@aristokrat
|
Aradan 3 saat kadar geçtikten sonra Grant koltuğundan kalkmıştı. Tahminlerine göre imparatorluğun %9'u ele geçirilmişti ve 200 bine yakın insan öldürülmüştü. (Grant)-Sanırım hafiften hareketlenme zamanı geldi. Hammer! Slam! Buraya gelin! Grant'ın bağırmasından birkaç saniye sonra odanın kapısı açıldı ve iki metre civarlarında iki kişi içeri girdi. Çocukların ikisi de gümüş saçlara ve gözlere sahiptiler. Dışarıdan bakıldığında cılız görünüyorlardı ancak oldukça ezici bir havaya sahiptiler. (Hammer)-Efendim baba. (Slam)-Ne oldu baba? (Grant)-Uzun zamandır savaşmıyordunuz değil mi? Sizin için küçük bir eğlencem var. Grant'ın sözlerinin ardından çocukların ikisi birden gülümsemeye başladılar. Durum hoşlarına gitmişti belli ki. Ki zaten gitmeme ihtimali yoktu. Sonuçta ikisi de Grant'ın kanına sahiptiler ve Soykıran ailesindendiler. Savaşmak için yanıp tutuşan birer canavar olmaları gayet doğaldı. *** (Pride)-Sonunda harekete geçiyorlar demek. Pride bu savaş için öyle heyecanlıydı ki her şeyden haberdar olabilmek adına algılarını en üst seviyede tutuyordu. Yani şu anda Hammer ve Slam'in harekete geçtiklerini hissediyordu. Onların kim olduklarını bilmiyordu ancak iki farklı güçlü kişinin kana susamışlığını hissedebiliyordu. (Betty)-Bir şey mi oldu baba? Betty tatlı bir yüz ifadesiyle babasına ne olduğunu sordu. Kendisi babasından bile önce birilerinin harekete geçtiğini anlamıştı ancak babasının havasına karışmak istemediği için sesini çıkartmamıştı. Böyle de düşünceli biriydi. (Pride)-Bir şey olmadı. Sadece, yavaştan harekete geçiyorlar. (Betty)-Ah öyle mi? O zaman ben... (Pride)-Hayır. Senin bir şey yapmana gerek yok bebeğim. Bırak da bu işi abilerin halletsin. (Betty)-İyi de baba... sen onlara bu savaşa karışmamaları gerektiğini söylememiş miydin? Pride çocuklarını savaşa katmayacak ve tüm başarıyı Betty'nin elde etmesini sağlayacaktı ancak... (Pride)-Evet. Evet söyledim. Fakat şu anda askerlerin arasında karışmış haldeler. Oğulları askerlerin arasına karışarak savaşa dahil olmuşlardı. Pride en başından beri bunun farkındaydı ancak bilerek sesini çıkartmamıştı. 20 yaşını aşmış olan çocuklarını azarlamak istemiyordu. Ayrıca, onlarında bu günü ne kadardır beklediğini biliyordu yani şu saatten sonra savaşa dahil olmaları önemli değildi. Herkesi olmasa bile Bloody ve Grant'ı yenmesi bile Betty'yi kahraman ilan etmeye ve halkın tüm sevgisini kazanmaya yeterdi. Sonra da Betty gerekli yaşa gelince prenses olacaktı. Tahta abilerinden biri geçecek ve tüm ülkeyi, hayır, tüm dünyayı yönetecekti. Betty'de tarihin en güçlü prensesi olarak adını unutulmayacak sayfalara yazdıracaktı. Yani, en azından olması gereken senaryo buydu. Ancak Betty'nin planları farklıydı. O prenses olmak istemiyordu. O, bütün dünyanın sorgusuz sualsiz hayranlık duyacağı ve saygı göstereceği "Kraliçe Tanrıça" olacaktı. Tahtı abilerinden birine bırakmak gibi bir niyeti yoktu. Dünyayı da. Her şey yalnızca ama yalnızca onun elinin altında olmalıydı. Herkes tatlı mı tatlı Betty'nin emri altında olmak zorundaydı. Ve kimse Betty'nin kendi kardeşini öldürdüğünü bilmeyecekti. Bu suçlama Soykıranlarla birlikte tarihe gömülecekti. 2. Prenses Elizabeth'in katili Soykıran İmparatorluğu, İlk Prenses Beatrix Lily BloodWife tarafından yok edildi. Herkesin bileceği senaryo buydu. Betty bütün senaryolardaki en kârlı kişiydi. Yaşanacak olan her türlü farklı şey daima onun yararına oluyordu. O yüzden de Betty çok rahattı. Yapması gereken tek şey Grant ve Bloody'i yenmekti. Ve mevcut güç seviyesiyle bunu başarabileceğini biliyordu. Betty bunları düşünmekle meşgulken BloodWife askerleri aniden yavaşlamaya başladılar ve birkaç saniye sonra da yüzlercesi havalanmaya başladı. (Pride)-Geliyorlar. Bunun tek bir anlamı vardı. Grant'ın gönderdiği iki kişi askerleri dağıtarak ilerliyordu. Hammer ve Slam doğruca Pride'nin üstüne doğru ilerliyorlardı. Pride'nin kafasını kopartarak babalarını gururlandırmak istiyorlardı. (Hammer)-Pekala Slam! Uçma zamanı kardeşim! Hammer olduğu yerde küçük bir zıplama gerçekleştirdi ve ayakları yere indiğinde kaymaya başladı. Sahip olduğu momentum buna izin veriyordu. Hammer bu hareketi yaptıktan sonra Slam'da zıpladı ve Hammer ellerini birleştirdi. Slam, Hammer'in elleri üzerine indi ve Hammer onu fırlattı. (Hammer)-3 puan almadan dönme! (Slam)-Hiç merak etme! Slam gökyüzüne çıktı ve hızla ilerlemeye başladı. Hammer'in keskin hisleri sayesinde doğrudan Pride'nin tepesine inecekti. Tepesine inecek ve doğrudan kafasını yerinden sökecekti. (Slam)-İşte... GELİYOR!!! DARBELİ MATKAP!!! Slam'in bedeni elektrikle kaplandı kendi etrafında dönmeye başladı. Slam kendi etrafında dönerken elektriklenme çoğaldı ve bir matkap şeklini aldı. Matkabın burnu aşağı eğildi ve Slam hızla yere yaklaşmaya başladı. Gerçekten de tam olarak Pride'nin üstüne düşecekti. (Betty)-Karşılık vermeyecek misin baba? Betty sırf merakından sormuştu bunu çünkü babası iki saniyesini ayırıp üzerine doğru gelen kişiye bakmamıştı bile. Öylece askerlerinin ne yaptığını izliyordu. (Pride)-Merak etme Betty. Bana dokunamaz bile. (Betty)-Sen öyle diyorsan. Betty hiç üstelemedi çünkü babasının bir şeylerin farkında olduğunu biliyordu. Muhtemelen kafasında bir şeyler vardı o yüzden de üzerine gelen kişiyi umursamıyordu. Slam onlara iyice yaklaşmıştı ve Pride'ye çarpmak üzereydi ancak tam Pride'ye çarpacakken yan tarafta başka birisi belirdi ve Slam Pride'ye dokunamadan yan tarafa savruldu. Toprağa gömüldü ve etrafa elektrik saçmaya başladı. Onlarca metre boyunca sürüklenmişti. Hemen ayağa kalktı ve kafasını sallayarak gözlerini birkaç defa kırptı. Eliyle üzerini çırptı ve üstünü kirleten tozlardan kurtuldu. (Slam)-O neymiş öyle? Sağlam geçirdi harbiden. (Pride)-Teşekkür ederim Hunter. (Hunter)-Babama dokunmayı aklından bile geçirme. Önemli değil baba. Pride'nin yanında pembe saçlı ve gözlü iki çocuk duruyordu. Birisi uzun ve kaslıydı. Diğer ise daha zayıftı ancak yine de kaslıydı. Boyu ise Pride'nin omzuna geliyordu. Az önceki saldırıyı yapan ve babasını koruyan kişi uzun boylu çocuk olan Hunter'di. Diğer çocuk ise Victor'du. (Betty)-Yani bunu bekliyordun. (Pride)-Elbette. Değerli oğullarım beni korumazsa başka kim koruyacak? Pride, çocuklarının kendisini korumaya geleceğini bildiği için aşırı rahattı. O yüzden de Slam'e karşılık verme zahmetinde bulunmamıştı. Çocukları da kendisi gibi güçlüydü. Kendisi kadar olmasalar da yeterince güçlüydüler. Özellikle de Slam ve Hammer'e karşı koyacak kadar güçleri vardı. Slam ayağa kalktıktan sonra saldırmak yerine olduğu yerde Hammer'i beklemişti. Hammer çok geçmeden yanına gelmişti. (Hammer)-Önce bunlarla mı uğraşmamız gerekiyor? Hammer sanki bu çocuklarla uğraşmak istemiyor gibi görünüyordu. O doğrudan Pride'nin kafasını uçurmak istiyordu. Ama bu çocuklar ona bayağı bir engel olacak gibi görünüyordu. (Slam)-Maalesef kardeşim. Önce bu arkadaşlarla ilgilenmek zorundayız. (Hammer)-Niye ya? Direkt son savaşa geçemiyor muyuz? (Hunter)-Direkt babama saldırabilseydin küçük oyunumuzun bir eğlencesi olmazdı değil mi? Hammer ve Slam kendi aralarında konuşurken Hunter umursamazca araya girmişti. Onların babasına ulaşmasına ve Pride'nin kendisini yormasına izin vermeyecekti. Pride sadece geride kalmalı ve olacakları izleyip zevk almalıydı. Hunter bu şekilde düşünüyordu. Babasını bu işe karıştırmak istemiyordu. Ay olarak büyük olan kişi kendisi olduğu için sıradaki kral adayı kendisiydi. Bu tür işlerle başa çıkabileceğini göstermek istiyordu. O yüzden de bu savaşı kardeşiyle birlikte bitirecekti. Aslında tek başına yapmak istiyordu ama karşılarındaki kişiler Soykıran İmparatorluğundan oldukları için çok büyük bir risk almıyordu. Onlardan korkmuyordu ama onları hafife almak gibi bir hata da yapmıyordu. Aslında yapabileceği en iyi şeyi yapıyordu. (Hammer)-Evet ama böyle yaparak oyunu daha da sıkılaştırıyorsunuz. Beni uğraştırmayın. Alt tarafı babanın kafasını kopartıp kendi babama götüreceğim. Bunda büyütecek bir şey yok. (Victor)-Tabii canım hiçbir şey yok. Biz sizin babanızın kafasını kopartsak nasıl olur? (Slam)-Siz? Babamın kafasını? Hahahahaha. Hiç güleceğim yoktu ya. Neden ikinci sırada olduğunuzu unuttun sanırım. Babam dünyadaki en güçlü insan. Sizin gibi birer bez parçası onu dokunamaz bile. Slam hiç acımadan sözlerini sıralamıştı ve onları kızdırmayı amaçlamıştı ancak bunun bir kışkırtma çabası olduğu çok belli olduğu için Victor ve Hunter hiç tepki vermemişlerdi. (Victor)-Şey... bizi kızdırma çabanı beğendim açıkçası. Ama biz sizin babanızı yenemiyorsak siz de benim babamı yenemezsiniz. (Hammer)-Siz aptallar daima ikinci sırada kalacak olan koca bir çöp sürüsüsünüz. Soykıranların en zayıfı bile sizin babanızdan daha güçlüdür. Bundan emin ol. *** (Kuzgun)-Hahaha. Bu söz gerçekten iyiydi. Ben olsa buna sinirlenirdim. *** (Victor)-Ne cüretle!? Alçak şerefsiz! Victor haykırdı ve Hammer'e doğru atıldı. Son sözler onu gerçekten kışkırtmıştı. *** (Kuzgun)-Ne dedim ben. Gördünüz mü? Ara sıra böyle küçük spoilerler veririm ben size rahat olun. Neyse, daha fazla araya girmeyeyim de savaşın tadını çıkarın. Gerçi, bu bölüm burada bitiyor. Diğer bölümde okursunuz artık.
|
0% |