJaw)-Ye bunu! 1000 Tonluk Yüksek Çekirdek! (Pride)-İzin vermem! Değişim: Mega Kütleli Mutant! BigJaw'ın ağırlığını 1000 tonu bile aşıyorken Pride'nin bütün vücudu kemiklerle kaplandı ve Pride sol elini kullanıp inanılmaz bir kavrama gücü göstererek BigJaw'ın dönüşünü durdurdu. Sonra da sağ yumruğunu gererek doğrudan bir yumruk savurdu ve BigJaw gökyüzüne fırladı. Ama bu sefer önceliklerden farklı bir yükseklikteydi. Az önceye kadar en fazla 70 metre yükseğe çıkmışken şu anda 530 metre yüksekteydi. Pride dizlerini büktü ve tüm gücüyle zıplayarak bir anda BigJaw'ın dibinde belirdi. Sağlam bir tekmeyle BigJaw'ı 4 kilometre yukarı gönderdi ve arkasını dönerek havayı yumrukladı ve ezilen havayı kullanarak kendisini de yukarı gönderdi. O hareketle birlikte BigJaw'ın yanına yetişti ancak BigJaw, Twist'in gücünü kullanarak kanatlarını çırptı ve Pride'den kaçındı. Sonra da Vicious'un gücünü kullanarak Pride'yi ısırdı ve sağ kolunu çevreleyen kemikleri parçaladı. (BigJaw)-Şimdi siktim belanı! Mükemmel Yeryüzü Yıkımı! BigJaw gökyüzünü titretecek kadar güçlü bir şekilde bağırdı ve çevrelerindeki bulutlar dağıldı. Ardından da BigJaw Pride'yi kolundan tuttu ve kendi etrafında dönmeye başladı. Saniyeler içinde bir kasırga oluşturdu ve Pride'yi fırlattı. Pride, 4 kilometre yüksekten yeryüzüne yalnızca 0.7 saniyede ulaşmıştı ve tüm hızıyla yeryüzüne çarparak alt mantonun orta noktalarına kadar inmişti. Yani şu anda yerin 1500 kilometre altındaydı. Pride o kadar derine indikten sonra BigJaw hiç beklemedi ve Pride'nin açtığı delikten içeri daldı. Kat ettiği toplam mesafe 1504 kilometreydi ve bu mesafeyi yalnızca 3.5 saniyede kat etmişti. 1500 kilometre derine daldıktan sonra Pride'ye bir kez daha vurdu ve ikisi birlikte dünyanın diğer tarafından çıktılar. Çıktıkları bölge bir okyanustu. BigJaw bir yumruk daha attı ve Pride suyun içine çakıldı. O çakılmayla birlikte de okyanusun büyük bir kısmı ikiye ayrıldı ve yeniden düzelmeye başladı. Devasa dalgalar baş gösterirken suyun ortasında açılan yarık düzelmeyi bıraktı ve tek bir noktada toplanmaya başladı. (BigJaw)-Girdap mı? Yaptığı saldırı sonucunda bir girdap oluşmaması gerekiyordu. Yani bunun tek bir anlamı vardı. (BigJaw)-Pride'nin hala gücü var. Gülümsemeye ve olacakları izlemeye başladı. Girdap büyük bir hızla büyüyordu ve okyanusun neredeyse tamamı bu girdaba çekiliyordu. Yani bu girdap yalnızca tek bir noktada oluşmuyordu. Bütün okyanusu kaplıyordu. (BigJaw)-Hmm. Bu kadarla kalmayacak gibi. BigJaw olanları kaçırmamak için olduğu yerden biraz daha yükseldi. Twist'in gücü sayesinde rahatça uçabiliyordu. Konuşmasından sonra da dediği oldu ve girdap o kadarla kalmadı. Derinliği yavaşça bozuldu ve yüzeye yaklaştı. Yüzeyle aynı seviyeye geldikten sonra da durmadı ve yükselmeye başladı. Okyanusun suları şimdi de gökyüzüne doğru çekiliyordu ve su hortumu geçen her saniye daha da büyüyordu. Çoktan 50 metre yüksekliği aşmıştı ve 41 metre kalınlığındaydı. Birkaç saniye sonra ise inanılmaz bir büyüme geçirerek 300 metre yüksekliğe çıktı. 215 metre kalınlığa sahip 300 metre yüksekliğinde akıllara zarar bir su hortumuydu ve BigJaw'ı kendisine doğru çekiyordu. (BigJaw)-Düşündüğümden daha güçlü olacak gibi. Hadi bakalım. BigJaw gülümsedi ve hortumun kendisini çekmesine izin verdi. Hortumun gücü yüzünden çok hızlı bir şekilde orta noktaya çekildi. Tam o anda ise... (??)-Lav Yumruğu! Hortumun en altında bir patlama yaşandı ve inanılmaz miktarda lav, doğrudan hortumun tepesine çekildi. BigJaw suratına yumruk yedikten yarım saniye kadar sonra lavların içinde kalmıştı. Bu da yetmezmiş gibi bir şey onu bacağından yakalamış ve iyice derine çekmişti. Lavların dışına çıkmak yerine iyice içine batmıştı ve bedeni yanıyordu. Bedeni hala Betty'nin bedeniydi ancak BigJaw'ın gücü sayesinde yeterince dayanıklı bir haldeydi. Bedeni zarar görmüyordu ancak yine de ısınıyordu. (BigJaw)-Yanıyorum lan!? BigJaw bağırdı ve lavın dışına uçmaya çalıştı ancak bacağını tutan kişi o kadar sıkı tutuyordu ki BigJaw uçamıyordu. (Pride)-Sanki beni yenmene izin verirmişim gibi!!! Pride'nin sesi yankılandı ve lavlar patlamaya başladı. Patlayan lavlar suları buharlaştıramaya başladı ve hortum dağıldı ancak lavlar yüzeyde kaldığı için BigJaw lavlardan kaçamadı. Pride BigJaw'ın bacağını daha da sıktı ve tek hareketle kendi yanına çekti. Sonra da kafa attı ve yumruklamaya başladı. Yumruklarının her biri birer mermi gibi BigJaw'a çarpıyor canını yakıyordu. Binlerce yumruk attıktan sonra BigJaw'ın bilinci hafiften kapanmaya başladı ve Pride bunu fark eder etmez çenesine sağlam bir yumruk atarak onu lavın dışına uçurdu. Sonra da kendisi de lavın dışına çıktı. Tüm gücüyle bir kez daha yumruk attıktan sonra yumruğun etkisiyle lavlar su yüzeyinde yayıldı ve BigJaw kendinden geçerek en yakındaki karaya düştü. Pride hemen lavların üzerine basarak oraya kadar zıpladı ve BigJaw'ın tamamen bayıldığından emin olmak için bir yumruk daha attı. BigJaw'ın hareket etmediğinden emin olduktan sonra da yavaşça Betty'nin gözlerini açtı ve gözlerinin mor olmadığını gördü. Gözleri eski rengine geri dönmüştü. Bunun anlamı BigJaw'ın geri çekildiği ve Betty'yi kontrol etmediğiydi. Bunu gören Pride kendisini yere bıraktı ve sırt üstü bir şekilde yere düştü. Derin nefesler alıyordu. (Pride)-Tam uyanmamış hali bile bu kadar güçlüyse... gerçekten başarabiliriz. Pride'nin kıyafetleri parçalanmıştı ve vücudunda farklı yerlerde kanamalar mevcuttu. (Pride)-Ama önce biraz dinlenmem lazım. Uzun zaman sonra bu kadar çok güç kullanmak beni çok yordu. Pride gözlerini kapattı ve birkaç saniye sonra uyuyakaldı. Tüm bu şeyler yaşanırken gökyüzünde duran ve Pride ile Betty arasındaki mücadeleyi izleyen birisi vardı. Bağdaş kurmuş bir şekilde süzülüyordu. Gümüş saçları rüzgarda dalgalanıyordu. (Kuzgun)-Ejder'i birkaç saniyeliğine bile olsa eğlendirebilirler umarım. Bu kadar düşük güçlerle Soykıran İmparatorluğunu ele geçirmeyi istemek... gerçekten çok aptalca. Hele de ben, daha doğrusu Ejder buradayken. Kuzgun sakin bir ses tonuna sahipti. İzlediği bu savaş onu hiç heyecanlandırmamıştı. Dünyanın bir tarafından girip diğer tarafından çıkmış olmaları bile onu etkilememişti. Çünkü bu savaş Ejder'in yaptığı ve yapabileceği şeylerin yanında hiçbir şeydi. Ejder uyurken ters tarafa dönse ve elini hafifçe yere çarpsa bile bütün varoluşu yok edebilirdi. Bütün varoluşu yok etmesi için uğraşmasına gerek bile yoktu. Hâl böyle olunca da izlediği ya da izleyebileceği hiçbir savaşa Kuzgun'u heyecanlandırmıyordu. İnsanların mevcut durumları çok kötüydü. Hepsi çok zayıflardı. Savaş delisi biri olan Ejder'in insanlardan neden nefret ettiğini anlamak zor değildi. Dünya üzerindeki en güçlü savaşçıların bile gücü bu kadardı. Buna güç demek bile utanç vericiydi. Hepsi basit bir çocuk oyunundan başka bir şey değildi Ejder için. (Kuzgun)-Ah, Ejder yine kriz geçiriyor. Bununla birlikte 4 etti. Bir bakalım. Hmm. Mühürlü hatıraları iyice baş göstermeye başladı. Sanırım bir kez daha kriz geçirirse her şeyi hatırlayacaktır. Neyse, gitmeden etrafı bir düzenleyeyim. Şu salaklar dünyanın çekirdeğini deldiler. Kuzgun havada süzülürken ayağa kalktı ve kendisi ayağa kalkana kadar her şey çoktan eski haline dönmüştü. (Kuzgun)-Aman neyse. Onlar burada kalsınlar. Kendileri geri dönerler. Dedi ve bir anda olduğu yerden kayboldu.
|
0% |