Yeni Üyelik
205.
Bölüm

Bölüm-204 Diriltilen Medusa

@aristokrat

Ejder elini Medusa'nın beline doladıktan sonra Medusa birkaç saniye sessiz kaldı ve...

(Medusa)-Sen kimsin be!?

(Efsane)-Ejder!?

Medusa'nın sözlerinden sonra Efsane anlık olarak endişeye kapıldı ve bağırdı.

(Ejder)-Bak güzelim. Kalbimi parçalamanda bir sorun görmüyorum ama bana karşı olan zarar verme eylemlerini yatağa saklasan nasıl olur?

Efsane'nin bağırma sebebi Medusa'nın bir anda elini Ejder'in kalbine saplamış olmasıydı. Ejder ise bu durumu oldukça sakin bir şekilde karşılamıştı. Medusa'nın yaptığı bu hareketi hissetmemişti bile. Medusa varoluştan silindiği ve az önce tekrar diriltildiği için anılarına sahip değildi.

(Medusa)-Ne diyorsun lan sen!?

(Ejder)-He doğru. Seni baştan yarattım ben. O yüzden anıların yok.

(Medusa)-Ne yap...

Ejder elini Medusa'nın suratına koydu ve Medusa tepki verecekken aniden duruldu çünkü sahip olmadığı anılar beynine akmaya başladı. Tanrılar. Doğumu. Büyüyüşü. Nasıl bir canlı olduğu. Neler yaşadığı. Ejder. Ejder'in yaşadıkları. Ejder'in yaptıkları. Ölümden dönüşü. Ejder'in her şeyi yok etmesi. Ejder'in kendisini yok etmesi. Ejder'in, çocuklarını yok etmesi. Ejder'in bütün varoluşu silmesi. Gaia'nin ölümü. Ve şu anda yeniden dirilmesi.

Ejder araya Medusa'nın olmayan birkaç anıyı da sıkıştırmıştı çünkü Medusa'nın Gaia ile olan savaşta neler yaşandığını bilmesini istiyordu.

Ejder Medusa'nın suratını bıraktığında Medusa kalçasının üzerine düştü ve şaşkın bir ifadeyle etrafına bakınmaya başladı. Bir anda bu kadar anıya sahip olmak beynini yormuştu.

(Medusa)-Ej... der..? Bekle ha? Bu sen misin?

Anılarına kavuşan Medusa nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Her şey çok ani olmuştu. Sanki kayıp geçmişi hızla gözleri önüne serilmiş gibiydi. Hisleri karmakarışıktı.

(Medusa)-Ejder!

Medusa o anlığına kafa karışıklığını bir kenara bıraktı ve hızla ayağa kalkarak Ejder'in üzerine atlayıp boynuna sarıldı. Ejder Medusa'yı kalçalarından destekledi ve Medusa'nın kendisini sonuna kadar sıkmasına izin verdi.

"Onu ve çocuğumuzu öldürdüğüm anıları bile aktarmama rağmen bana kızmak yerine kucağıma atladı. Ben gerçekten bu kadını hak etmiyorum."

Diye düşündü Ejder fakat bunu surat ifadesine yansıtmadı. Medusa gibi sadık bir kadını hak etmediğini biliyordu ama yine de ondan etkilenmeden edemiyordu. Medusa zaten bütün bedenini ve ruhunu Ejder'e adamış durumdaydı. Ejder'den aynı şeyi beklemiyordu tabii ama o da fazlasıyla sevilmeyi arzuluyordu.

Ejder'in kendisini sevdiğini biliyordu. Sadece, Ejder'in zihni çok dağınıktı ve bu sevgiyi göstermekte zorlanıyordu. Ayrıca ailesi olmadan büyüdüğü için sevgi denen şeyin ne olduğuna dair çok fazla bilgisi yoktu. Kendi kendini nefretle yoğurmuştu o yüzden de sevgiye dair hiçbir şeyi bilmiyordu.

Medusa'yı seviyordu. Onu çok seviyordu ama bir o kadarda kararsızdı. Sevgisiz büyüyen bir çocuk olarak Medusa'ya beslediği hislerin sevgi mi yoksa başka bir şey mi olduğunu kestiremiyordu. O yüzden de sürekli olarak arada kalıyor ve hislerinin doğru olup olmadığını düşünüyordu.

(Medusa)-Bu kadar şeye yalnız başına katlanmak zorunda kaldığın için özür dilerim.

"Hala beni düşünüyor. Çocuğumuzu düşün Medusa. Vur bana. Nefret et benden."

Ejder hala Medusa'nın kendisine olan bu aşkına bir anlam vermekte zorlanıyordu. Bu kadar ciddi bir şekilde sevilmek hoşuna gidiyordu ama yine de anlam veremiyordu.

Aşk gerçekten de yaşanan onca şeyi görmezden gelmesini sağlayacak bir şey miydi?

"Bilmiyorum."

Ejder bilmiyordu. Daha önce hiç hissetmediği bu hisler kafasını karıştırıyordu. Seviyorum dediği kadını milyarlarca kez öldürmüştü. Hem de karnındaki çocuğuyla beraber. Şimdi de yüzsüz gibi onu geri diriltmişti.

"Ben gerçekten bunların hiçbirini hak etmiyorum. Neden benden nefret etmiyor ki?"

(Ejder)-Medusa ben...

(Medusa)-Şhhh. Bir şey söylemene gerek yok. Seni anlıyorum.

"Anlıyor musun? Yapma."

(Medusa)-Ne kadar acı çektiğini biliyorum.

"Benim gibi bir deliyi anlamana imkan yok. Ben bile kendimi anlayamıyorum. Ama haklısın. Canım çok yandı."

Ejder'in yüz ifadesi aynı olsa da Medusa Ejder'den bir şeyler hissediyor gibiydi. O yüzden dudaklarına küçük bir öpücük indirdi ve yavaşça kucağından indi. Aşk dolu gözlerle ona bakıyordu. Ejder ise ne yapacağını bilemez bir halde Medusa'ya bakıyordu.

(Medusa)-Kendini zorlamana gerek yok. Sen söylemesen de ben anlayabiliyorum.

(Ejder)-Artık istesem de kendimi zorlayamam. Her şey bitti. Yaşayan en güçlü kurgusal karakter benim. Sadece kendi evrenimle sınırlı değilim. Tüm evrenlerle bağlantılıyım.

(Medusa)-Bu da beni dünyanın, hayır, varoluşun en şanslı kadını yapıyor.

Ejder Medusa'nın hatıralarını aktarırken başka şeyler aktarmayı da unutmamıştı. Kısacası şu anda Medusa'da, kurgusal bir karakter olduğunun farkındaydı. O yüzden de Ejder'in söylediği şeyleri garipsemiyordu.

(Ejder)-Elbette öylesin bebeğim. Karşında "Mutlak Yaşam Formu" Ejder Soykıran duruyor. Şu andan itibaren istediğin her şeyi yapabilirsin ve kimse sana karışamaz. Bütün varoluş bana, dolayısıyla sana ait. Bir şeyleri değiştirmek istersen söylemen yeterli.

Ejder açık açık Medusa'nın isteklerine göre varoluşu yeniden düzenleyeceğini söylüyordu. Ve ciddi anlamda da her şeyi yapmaya hazırdı. Medusa isterse bütün varoluşu bir çiçek yapabilirdi. Ya da şekere çevirebilirdi. Varoluşun rengini değiştirebilirdi. Ona bir şekil verebilirdi. Akla hayale sığmayacak her şeyi yaptırabilirdi.

Ve Ejder tek hareketiyle bu istekleri yerine getirirdi. Şu andan itibaren Medusa'ya daha fazla değer vermek için uğraşacaktı.

(Ejder)-Pekala.

Ejder göz ucuyla Efsane'ye baktı ve Efsane ışınlanarak ortadan kayboldu.

(Medusa)-Ne oldu?

(Ejder)-Sadece ne yapacağımı merak ettiği için benimle gelmesine izin vermiştim. Yani bizimle bir alakası yok. Bundan sonrası için güzel bir kadınla randevum var.

Ejder Medusa'ya göz kırptı ve kolunu hafifçe açtı. Medusa hemen Ejder'in koluna girdi ve yürümeye başladılar. Birkaç adım attıktan sonra da tam önlerinde bir boyut kapısı açıldı ve kapıdan geçtiler.

Kapıdan geçer geçmez Medusa harika bir atmosferle karşılaştı. Gökyüzü masmavi ve apaçıktı. Jüpiter'i andıran bir gezegen uzaklarda duruyordu. Gece karanlığında uzaklarda bekleyen ay gibiydi. Daha doğrusu Ejder az önce oluşturduğu bu boyutta ay yerine Jüpiter'i koymuştu çünkü bu şekilde daha güzel olacağını düşünmüştü. Öyle de olmuştu.

Jüpiter gerçekten de harika görünüyordu. Hafif silik yapısı nedeniyle göze batmıyordu.

Diğer bir yandan da etraf çimenlerle kaplıydı. Renkler aşırı derecede canlı ve parlaktı. Çimenlerin ortasında toprak bir yol uzanıyordu. Çimenlerin ve toprağın kokusu esintiye karışıp Medusa'nın ciğerlerine doluyordu.

Biraz önlerinde ise ucu görünmeyen bir dağ vardı. Dağdan aşağı akan bir şelale mevcuttu ve şelale dağın hemen dibine akarak bir göl oluşturuyordu. O gölden de bir nehir uzanıyordu ve nerede bittiği belli değildi.

(Medusa)-Ejder burası...

(Ejder)-Şhhh.

Ejder parmağını Medusa'nın dudağına koydu ve onu susturdu. Yavaşça eğildi ve Medusa'nın ayakkabılarını çıkartmaya başladı. İki ayakkabısını da çıkartıp kenara koydu ve ayaklarına birer öpücük kondurarak yeniden ayağa kalktı.

Medusa'nın ayakları yere temas edince bir şey fark etti. Ayakkabıları olduğu için tam olarak anlayamamıştı. Bastığı yerler bulut kadar hafifti ve harika hissettiriyordu.

(Ejder)-Gidelim.

Ejder Medusa'yı belinden kavradı ve uçarak dağın tepesine çıktı. Dağın tepesi de aşağıyla aynı şekildeydi. Sadece oradan geçen bir dere yoktu. Ya da başka bir dağ. Şelale doğrudan uçurumdan aşağı akıyordu.

Şelalenin dökülmeye başladığı yerin 100 metre kadar uzağında tahtadan bir ev vardı. Tahtalar oldukça özenli bir şekilde kesilmişti ve düzenli bir şekilde yerleştirilmişti.

Medusa aşırı derecede etkilenmişti. Bir şeyler söylemek istiyordu ama Ejder kendisini susturduktan sonra konuşma yetisine bir şeyler olmuştu.

Yavaşça eve kadar ilerlediler ve Ejder kapıyı açarak Medusa'ya yol verdi. Medusa eve girdiğinde burnuna hoş kokular gelmeye başladı. Koku yemek kokusu değildi. İnsanı rahatlatan bir parfüm kokusu dolanıyordu evin içinde.

İkili sakince eve girdiler ve Ejder sola döndü. Medusa'da onu takip etti. Evin sol tarafında yatak odası vardı. Yatak bembeyazdı ve kırmızı gül yapraklarıyla süslenmişti. Derken birdenbire hava karardı ve yağmur yağmaya başladı.

Odanın kenarında duran şömine hafiften alev aldı ve birkaç saniye sonra bütün odayı ısıtacak şekilde yanmaya başladı.

Medusa bunların anlamını çok iyi bir şekilde biliyordu. Zaten bir an sonra da Ejder kendisini boğazından tutarak kendisine çekti ve dudaklarına yapıştı. Medusa'da Ejder'in boynuna sarıldı ve bacaklarını onun beline attı.

Ejder Medusa'yı duvardan çekti ve dönerek yatağın üzerine attı. Kendisi de doğrudan üzerine çöktü ve onu soymaya başladı. Medusa'nın teninin kokusu Ejder'i mest ederken Medusa çoktan Ejder'i okşamaya başlamıştı bile.

Bedenlerini ezbere bildikleri için nereye dokunacaklarına bakma ihtiyacı hissetmiyorlardı. Bunun sayesinde de birbirlerinin gözlerinin içine bakıyor ve konuşmadan anlaşıyorlardı. Ejder Medusa'nın elbisesini tamamen çıkarttıktan sonra Medusa'da Ejder'in pantolonunu çıkarttı. Ejder'de aynı anda kazağını çıkarttı ve kenara fırlattı.

Ejder bir kez daha Medusa'nın üzerine çöktü ve Medusa kendisini okşarken yavaşça boynuna doğru ilerlemeye başladı.

 

Loading...
0%