@aristokrat
|
-1 Yıl Sonra- (Betty)-Sonunda. Sonunda baba. Başardım! Başardım! Betty sevinçle olduğu yerde zıplıyordu. Yüzündeki sevinç ifadesi çok tatlıydı. Pride'de sevinçle onu izliyordu. Betty en sonunda başarmıştı. 1 yıl süren cehennem gibi çalışmaların ve acıların ardından en sonunda istediği meyveleri alabilmişti. Artık BigJaw'ı tamamen kontrol edebiliyordu. Aynı anda da Vicious ve Twist'i de tamamen kontrol edebiliyordu. Artık - teknik olarak - dünya üzerindeki en güçlü kişi kendisiydi. Bu durumu kutlamak için uzuuuuun bir süre dinlenmek istiyordu. Haftalarca yatmak ve yerinden bile kıpırdamamak istiyordu. Babası da buna izin vermeye hazırdı. Betty'ye yaptırdığı bu ölümcül antrenmandan gerçekten çekinmeye başlamıştı. Artık Betty'yi daha fazla zorlamak ve ağlatmak istemiyordu. Her gün kızını kusana kadar antrenmana sokmak ve gözyaşları kuruyana kadar dövmek istemiyordu. 1 yıldır aralıksız bir şekilde Betty'nin ağladığını görüyordu ve bir baba olarak gerçekten ağır bir vicdan azabı çekiyordu. Bu kadarına bile katlanmak onun için çok zor olmuştu. Bütün bu yaptıklarının bitecek olmasına aşırı derecede seviniyordu ancak bir kral olmasının getirdiği ağırlıklardan dolayı yalnızca gülümseyebiliyordu. O kadar kudretli bir adamın çocuk gibi ortalıkta hoplayıp zıplaması gerçekten tuhaf olurdu. O yüzden tüm sevincini Betty'ye bakıp gülümseyerek gösterdi. Geri kalan tüm sevincini içinde yaşadı. Betty koşarak babasının boynuna sarıldı ve Pride'de onu sarmayı ihmal etmedi. Kolları arasındaki bu küçücük bedenin bunca zorluğa katlandığını düşününce gerçekten üzülüyordu ama artık Soykıranların hükmüne karşı gelip dünyayı ele geçirebilirlerdi. 1 buçuk metreyi bile bulmayan bu küçük kız yaşayan en güçlü insandı. O minik, tatlı avuçlarında inanılmaz bir güce sahipti. Artık her şey daha güzel olacaktı. Soykıranların aşılmaz hükmü aşılacak ve dünyaya huzur gelecekti. Şu andaki mevcut durumda da huzur vardı ve Soykıranlar hiçbir olaya karışmayarak sessiz kalıyorlardı ancak en tepede onların olduğunu bilmek bile diğer imparatorlukları huzursuz etmeye yetiyordu. Çünkü şu anda, dışarıdan bakıldığında sessiz bir aile gibi görünseler de en tepeye çıkmak için çokça kan dökmüşler ve suçlu suçsuz fark etmeksizin çok fazla can almışlardı. Bu Soykıranların doğasında vardı. Onların temelleri ejderhalara dayanıyordu ve damarlarında kanla birlikte savaşma arzusu akıyordu. Bu yüzden de sürekli olarak bir savaş içinde olmayı istiyorlardı. Ama zamanla ejderhalıklarını terke ederek insansı birer canlı olarak kaldıkları için bu arzuları azalıyordu. Bu arzuları hiç bitmeyecekti ancak çok daha ileriki yıllarda tamamen bastırılabilecek bir seviyeye kadar düşecekti. (Pride)-Nöbetçiler! İmparatorluktaki bütün askerleri hazırlayın. 1 hafta sonra Soykıran İmparatorluğunu yok etmeye gidiyoruz! Pride tüm nefesiyle haykırdıktan sonra Betty'yle birlikte saraya girdi. 1 hafta süre vermesinin nedeni basitti. Betty'nin dinlenmesini istiyordu. Betty yeterince dinlendikten sonra da işgale başlayacaklardı. *** (Kuzgun)-Sonunda başlıyoruz öyle mi? Kuzgun ellerini pencereye yaslamış bir şekilde dışarıyı seyrediyordu. Üstü çıplaktı. Efsane ise yataktan ona bakıyordu. Yorganı boğazına kadar çekmişti. (Efsane)-Bir şey mi oldu tatlım? (Kuzgun)-Pride. (Efsane)-Ne olmuş Pride'ye? (Kuzgun)-Betty eğitimini tamamladı. 1 hafta sonra Soykıranlara saldıracaklar. (Efsane)-Ne!? Efsane aniden oturur pozisyona geçti ve üstündeki yorgan düşerek üst vücudunu güneşin parlaklığının altına sundu. Pürüzsüz teni çarpan ışıklarla birlikte parlamaya başladı. Kuzgun'da bunu hissetmiş gibi arkasına döndü ve Efsane'ye doğru yürümeye başladı. Tek bir kelime bile etmeden yatağa girdi ve başını Efsane'nin göğüslerinin üzerine yaslayarak uzandı. Efsane ise Kuzgun'un saçlarını okşamaya başladı. (Kuzgun)-Merak edecek bir şey yok. Ben hala buradayım. Ayrıca baban oldukça sağlam bir adam. Kolay kolay zarar göreceğini düşünmüyorum. Yine de endişelenmeni anlıyorum. Sonuçta işin ucunda ailen ve bütün bir imparatorluk var. (Efsane)-Elimde değil. (Kuzgun)-Biliyorum. Ama ben buradayım. Kötü bir şey olursa araya girebilirim. Ama, daha bir haftamız var, yani... Kuzgun yavaşça Efsane'nin dudaklarına yanaştı ve küçük bir öpücük kondurdu. Hala kendisine verdiği bedendeydi. Ejder'in bedeni de hala hiçlikte duruyordu. (Kuzgun)-Şimdi fark ettim de, yalnızken kendi saç ve göz renklerine dönebileceğini söylemiştim. (Efsane)-Alışkanlık olmuş. Efsane'nin mor saçları ve hızla solmaya başladı ve parlak gümüş renge döndü. Gözleri de bu dönüşümden nasibini aldı tabii. Efsane mor saçlarıyla zaten çok güzel görünüyordu ancak asıl saçıyla, yani gümüş saçıyla mor saçtan çok ama çok daha etkileyici oluyordu. Gümüş saçları tenine daha güzel uyum sağlıyordu. Kuzgun bir kez Efsane'yi öptü ve... (Kuzgun)-Öyle güzelsin ki. Kuzgun'un sözlerinin ardından Efsane Kuzgun'u öptü ve... (Efsane)-Yalnızca bana ait olmanı istiyorum. Diyerek Kuzgun'u kendisine çekti. *** (Grant)-Uzun zamandır sesleri çıkmıyor. Sence vazgeçmişler midir? Grant sakin bir ifadeyle tahtında oturuyordu. Bacak bacak üstüne atmıştı. (Bloody)-Sanmam. 1 ay önceye kadar kızın güç seviyesi çok yükselmişti. Muhtemelen işleri yolunda gidiyor. (Grant)-Öyle diyorsun ha? (Bloody)-Yakın zamanda saldırıya geçeceklerdir. (Grant)-İstedikleri zaman saldırıya geçebilirler Bloody. Biliyorsun ki bizi yenmeleri gibi bir şey söz konusu bile değil. Grant bu konuda kendisine oldukça güveniyordu. Bugüne kadar girdiği savaşlardan tek bir yenilgi bile almamıştı ve her savaşında gücüne güç katmıştı. Hatta öyle bir haldeydi ki korkunun ne olduğunu bile bilmiyordu. En çok zorlandığı ve ölüme yaklaştığı savaşında bile korku yerine inanılmaz bir heyecan hissetmişti. Savaşmak ona her zaman iyi gelmişti. Bütün öfkesini dağıtıyor. Geriye sadece pozitif hisleri kalıyordu. Kendisi bu pozitiflik durumundan memnundu. Kafası rahat olduğu için bazı şeyleri çok fazla düşünerek kendi kendisini yormuyordu ve bunun sonucunda da daha düzgün kararlar alabiliyordu. (Bloody)-Elbette ki öyle. Bugüne kadar hiç yenilmedik. Ve bundan sonra da yenilmemiz gibi bir şey düşünülemez. Bloody'nin fikirleri de Grant'la aynı biçimdeydi. İkisi birlikte olduklarında inanılmaz güçleniyorlar ve her şeye karşı koyabilecek seviyeye geliyorlardı. Zaten onları yenilmez yapanda buydu. Grant ve Bloody kendi başlarına zaten aşırı derecede güçlülerdi ve tek başlarına bile bir çok şeyi kolaylıkla yapabilirlerdi. Tek başlarına bile bu kadar güçlülerken güçlerini birleştirmeleri durumunda ortaya daha da inanılmaz bir güç seviyesi çıkıyordu. Hal böyle olunca da karşılarında kimse duramıyordu. (Grant)-Neyse artık. Yapabileceğim tek şey eğlencemizin başlamasını beklemek. Ama bir an önce gerçekleşse iyi olur çünkü beklemekten çok sıkıldım. Grant'ın keskin bakışlı gümüş gözleri kararlılıkla parlıyordu. Bu savaşı ciddi anlamda iple çekiyordu ve her an savaşa hazırdı. BloodWife İmparatorluğu şimdi bile onlara saldırsa kolayca karşılık verebilecek güce ve nüfuza sahipti. -1 Hafta Sonra- 1 haftalık süre 1 günmüş gibi hızlı bir şekilde geçmiş ve Pride askerlerini hazırlamıştı. Tam olarak 3 milyon asker savaşa hazırdı. Ve birkaç saat içinde Büyük Savaş başlayacaktı. En önde Pride ve Betty bulunuyordu. Hemen arkalarında da 3 milyon kişi düzen içinde bekliyordu. Tabii bu 3 milyon kişinin tamamı sıradan askerler değildi. Büyük bir çoğunluğu özel güçlere sahip olan askerlerdi. Kimisi elementleri kullanabiliyor, kimisi hızıyla, kimisi de gücüyle öne çıkıyordu. Pride, bu askerlerin hepsini özenle seçmişti. Hepsini birer makine gibi yetiştirmiş ve katliama hazır bir hale getirmişti. Ki zaten yapacağı şey katliamdan başka bir şey değildi. Soykıranları tamamen tarihten silmek istiyorsa onlardan geriye tek bir kişi bile kalmamalıydı. Ne genç, ne yaşlı ne de bebek. Soykıran İmparatorluğu çatısı altında yaşayan her şey ve herkes yok edilmeliydi. O yüzden de işgale küçük yerlerden başlayacaktı. (Pride)-Dinleyin askerler! Bugün! Soykıranları tarihten sileceğimiz gündür! Bugün hem onları devirecek, hem de Prenses Elizabeth'i kurtaracağız! En ufak bir hatanız bile mağlubiyetle sonuçlanabileceğinden dolayı kimseye acımayın! Genç, yaşlı, erkek, kadın ya da çocuk! Hiç kimseyi ayırt etmeyin ve ezip geçin! Anlaşıldı mı!? (Askerler)-ANLAŞILDI!!! Askerler tüm sesleriyle bağırdılar ancak... (Pride)-Sizi duyamıyorum! (Askerler)-ANLAŞILDI!!!!!!! Askerler daha yüksek bir ses bağırdılar ve Pride'yi tatmin etmeyi başardılar. (Pride)-O zaman yürüyün askerlerim! Geleceğimizi kurmak adına Soykıranları yok edelim! Pride bu şekilde haykırdı ve önde Betty ile kendisi, arkada da 3 milyon askerler birlikte Soykıran İmparatorluğuna doğru yola çıktılar.
|
0% |