Yeni Üyelik
216.
Bölüm

Bölüm-215 Sönen Yıldız

@aristokrat

Sarsıcı kükreme ve kör edici parlamanın ardından tüm ışık Race'nin göğsüne doğru hareketlenerek yıldız şeklini almaya ve Race'nin gücü bariz bir şekilde yükselmeye başladı. Ejder oldukça rahat görünüyordu. Hatta Race'yi takıyormuş gibi bile görünmüyordu.

Parlayan yıldız deliler gibi sıcaklık yayıyordu ve varoluşun görüntüsünün dalgalanmasını sağlıyordu. Race'nin parçalanan vücudu iyileşiyor ve eski haline dönüyordu. İyileşme hızı oldukça yüksekti. Belki de Ejder'le yarışabilecek düzeydeydi.

Yine de Ejder'in bir korkusu yoktu. Kendisi hem sonsuz iyileşme hızına sahipti hem de ölümsüzdü. Yani nasıl bir hasarla karşılaşsın her şekilde iyileşecekti. Bu özelliği kendisini küçükken bütün intiharlarından korumuştu.

(Ejder)-Üf hadi bee. Amma uzun sürdü parlaman. Kendini göstereceksen göster artık Bellum. Sıkıldım.

Ejder o parlayan yıldızın Bellum yüzünden olduğunu biliyordu. Bellum tüm gücünü Race'Ye aktarıyor ve kontrolünü ona bırakıyordu. Bu şekilde Ejder karşısında daha şanslı olabilirlerdi.

(Bellum)-Konuşma da bekle. Tüm gücümü ona aktarmakla meşgulüm.

Bellum kendisini göstermeden sadece konuşmakla yetinmişti. Sesi gayet sakindi. Sanki Ejder'in söylediği şeyi yapacağını biliyor gibiydi.

(Ejder)-He öyle mi? Bekleyelim madem ne yapalım.

Ejder dalga geçercesine karşılık vermişti ve beklemeye devam etmişti. O andan sonra yıldızın sıcaklığı daha da artmaya başladı. Ve aynı anda parlaklığı da. Tabii Ejder bu sıcaklık artışını basit bir güneşlenme olarak değerlendiriyordu ve hiç umursamıyordu.

(Ejder)-Biraz bronzlaşsam mı lan acaba? Yakışır mı ki? Ee, sanmıyorum. İyi böyle.

Diyen Ejder yavaşça geri uçtu ve Race'den uzaklaştı.

Race'nin göğsünde deliren ışık hüzmeleri yavaşça şekil almaya başladılar. Büyüdüler, genişlediler, kırıldılar, büküldüler, değiştiler ve bir ejderha şeklini aldıktan sonra inanılmaz bir hızla yıldızın içine çekildiler.

Race'nin gözleri ve saçları tamamen turuncu renge büründü ve keskin bir şekilde parlamaya başladı. Göğsündeki yıldız şekli gitmemişti. Hatta dallanıp budaklanmış ve göğsüne iyice yayılmıştı.

(Rallum)-Ahh. Böylesi daha iyi. Savaş Ejderhası Bellum Tam Kontrol: Savaş Yıldızı!

Rallum bu görünüşüne Savaş Yıldızı ismini vermişti ve gerçekten harika görünüyordu. Göğsünde dallanıp budaklanmış bir yıldız. Turuncu renkte saçlar ve gözler. Parlayan bir beden. Gerçekten de bir yıldız gibi görünüyordu.

(Ejder)-Sonunda be. Ağaç oldum beklemekten. Amma sıkıcısınız.

(Rallum)-Konuşmayı bırak! Savaşımız burada son buluyor!

Rallum kolunu savurarak Ejder'e bağırmıştı. Onu gerçekten yok etmek istiyordu. Ama şu anda nedensiz bir şekilde Ejder'den bir tehdit hissetmiyordu. Sanki Ejder savaşmaktan vazgeçmiş gibi hissediyordu. Ve o anda da Ejder sözleriyle onu doğrulamış oldu.

(Ejder)-Ah haklısın. Savaşımız tam olarak burada bitiyor.

(Rallum)-Savun kendini!

Diyen Rallum yumruklarını sıktı ve Ejder'e atıldı. Tam Ejder'e yumruğu patlatacakken elinin önünde bir yıldız belirdi ve hemen ardından bir patlama yaşandı. Kör edici bu patlamanın ardından Rallum geriye doğru uçmaya başladı ve patlamanın menzilinden çıktı.

Ejder ise hiç hareket etmemiş bir şekilde patlamanın ortasında duruyordu. Bağdaş kurmuştu ve çenesini yumruğuna dayamıştı. Suratında irite edici bir gülümseme vardı.

(Ejder)-Ee, tüm gücün bu mu? Alt tarafı 9 milyar gerçekliği sildin. Bellum'un tam kapasitesinde en az 10 trilyon gerçeklik silebilmesi gerekli.

Sakin ses tonu o kadar deli ediciydi ki Rallum'un tüyleri diken diken olmuştu. Ejder'in suratındaki o küçük çaplı gülümseme onu delirtiyordu.

(Rallum)-Kes sesini be!!!

Rallum bir kez daha yumruk attı ve aynı patlama tekrar gerçekleşti. Sonra tekrar tekrar ve tekrar. Birkaç saniye içinde yüzbinlerce darbe ve yüzbinlerce patlama. Ve hepsi doğrudan Ejder'in üzerindeydi.

Ama nedense Ejder en ufak bir hasar bile almıyordu. Kıyafetleri bile zarar görmüyordu. Rallum sadece yaptığı saldırılarla kalıyordu. Attığı her bir yumruk, her bir tekme sanki boşluğa çarpıp etkisiz kalıyor gibiydi.

O andan sonra da Rallum neler olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladı. Ejder sahip olduğu yetenekleri kullanıyordu. Ejder sonsuz sayıda yeteneğe sahipti ve mümkün olan ya da olmayan her şeyi yapabilirdi.

(Ejder)-Demek sonunda anlamaya başladın. Gerçek doğamı yani.

Ejder'in yüzündeki gülümseme büyüdü.

(Ejder)-Hangi yeteneği kullandığımı bilmek ister misin? Sen istemesen bile okuyanlar isteyecektir gerçi. Kullandığım yetenek çok basit.

-Hüküm: Etkisiz Kılma.

(Ejder)-Basitçe, yaptığın her şey bana dokunmadan etkisiz kılınacak. Hem de ne kadar güçlü olursa olsun. Bütün varoluşu yok edecek kadar güçlü bir saldırı bile yapsan, ki yapamazsın, ben çizik bile almayacağım. Ama şanslısın. Yansıtma'yı kullanmıyorum. Senin saldırını alıp sonsuz kez daha güçlü bir şekilde sana geri gönderiyor.

Ejder sakin bir şekilde açıklama yapmakla meşguldü ve bu sözler Race'nin bütün savaşma isteğini öldürüyordu. Asla zarar veremeyeceği birine saldırmanın mantığı neydi ki? Hiçbir anlamı yoktu. Tamamen boşa çabalamaktı.

(Ejder)-Bende öyle düşünmüştüm. Bu tamamen boşa çabalamak. Ama sana şöyle bir kıyak geçeceğim ve yazarın seni acı içinde bırakmasını engelleyeceğim.

-Hikaye Manipülasyonu: Gerçek Cümle.

Bu yetenek ise Ejder'i söylediği her şeyin asıl hikaye akışının yerine geçmesini ve Ejder'in dediklerinin gerçekleşmesini sağlıyor.

(Ejder)-Ejder Race'nin iyileşme faktörünü yok eder ve Race kendi boynunu kırarak intihar eder.

Race'nin kolları yavaşça boynuna doğru hareketlenmeye başladı. Race'nin gözleri şaşkınlık ve korkuyla dolarak olayları anlamlandırmaya çalıştı. Ama elinden bir şey gelmedi çünkü Race tam da Ejder'in dediğini yaparak kendi boynunu tuttu. Sertçe çevirdi ve boynunu paramparça etti.

Olduğu yere yığıldı ve varoluştan aşağı düşmeye başladı. Ejder ise parmağını ona doğru uzattı ve...

(Ejder)-Kaybol.

Race'nin cesedi birkaç saniye içinde toza dönüşerek yok oldu ve tamamen silindi.

(Ejder)-Haaa. Çok sıkıcıydı. Hiç eğlenmedim. Yine de iyileşemiyor rolü yapıp Race'nin ego tatminini görmek güzeldi. Neyse. Bende kaybolsam iyi olur. Nasılsa ana beden ben değilim.

Klon Ejder'de bu sözlerinden sonra toza dönüştü ve yok oldu.

***

(Ejder)-Ee, şey. Artık Race yok.

(Medusa)-Düşündüğümden erken oldu. Ben klonun biraz daha uğraşır diye düşünmüştüm.

Ejder Race'nin ölümünü dile getirdikten sonra Medusa oldukça normal karşılamıştı. Ejder'e alıştığı için artık hiçbir şeye şaşırmazdı.

(Medusa)-Ama ben belki öldürmezsin diye düşünüyordum.

Medusa açıkça fikrini söylemişti. Gerçekten de Race'nin ölmesini beklemiyordu. Klon ona acı çektirir ve umutsuz bir moda sokup bırakır diye düşünüyordu.

(Ejder)-Ben öldürmedim ki. Klon yaptı.

(Medusa)-Ne değişti Ejder?

(Ejder)-O klon benim düşünce yapıma sahip değil. Sadece benim görünüşüme ve anılarıma sahip. Ama bambaşka birisi. Varoluş ve hiçliğe bir tane ben yeter. Klon bile olsa başkasına gerek yok.

Ejder oldukça sakin bir şekilde bu konuşmayı yapmıştı. Medusa ise omuz silkerek "Sen bilirsin." demiş ve yemeğine dönmüştü.

(Efsane)-Bu sakinliğin beni bir gün deli edecek.

Medusa yemeğine döndükten sonra Efsane araya girmişti. Ejder'in, Race'nin ölüm haberini bu kadar kolay bir şekilde söylemesi onu biraz geriyordu.

(Ejder)-Sende çok heyecanlı değilsin hani.

(Efsane)-Hatırlamanı isterim ki olaylara vereceğim tepkileri azaltmak ve şaşırmamı engellemek için duygularım üzerinde birkaç değişiklik yapmıştın.

(Ejder)-Doğru. Ama en doğrusu oydu. Yaptığım her şeye şaşırsaydın en sonunda kalpten giderdin.

Ejder olacak şeyi söyleyip önündeki yemekten bir parça almıştı. Yemeği çiğnerken de konuşmaya devam etmişti.

(Ejder)-Ayrıca geleceğinde kalp krizinden ölmek vardı. Kuzgun sana tüm gücümü sergilediği sırada ölmen gerekiyordu. Kuzgun o anki durumu manipüle edip senin öldüğün senaryoyu ortadan kaldırana kadar tabii.

Efsane Ejder'in söylediği şeyler karşısında şaşkına dönmüştü. Bunlar hiçte beklediği şeyler değildi. Heyecandan kalp krizi geçirip ölmüş olabilirdi. Kuzgun bir şeyleri değiştirmeseydi heyecandan kalp krizi geçirip ölmüş olacaktı.

(Efsane)-Ku-Kuzgun beni korudu mu yani?

(Ejder)-Dedim ya öyle diye. Niye şaşırıyorsun?

(Medusa)-Efsane hala bir insan Ejder. Duygularını manipüle etmiş olsan bile... hala bir insan.

(Ejder)-Ee. Söylediğim şeyi kısaltıp soruya döktü sadece. Ne gerek vardı ki? Aman neyse. Kuzgun seni gerçekten sevmişti. Gerçi... bunu benden daha iyi biliyorsun.

Ejder'in son sözleri yüzünden Efsane kızarmıştı ve başını öne eğerek hızlıca yemeğini yemeye başladı.

(Ejder)-Eee, Race'de ortadan kalktığına göre, artık gidip işimi bitirebilirim değil mi?

Bunları söyleyen Ejder ayağa kalktı ve aniden ortadan kaybolarak dünyaya döndü. Kızlarla bu konuşmayı yaparken bütün varoluşu eski haline getirmişti. O yüzden de dünya olduğu yerde sağlam bir şekilde duruyordu.

(Medusa)-Ejder'in yaptığı ya da söylediği hiçbir şeye aldırmaman senin için en iyisi haberin olsun.

(Efsane)-Elimden geldiğince deniyorum zaten. Yine de hala tam olarak alışamadım.

(Medusa)-Merak etme. Zamanla alışırsın. Hepimiz alıştık nasıl olsa.

Son sözlerinden sonra Medusa gelecekte kalanları düşündü. Rose ve diğerlerini. Rose'yi özlemişti.

(Medusa)-Umarım Ejder seni de diriltir Rose. Umarım.

 

Loading...
0%