Yeni Üyelik
48.
Bölüm

Bölüm-48 Ejder, Poseidon'a Karşı

@aristokrat

Ejder, Poseidon'u görür görmez duygu durumu değişmişti ve kana susamışlığı kendini göstermişti. Zaten Poseidon'u bir tanrı olduğu için öldürmek istiyordu ve şimdi de onun Medusa'ya yaptığı o iğrenç şeyden de haberdardı. Yani bunun tek bir anlamı vardı.

Poseidon, bugün burada acılı bir şekilde can verecekti. Ejder hala onun seviyesinde değildi ancak tüm öfkesini boşaltırsa Poseidon'a geri dönüşü olmayan bir seviyede hasar verebilirdi.

(Poseidon)-Konuşmanıza dahil olmam büyük kabalık olurdu değil mi Ejder? Sonuçta ben...çok saygılı bir adamım.

Poseidon'un ses tonu sadece kibir içeriyordu.

(Ejder)-Maalesef ki öyle bir adamsın Poseidon. Ama senin aksine ben...saygıdan hiç anlamam.

Diyen Ejder aniden Poseidon'un önünde belirdi. Ve Poseidon'un karnına ağır bir yumruk geçirdi. Ancak yumruğu Poseidon'un içinden geçti ve hiçbir hasar vermedi. Ejder'in yumruk attığı yer anında suya dönüşmüştü ve Ejder'in kolunu yutmuştu. Ejder kolunu Poseidon'un karnından geri çekemiyordu.

(Poseidon)-Bu kadar agresif olmana hiç gerek yok Ejder. Sana da kötü şeyler yapacak değilim ya.

Poseidon'un suratında iğrenç bir gülümseme vardı. Ejder'in suratında ise öfke dolu bir gülümseme.

(Ejder)-Varlığını Perseus'tan daha iyi saklıyorsun yani.

Poseidon'un o sözlerinin anlamı, Medusa, Ejder'e ağlarken ve her şeyi anlatırken burada olduğu ve her şeyi gördüğüydü. Ancak...Ejder'in yüz ifadesi hızla değişti, gözleri heyecanla kocaman büyüdü ve...

(Ejder)-Zerre kadar etkilenmedim!

Ejder bir anda kolunu yukarı kaydırdı ve Poseidon'u ortadan ikiye ayırdı. Ancak Poseidon bedenini su olarak tuttuğu için ikiye ayrılan üst bedeni sular eşliğinde yeniden birleşti. Hemen ardından ise Ejder'in suratına bir yumruk patlatarak onu savurdu. En azından denedi. Çünkü gözlerini açtığında yerdeydi ve başının arkası feci bir ağrı içerisindeydi.

Ejder bir anda arkasına geçmiş ve kafasına ağır bir darbe indirerek onu yere çarpmıştı. Ejder gereksiz denebilecek kadar hızlıydı ve bu hızı göstermekten de hiç çekinmiyordu. Poseidon ise aniden yere çakılmasının verdiği şoktan anında çıktı ve ellerini kullanarak kendisini ayağa fırlattı.

Ejder hiçbir pozisyon almadan öylece karşısında duruyordu ve küçümseyici gözlerle kendisine bakıyordu. Bu bakışları fark eden Poseidon ise bir anda sinirlenerek Ejder'e saldırdı ve yüzüne bir yumruk salladı. Ejder yine bu hamleden kolayca kaçındı ve bu sefer Poseidon'a arkasından bir tekme salladı. Ancak bu tekme Poseidon'un içinden geçti. Daha doğrusu Poseidon'un bedeninin içine girdi ve orada kaldı.

Poseidon ise olduğu yerde dönerek Ejder'i bacağından tuttu. Vücudunun büyük bir kısmı su halinde olduğu için arkasına dönmek için adım atma gereği duymadı ve yerinden bir milim bile kıpırdamadan arkasına döndü.

Su formunda olmak kendisine büyük bir zaman tasarrufu sağlıyordu, ki Ejder kadar hızlı birisine karşı bırakın saniyeleri, saliselerin bile önemi vardı.

Poseidon, Ejder'in bacağını tuttuktan sonra tek yumrukla bacağını kırdı ve bacağı hiç bırakmadan Ejder'i oradan oraya vurmaya başladı. Sağa, sola, öne, arkaya. Kısacası her yöne.

Ejder yere her çarpışında yer biraz daha parçalanıyordu. Hatta sallanıyordu. Poseidon'un her darbesi Ejder'in vücuduna içten zarar veriyordu. Poseidon kendisini yere çarpmaya başlayalı 10 saniye ya olmuştu ya da olmamıştı ama çoktan 20'ye yakın kemiği kırılmış ve birçok kası yırtılmıştı.

Tabii bu yaralar Ejder için abartılacak yaralar değillerdi. Çünkü Ejder inanılmaz bir iyileşme yeteneğine sahipti. Bu yüzden de bir anda tırnaklarını uzattı ve Poseidon'un tutmakta olduğu bacağını dizinden itibaren koparttı ve diğer ayağıyla Poseidon'a basarak kendisini geri fırlattı. Kopan bacağı kendisi daha yere inmeden geri iyileşmişti bile. Tabii kırılan tüm kemikleri ve yırtılan kasları da bu iyileşmeye dahildi.

Yere iner inmez ise ileri atıldı. Ama bu sefer bir yumruk ya da tekme atmıyordu. Tıpkı bir ok gibiydi ve bütün vücuduyla ilerliyordu. Bir anda Poseidon'a çarptı ve Poseidon, savruldu. Ejder'in saldırısı bu kez işe yaramıştı. Poseidon savrulduğu noktada taklalar atarak ilerliyordu ancak bir anda tamamen suya dönüştü ve diğer anda eski haline geri döndü. Böylelikle de tüm momentumunu kaybederek fazla savrulmadan durmuş oldu. Ancak...

O durur durmaz karnında keskin bir acı hissetti ve ayakları yerden kesildi. Yediği tek bir yumrukla gökyüzüne uçmuştu.

(Ejder)-Kızıl Gök Ejderi!

O anda ise, Ejder'in bileklerinden fırlayan kırmızı renkte devasa bir ejderha silueti kocaman ağzını açarak Poseidon'u ısırdı. En azından ısırmaya çalıştı. Çünkü Poseidon, siluetin ağzını iki taraftan da tutarak kendisini ısırmasını engellemişti. Hatta biraz daha güç uygulayarak silueti ortadan ikiye ayırmıştı ve bu güçlü saldırıyı kolayca defetmişti.

Ama Poseidon'un kaçırdığı bir nokta vardı. Kendisi ilk siluet ile uğraşırken Ejder gökyüzüne bir başka siluet daha göndermişti ve o siluet hava parçalanarak dağılmıştı. Poseidon bunun farkında vardığında ise havada duran o siluet parçaları hareketlenerek bir yağmur gibi Poseidon'u üzerine yağmaya başlamışlardı.

Eğer bu hamle normal bir yağmur gibi olsaydı Usta Shin'in dünyası mahvolurdu ancak öyle değildi. Bütün parçalar, yani binlerce siluet parçası, direkt olarak Poseidon'u hedef alıyordu ve hepsi ona doğru gidiyorlardı. Poseidon'un bedenine çarpan her bir parça bir bomba etkisi oluşturuyor ve gökyüzünde patlamalar gerçekleştiriyordu.

Yaklaşık olarak 25 saniye süren bu patlama resitali bittiğinde Poseidon sert bir şekilde yere düştü. Ancak yıkılmadı. Ayakları üzerinde sağlam bir şekilde duruyordu. Sadece çok yorulmuş gibi görünüyordu ve aşırı sinirliydi.

(Poseidon)-Seni lanet olasıca VELEEETTT!!!!!!!

Poseidon tüm sesiyle haykırdı ve Ejder'in üzerine atıldı. O kadar büyük bir hız sergilemişti ki bunu yaparken, Ejder onu görememişti bile.

Ejder karnına yediği darbeyle birlikte geriye itildi ve uzun bir süre boyunca yeri parçalayarak sürüklenmeye devam etti. Durmayı başardıktan hemen sonra ise bedeni tamamen suyla çevrildi ve bu su, vücuduna nüfuz etmeye başladı.

Önce ağzından ve burun deliklerinden Ejder'in içine dolmaya başladı. Sonrada işi abartarak gözlerinin etrafından içeri sızmaya başladı. Daha sonra da sanki bunlar yetmezmiş gibi sudan bıçaklar Ejder'in bedenini delip geçti ve Ejder'i tamamen suyla doldurmaya başladılar.

Vücudunun içi suyla dolmaya başladığı için Ejder'in organları zarar görüyordu. Midesi çoktan patlamıştı ve diğer organları yavaş yavaş eziliyorlardı. Bağırsakları çoktan iflas etmişti bile ve kalbi 3 tane su bıçağı tarafından parçalanmıştı.. Tabii Ejder'in içi mahvolurken dışı da absürt bir şekilde şişmeye devam ediyordu.

Ejder şişti şişti şişti şişti ve şişti.

Ta ki iğrenç ve kocaman bir şekle girene kadar şişmeye devam etti. Artık vücudu daha fazlasına kaldıramıyordu ve içini dolduran sular girdikleri kadar büyük bir hızla geri çıkıyorlardı.

(Poseidon)-Bir daha görüşmemek dileğiyle.

Poseidon'un bu sakin sözlerinden sonra Ejder patladı ve bütün vücudu etrafa saçıldı.

(Herkes aynı anda)-Ejder!?

Ejder'in iç organları etrafa dağılmıştı, bedeni sayılamayacak kadar çok parçaya ayrılmıştı, yani geri dönüşü olmayan bir şekilde ölmüştü.

(Poseidon)-Başardım. Başardım. Ben başardım! O aptal veledi yok ettim! Yeryüzünden sildim. Yaşamdan sildim! Bir daha asla, ama asla geri dönemeyeceği bir hale soktum! Hahahahaha!!!!!!! Ejderha İmparator'u tek başıma öldürdüm.

(??)-Seni...ŞEREFSİİİİİZ!!!!!!!

Poseidon bağırarak zafer kutlaması yaparken bir figür ona doğru atıldı ancak Poseidon sakince kenara çekilerek bu figürü atlattı.

(Poseidon)-Cık cık cık Medusa. Kutlama yapan birisini bu şekilde bölmemelisin. Bu çok ayıp. Çok kabaca.

(Medusa)-Kes sesini be! Ne cüretle!? Ne cüretle!? Ne cüretle Ejder'i öldürürsün sen!? Ne cüretle...tek sevdiğimi elimden alırsın!?

Medusa bir kez daha Poseidon'a saldırdı ancak Poseidon yine kaçındı.

Sonra yine...

...yine...

...yine...

...yine...

...yine...

...yine...

...yine...

...yine...

...yine...

ve yine.

Medusa onlarca defa Poseidon'a saldırdı ancak Poseidon hepsini sakince savuşturdu. Medusa o kadar öfkeliydi ki düzgün düşünemiyordu. Bütün saldırıları zayıftı ancak o bunun farkında bile değildi. Tek düşünebildiği şey Ejder'in ölmüş olduğuydu.

Rose'de, Medusa'yla aynı şeyleri hissediyordu ancak kendisi saldırmaya kalkarsa anında işi biterdi. Ejder'in bile öldüremediği birisine kendisi nasıl zarar verebilirdi ki?

İşte o an, tam da o an Rose, Ejder'in neden bu denli güç sevdalısı olduğunu anlamıştı. İnsanlar olarak onlar, evrende bulunan canlılar arasında en zayıf olanlardı ve kendilerini korumak için güçlenmeleri gerekliydi. Rose bunu anlamıştı belki ama, artık çok geçti.

O sırada ise Medusa hala Poseidon'a saldırıyordu.

(Medusa)-Ne hakla, ne cüretle!? Argh! Ejder'i elimden aldın! Tıpkı diğer her şeyimi elimden aldığın gibi!

(Posedion)-Ne yapsaydım Medusa? Ona da mı sana yaptığım gibi tecavüz etseydim? Ha? O işe yaramaz insanı öldürmekten başka ne yapabilirdim? En başında yoluma çıkmamalıydı. Ama çıktı ve az önce de günahlarının bedelini öde...d...i...Ne oluyor lan!?

Poseidon tam konuşmasını bitirecekti ki bütün dünya sallanmaya başladı. Bir an sonra bütün gökyüzü tamamen karanlığa gömüldü ve bu gökyüzü tıpkı camdan bir fanusmuş gibi çatlayıp kırılmaya başladı.

(Poseidon)-Sakın bana.!? Arghhh! Yine mi lan!?

(Shin)-Kai! Çabuk senin dünyana gitmeliyiz!

(Kai)-Ha? Ne-neden?

Usta Shin'in sesi çok tedirgindi. Bir şeyler yanlış gidiyor olmalıydı.

(Shin)-Bizim dünyalarımızın normal dünyanın içinde bulunan farklı bir boyut olduğunu biliyorsun değil mi!?

(Kai)-E-evet ama...

(Shin)-Aması maması yok Kai! Eğer bu sallantıyı yapan ve gökyüzünü parçalayan şey Ejder'in gücüyse, şu anda Ejder tek başına koca bir boyutu parçalıyor demektir. Yani burada kalırsak hepimiz sonsuz uzayın içine savrulur ve saniyeler içinde ölürüz!

Usta Shin tek nefeste bunları söyledikten sonra Usta Kai...

(Kai)-Ta-tamam abi.

Diyerek bir boyut kapısı açtı ve Usta Shin ile birlikte herkesi önden yolladılar. Usta Kai'de kapıdan geçti ve Usta Shin, Medusa'ya dönerek bağırdı.

(Shin)-Yüce Medusa! Gidelim! Hemen!

Medusa yüzünü çevirip koşmaya başladı ve hızla kapının içinden geçerek bu dünyayı terk ettiler.

O sırada ise gökyüzünden devasa bir parça koptu ve havadayken yok oldu. Geride ise muazzam bir uzay manzarası kaldı.

-Hahahahaha.

Korkutucu bir kahkaha dünyada yankılandı ve sonrada hiç bulut olmamasına rağmen kızıl şimşekler yeryüzünü kuşatmaya başladı. Hemen ardından ise devasa bir kükreme duyuldu. Bu kükreme kesinlikle bir ejderhaya aitti.

Poseidon ise titriyordu. Kalbi seviyesiz bir huzursuzlukla birlikte sarsılıyordu ve bu sarsıntı, korku olarak onun yüzüne yansıyordu.

(Bilinmeyen)-Poseidon.

O anda kendi adını işiten Poseidon korkuyla arkasına döndü ve...tamamen karanlık bir aurayla kaplanmış olan Ejder'i gördü.

Vücudunda tek bir iz bile yoktu. Dişleri daha uzundu. Gözleri kıpkırmızıydı. Kolları, dirseklerine kadar karanlıkla kaplanmıştı ve bu karanlığın içinde kalan damarları kan kızılıydı. Tırnakları uzamış ve keskinleşmişti. Ancak bu sefer kambur değildi.

Poseidon'un gözleri önündeki bu figür kocaman gözlerini açmış ona bakıyordu.

Figür yavaşça ona doğru yürümeye başladı ve o anda tüm yeryüzü koparak parçalanan gökyüzüne doğru hızla yükselmeye başladı.

(Bilinmeyen)-Mutlak Olan'ın en sevdiğini, Medusa'yı ağlatma cüretinde bulundun. Cezalandırılacaksın. Cezan ise, Mutlak Olan Ejderha İmparator'un isteği üzerine...

!!!YOK OLUŞ!!!

(Bilinmeyen)-...olarak kararlaştırılmıştır.

 

Loading...
0%