Yeni Üyelik
245.
Bölüm

Bölüm-242 Dövüş Eğitimi ve Deliriş

@aristokrat

Usta Shin'in dünyasına geleli yaklaşık olarak 2 hafta olmuştu ve çok fazla bir şey yaşanmamıştı. Sadece Ejder şimdiden 4 farklı dövüş sanatını ustalık seviyesinde öğrenmişti ve Usta Shin'i şaşırtmayı başarmıştı.

Usta Shin'in zamanında yıllar harcayıp ustalaştığı bu sanatlar Ejder için kolayca öğrendiği şeylerdi. Gerek vücudunun yatkınlığı gerekse Ejder'in kendi dahiliği bunu yapmasına olanak sağlıyordu. Ama yine de öğrenme hızının bu kadar üstün olması fazlasıyla absürt bir durumdu.

Tabii Usta Shin şaşkın olduğu kadar memnundu da. Sonuçta sürekli olarak aynı şeyleri tekrarlayıp çenesini yormuyor ve öğrencisi başarısız olduğu için öfkelenmiyordu. Tekniği sadece bir defa gösteriyor ve Ejder'in anında ustalaşmasını izliyordu.

Şu 2 haftalık dönemde Ejder 4 farklı sanat öğrenmiş ve yaklaşık 200 teknikte ustalaşmıştı. Tabii bu teknikleri öğrenip bırakıyordu. Onları kullanmıyordu. Onları kullanmasına gerek yoktu. Onları öğrenmesi yeterliydi. Çünkü öğrendiği teknikleri zihninde birleştirip daha güçlü bir hale getiriyordu.

Dışarıdan bakıldığı zaman Ejder'in attığı yumruk dümdüz bir yumruk gibi görünecek olsa da aslında milimetrik hesaplamalar yapılmış ve değmesi gereken yerden çeyrek milimetre bile sapmamış, temelinde onlarca farklı temelin bulunduğu gelişmiş bir yumruk olacak.

Diğer tüm hareketleri de aynı şekilde.

(Shin)-Bugünlük bu kadar yeter Ejder. Dinlenebilirsin.

(Ejder)-Yorulmadım ki?

(Shin)-Ama ben yoruldum.

Yaşından gelen enerjisizlikle birlikte Usta Shin Ejder'den çok daha çabuk yoruluyordu. Ayrıca binlerce yıldır bu teknikleri kullanmadığı için vücudu artık paslanmıştı desek yeridir.

(Ejder)-Senin de pilin amma çabuk bitiyor ha.

(Shin)-Senden on binlerce kez daha yaşlıyım ben velet.

Diyen Usta Shin elindeki sopayı Ejder'in kafasına geçirdi ve arkasını dönerek yürümeye başladı. Ejder arkasından dil çıkardı ve yanına koştu.

(Ejder)-Rose yemeği hazırlamıştır şimdiye. Fazla acıkmıyorum gerçi ama olsun.

(Shin)-7 yaşında bir velet olarak insanlığını terk etmen niye hoşuna gidiyor çocuğum senin? Kafayı mı yedin?

(Ejder)-İnsanlığa sahip olmamın bir anlamı yok. Eğer tanrıları yok etmem için insanlıktan çıkmam gerekiyorsa o zaman memnuniyetle...

Bu durum Shin'in anlam veremediği bir şeydi. Ejder acıkamıyor ya da susayamıyor olmasından oldukça memnundu. Henüz 7 yaşında olasına rağmen insanlıktan çıkmaya başlamıştı bile ve gerçekten bu durumundan haz alıyor gibi görünüyordu.

Aslında bu şekilde hissetmesinin nedeni basitti çünkü onun açısından bu durum çok efektif bir durumdu. Ejder yemek yemez ya da uyumazsa çalışmak için daha fazla zamanı olurdu ve mevcut gelişim hızıyla birlikte çok daha üst seviyelere ulaşabilirdi.

Yani insanlığını terk etmek onun hiç umurunda değildi. Tanrıları yok etmek için gerekirse...

(Ejder)-... bir canavar olacağım!

Ejder üstüne basa basa söylediği bu şeylerle niyetini zaten belli etmişti. Tanrı denen varlıkları yok ettiği sürece ne olduğunun hiçbir önemi yoktu. Gerekirse bir canavar gerekirse bir şeytan gerekirse de bir yaratık.

Amacına ulaştığı sürece insanların ona nasıl baktığı umurunda bile değildi. O yalnızca amacına ulaşmak istiyordu.

(Shin)-Heee. Canavar demek. Şey, Canavar Ustası olmakta bir sorun görmüyorum ufaklık. Ama hala yolun çok başındasın.

(Ejder)-Onu biliyoruz herhalde. Yolun sonunda olsaydım çoktan onları yok etmiştim zaten. Ama önemli değil. O piçleri paramparça etmeden ölmeyeceğim.

Ejder'in sesi kararlılıkla parlamıştı. Baskın ses tonu, söylediği her şeyi gerçekten de yapabilecekmiş gibi hissettiriyordu.

(Shin)-Tabii tabii. Sen şimdilik çalışmalarına devam et. Her şeyin bir zamanı var.

(Ejder)-Tamam tamam. Önce yemek yiyelim. 3 gündür yemek yemedim zaten.

Gidip yemeği yedikten sonra yeniden antrenmana dönmüşlerdi ve bu sefer Rose'de onları izliyordu.

(Ejder)-Ne dersin yaşlı adam. Bu seferlik biraz gösteriş yapalım mı?

(Shin)-Tüm güç mü istiyorsun?

Usta Shin Ejder'in ne demek istediğini anında anlamış ve doğrulamak için sorusunu sormuştu. Ejder kafasını sallayıp onu doğruladıktan sonra ise hiçbir şey demeden biraz esnemiş ve sopasını eline alarak sağ ayağını atmıştı.

Sopasını tuttuğu sağ elini ileri götürmüş ve sol elini de yumruk yapmıştı. Hızlıca pozisyon aldıktan sonra da...

(Shin)-Gel bakalım.

Ejder suratında kocaman bir gülümsemeyle ileri atıldı Usta Shin sopasının ucuyla Ejder'in yumruğunun altına dokunarak ona takla attırdı. Ejder hemen toparlanıp bir kez daha fırladı ve arkasında kalan bölge paramparça oldu.

Usta Shin yine aynı şeyi yaparak sopasını sakince ileri sürdü ancak aniden geri zıpladı ve yer altından saldıran Ejder'den kaçındı. Ama yine de bu her şeye yetmedi ve kafasının arkasına aldığı bir darbeyle yüz üstü yere çakıldı.

Yere öyle sert çarpmıştı ki yerden sekmişti. Sopasıyla dengesini sağlayıp hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkmış ve Ejder'in bir sonraki saldırısını avuç içiyle karşılamıştı. Sonra da Ejder'in yumruğunu sıkmış ve sopasının ucuyla karnına vurmuştu.

Ejder'in karnı o anda delinmiş ve darbenin yarattığı şok dalgası bütün kemiklerini kırmıştı. Tabii bu durum karşısında Ejder sadece gülümsemiş ve ağzını açarak devasa bir enerji patlaması sunmuştu. Usta Shin ise olduğu yerde geriye eğilerek bu enerji patlamasının suratının üstünden uçup gitmesini sağlamıştı.

Tabii bu süreç Ejder'in iyileşmesi için yeterliydi ve Ejder yumruğunu serbest bırakıp parmaklarını tersine doğru kırarak bükmüş ve Usta Shin'in elini kavramıştı. Ciddi ciddi bunu yapmıştı. Sonra da yumruğunu karnına dayamış ve bir nükleer patlamadan daha fazla hasar bırakacak kadar enerji açığa çıkartmıştı.

(Shin)-Antik Tersleme: Geri Yükleme.

O anda Usta Shin isimli bir teknik kullanmış ve sol ayağını yere sertçe basarak Ejder'den gelen bütün enerjiyi vücudunda dolaştırıp aynı şekilde geri iade etmişti. Ejder kendi oluşturduğu nükleer patlamayla baş başa kalmıştı.

Ama bunu sorun ediyor gibi görünmüyordu. Gözlerinden parlak ışıklar fışkırmış ve aurası kabarmıştı. Sonra da hızla sönmüştü. Gözlerindeki ışıklar söndükten sonra dişlerini sıkmış ve ağzının kenarlarından dumanlar çıkmıştı. Dumanlar dindikten sonra Ejder dilini çıkardı.

(Ejder)-Bleeegh. Afiyetler olsun.

(Shin)-Deli piç. 3 ülkeyi silecek kadar büyük bir enerji patladı içinde ve sadece dil mi çıkartıyorsun?

(Ejder)-Hissetmedim bile.

Tüm bunlar yaşanırken Rose kenardan sakince onları izliyordu. Artık alışmıştı. Ejder'le ilgili hiçbir şeye şaşırmıyordu.

(Ejder)-Zaman kaybı.

Ejder şu anki birkaç saniyelik duraksamayı zaman kaybı olarak nitelendirdi ve inanılmaz bir hızla ileri atılarak Usta Shin'in karnına tekmeyi geçirdi ama Usta Shin yerinden bile kıpırdamadı. Hatta yumruğunu kaldırıp Ejder'in suratına geçirdi ve onu yere çiviledi.

Ejder bacaklarını Usta Shin'in koluna doladı ve tek hareketle bükerek kırdı. Sonra da tek elini doğrudan Usta Shin'in suratına çevirip...

(Ejder)-Kızıl Gök Ejderi!

(Shin)-Ups.

Kafasını parçalayıp geçebilecek düzeydeki bu saldırıdan kaçamayacağını anlayan Usta Shin hemen bir enerji kalkanı oluşturup kendini koruma altına aldı ve kalkan kapanırken Ejder'in bileğini kopardı. Fakat tam o anda Ejder'in yüzündeki eğlenen ifade silindi ve kalbi tekledi.

Nedendir bilinmez ama ölmeyecek olmasına rağmen Ejder'in yaşama içgüdüsü devreye girdi tırnaklarını boyayan karanlık bir anda delirerek dirseklerine fırladı. Azı dişleri uzadı ve gözleri kızarmaya başladı.

Bunu fark eden Rose ise endişeyle bağırdı.

(Rose)-Usta Shin! Kaç hemen oradan!

Usta Shin Rose'nin sesini duymasıyla birlikte arkasına döndü ve o anda bir el kalkanını delip geçerek boğazına yapıştı.

Muhtemelen Ejder fazla hasar aldığı için beyni ondan istemsiz şekilde yaşama isteğini devreye sokmuştu. Bu da ikinci kişiliğinin, daha doğrusu abisinin Ejder'e karşı duyduğu koruma hissini tetiklemiş ve onun ortaya çıkmasını sağlamıştı.

Usta Shin daha önce Ejder'i hiç böyle bir halde görmediği için neye uğradığını şaşırmış bir haldeydi. Ejder'in çoktan bu kadar üst bir seviyede olabileceğini hayal dahi edemezdi. Böyle delirmiş bir kana susamışlık herhangi bir insanın sahip olabileceği bir şey değildi. Hatta bu bir insanın bile sahip olabileceği bir şey değildi.

Ejder bir "canavar" olacağını söylerken yalan söylemiyordu. Sadece yanılıyordu. O çoktan bir canavar olmuştu yalnızca gelişmeye devam ediyordu.

(Rose)-Ejder kendine gel!

Rose yaklaşmaya çekinerek Ejder'in sakin olması için haykırıyordu ve elinden gelen tek şey buydu. Ejder ise onu dinleyecekmiş gibi görünmüyordu. Usta Shin'i sıkı sıkıya tutuyor ve hareket etmesine bile izin vermiyordu.

Usta Shin yavaşça bilincini kaybetmeye başladıktan ve karşı koymayı bıraktıktan sonra onu gökyüzüne fırlattı ve ellerini bileklerinden birleştirdi. Fakat "Kızıl Gök Ejderi"ni yapacak gibi görünmüyordu. Ellerindeki damarlar patlamıştı ve inanılmaz şekilde kan kaybediyordu.

Fakat Ejder'in o saldırı şeklini almasıyla birlikte Usta Shin'in dünyasının her noktası sallanmaya başlamıştı. Ejder'in göz bebekleri incelerek tamamen Usta Shin'e odaklanmış ve soğuk ses tonuyla şu sözler dışa vurulmuştu.

(Ejder)-Kanlı Yıkım Ejderi.

Tamamen kandan oluşan bir ejderha silüeti doğrudan patlak vererek Usta Shin'e doğru ilerlemeye başlamış ve ağzını açmıştı. Bütün dünya oyuncak gibi sallanırken Usta Shin doğrudan ejderhaya yem olmak üzereydi.

(Rose)-Usta Shiiiiinnnnn!!!!!!!

Rose haykırsa da artık çok geçti. Ejderha devasa ağzını açmış ve avını yakalamak üzereydi. Bir anlık değişimle her şey mahvolmuştu. Rose dizleri üzerine çöküp ıslak gözlerle bir kez daha her şeyin yok oluşunu izlemeye başlamışken aniden bir ışık gözleri önünden geçti ve ejderhayı boydan boya yararak Usta Shin'in ölümünü engelledi.

(Rose)-H... a?

(??)-Ucuz atlattık be. İyi yetiştim.

Bu sözler duyulduktan sonra Rose sesin geldiği yere döndü ve kırmızı saçlı, kırmızı gözlü, fazlasıyla seksi, kadınları bile etkileyebilecek kadar güzel bir kadın figürü gördü.

 

Loading...
0%