Yeni Üyelik
228.
Bölüm

Bölüm-225 15 Kişilik Katliam

@aristokrat

15 kadar çocuk köyün dışı sayılabilecek bir noktada Ejder'i kıstırmışlardı ve onu dövmeye çalışıyorlardı. Dövmeye çalışıyorlardı çünkü her ne kadar 15 kişi de olsalar Ejder hala onlar için bir korku kaynağıydı.

Ama yine de 15 kişi olmanın getirdiği cesaretle birlikte onu çevrelemişler ve birkaç darbe bile olsa indirmeyi başarmışlardı. Ejder ise hiçbir şekilde tepki vermeden onların kendisine vurmasına izin veriyordu. 10 kadar yumruk yemesine rağmen yüzünde en ufak bir iz bile yoktu.

Çocuklar neden karşılık vermediğini bilmiyorlardı ama bu durum işlerine geliyordu. En küçüğü 7 en büyüğü 13 yaşında olmakla birlikte hepsi teker teker Ejder'e vuruyorlardı. Bazılarının kolları ya da bacakları morarmıştı veya ezikler yüzünden sargılanmıştı.

Tüm bu yaraların sorumlusu Ejder'di. Yaş ya da cinsiyet fark etmeksizin kendisini rahatsız eden herkesle kavga edip dövüyordu ve insanların nefretini topluyordu. Abisi kendisini sevdiği için bunu zerre kadar önemsemiyordu. Abisine duyduğu ve abisinin kendisine duyduğu ilgi onun için yeterliydi.

Çocuklardan birisi Ejder'in yüzünü tekmelemişti ve dilini çıkartarak...

(Çocuk)-Beeegggh. Ne oldu? Karşılık vermekten mi korkuyorsun yoksa?

Bu sözlerinden sonra gerilip bir tekme daha attı ancak Ejder ses bile çıkartmamıştı. Çocuk 3. bir tekme için hazırlandıktan sonra tekmesini savurdu ancak bacağı Ejder tarafından yakalandı ve çocuk yere düştü.

Ejder suratına iğrenç bir gülümseme yerleştirdi ve deminden beri sakin kalan aurası bir anda çılgına dönerek serbest kaldı.

(Ejder)-Canımı yakmayı başarırsanız size karşılık vermeyi düşünebilirim sikik çöpler.

Ejder'in aurası yeniden sakinleşti ve çocuk yerden kalktı. Bir şeyi doğrulamak istercesine Ejder'e bakıyordu. Nefesini aldı ve doğrulamak istediği şeyi sordu.

(Çocuk)-Yani canın yanana kadar seni rahatça dövebiliriz öyle mi?

Ejder yavaşça başını yana yatırdı ve sıkıldığını belli eden gözlerini devirdi.

(Ejder)-Evet. Aynen öyle.

Ve Ejder'in bu sözleriyle birlikte 15 kişi birden harekete geçtiler ve Ejder'i dövmeye başladılar. Tekme, yumruk, tokat. Ejder her türlü şekilde darbe alırken yerinden bile kıpırdamıyor. Yetmediği gibi ciddi ciddi acı ibaresi göstermiyordu. Sanki çocuklar gerçekten de canını yakamıyor gibilerdi.

Aralarında yaşça en büyük olan çocuk Ejder'in hareket etmemesini fırsat bilerek onu ittirmeyi ve yere düşürmeyi denedi ancak Ejder yerinden 1 milim bile kıpırdamadı.

(Alfred)-Ne biçim bir dayanıklılığın var lan senin!?

(Ejder)-Ben o kadarda dayanıklı değilim. Siz çok zayıfsınız. Arada fark var.

Ejder sakinliğini hiç bozmadan konuşmuştu. 1 yaşında olduğuna inanmak çok zordu. Görünüşü, hareketleri, düşünceleri. Büyümüşte küçülmüş terimi Ejder için vardı resmen.

(Alfred)-Biz mi zayıfız? Haha. Güldürme beni!

Alfred bu sözlerden sonra gerildi ve Ejder'in testislerine sağlam bir tekme atmak için hareketlendi. Tekmesini savurdu savurmasına ama tekme yerine ulaşmadı. Hatta Ejder'e yaklaşmadı bile. Alfred neler olduğunu anlamak için Ejder'e baktı.

Ama Ejder yerinden bile kıpırdamamıştı. Yani bu tekmeyi o durdurmamıştı. Alfred şaşkınca neler olduğuna anlam vermeye çalışırken Ejder gözlerini çevirdi ormanlık alanda bekleyip uzaktan kendilerini izleyen abisine baktı. Sonra da telepati yoluyla...

-Bunu yapmana gerek yoktu. Tekmesi yerine ulaşsaydı bile bacağı parçalanacaktı.

Bu konuşmayı yaptı ve gözlerini düzeltti.

(Kuzgun)-İşleri bittiğinde kavganızı ayırdığımı söylemek için bir bahane o kadar.

-Haha. Merak etme. İşleri bitecek. Ama senin düşündüğün şekilde değil.

Diye bir kez daha abisiyle iletişim kuran Ejder'in yüzündeki gülümseme yerini sıkılmış bir ifadeye bıraktı. Çocuklar canını acıtamadığı için gerçekten canı sıkılmaya başlamıştı.

(Kuzgun)-Ne demek istiyorsun Ejder?

-Bir şey demek istemiyorum. Sadece izle. Birazdan can sıkıntımı geçirmek için birazcık eğleneceğim o kadar.

Kuzgun Ejder'in ne yapacağını merak ettiği için o tarafa doğru biraz yakınlaştı ve dikkatini iyice verdi. Her olasılığa karşılıkta telekinezisini hazırda tutmaya başladı ki Ejder bir aşırılık yapmasın. Aşırıya kaçmayacağını düşünüyordu ama yine de içinden bir ses Ejder'in çok kötü bir şeyler yapacağını söylüyordu.

(Kuzgun)-Fazla aşırıya kaçma yeter.

-Sen nasıl istersen abiciğim.

Diyen Ejder telepatiyi bıraktı ve kendine odaklandı. Diğerleri canını acıtamadığı için inanılmaz derecede keyifli hissediyordu. Diğerlerinden üstün olma hissinin verdiği tatmin duygusu o kadar zevkliydi ki delirebilirdi bile.

İnsanların bütün çabalamalarına rağmen ona yetişemeyecekleri gerçeği Ejder için zevkliydi ama diğerleri için korkunçtu. Ne yaparsanız yapın sizden önde olan birini geçemeyecek olmanız sizi yiyip bitirir ve işe yaramazlık hissi sizi en dibe çekip yukarı çıkmak için çaba sarf etmenizi engeller.

Yani bu durumdan Ejder zevk alsa bile diğer çocuklar kesinlikle zevk almıyorlardı. 15 kişi toplanmışlardı ama ne Ejder'in gözünü korkutabilmişlerdi ne de ona çizik atabilmişlerdi. Çocuklar şimdi daha iyi anlıyorlardı.

Ailelerinin neden Ejder'den uzak durmalısın dediklerini.

İnsanların heveslerini kırıp boşa zaman harcamalarını sağlayan bu şey bir insan olamazdı. Aslında zaten insan değildi. Ejder safkan bir ejderhaydı. Ve şu anda dünya üzerinde yaşayan 4 ejderhadan biriydi.

Bu 4 ejderha annesi Alberta, babası Kaplan, abisi Kuzgun ve kendisiydi. Amcası BioDrago bu gruba dahil olamıyordu çünkü o çoktan ölmüştü ve Göksel Dünya'yı yönetiyordu. Sadece ara sıra canı sıkıldığında Göksel Dünya'dan kaçarak normal dünyaya geliyordu.

Bunu nasıl yapabiliyor olduğuna gelirsek de, kendi kendine yapıyordu. Hediye Ejderhası olarak adlandırılan BioDrago kendisine bir süreliğine dünyaya girebilme hediyesini vererek dünyaya geliyordu. Ve bunu canı her sıkıldığında yapıyordu. Neyse.

Dakikalar Ejder'in dayak yiyip tepki bile vermemesiyle birlikte eriyip giderken ortam iyice gerilmeye başlamıştı. Çocuklar artık yorulmaya başlamışlardı ve Ejder hala tepki vermemişti. İşin korkunç tarafı hala olduğu yerdeydi. 1 santim bile kıpırdamamıştı. Resmen olduğu yere çivilenmişti.

(Ejder)-Pekâla. Sanırım yeterince sıkıldım.

Ejder kendi kendine mırıldandı ve kendisine tekme atmaya hazırlanan Alfred'e baktı. Alfred Ejder'in kendisine baktığını fark etmedi bile ve tekmesini savurdu. Fakat o anda Ejder ilk hareketini gerçekleştirerek elini uzattı ve Alfred'in bacağını tuttu.

Ejder kendisinin bacağını tutunca Alfred direkt olarak kışkırtma çalışmasına başladı ve...

(Alfred)-Ne oldu? Hani sen hiçbir şey yapmayacaktın. Canın mı yandı yoksa?

Ejder'le dalga geçmeye çalışıyordu ama Ejder bunu zerre kadar bile umursamıyordu.

(Ejder)-Hayır. Canım yanmadı.

Sesi korkutucu derecede sakindi ve tüyleri diken diken ediyordu. Ejder konuşurken Alfred bacağının sıkıştığını hissetmeye başladı. Daha önce hiç yaşamadığı kadar büyük bir baskı bacağını ezmeye başlıyordu.

(Ejder)-Ama...

O anda Alfred Ejder'e baktı ve gördüğü görüntüyle birlikte kalbi aşırı bir korkuyla kaplandı. Ejder gözleri sonuna kadar açık bir şekilde kendisine bakıyordu. Gülümsemesi ise kulaklarına varmak istercesine genişti. Dişlerinin tamamı görünüyordu.

O bakışlardan sonra Alfred başına gelecek şeyi anlamış olacak ki geri çekilmeye çalıştı ve...

(Alfred)-Ya-yapma! Lütfen! Yapma!

Ejder tüm gücüyle Alfred'in bacağını çekti ve kâğıt gibi yerinden kopararak kenara fırlattı.

(Ejder)-... canım çok sıkıldı.

(Alfred)-AAAAARRRGGGHHHHHHHHH!!!!!!!!!

Alfred acı içinde çığlık atarken bütün çocuklar korku dolu gözlerle Ejder'e bakıyorlardı. Kuzgun bile şok olmuştu. Ejder sanki yıllardır insanlara zarar veriyormuş gibi gözünü bile kırpmadan Alfred'in bacağını kopartıp atmıştı.

(Çocuk)-Ca-canavar!

O sırada çocuklardan birisi korkuyla bağırdı ve kaçmaya başladı. O kaçmaya başlayınca da herkesin içindeki yaşama arzusu tetiklendi ve hepsi birden kaçmaya başladı. Ejder ise tek hareketle yerinden fırladı ve kendisine canavar diyen çocuğun sırtına bindi.

Çocuğun sırtından uzanıp gözlerinin içine baktı ve...

(Ejder)-Aynen öyle! Ben bir canavarım!

Diyerek çocuğun boynunu yerinden çıkardı. Çocukla birlikte yere düştü ve eğilmiş olmasını fırsat bilerek zıpladı. Bir başka çocuğun sırtına iniş yaptı ve sol elini sırtından içeri sokup kalbini parçaladı. Çocuk yere düşerken Ejder bir kez daha zıpladı ve bir başka çocuğun kolunu yakaladı.

Dönerek çocuğun kolunu kopardı ve ters dönerek hemen yanında koşan diğer bir çocuğun suratından içeri geçirerek çocuğun yüzünde bir delik açtı. Çocuğun beyni o delikten aşağı düşerken Ejder döndü ve kolunu kopardığı çocuğa doğru atıldı. Çocuk bir anlık refleksle eğildi ancak Ejder havaya yumruk atarak hava basıncı oluşturdu ve kendisini durdurdu.

Çocuğun hemen dibine indi ve basit bir tekmeyle gövdesini ikiye böldü. Çocuğun organları ortalığa saçılırken Ejder çoktan yer değiştirmiş ve 3 çocuğu daha parçalarına ayırmıştı bile.

Sadece 20 saniye içinde 7 çocuğu öldürmüştü. Geriye sadece 7 çocuk ve 1 yaralı kalmıştı. Onlarda fazla uzağa kaçamadan Ejder tarafından yakalandılar ve paramparça edilerek birbirlerine karıştırıldılar. Hangi vücut parçası kime ait anlaşılmıyordu ve kimse de tahmin edemezdi.

Geriye sadece Alfred kaldığında ise Ejder tek zıplayışla Alfred'in yanına inmişti. Alfred Ejder'in yaptıkları yüzünden şoka girmişti ve konuşamıyordu.

(Alfred)-Ya-mma... yafları-rım... yah-ma...

Ama Ejder Alfred'in ağlamasına zerre kadar aldırmadı ve soğuk kanlı bir şekilde son darbeyi indirdi.

 

Loading...
0%