Yeni Üyelik
231.
Bölüm

Bölüm-228 Bir Daha Asla O Hareketi Kullanmayacaksın

@aristokrat

Ejder sakin bir şekilde saldırısına koyduğu ismi söyledikten sonra her taraf sadece birkaç saniyeliğine beyaza boyanmıştı. Ama sonrasında her şeyin rengi tekrar yerine oturmaya başlamıştı. Tabii renkler yerine oturmaya başladıkça da Kaplan, çocuğunun ne kadar büyük bir tehlike olduğunu daha iyi anlamaya başlamıştı.

Başta ona sadece dahi bir canavar olarak bakıyordu ama şu anda düşünceleri bambaşkaydı. Ejder, sadece "canavar" denilerek açıklanabilecek bir güce sahip değildi. Bu gücün bir tanımı yoktu. Ona yalnızca akla gelmeyen ya da tanımsız şeyleri açıklamak için kullanılabilecek bir kelimeyle seslenebilirdi.

-Şey.

Ejder, bir "şey"di.

Açıklanamaz.

Tanımlanamaz.

Anlamlandırılamaz.

Kaplan'ın böyle düşünmekten başka çaresi yoktu çünkü şu anda gördüğü şey hayal gibi geliyordu. Ejder'in saldırısından sonra gözle görülebilen her yer, ama her yer dümdüz olmuştu. Ağaçlar, dağlar, tepeler ve daha niceleri.

Hepsi aşınmış ve dümdüz bir açıklığa dönüşmüştü. Geride en ufak bir şey bile kalmamıştı. Havada en ufak bir toz zerresi bile yoktu. Ve Ejder'in bu kadar çılgın bir yıkım yapabilmek için yaptığı tek şey tüm enerjisini açığa çıkartmaktı.

(Kaplan)-Ejder.

Kaplan sakin bir ses tonuyla Ejder'e seslendi ve Ejder oldukça mutlu bir şekilde babasına döndü ancak o anda bedeni bilinmeyen bir duyguyla kaplandı. Daha önce hiç bu duyguyu yaşamamıştı. Bedeni istemsizce titriyordu.

Hissettiği şeyin ne olduğunu bilmiyordu ve güzel bir şey olmadığından emindi. Babasından gelen bu ağır baskı boğazını kurutuyordu.

Babasının gözlerine baktı ve anlam veremeyeceği kadar büyük bir öfke gördü. Babasının gözleri kocaman açılmıştı ve parıldıyordu. Dişlerini kırmak istercesine sıkıyor, sert nefesler alıyordu. Ejder babasını daha önce hiç bu kadar öfkeli ya da korkutucu bir şekilde görmemişti.

Kaplan yavaşça elini kaldırıp Ejder'i işaret etti ve baskıcı bir ses tonuyla...

(Kaplan)-BİR DAHA... ASLA... O HAREKETİ... KULLANMAYACAKSIN!!! YOKSA SENİ PARAMPARÇA EDERİM!!! ANLADIN MI BENİ!?!?!?

Babasının bu baskıcı tavırlarına hiçbir anlam verememiş olsa da şu anda onu reddetmesi için bir sebep yoktu. Hatta reddederse babası gerçekten dediğini yapıp kendisini parçalarmış gibi hissediyordu.

(Ejder)-Tamam. Ama bu kadar yükselmene gerek yoktu sanki.

(Kaplan)-Kapat çeneni ve eve defol! HEMEN!!!

Ejder babasından çekindiği için lafını ikiletmedi ve uçarak oradan uzaklaştı. Kaplan derin bir nefes alarak kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Aslında bu duruma sinirlenmesinin tek nedeni Ejder'in yıkıcı gücüydü.

Bu hareket zor durumda kullanmak için fazlasıyla güzel bir hareketti. Sadece bu hareketin sonuçları çok büyük olabilirdi. Bu kadar geniş bir saldırı ile Ejder'in sevdiği insanlara zarar vermemesinin imkânı yoktu.

Kaplan'da bunu düşündüğü için bu harekete izin vermek istememişti. Bir yandan Ejder'in bu kadar güçlü olması onu heyecanlandırmıştı ama bir yandan da korkutmuştu. Ejder daha 1 yaşında olmasına rağmen aşırı derecede şiddet bağımlısıydı ve ileride bu durumun büyüme ihtimali vardı.

Bu durum büyürse ve Ejder daha da şiddet bağımlısı biri haline gelirse kesinlikle sevdiklerine zarar verirdi. Ve bu yüzden de derin bir pişmanlık duyup aklını yitirebilirdi. Tabii bu sadece bir tahmindi ama kimse olmayacağının garantisini veremezdi.

O yüzden de Kaplan şimdiden buna bir önlem alarak Ejder'e çok öfkeliymiş numarası yapmış ve onu bu saldırıyı tekrarlamaktan uzak tutmuştu.

Birkaç defa daha derin nefesler alıp rolden çıktıktan sonra gözlerini sağa çevirmiş ve...

(Kaplan)-Yaptığım şeyde haklıydım, değil mi çocuklar?

Kendisini uzaktan izleyen Bio ve Kuzgun'a seslenmişti.

(Bio)-Yaptığın şey doğruydu ama Ejder dinleyecek mi? Asıl soru bu olmalı bence.

Bio ve Kuzgun oldukları yerden çıkıp Kaplan'a doğru yaklaşırken Bio konuşmuştu. Kuzgun ise Bio'dan sonra lafa girmiş ve...

(Kuzgun)-Dinleyecek.

Diyerek konuşmasına devam etmişti.

(Kuzgun)-Her ne kadar öyle değilmiş gibi davransa da Ejder anne ve babamın sözlerine önem veriyor. Hatta söyledikleri birçok şeyi kendi hayatına adapte etmeye çalışıyor. Sadece bunları başarmakta biraz yetersiz o kadar.

(Kaplan)-Sonuçta o daha 1 yaşında bir çocuk.

(Kuzgun)-Aynen öyle baba. Yani merak etmene gerek yok. Bir daha o hareketi asla kullanmayacaktır.

Kuzgun Ejder'le en çok ilgilenip onu en iyi bilen kişi olduğu için ne Kaplan ne de Bio bu sözlerden şüphe etmemişlerdi. Kuzgun'a sonuna kadar güveniyorlardı. Kuzgun Ejder'le ilgili her şeye hakimdi. Bütün zamanını onunla geçirip her şeyi onunla paylaştığı için aralarında her şeyi konuşuyorlardı.

Yani Ejder her şeyini değerli abisine anlatıyordu.

(Bio)-Ama yine de, Ejder beklediğimden çok daha büyük bir güce sahip.

(Kaplan)-Bende bu kadar olmasını beklemiyordum. Çok yüksek bir zekaya sahip olduğu için mutluydum ama güç seviyesinin bu kadar yüksek olmasını beklemiyordum. Çok geçmeden benim seviyemi aşacaktır.

Kaplan'ın yaptığı bu tahmin sadece bir öngörüydü ama yine de çok doğruydu. Hatta yanlış olma ihtimali yoktu. Sadece 1 yaşında olup bu kadar efsanevi bir enerji seviyesine sahip olmak kesinlikle akıl mantık işi değildi.

Ejder'in büyüdükçe daha da güçleneceğini varsayarsak eğer işler çok ama çok daha ayrı bir seviyeye kadar ilerlerdi. Belki de gelecekte Ejder elini kolunu sallayarak evrenleri titretecek kadar güçlü olabilirdi.

***

(Ejder)-Kusura bakabilirsiniz ama araya giriyorum. Üst kısımdaki cümlelerin içerdiği güç seviyesini geçeli çok oluyor. Bilin istedim. Bilgilendirme bitmiştir.

***

(Bio)-Yine de umalım ki bu güç seviyesi birilerinin dikkatini çekmesin.

Bio bu sözlerinden sonra bakışlarını gökyüzüne çevirdi.

***

(Zeus)-Hahahaha!!! Çocuktan haberimiz olmadığını zannediyor. Yanılıyorsun BioDrago Soykıran. Çoktan gözümüzü çocuğun üzerine diktik.

Zeus ve diğer birçok tanrı durumdan zevk aldıklarını gösteren gözlerle Tanrılar Diyarı'ndan dünyayı izliyorlardı. Hepsi Ejder'in biraz daha güçlenmesini bekleyip kendilerine tehdit olacak seviyeye geldiğinde harekete geçmeyi planlıyordu.

Bunu daha önce 2 defa yapmışlardı ve bununla birlikte 3 olacaktı. Ama bu umurlarında bile değildi. Onlardan daha güçlü tek bir varlık bile olmamalıydı. Olamazdı. Ve yakın zamanda ortadan kalkacaktı.

Bütün tanrılar bu şekilde düşünürken Tanrılar Diyarı'nın derinlerinde, çok derinlerinde bir tanrı vardı ki, o tanrı diğerleriyle aynı fikirde değildi. Kırmızı saçları ve gözleriyle oldukça harika bir yüze ve o yüzü destekleyen harika bir vücuda sahipti.

Bu tanrıda diğerleri gibi Ejder'i izliyordu ama onun amacı Ejder'i öldürmek değildi. O, Ejder'i kendisine istiyordu. Nedensizce ona umutlarını bağlamıştı. Farklı bir boyuttan izlemekle yetindiği 1 yaşındaki bir çocuğa umut bağlamıştı ve aradaki yaş farkını umursamadan onu istiyordu. Bu oldukça sapıkça ve iğrenç bir düşünceydi tabii ama onun umurunda bile değildi.

(Medusa)-Diğerlerinin seni öldürmeyi düşünmesinden nefret ediyorum. Sana dokunabilecek tek kişi ben olmalıyım.

***

Ejder babasının kendisine kızmasının ardından uçarak oradan uzaklaşmış ve köy yoluna koyulmuştu. Yavaşça uçuyordu ve babasının neden kendisine o kadar çok kızdığını düşünüyordu. Alt tarafı tüm enerjisini serbest bırakmış ve kendisine özel bir hareket haline getirmişti.

Babasının istediği şey bu şekilde bir özel hareket bulmasıyken neden kızdığına bir anlam verememişti.

Ejder uçarken köye çok bir mesafe kalmamıştı ancak birden olduğu yerde durmuştu. Yakın bir noktadan kavga sesleri geliyordu.

(Ejder)-Hmm. 4 erkek 1 kız.

Ejder hızlıca yönünü değiştirerek seslerin olduğu yere doğru dalışa geçti ve ağaçların arasına daldı. Kendisine oturabileceği bir yer buldu ve araya girmeden önce ne olduğundan emin olmak istedi. Tahminleri doğru gibiydi.

4 erkek 1 kızı aralarına almışlar ve dövüyorlardı. 3 yaşlarında gibi görünen kız ise çaresizce ağlıyor, yardım için bağırıyordu. Oğlanlar ise onun ağlamasından daha çok zevk alıp şiddetin dozunu artırıyorlardı.

(Ejder)-Kızın aurası çok temiz.

Ejder kızın içindeki aurayı görünce resmen şoke olmuştu. Kızın aurası çok sakin ve güzeldi. Temizdi ve hiçbir kötülük barındırmıyordu. Etrafındaki hayvanların aksine tabii.

Ama Ejder yine de hemen bir kanıya varmamak için biraz daha bekledi çünkü kızın önceden bir şey yapmış olabileceğini düşünmüştü. Çünkü abisi kendisine her insanın içinde biraz karanlık olduğunu söylemişti. Ama biraz bekleyince olayların öyle olmadığını anladı.

-Hadi hadi. Biraz daha yüksek sesle ağla.

-Ne kadar zayıf baksana. Dokunsan ağlıyor.

-Sadece oyun oynayacağımızı söyledik ve hemen peşimizden geldi.

Çocuklar kıza zorbalık yapmaya devam ederken bir yandan da kendi aralarında konuşuyorlardı. O anda da Ejder abisinin dediklerini hatırladı.

-İnsanlar kendilerinden zayıf olanlara zorbalık yapmaya bayılırlar Ejder. Ve maalesef ki bunu sende yapıyorsun.

Bu sözlerin üzerine Ejder hiçbir şey söylememişti ancak aklından şunları geçirmişti.

"Güçlü olanlar her şeyi yapabilirler. Bu dünyadaki en önemli ve en tehlikeli şey güçtür. Gücü elinde tutanlar istedikleri her şeyi istedikleri herkese yaptırabilirler. Babam böyle söylemişti. Ama şimdilik abimi dinlemekte bir sorun yok. Ne de olsa o bana asla yalan söylemez."

(Ejder)-Haklısın abi. İnsanlar zayıflara zorbalık yapmaya bayılıyorlar. Ve bu gerçekten çok eğlenceli. Ama bundan daha eğlenceli şeyler de var. İnsanların senin adını bile duyduklarında titremeleri. Hiçbir şey yapmadan insanları yönetmek mükemmel bir şey değil mi sence de?

Diyen Ejder gülümsedi ve çocuklara seslendi.

(Ejder)-İnsanlara zorbalık yapmak için gerçekten güzel bir gün, değil mi çocuklar?

 

Loading...
0%