Yeni Üyelik
43.
Bölüm

Bölüm-43 Ejder, Perseus'a Karşı

@aristokrat

Ejder'in kopan ayağı anında geri iyileşmişti ve yavaşça ayağa kalkmıştı.

(Görünmez Adam)-Oldukça keskin hislerin var bakıyorum.

Adam hala görünmezdi ancak sesi duyuluyordu. Diğerleri göremiyor olsa da Ejder keskin hisleri sayesinde bu kişinin yerini net bir şekilde biliyordu. Medusa'da hisleri sayesinde bir kişiyi hissedebiliyordu ancak tam yerini kestiremiyordu.

(Ejder)-Ee, ne yaparsın yaşayan en güçlü "canavar" olmak birkaç yeteneği de beraberinde getiriyor.

(Görünmez Adam)-Belli belli. Dünyanın koruyucusu bile beni hissetmemişken senin hissetmen senin ne derece canavar olduğunu gösteriyor.

(Ejder)-Beni övmen gerçekten hoşuma gidiyor ama az önce bana saldırdığın bıçağı yavaşça kaldırmayı bırakır mısın? Yavaş hareket edersen seni algılayamayacağımı falan mı düşünüyorsun?

Medusa'nın keskin hisleri adamın yerini bile zar zor saptarken Ejder, adamın yaptığı en ufak hareketi bile algılayabiliyordu. Bu hem Ejder'in kendi kendine sahip olduğu bir şeydi hem de 7 Efsanevi Ejderha sayesinde daha da gelişmişti. 7 Efsanevi Ejderha mühürleri kırılmadığı sürece inanılmaz güçler sağlayamazlardı belki ama yine de vücuda yaptıkları birkaç katkı vardı.

Kas gücünü, dayanıklılığı ve hız gibi özellikleri daha da üstün hale getirmek. Mevcut durumda ise Ejder'in kendi gücü ve gelişme hızı ele alındığında ortaya anlamsız bir sonuç çıkıyordu. Bu sonuç ise, normal bir insanın aylar boyunca sıkı çalışmayla elde edebileceği kas kütlesinin birkaç yüz katını Ejder'in sadece birkaç yumrukta kazanmasını sağlıyordu. Yani Ejder için uzun süreli bir dövüşe girmek demek, yıllar boyunca sıkı antrenmanlar yapılarak elde edilecek güçten daha fazla güç kazanması demekti.

Bu da Ejder'in neden bu kadar güçlü olduğunu ve yaşayan en güçlü varlıklar olan tanrılara zarar verebildiğini açıklayan en büyük etkenlerden birisidir.

(Görünmez Adam)-Demek öyle. O zaman...

Bir anda Ejder ayağını yere vurdu ve yer hızla parçalanarak Medusa'nın önünde bir kalkan görevi gördü. Ve o taş duvar bir anda ikiye ayrılarak etrafa saçıldı.

(Ejder)-Cık cık cık. Medusa'ya saldırmak yok. Medusa'ya saldıracak olursan seni canlı canlı yutarım!

Ejder korkutucu suratıyla net bir tehdit savurmuştu. Dediği şey pekte hoş bir şey değildi ama, Ejder'in bozuk zihninden ne bekliyorsunuz ki?

(Görünmez Adam)-Beni canlı canlı mı yutarsın? Hah. Bu tıpkı Medusa gibi çirkin bir yılanın söyleyeceği bir şeye benziyor.

(Ejder)-Küçük kızıma laf edebilecek kadar cesaretin var yani. Güzel. Gittikçe daha fazla ilgimi çekmeye başlıyorsun.

Görünmez Adam'ın o lafları Medusa'yı fazlasıyla sarsmıştı aslında ama Medusa bunu yüzüne yansıtmamayı başarmıştı. Geçmişinde olan şeylerin yüzüne vurulması canını çok yakmıştı. Diğer bir yandan ise Ejder'e güveniyordu. Ejder asla bu lafları havada bırakmazdı ve söyleyen kişiye o lafları yedirirdi.

Ejder'in böyle bir şeyi yapacağını bilmek bir nebze de olsa Medusa'yı rahatlatıyordu.

(Ejder)-Argh. Bu kadar konuşma yeter. Artık görünür hale gel. Beni daha fazla bekletme.

(Görünmez Adam)-Hahah. Yerimi biliyorsun.

(Ejder)-Evet biliyorum. Ama parçalanmış cesedinin de görünmez olmasını istemiyorum. Yoksa seni öldürmekten nasıl zevk alabilirim ki?

(Görünmez Adam)-Hahahaha. Sen gerçekten de tuhaf birisin.

(Ejder)-Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum.

Ejder bu konuşmayı yapmaktan gayet memnun görünüyordu ve öyleydi de. Hatta karşısındaki kişinin de gülümsediğini düşünüyordu. Güçlü insanlar başka güçlülerle karşılaştıkları zaman istemsizce mutlu olurlar çünkü iyi bir dövüş onlar için her şeyden daha önemlidir.

(Görünmez Adam)-Pekala. Teklifini kabul ediyorum.

Ejder'in teklifini kabul eden adam aniden görünür hale geldi. Elinden eski bir miğfer tutuyordu ve Medusa bu miğferi hemen tanımıştı.

(Medusa)-Hades'in Görünmezlik Miğferi. Ve sen...

Medusa'nın tanıdığı tek şey miğfer değildi. Karşısında duran bu adamı da tanıyordu.

(Medusa)-Perseus.

(Ejder)-Perseus ha? Yani bir tanrısın. Güzel. Güzel. Çok güzel. Çok iyi. Çok nezih. Çok harika. Mükemmel. Muhteşem. Görkemli. Siz andaval sürüsü teker teker ayağıma geliyorsunuz.

Ejder'in surat ifadesi aniden değişmiş ve tıpkı Poseidon'a karşı büründü o korkutucu ifadeyle aynı hale gelmişti. Tek fark gözleri hala gümüş rengindeydi.

(Medusa)-Dikkatli ol Ejder. Perseus gücüyle öne çıkan bir yarı tanrı.

(Ejder)-Ve?

Ejder göz ucuyla Medusa'ya bakmıştı ve bu bilginin gereksiz olduğunu belirtircesine sırıtmaya devam ediyordu.

(Ejder)-Biliyorsun Medusa. Ne kadar güçlülerse, o kadar çok merhamet dilenirler.

Ejder ellerini kütletmeye başlamıştı. Çoktan savaşa hazırdı ve saldırmak için doğru anı bekliyordu. Doğru an ise tam olarak...

(Ejder)-Şimdi!

Ejder bir anda ileri atıldı ve bir yumruk salladı ancak Perseus hemen çekildi ve Ejder'in bu yumruğu boşa gitti. Ama sadece yumruğu boşa gitti. Ejder hemen kolunu geri çekerek dirseğini Perseus'un kafasına geçirdi ve onu yere düşürdü.

Perseus hemen gözden kayboldu ve Ejder'in karşısında belirdi. Kanatlı sandaletler ona inanılmaz bir hız sağlıyordu. Ejder'in karşısında belirir belirmez ise kendisi saldırıya geçti. Ejder daha gözünü açıp kapayana kadar karnında bir yumruk belirdi. Ama ne var ki bu yumruk, öylece Ejder'in içinden geçip gitmişti. Ejder'e dokunamamıştı bile.

(Perseus)-Siktir! Ne!?

(Ejder)-Sana benden daha hızlı olduğunu düşündüren ne lan çakma tanrı!?

Perseus bir yarı tanrı olduğu için Ejder ona "çakma tanrı" diye sesleniyordu ve bunun onu sinirlendireceğini biliyordu. Perseus'da belli etmiyor olsa bile bu lafa yükseliyordu ama bu sinirinin hareketlerine yansımasına izin vermeyecekti. Tabii şu anda en büyük sorunu Ejder'in kendisinden daha hızlı olmasıydı.

Yumruğu öylece Ejder'in içinden geçip gitmişti. Ve kötü bir şeyler yaşanmak üzereydi çünkü Ejder çoktan onun üzerine atılmıştı bile ve kaçınılmaz bir tekme suratına doğru geliyordu.

Ve bu farkındalıktan bir an sonra Ejder'in tekmesi...Perseus'un yüzüyle buluştu.

Bu tekme Perseus'u olduğu yere çaktı ve geriye doğru ittirmeye başladı. Tekmedeki momentum inanılmazdı. Perseus yeri parçalıyordu ve aynı anda geri itiliyordu. Ancak hiçbir şey bununla birlikte bitmiyordu. Çünkü Ejder saldırdıktan sonra bekleyen birisi değildi ve yine beklememişti.

Perseus aniden göğüs kafesini ezen bir güç hissetti ve bir an sonra Ejder, Perseus'un göğsünde belirdi. Ejder'in bir çivi gibi göğsüne çakılmasıyla birlikte Perseus'un hızı biraz daha arttı ve biraz daha derine gömüldü.

Yine de ne var ki Perseus, bunun altında kalacak birisi değildi. Hemen Hermes'ten aldığı orağı kullandı ve Ejder'in iki bacağını birden kesti. Hermes'ten aldığı şey bir orak olsa da bu silah daha çok bir bıçağı andırıyordu.

Bacaklarının kesilmesinin ardından Ejder dengesini kaybetti ve uçarak Perseus'un üzerinden çekildi. Ejder'in kopan bacakları anında geri iyileşirken Perseus kendisini ittirerek olduğu yerden çıktı ve yerinden fırlayarak gözden kayboldu. Ejder ise uçarak peşinden gitti ve ikisi de gözden kaybolmuş oldular.

(Shin)-Ha?

O sırada ise Usta Shin şaşkın bir şekilde Ejder, Perseus ikilisinin kaybolduğu yere bakıyordu.

(Rose)-Bir şey mi oldu Usta Shin?

Bu durumu fark eden Rose hemen sordu.

(Shin)-Ah, şey...Yarı Tanrı Perseus neyse ama...Ejder dünyamdan ayrıldı.

(Rose)-Yani?

Rose merakla başını yana yatırdı. Bunun neresinin bu kadar şaşırılacak bir şey olduğunu anlamamıştı. Ta ki Usta Shin söyleyene kadar.

(Shin)-Tanrılar hariç benim dünyama girebilmenizin tek yolu benim kullandığım portal. Yani, o ışık çemberi işte. Ama az önce Ejder, öylece dünyamdan dışarı çıktı.

Bu sözlerle birlikte Ejder'in garipliğine bir şey daha eklenmiş oldu.

(Rose)-Bunun anlamı..?

(Medusa)-Hayır. Ejder bir tanrı olmadı. Sadece bu dünyanın sınırları onu tutacak kadar güçlü değil. Yani artık Ejder'in buraya girip çıkabilmesi için kapıya ihtiyacı yok.

Medusa'nın ilk cümlesi, Rose'nin dile getirmeye korktuğu sorunun net cevabıydı. Ejder ne kadar güçlü olsa da hala bir tanrı olmaktan çok uzaktı. Poseidon'a yaptıkları ise Poseidon'un kendi kibri ve Ejder'i küçümsemesi yüzündendi.

Poseidon bir tanrıydı ve insanlar onun gözünde çöpten başka bir şey değillerdi. Ve Ejder'in bu kadar inanılmaz bir güç göstermesi sadece Poseidon'un değil, hiç kimsenin beklemediği bir şeydi. O yüzden de bu durum Poseidon için normalde olabilecek olandan çok ama çok daha fazla aşağılayıcıydı. Küçümsediği birisi tarafından küçümsenmek onun için her şeyden daha beterdi.

Diğer bir yanda ise, yani gerçek dünyada, Perseus önde, Ejder arkada bir kovalamaca dönüyordu. Saniyeler içinde dağlar denizler aşılıyor birbirinden farklı yerlere girilip çıkılıyordu. 1 saniye önce bir dağın tepesindelerse, 1 saniye sonra bir çölün ortasında oluyorlardı.

Perseus, Ejder'in beklediğinden daha hızlıydı ancak Ejder ona yetişiyordu. Hatta neredeyse önüne bile geçecekti. Ama Ejder bilinçli olarak Perseus'u yakalamıyor ve kaçmasına izin veriyordu. Nedeni ise çok basitti. Bundan zevk alıyordu. Avını kovalayan bir avcı olmak ona tarifsiz bir his veriyordu.

"İnsanlar ne zamandan beri uçabiliyorlar lan!? Kaç tane sınırını kırmış bu çocuk!? Ayrıca neden bu kadar hızlı!? Lanet olsun benimle oynuyor!"

Koşuşu sırasından bunları düşünen Perseus denizin ortasındayken aniden durdu. Perseus'un durduğunu gören Ejder'de aniden durdu ve havada süzülmeye başladı.

(Ejder)-Hoy hoy hoy hoy hoy! Neden durdun? Yoksa küçük oyunumuzdan sıkıldın mı?

(Perseus)-Aslına bakarsan bayağı bir sıkıldım. Kaçmak ya da kovalamak çok sıkıcı. Yumruk yumruğa dövüşü tercih ederim.

Ejder'in ciddi surat ifadesi aniden bir gülümsemeyle değişti ve...

(Ejder)-Ölümüne koşuyorsun.

(Perseus)-Bir yarı tanrıyı yenebileceğini düşünüyor musun gerçekten?

Bu sözlerle birlikte Ejder'in gülümsemesi biraz daha genişledi ve...

(Ejder)-Poseidon'da buna benzer bir şey söylemişti biliyor musun, ve sonra ona ne oldu dersin?

(Perseus)-Ne oldu?

"Poseidon'un bu çocukla ne işi olab...bir dakika. Medusa burada olduğuna göre bu çocuk...olabilir mi? Hahahahah. Bu çocuk kesinlikle o çocuk ve Medusa'da bunun en büyük kanıtı."

Perseus aniden bir aydınlanma yaşamışçasına gözlerini açmıştı. Diğer bir yandan da Ejder'in cevabını bekliyordu.

Ejder ise suratındaki korkunç gülümsemeyi birden sildi ve tamamen ciddi bir ifadeyle...

(Ejder)-Kafasını ve omurgasını sökerek onu kaçmaya zorladım! Ama şöyle bir şey var ki...

Ejder bir anda Perseus'un burnunun dibinde belirdi ve o anda Perseus daha önce hiç hissetmediği kadar büyük bir ağrıyı karnında hissetti. Ardından da aniden içinde yükselen kusma isteğine karşı gelemedi ve Ejder'in koluna kan kustu. Ejder ise gözleri yavaşça kızıllaşırken sözlerine devam etti.

(Ejder)-Sen ölümden kaçamayacaksın!

 

Loading...
0%