@aristokrat
|
Hiçlik ve varoluşun %70'inin yok olmasının ardından Ejder'in dönüşümü tamamlanmıştı ve baskıcı bir kana susamışlıkla Race'nin hareketlerini kısıtlıyordu. Başka birisi olsa çoktan kalp krizi geçirip ölmüş olurdu ama Race bu baskının altında hareket bile edebiliyordu. Normalde hareket edememesi gerekliydi çünkü Ejder'in yaydığı kana susamışlık bütün vücudu felç ediyordu. Ama Race'nin dayanıklılığı ve gücü buna dayanmasını sağlıyordu. Ayrıca iradesi de bu konuda büyük bir rol sahibiydi. Ejder'e karşı hissettiği kazanma isteği onu daha da güçlenmesi için zorluyordu ve bedenini daha ileri seviyelere itiyordu. (Race)-Hmph! Alt tarafı birkaç değişiklik geçirdin diye korkacağımı mı sandın!? (Ejder)-Ah evet. Korkman gerek. Ejder kollarını iki yana açtı ve ellerinde birer gerçeklik belirdi. (Ejder)-Hem de çok korkman gerek! Diye haykıran Ejder iki gerçekliği birleştirdi ve bıraktı. Gerçekliklerin birleşimin oluşan top şekilli bu yapı yavaşça aşağı düşmeye başladı. Ve Ejder'in ayağıyla aynı seviyeye geldiğinde bir anda yer değiştirerek Race'nin kafasının üstünde belirdi. (Ejder)-Sonra görüşürüz. Top şekilli yapı Race'nin kafasına çarptı ve o anda bütün varoluş renklerle donatılmaya başlandı. Bütün varoluş bir nebula gibi gözüküyordu. Her tarafta farklı farklı canlı renkler ve biçimsiz fakat göz alıcı şekiller vardı. (Ejder)-Hakkını vermem gerek. Bunun seni öldürmesini bekliyordum. Ejder top şekilli yapıyı taşımak için kendini yırtan Race'ye bakarak bu sözleri dile getirmişti. Race alttan yüklenerek o yapıyı tutuyordu ancak kolları tamamen parçalanmıştı. Kasları ve kemikleri net bir şekilde görünüyordu. Yüzünün yarısı yarılmıştı ve aşağı doğru sarkıyordu. Bacakları içe doğru kırılmış ve kemikleri etini delip dışarı çıkmıştı. Derisinin büyük bir kısmı çürümüştü ve sarkıyordu. (Race)-Sanki... öl-ür... müşüm gibi!!! Race boğazından çıkan ve tam olarak anlaşılamayan bir şekilde konuşmuştu ancak Ejder her dediğini anlamıştı. Race paramparça olmasına rağmen hem hayattaydı hem de o yapıyı tutuyordu. Ağırlığı bilinmeyen, belki de sonsuz kütleye sahip o yapıyı altında ezilmeden tutuyordu. Çok zor dayandığı kolayca belli oluyordu ancak dayanabiliyordu. Önemli olan buydu. (Ejder)-Gerçekten diyorum. 2 tane gerçekliği tutabilmek etkileyici. Bakalım bin tanesine karşı ne yapacaksın? Ejder avcunu açtı ve elinin ortasında pirinç büyüklüğünde bir yapı belirdi. O yapının içinde, dediği gibi, 1000 gerçeklik vardı ve Ejder onu o seviyeye kadar küçültmüştü. İsterse atom altı parçacıklardan bile daha küçük bir hale getirebilirdi ama üşendiği için pirinç büyüklüğünde durmuştu. Ejder küçük yapıyı boşluğa bıraktı ve orta parmağını gererek yapıya vurdu. Pirinç tanesi büyüklüğündeki yapı bir anda ateşlendi ve gerçekliği yararak Race'ye doğru ilerlemeye başladı. --- Aynı anda bir alt boyutta --- Medusa ve Efsane mutfakta hem sohbet ediyorlar hem de yemek hazırlıyorlardı. Ejder ise uçurumun kenarında oturmuş bir şekilde çayını yudumluyordu. O sırada Medusa elinde bir tepsiyle evden dışarı çıktı ve Ejder'in yanına doğru yürümeye başladı. Medusa Ejder'e yaklaşırken Ejder yavaşça ayağa kalktı ve arkasında bir masa oluştu. Medusa elindeki tepsiyi masaya bıraktı ve Ejder'e dönerek... (Medusa)-Aç mısın? (Ejder)-Açlık duygumun olmadığını biliyorsun. Artık sadece tat almak için yiyip içiyorum. Ejder Gaia'yla yaptığı dövüşten beridir yemek yemek, su içmek ya da tuvalet gibi şeylere ihtiyaç duymuyordu. Sahip olduğu her şeyi ortaya koyduktan sonra her şeyi aşmış ve "Varoluştaki En Tehlikeli Varlık" olmuştu. Bunun bazı getirileri de bunlardı. Tabii artık hiçbir duyguya sahip değildi. Her şeyi yapabileceği için canı çok sıkılıyordu ve savaşlara bile girmek istemiyordu. Zaten şu anda da Race'yle dövüşen kişi gerçek Ejder değildi. Onun bir klonuydu o kadar. (Medusa)-En azından elimin lezzetini biliyorsun. (Ejder)-Bütün bedeninin lezzetini biliyorum desek daha doğru olur. (Efsane)-Ejder! Benim varlığımı unutuyorsun herhalde. Ejder tam Medusa'ya doğru yükselirken Efsane'de evden çıkmış ve Ejder'i durdurmuştu. Durdurmasa işlerin nereye gideceği belliydi. Ejder'in Medusa'ya karşı bitmek bilmez bir açlığı vardı ve her fırsatta üstüne çökmeye çalışıyordu. (Ejder)-Aman bee. Sana başka boyut açıp Kuzgun'u vereyim dedim yok dedin. Ne yapayım? Ejder şakayla karışık bir şekilde hayıflandı ve Efsane'nin alnına küçük bir darbe indirdi. (Efsane)-Yav Kuzgun'un yapacağı her şeyi göreceğini söyledin. Beni çıplak görmene izin mi verseydim? (Ejder)-İyi de gördüm zaten. Kuzgun kendine ayrı beden ayarlamış olsa bile işin sonunda benim ruhuma geri döndü. Ejder ise basit bir açıklama sunarak Efsane'nin kızarmasını sağladı. (Efsane)-Çabuk sil aklındakileri. Çabuk! Efsane sert olması gereken darbelerle Ejder'in göğsüne hızlı hızlı vurdu ve kıpkırmızı bir şekilde geri çekildi. Ejder Efsane'nin kızarmış yüzüne bakarak güldü ve masaya oturdu. (Efsane)-Silsene lan! (Ejder)-Tamam tamam. Sildim. Medusa varken senden etkilenmemi beklemiyordun herhalde. Ejder gülerek cevap verdi ancak Efsane'nin suratı biraz düşmüştü. Onlar atışırken Medusa tabakları önlerine dağıttı ve eline kaşığı alarak tencerenin içine daldırdı. (Efsane)-Bu biraz kırıcıydı ama bozuk kişiliğini göz önünde bulundurarak canımı sıkmayacağım. Ejder'in söylediği şeye kırılmıştı. Kendisinin güzel olduğunu düşünüyordu ve bir erkek tarafından bu kadar kolayca defedilmek onu üzmüştü. Ama karşısındaki kişi Ejder olduğu için çabucak bu fikrinden vazgeçmişti çünkü Ejder'in gözü Medusa'dan başkasını görmüyordu. Ondan başkasını güzel görmüyordu ve ondan başkasına ilgi duymuyordu. (Ejder)-Kırılıp kırılmamak sana kal... ah. (Medusa)-Ne oldu? Ejder Efsane'ye cevap verirken aniden duraksamış ve kafasını çevirerek gökyüzüne bakmıştı. Medusa ise ne olduğunu sorduğunda ise Ejder birkaç saniye daha aynı noktaya bakmaya devam etmiş ve birkaç saniyenin ardından Medusa'ya dönerek... (Ejder)-Klonum, ikinci kişiliğine geçti. Gerçi bunu sadece havalı bir sahne ortaya çıkartmak için yaptı ama olsun. Race'nin sonu yakındır. Ejder'in böyle şeyleri bu kadar rahat söylüyor olması bazen gerçekten korkutucu olabiliyordu. Ama Medusa'da Efsane'de bu duruma alışmışlardı. İnsan hayatının Ejder için zerre kadar önemi yoktu ve asla da olmayacaktı. Neyse ki artık Ejder insanları öldürmeye ilgi duymuyordu. Mevcut gücü yüzünden artık insanların acı çekişi bile onu heyecanlandırmıyordu. Planladığı zaman geldiğinde de Saligia'yı öldürecek ve Medusa'yla beraber sonsuza kadar yaşayacaklardı. Şu andaki tüm planı bundan ibaretti. Karısıyla mutlu bir hayat. Resmen emeklilik hayatı planlamıştı. Ama yapacak daha iyi bir şeyi de yoktu. Sürekli olarak güçlü varlıklar oluşturup onlarla dövüşmek sıkıcı olurdu. O yüzden kendisini Medusa'ya ve onun narin bedenine bırakıp yıllarını öyle geçirecekti. *** (Race)-Siktir. "Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır." "Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim. Öleceğim." Race üzerine gelen pirinç tanesi büyüklüğündeki yapıdan kaçınmak için hiçbir şey yapamazdı çünkü vücudu mahvolmuş haldeydi. Mutlak suretle ölecekti ve bundan kaçışı yoktu. Ejder gerçekten de yenilmezdi. Ona bunca hasar vermiş olmasına rağmen üzerinde çizik bile yoktu. Her şeyin sonuna gelinmişti artık. Bir kez daha. Bir kişi daha Ejder'i yenememişti. Bu düzen hiçbir zaman yıkılmayacaktı. Ejder kimsenin yenemeyeceği aşılmaz bir varlıktı. Küçük yapı Race'nin dibin kadar girdiğinde artık geri dönüş yoktu. Birkaç santimetre sonra Race ölecekti. Yani, en azından kendisi böyle düşünüyordu. Çünkü tam o anda... ... Race'nin göğsünde kör edici bir ışık parlamaya başladı ve varoluştan geriye kalan varoluşu titretecek kadar güçlü bir kükreme duyuldu.
|
0% |