Yeni Üyelik
229.
Bölüm

Bölüm-226 Kendine Bir Özel Hareket Bulacaksın

@aristokrat

Kuzgun Ejder'in yaptığı şey yüzünden şoka girmişti ve araya girmeyi unutmuştu. Araya girseydi belki çocukların ölmesini engelleyebilirdi ama Ejder hiç beklemediği bir şeyi yaptığı için hareket bile edememişti.

Ejder sanki yıllar boyu tecrübe kazanmış çatlak bir katil gibiydi. Hareketlerinin temizliği ve işlevselliği insana, onun gerçekten bir katil olup olmadığı düşündürtecek türdendi. Kuzgun bunu aklından geçirmiş ama sonra kardeşinin 1 yaşında olduğunu hatırlamıştı.

Ama Ejder kesinlikle 1 yaşında gibi hissettirmiyordu. Gerek görüntüsü, gerek düşünce sistemi, gerek hareketleri... Her şeyiyle koca bir adammış gibi hissettiriyordu. Onu tanımayan birinin onun 1 yaşında olduğuna inanmasına imkân yoktu.

(Kuzgun)-Ej... der... ne yaptın sen!?

Kuzgun yavaşça kendine gelirken ağzından dökülen bu kelimelerle birlikte Ejder'e doğru koşmuş ve ellerini omuzlarına koymuştu. Endişeli bakışlarıyla üstü kanla kaplı kardeşini süzüyordu. Bu duruma inanmakta zorluk çekiyordu. Kâbus görüyor olabileceğini bile düşünmüştü ama kâbus görmüyordu. Ejder gerçekten birilerini öldürmüştü.

(Ejder)-Canımı sıkıyorlardı. Bende onların canını sıktım. Gerçek anlamda tabii.

***

(Ejder)-Ahh, o günü hatırlıyorum. Kesinlikle efsaneviydi.

Ejder boynunu kütletip abisine bakarken konuşmuştu. Geçmişi hatırlamak nedense ona iyi gelmişti. Belki de o zamanlar düzgün bir akla sahip olduğu için o günler ona iyi gelmişti. Bilmiyordu.

(Kuzgun)-Efsanevi mi? Babam neredeyse seni öldürüyordu o gün be. Seni nasıl dövdüğünü hatırlıyor musun?

Kuzgun için ise o kadar da iyi günler değildi. Değerli kardeşinin babası tarafından dayak yemesi ve babasının küçük bir çocuğu dövüyor olmasına rağmen kontrolünü kaybedip haddinden fazla güç kullanması hoş değildi.

(Ejder)-Hatırlamaz olur muyum hiç. Beni döverken yanlışlıkla gözümü çıkartmıştı. Korkuyla geri çekilmişti ama ben anında iyileşip ona gülümsemiştim.

Yine de Ejder bu durumu dert etmiyordu çünkü o olaydan sonra üstün bir iyileşme yeteneğine sahip olduğunu öğrenmişti. Gözü çıktığında canı yanmıştı tabii ama yarası anında iyileştiği için acıyı düşünecek zamanı bile olmamıştı.

(Kuzgun)-Off. O gün babam çok kötüydü ya. Senin iyileşme yeteneğini gördükten sonra neredeyse bayılıyordu.

Kaplan doğal olarak böyle bir şeyden etkilenmişti. Küçücük bir çocuğun kendisinden daha üstün bir iyileşme yeteneği olması onu şoka sokmuştu. Kendisinin gözü çıksa iyileşmesi birkaç dakikayı bulurdu ama Ejder anında iyileşmişti. Bırakın ağlamayı gözü bile dolmamıştı hatta. Bu durum karşısında Kaplan doğal olarak şok geçirmişti.

(Ejder)-Dikkatli düşününce, o yaşlı piçler hatıralarım üzerinde birkaç değişiklik yapmışlar.

(Kuzgun)-Ha? Nasıl yani?

(Ejder)-5 yaşındayken kafayı yediğimde babam beni durdurmuştu ve zihnimin bir kısmını kilitlemişlerdi ya, işte o zaman birkaç hatıramı da değiştirmişler. Ama şimdi hepsinin doğrusunu hatırlıyorum. Ben Rose'yle sadece birkaç defa oyun oynadım. Ama her şeyi hatırlamadan önce sürekli oyun oynadığımızı hatırlıyorum. Ya da senin öldüğün gün, anılarımda saklambaç oynarken Saligia bana saldırıyordu ve sen geliyordun.

(Kuzgun)-Ne?

(Ejder)-Biz hiç saklambaç oynamadık abi. Ben hiçbir zaman oyun oynayacak birisi olmadım. Sadece Rose'ye kıyamadığım birkaç sefer olmuştu o kadar.

Ejder kısa süreli ama derinlemesine bir şekilde düşünmüştü. Gerçekten de çocukluğunda yaşadığı şeylerle anılarında olan bazı şeyler farklıydı. Bunun şu anda farkına varabiliyordu çünkü artık her şeyin doğrusunu hatırlıyordu.

(Kuzgun)-İyi de, onlar sadece zihnine mühür vuracaklarını söylemişlerdi.

(Ejder)-Siktiğimin çöpleri. Aklımla oynayıp kişiliğimi değiştirmeye çalışmışlar. Nasıl hepsini yok ettim ama.

Ejder aniden gülümsemeye başlamış fakat anında normal ifadesine geri dönmüştü.

(Ejder)-Neyse. Hikâyeye devam edelim.

***

Ejder çocukları öldürdüğü için babasından bir kamyon dayak yemiş ve köylüler tarafından linç edilmeye çalışılmıştı. Ancak Bio devreye girerek hepsinin zihniyle oynamış ve onları çocukları olmadığına inandırmıştı.

Ancak bu olaydan sonra Kaplan, Ejder'i eve kapatmış ve 6 ay boyunca evden dışarıya bir adım bile atmasına izin vermemişti. Bu süreçte Ejder sürekli olarak abisiyle sohbet etmiş ve bir şeyler öğrenmişti.

Tabii aynı anda insanlara karşı bir nefret duygusu gelişmeye başlamıştı. Abisi dünyayla ilgili gerçekleri kendisine anlattıkça Ejder'in dünyaya olan bakış açısı değişmiş ve gelişmişti. Her şeyden önce insanların bencil olduğunu ve kendi çıkarları uğruna her şeyi yapabileceklerini öğrenmişti.

Her şeyi biliyor gibi görünse de bu gibi gerçeklerden uzaktı ve büyüdüğü çevre bir köy olduğundan yeterli bilgiye sahip değildi. O yüzden her şeyi abisinden duyarak öğrenmişti. Abisi her şeyi ona eksiksiz bir şekilde öğretmek için elinden geleni yapmıştı. Ejder'in öğrenme hızı insanlık dışıydı.

Hatta ezber yeteneği daha da çılgıncaydı. Ejder bir defa gördüğü bir şeyi asla unutmuyordu. Yaşanan her şey saniyesi saniyesine aklında kalıyordu. Hem de en ufak detaylarıyla birlikte. Kısacası Ejder annesinin karnından çıktığı saniyeden itibaren şu ana kadarki her şeyi eksiksiz bir şekilde hatırlıyordu.

Abisi sayesinde öğrendiği her şeyi beyninin bir kenarına işlemiş ve hepsini tek tek derinlemesine düşünmüştü. Tabii bu dönemde gücü hala artmaya devam ediyordu. Eve kapatıldığı 6 aylık dönemde biraz daha büyümüştü.

Artık 11 yaşında koca bir çocuk gibi görünüyordu fakat vücut hatları bu görüntüyü reddedercesine sağlamdı. Vücudu, 25 yaşında aktif bir şekilde spor yapan bir adamın vücudu gibi görünüyordu. Ortalama bir büyüklüğe sahipti.

Aslında 1 buçuk yaşında olan, ama 11 yaşında gibi görünen ve kaslı bir adamın vücuduna sahip olan biriydi artık Ejder. Yine de görüntüsü ve yüzü uyumuz değildi.

6 aylık eve kapatılmanın ardından Kaplan sonunda Ejder'i evin dışına çıkartmış ve ormanın derinliklerine götürmüştü. Ejder'le ilgili birkaç planı vardı. Ve en önemli planını ilk başta gerçekleştirecekti.

(Ejder)-Buraya neden geldik acaba? Kimse görmeden döveceksen evde kalmamız yeterliydi. Ses çıkartmazdım. Fazla acımıyor nasıl olsa.

Ejder babasının neden kendisini buraya kadar getirdiğini merak ediyordu. Abisi onlarla birlikte gelmek istediğinde Kaplan hiddetle reddetmişti ve yalnızca ikisinin gideceğini söylemişti. Yani Kaplan'ın Ejder'le birebir yapacağı bir işi vardı.

Ejder bu sorusunu yol boyunca sormuştu ve Kaplan bir kez bile cevap vermemişti. Kötü bir modda gibi görünmüyordu ve Ejder ondan hiçbir öfke sezmiyordu. Bir şeyler olacaktı ama ne olacağı kesinlikle belli değildi.

(Kaplan)-Bu soruyu daha sormaya devam edecek misin?

(Ejder)-Sinirden delirip susmam için beni dövene kadar devam edeceğim.

Babası yavaş yavaş Ejder'in bunaltan sorularından sıkılmaya başlayınca buna devam edip etmeyeceğini sormuş ve gerçekten sinir bozucu bir cevap almıştı. Bunun üzerine de elini alnına koyup derin bir nefes aldı ve...

(Kaplan)-Off. Pekala. Seni buraya getirdim çünkü enerjini ve öfkeni özgürce kullanabileceğin bir şey buldum.

(Ejder)-Hm?

(Kaplan)-Kendine özel bir hareket bulacaksın.

(Ejder)-Özel hareket? Yumruklarım varken neden öyle bir şeye ihtiyaç duymalıyım ki?

Ejder başını yana yatırıp merakla bu soruyu sormuştu. Kendi isteğiyle izin verdikleri ve babası tarafından yediği dayak hariç henüz hiç dayak yememişti. Böyle giderse yiyecek gibi de görünmüyordu.

(Kaplan)-Dünya abinin sana anlattığından çok daha büyük Ejder. Gelecekte kesinlikle zora gireceğin anlar olacaktır. Şimdiden kendine bir hareket belirlersen ileride kötü durumda kaldığında senin için bir kurtuluş yolu olabilir.

Kaplan tecrübelerine dayanarak bu şekilde konuşuyordu ve haklıydı da. Ejder şu anda kendi yaşıtlarından, hatta büyüklerinden bile güçlü olabilirdi. Ama gelin görün ki onun üstün olduğu herkes normal birer insandı. Pekala her biri güçlüydüler ama insanlığın gidebildiği kadar güçlüydüler. Daha fazlasına sahip değillerdi.

Ejder ise, her ne kadar babası ona bunu söylememiş olsa da safkan bir ejderhaydı. Ejder safkan bir ejderha olduğunu bilmiyordu. Onun bildiği şey yüzde 25 ejderha olduğuydu. Kendisi de şiddete bağımlıydı ama Ejder'in şiddete olan bağımlılığı kendisinden çok daha fazlaydı. Ejder'e safkan bir ejderha olduğunu söylerse Ejder kesinlikle ama kesinlikle ego patlaması yaşayarak birilerine saldırmaya çalışırdı.

Şimdi bile en ufak hatayı ölümcül bir hataymış gibi değerlendiriyordu. O zaman neler yapardı kim bilir?

(Ejder)-Öyle desen bile...

(Kaplan)-Şhhh. Uzatma. Ben ne dediysem o. Bu ormanın ilerisinde bir uçurum var. Şimdi oraya gidiyoruz. Gökyüzüne karşı istediğin kadar deneme yapabilirsin.

Ejder bununla uğraşmak istemiyor olsa da aklına gelen hinlik bir fikir yüzünden ses etmemişti. Aklına gelen fikir ise oldukça cani bir fikirdi. İnsanları normal şekilde dövdüğünde kanları etrafa saçılıyor ya da vücutlarında izler kalıyordu.

Kendisine bitirici bir hareket bulabilirse onlara iz bırakmadan zarar verebilirdi. Ya da belki de onlara içeriden hasar verirdi ve girdiği her kavgada bilerek dayak yiyip rakibine içten hasar verir ve suçsuz olarak yakayı kurtarırdı.

Ejder bunları düşünürken başını hafifçe eğip gülümsemeye başladı ve babasını ormanın sonuna kadar takip etti.

 

Loading...
0%