Yeni Üyelik
232.
Bölüm

Bölüm-229 En Yakın Arkadaşla Tanışmak

@aristokrat

Üst taraflardan gelen bir sesle birlikte çocukların hepsi birden ağaca bakmaya başladılar ve içlerinden birisi...

(Çocuk)-Sende kimsin la... E-Ejder!?

Çocuk işlerini bölen kişinin kim olduğunu öğrenmek için sert bir yol denemişti ancak karşısında Ejder'i görünce bacakları titremeye başlamıştı. Ebeveynlerinin bile korktuğu o lanet olası çocuk ağaçta oturmuş kendilerini izliyordu.

(Çocuk)-N-Ne işin var burada senin?

(Ejder)-Geçiyordum. Benden başkalarının zorbalık yaptığını hissedince de buraya geldim. Şimdi, nasıl yapalım? Siz 3 gerzek birbirinizi ölümüne döver misiniz? Yoksa kaşınan yumruklarımı kaşımalı mıyım?

Ejder yumruklarını birbirine sürterek karşısındakilere korku veriyordu. Sadece bu kadarla da kalmıyor. Tamamen sakin konuşarak onları iyice korkutuyordu. Soğuk ses tonu iliklerine kadar dalıp onları geriyor ve hareket etmelerini zorlaştırıyordu.

(Çocuk)-Na-nasıl yani?

(Ejder)-Diyorum ki, siz sikikler mi birbirinizi parçalarsınız yoksa ben mi yapayım?

Ejder'in soğuk ifadesi bozulmuş ve yerine keskin bir gülümseme oturmuştu. Gözleri kocaman açılmış ve parıldamaya başlamıştı.

(Ejder)-Gerçi her iki şekilde de sizi döveceğim. Ya da, hadi işe biraz adalet katalım. Hey pembe saç.

(Kız)-E-Efendim.

(Ejder)-Yanlış bilmiyorsam adın Rose olmalı değil mi? Benden çokta farklı değilsin. Benden birkaç dakika önce doğdun yani ikimizde teknik olarak 1 buçuk yaşındayız. Ve sen 3 yaşında gibi görünüyorsun. Tabii vücudunun gelişim seviyesi en az 6 yaşında bir insana denk. Zihninde keza aynı şekilde. Ama neyse. Şu aptalların cezasını seçme işini sana bırakıyorum.

Rose endişeli gözlerle Ejder'i dinlerken Ejder çocuklara yapacağı şeyi seçmesini istemişti. Rose ne isterse onu yapacak ve ikiletmeyecekti. Anlık olarak böyle bir karar almıştı. Çünkü Rose bugüne kadar gördüğü en temiz ve ferah auraya sahipti.

O yüzden de Ejder onun söyleyeceği bir şeyi yapmakta sorun görmemişti. Tabii yaptıracağı şey hakkında bir fikri vardı. Rose'nin isteyeceği şeye göre farklı bir tepki verme ihtimali de vardı.

(Rose)-Ba-na mı?

(Ejder)-Evet. Sana. Sen ne istersen yapacağım. Öldürmekte dahil.

Ejder'in öldürmek gibi bir şeyi bu kadar kolayca söylemesi Rose'yi germişti. Rose anne babası tarafından el bebek gül bebek yetiştiriliyordu ve öyle korkunç şeyleri düşünmek istemiyordu. Söylemesi bile korkunçken bunu uygulamaya geçirmek daha da korkunç olurdu.

(Rose)-İs... temiyorum.

(Ejder)-Hm?

Ejder, Rose'nin titreyen sesinden pek bir şey anlamadığı için başını yana yatırıp tekrarlamasını istercesine gözlerine bakmıştı.

(Rose)-Onlara zarar vermeni istemiyorum.

(Ejder)-Ne? Sana zorbalık yapıyorlar ama.

(Rose)-Bu onları öldürmen için bir sebep değil.

Ejder şu anda şok içindeydi. Dünya üzerinde bu seviyede iyi insanlar olabileceğini hiç düşünmemişti. Abisinden dinlediği kadarıyla insanların tamamı kötüydü ve hiçbirinin iyi bir tarafı yoktu. Gerçekten iyi insan olarak nitelendirebileceği insanlar ise sadece içlerindeki kötülüğü bastırabilecek kadar yeteneklilerdi o kadar.

Abisinden öğrendiği şey buydu. O yüzden de Rose'nin bu tutumu Ejder'i şaşırtmıştı.

(Ejder)-Ha? Nasıl değil ya? İnsanlara her zaman yaptıkları şeyin daha fazlasıyla karşılık vermelisin.

(Rose)-Bu her zaman geçerli bir şey olamaz bence. Yani, o zaman seni büyüten anne ve babana tapmalı hatta dizlerinin dibinden ayrılmamalısın.

(Ejder)-E... h? Ama... iyiydi. Bu bayağı iyiydi.

Ejder bir şeyler demeye çalışmış ama bu sözlere karşılık verebileceği hiçbir şey bulamamıştı. Rose gerçekten hedefi 12'den vurmuş ve Ejder'i susturmayı başarmıştı.

(Ejder)-Peki o zaman. Gitmekte özgürsünüz aptallar. Ama şunu da unutmayın. Bu olay sadece bir seferlikti. Ve bu kız artık benim korumam altında. Yani ikinci sefer böyle bir şeye girişirseniz...

Ejder olduğu yerde kayboldu ve kendisiyle konuşmuş olan çocuğun yanında belirdi. Çocuk omzunda hissettiği baskıcı el yüzünden yere düştü.

(Ejder)-... sizi paramparça ederim!

Çocuklar hiçbir şey söylemediler ve kaçmaya başladılar. Yere düşen çocuk ne kadar aptal göründüğünü bile umursamadan zor bela ayağa kalkarak yarım yamalak bir deparla arkadaşlarının peşinden gitti.

Çocuklar gittikten sonra ise Ejder elini uzattı ve Rose'nin kalkmasına yardım etti.

(Rose)-Teşekkür ederim.

(Ejder)-Önemli değil. Ee, söyle bakalım. Neden onları dövebilecekken seni dövmelerine izin verdin?

Yürümeye başladıklarında Ejder doğrudan sorusunu sormuş ve bir cevap beklemeye başlamıştı. Alacağı cevabı tahmin etmek zor değildi ama o yine de Rose'nin ağzından duymak istiyordu.

(Rose)-Kavga etmeyi sevmiyorum.

(Ejder)-Dayak yeme pahasına olsa bile mi?

(Rose)-Dayak yeme pahasına olsa bile.

(Ejder)-Aptalca. Eğer güçlüysen gücünü kullanıp insanların sana itaat etmesini sağlamalısın. Böylece rahat bir hayat sürebilirsin.

Rose ve Ejder tamamen zıt mantıklara sahiplerdi. Hatta sadece mantıkları değil, neredeyse her şeyleri zıttı. Rose her anlamda parlak ve umut vericiyken Ejder tamamen karanlık ve yıkım meraklısıydı. Yani birisi yapıcı birisi yıkıcıydı.

(Rose)-Bu daha da aptalca. Neden gücümü insanları korumak için kullanmak varken onlara üstünlük kurayım ki?

(Ejder)-Basit. Kahramanlar yalnızca hikayelerde kazanır. Gerçek asla bu kadar toz pembe değildir. Karanlık her zaman aydınlığa üstün gelecektir. Yani ne kadar parlarsan parla karanlık bir gün seni yutmayı başaracaktır. Bu dünyada iyi olmanın hiçbir avantajı yok. Bu dünyada sahip olunması gereken tek şey zaferdir. Ve zafer için ne gerekiyorsa yapar, kimi feda etmem gerekiyorsa ederim. Bu dünyada kazanmak her şeydir ve ben kazandığım sürece geride kalan hiçbir şeyin ya da hiç kimsenin önemi yok.

Ejder sakin ama kesin bir tavırla bu sözleri dile getirip düşünce yapısını kesin bir şekilde belli etmişti. İnsanlardan üstün olma hissini seviyordu. Kazanmanın getirdiği hisse ise aşıktı. İnsanların şaşkın, heyecanlı ya da korku dolu gözlerle kendisine bakması hoşuna gitmişti.

Doğrudan güç gösterisi yapmayı da seviyor olsa da bazen kavga için başka insanları kullanmak ya da rol yapmakta hoşuna gidiyordu. İnsanların kibirli ifadelerinin yavaşça sönüp yerini umutsuzluğun kaplamasını görmek hoşuna gidiyordu.

***

(Kuzgun)-Oğlum sen o zamanlardan şerefsizmişsin zaten.

(Ejder)-Abiii.

(Kuzgun)-Tamam tamam bölmedim hikâyeyi, devam et.

***

(Rose)-Mantığın hiç hoş değil. İnsanlar değerli varlıklardır. Hepsinin bir hakkı var. Onlara biraz şans tanımalısın. Hangi konuda olursa olsun.

(Ejder)-Tanıdım zaten. Eğer o çocukları öldürmemi isteseydin seni de öldürecektim.

(Rose)-Ha?

Ejder'in o sözlerinin ardından Rose durdu ve Ejder'e bakmaya başladı.

(Rose)-Na-na-nasıl yani?

(Ejder)-Şöyle ki, bugüne kadar gördüğüm en temiz ve ferahlatıcı auraya sahipsin. Yani kötü olma ihtimalin olmamalı. Ama ne var ki düşüncelerinden emin değildim. Kısacası sana onlara yapacağım şeyi seçme olanağı tanımamın tek nedeni seni deniyor olmamdı. İnsanların auraları kişiliklerini yansıtır. Yani aurana zıt bir aklın olsaydı seni kesinlikle bir rakip olarak görecek ve öldürecektim. Ama altında bir şey aramana gerek yok. Sadece zevk için.

Bu sözlerden sonra Rose nasıl bir canavarın kendisini kurtardığını anlamış oldu ve Ejder'e karşı çekinceleri oluşmaya başladı. Zevk için birilerini öldürmekten bahseden bir insanın var olmasına olanak veremiyordu. Bu ona mantıklı bir şey gibi gelmiyordu.

Ama dünya üzerinde "saf kötü" olarak nitelendirilebilecek insanların olması imkânsız değildi. Ama yaşadığı orta büyüklükteki köyde öyle biriyle karşılaşmayı da beklemiyordu. Üstelik o kişi kendisini kurtarmıştı.

Tutarlı bir durum değildi bu. Ama şimdilik bir kenara atacaktı çünkü düşünce yapısı ve konuşmalarına rağmen bu çocuk kendisine yardım etmişti. Ve tam o anda Rose bir şey fark etti. O kadar konuşmuşlardı hatta teşekkür bile etmişti ama çocuğa henüz adını sormamıştı.

(Rose)-Bu arada. Adın neydi acaba? Beni kurtarmana rağmen adını sormadım.

(Ejder)-Adım mı?

(Rose)-Evet. Adın ne?

(Ejder)-Adım Ejder. Ejder Soykıran.

Böylelikle de yıllar boyu sürecek olan derin bir dostluğun temelleri atılmış ve Rose - Ejder arkadaşlığı başlamış oldu.

 

Loading...
0%