Yeni Üyelik
234.
Bölüm

Bölüm-231 İlerleyen Arkadaşlık

@aristokrat

Rose ve Ejder'in tanışmasının üzerinden 1 yıl geçmişti ve 2 buçuk yaşına basmışlardı. Yani yaş olarak öylelerdi ama görüntü olarak hiçbir alakaları yoktu. Ejder 15 yaşında koca bir oğlan gibi dururken Rose 9 – 10 yaşlarında bir kız gibi görünüyordu.

Bu süreçte arkadaşlıklarını bayağı bir ilerletmişlerdi. Tabii kendi kendilerine yeni bir sürü şey de öğrenmişlerdi. Ejder insanlarla uğraşmanın sadece kötülük yaparak değil şaka yaparak da gerçekleştirilebileceğini öğrenmişti.

O yüzden ara sıra Rose'yle uğraşıyor ve onu sinir ediyordu. Ama ikisi de eğlendikleri için Rose bunu sorun etmiyordu. Bütün köyün korktuğu bu çocuğun gerçekten iyi bir tarafı da vardı. Her ne kadar Ejder'e ısrar etmesine rağmen Ejder kendisiyle hiç oyun oynamıyor olsa da onu seviyordu.

Ejder yüz vermese de onu oyunlarına alet ediyor ve onunla oynuyormuş gibi davranıyordu. Ejder her zaman ki hissiz ifadesinde takılırken Rose kendi kendine gülüp eğleniyordu. Ejder'in kolunu bacağını çekiştirip onu oturduğu yerde düşürüyor ve zorla kendisine eşlik ettirmeye çalışıyordu.

Tabii daha bir kez bile Ejder'den yüz bulamamıştı. Ama yılmak gibi bir niyeti yoktu. Ejder'i eninde sonunda ayartacak ve kendisiyle oynamasını sağlayacaktı. Kendisine minik bir oyun arkadaşı istiyordu. Her ne kadar ikisi de birer çocuk gibi görünmüyor olsalar da.

Bu zaman diliminde Rose Ejder'in tüm ailesiyle de tanışmıştı. Aynı şekilde Ejder'de. Tabii Ejder'in tanışma faslında Ejder, küstahlığı yüzünden neredeyse babasından dayak yiyecekti ama abisi son anda araya girip babasını engellemişti.

Kuzgun Ejder'i alıp dışarı çıkartmış ve hava almasını istemişti. Sonra Rose yanlarına gelince Kuzgun yeniden içeri gitmiş ve kardeşinin sözleri için özür dilemişti. Rose'nin anne ve babası bu durumu o kadar da takmamışlardı. Sonuçta Ejder'in namı belliydi. Köyün "Deli Ejderi" olarak çağırılıyordu.

Kendisine tam oturan bu lakap Ejder için bir önem arz etmiyordu. Hatta dalga geçmek için kendisine öyle seslenen çocuklarla bile uğraşmıyordu. Hepsi çok zayıf oldukları için onları birer zaman kaybı olarak görüyor ve abisiyle birlikte antrenman yapmayı tercih ediyordu. Birkaç tane geri zekâlıyı döveceğine abisiyle birlikte antrenman yapıp güçlenmeyi daha çok seviyordu.

Tabii son zamanlarda kendisini huzursuz eden bir his vardı. Normalde içinden geçen her şeyi abisine açıklardı ama nedense bu hissi ona açıklamak istemiyordu. Fazla huzursuzdu. Sanki ulaşamayacağı bir şeylerle karşılaşacakmış gibi hissediyordu. Ama nedenini bilmiyordu.

Kendini dünyanın en tepesinde görüyordu ve ulaşamayacağı hiçbir şey olmadığını düşünüyordu. Her şeye ulaşabiliyor olmalıydı. Ama içini kazıyan bu iğrendirici his onu deli ediyordu. Bir şeylere ulaşamayacağını düşünmek bile onu kudurtuyordu. O yüzden de daha fazla güçlenmek istemişti ve abisiyle birlikte antrenman yapmaya başlamıştı.

Hatta onun özel hareketi olan "Gök Ada Ejderhasını" bile öğrenmişti. Bu hareket kendi hareketine göre daha zayıftı ama daha kullanışlıydı. En azından Ejder bu hareketi yaptıktan sonra bedeninde enerji bırakabiliyordu. Ama kendi saldırısı tamamen yıkım üzerine olduğu için Ejder sahip olduğu her şeyi kullanıyordu ve tüm enerjisini harcıyordu.

En azından abisinin hareketi için o kadar fazla enerji harcaması gerekmiyordu. Hatta harcadığı enerji miktarına bağlı olarak saldırının gücü ve boyutu değişiyordu. Yani her duruma uygun bir saldırıydı.

Çok nadir de olsa Rose'de onlarla antrenman yapmaya geliyordu ama Rose'nin bedeni onların sahip olduğu ağır tempoya yetişemiyordu. Ne güç ne hız ne de dayanıklılık olarak onlarla baş edemiyordu. Kendi sınırlarına çıkana kadar devam ediyor ve daha fazla devam edemeyeceği noktada mola vererek Ejder'le abisini izliyordu.

Ama o da Kuzgun'u izleyerek bir şeyler öğrenmişti. Onun hareketine benzeyen bir hareket geliştirmeyi başarmıştı. Aslında hareket temelde Kuzgun'un hareketiyle birebir aynıydı. Elleri bileklerden birleştirip enerji aktarılıyor ve o enerjiye şekil veriliyordu.

Tek fark Rose'nin geliştirdiği hareket Kuzgun'un hareketinden daha stabildi. Rose daha sakin bir zihne sahip olduğu için hareketi daha stabil bir hale getirebilmişti. Rose'nin hareketinde ortaya çıkan ejderha figürünü kontrol etmek daha kolaydı.

Kuzgun'da Rose'nin hareketini kavrayarak kendi hareketini daha iyi bir hale getirmişti.

Ama şöyle bir şey vardı ki yaptığı hareket daha stabil olsa bile Rose kullanamıyordu. "Kızıl Gök Ejderi" adını verdiği hareketi bedenine çok fazla güç bindiriyordu. Ayrıca Rose vahşi bir insan olmadığı için bu kadar vahşi bir saldırı çok nadir de olsa kontrolden çıkabiliyor ve Rose'nin enerjisini tüketebiliyordu.

O yüzden de Rose biraz uğraştı ve aynı stabiliteye sahip ama daha zayıf bir hareket geliştirerek adını "Mavi Gök Ejderi" koydu.

Bu noktadan sonra ise yaşanan şeyler yüzünden bir kez daha Ejder'in nasıl bir canavar olduğunu anlamış oldu. Kendisi ve Kuzgun abisi kendi saldırılarını geliştirebilmek adına günlerini harcamışlardı. Hatta Rose hareketi stabil hale getirebilmek adına onlarca kez bayılmıştı bile.

Ama Ejder canavarı o hareketleri sadece bir defa görerek ikisinden de iyi kullanabilmeye başlamıştı. Rose'nin uğruna bayıldığı ve günlerini harcadığı "Kızıl Gök Ejderi" Ejder tarafından tek seferlik bir görülmeyle mükemmel hale getirilmişti.

Ejder sanki yıllardır bu harekete, daha doğrusu hareketlere çalışıyormuş gibi iyiydi. Hiçbir eksiği ya da hatalı bir hareketi yoktu. Duruşuna kadar her şeyi mükemmeldi ve milimi milimine ayarlanmıştı. 0.1 milimetrelik bir kayıp bile yoktu.

İnsanların normal seviyeleri ele alındığında Kuzgun ve Rose birer dâhiydiler. Milyonda, belki de milyarda bir ortaya çıkan canlılardı. Ama Ejder onlarda da beterdi. Bir dâhiyi bile aşabilecek kadar tehlikeliydi.

İnsanların kutsanmış olarak gördükleri dâhileri bile aşıyordu. Ejder trilyonda, hatta belki de katrilyonda bir ortaya çıkan bir şeydi.

O, dahi denen canlıları bile aşmış olan bir "CANAVAR"dı.

Besin zincirinin en üstündeydi.

Her avcıyı avlayabilecek başka bir avcı bulunurdu. O hariç. Ejder avlanamaz bir avcıydı.

Rose bu durumun gerçekten hiç adil olmadığını düşündü. Hiçbir şey yapmadan kenardan onları izleyen birinin o hareketleri bu kadar iyi yapabilmesi hoş değildi. Üzücüydü. Ama Rose bunun hakkında sızlanmadı çünkü Ejder'in ne seviyede olduğunu iyi biliyordu.

Ejder'in kötü olduğu bir şeyi henüz görmemişti. Ve muhtemelen yoktu da. Aslında böyle birisi olmadığına seviniyordu da. Son zamanlarda Ejder'i izlerken hayattan eskisi kadar zevk alabildiğini düşünmüyordu.

Ejder zaten durgun tipli biriydi fakat son zamanlarda bu durgunluğu daha da artmıştı hatta Ejder artık sıkılmış gibi görünüyordu. Bir amacı yok gibiydi. Her şeyi yapabilen ve yaptığı her şeyde en iyisi olan birisi olarak bir hedefi yoktu.

Zaten her şeyde iyiydi. Neyi hedefleyebilirdi ki? Yani şu noktadan sonra hayatı için neyi hedef olarak seçebilirdi? Şu anda öylece yaşıyordu. Hissettiği iğrenç his yüzünden daha fazla gelişmeye odaklanmıştı ama bu tam olarak bir hedef sayılır mıydı emin değildi çünkü hepsi sadece bir histen ibaretti.

Gerçekleşmeyebilirdi. Çok alakasız bir şeyde çıkabilirdi. Ya da uğraşmasına bile değmeyecek bir şey. Yani şu anda bu his dışında hiçbir şeyi yoktu. Ve o his tamamen belirsizdi.

***

(Ejder)-Ulan sadece o belirsiz his yüzünden antrenman yaptım ben ya.

(Kuzgun)-Kötü mü oldu paşam? En azından benimle birlikte zaman geçiriyordun.

(Ejder)-Sen olmasaydın o hisle birlikte evde otururdum ki. Gram uğraşmazdım çalışmakla. O zamanlar beni teşvik eden tek şey sendin. Sonradan birkaç intikam meselesi ortaya çıktı tabii ama olsun. O zamanlar gerçekten güzeldi. Hala hislerim vardı en azından.

(Kuzgun)-Şimdi ise hisleri olmayan acımasız bir canavarsın o kadar.

(Ejder)-Şey, sanırım buna alınmam gerek ama yüzsün bir şerefsiz olduğum için alınmayacağım.

Ejder'in bu sözlerinin ardından abisiyle birlikte biraz gülüştüler. Ejder'in bu şekilde konuşması nedense komiğine gitmişti. Yıllarca Ejder'i intikam almaya kafayı takmış ciddi birisi olarak görünce şu anki hali komik gelmişti.

Ejder şaka yapacak türde birisi değildi. Daha doğrusu şaka yapabileceği bir durumda kalmamıştı. Rose dışında hiç gerçek bir arkadaşı olmamıştı. İnsanlar onu sevmemişti ya da buna çabalamamışlardı.

(Ejder)-Ama tamam yazar sende. Batırdın beni be. İnsanlar biliyor sevilmediğimi ve arkadaşım olmadığını. Uzatma. Abimle konuşuyorum şurada.

(Kuzgun)-Gerçekten yazılan satırları okuyabiliyorsun değil mi lan sen?

(Ejder)-Evet. Hatta sadece okumakla kalmıyorum. Bazen müdahale bile ediyorum. Hikâye boyunca aşırı derecede vahşet içeren her sahneyi ben şekillendirdim. İlk başlarda sadece yazarı biraz manipüle ediyordum tabii ama bir noktadan sonra o sahneleri ben düzenlemeye başladım. Hatta seride tamamen benim yazdığım bir bölüm bile var biliyorsun.

(Kuzgun)-Doğru.

Aslında benim konuşmak için isim belirtecine falan bir ihtiyacım yok. Nasıl olsa keyfime göre hikâyeyi şekillendirebilirim. Sadece böyle bir şey yapmaya gerek görmüyorum o kadar. Aman neyse. Çok konuştuk.

Bu bölümü burada bitirmek istiyorum. Herkese iyi okumalar.

Ha birde, diğer bölümün adı "İlk Dostça Kavga" olacak. Bu da benden size bir kıyak olsun.

 

Loading...
0%