Yeni Üyelik
53.
Bölüm

Bölüm-53 Acımasızca Katledilen Bir Tanrı

@aristokrat

Poseidon öfkeden kuduran gözlerle Ejder'e bakarken Ejder, onunla dalga geçiyordu.

(Ejder)-Beğğğ. Sana inanamıyorum. Gerçekten iğrençsin. Kendi şeyini yuttun.

Ejder dilini çıkardı ve alaycı bir ifadeyle bu kelimeleri dile getirdi. Poseidon dişlerini sıktı ve...

(Poseidon)-SENİ!!!

(Ejder)-Bu kadar kızma ama Poseidon. Ne de olsa...

Ejder bir anda yumruğunu Poseidon'un karnına geçirdi ve...

(Ejder)-...daha yeni başlıyoruz.

Yediği yumruğun ardından Poseidon hunharca kan kustu ve dizleri üzerine düştü. Yediği yumruk o kadar güçlüydü ki neredeyse midesini eziyordu. Tabii midesi ezilmemiş olsa da hissettiği baskı yüzünden sertçe kasılmış ve Poseidon'un boğazını yakarak tüm içini boşaltmıştı.

Ve bu yumrukta diğer yumrulardan farklı olan bir şey vardı.

Bu yumruk sıcaktı.

Hem de bariz bir şekilde sıcaktı.

O anda Poseidon anlamıştı ki, artık kaçışı yoktu. Kesin bir şekilde ölecekti. Düşündüğü şey doğru çıkmıştı. Sonuçta Ejder'in yumruğunun net bir şekilde sıcak olmasının tek bir açıklaması olabilirdi. Ejder, 7 Efsanevi Ejderha'dan birinin mührünü kırmıştı. Ve kırılan bu mühür sayesinde kendi ölümü kesinleşmişti.

7 Efsanevi Ejderha'dan birisi bile binlerce tanrıya denkti ve şu anda Ejder, bu ejderhaların sahibiydi. Ejder zaten kendi gücüyle bile tanrılara yakın bir durumdayken birde üstüne 7 Efsanevi Ejderha'nın gücü eklenince Ejder için artık, "yenilmez" demek hiçte yanlış olmazdı.

Poseidon öylece dizleri üstünde dururken suratına bir tekme yedi ve zorla yere yatırıldı. Poseidon yere yatınca Ejder, onun karnına bastı ve hafifçe eğildi. Buz gibi bir ses tonuyla...

(Ejder)-Ne var biliyor musun? Aslında seni öldürmek istemiyorum. Hatta seni Athena'nın yanına geri göndermek bile istiyorum.

Bu sözleri duyan Poseidon'un gözleri bir anda açıldı ve umutla parlamaya başladı ancak...

(Ejder)-Boşuna heveslenme. Sadece, seni burada öldürmek istemiyorum.

Ejder'in dudakları kıvrılarak yükseldi, gümüş gözleri şehvetle doldu ve o korkutucu gülümseme ortaya çıktı. Tanrıların bile tüylerini ürperten o canavarca gülümseme.

(Ejder)-Seni Athena'nın gözleri önünde yavaşça öldürmek ve her bir vücut parçanı, ağlamaktan gözleri kurumuş ve iğrenç suratıyla bana bakıp kendisini öldürmem için yalvaran Athena'ya yedirmek istiyorum.

Ejder'in ağzı sulanmıştı. Ciddi ciddi sulanmıştı. İğrenç kişiliği kendisi göstermeye başlamıştı.

(Ejder)-Ahhh. Seni tıpkı bir şefin ete yaptığı gibi yavaşça parçalamak istiyorum. Ama, önce derini yüzmeliyim ki Athena seni rahatça yiyebilsin, değil mi? Sonra da seni Athena'nın, binlerce dereceyle kaynayan kanıyla dolu olan bir tencerenin içine sıkıştırıp saatlerce haşlamak istiyorum. Sonuçta hiçbir et çiğ yenmemeli. Eminim ki buna sen de katılıyorsundur. Sen acı içinde çığlıklar atarken tencerenin kapağını nazikçe kapatacağım ve sessizce pişmeni bekleyeceğim. En sonunda ise seni parçalarına ayırıp güzelce baharatlandıracağım ve mükemmel bir tabak halinde Athena'ya sunacağım. AHHHHHHH. Bedenim buna daha fazla dayanamayacak. Kendimi daha fazla tutamayacağım.

Ejder son cümlesini söylerken pantolonunun paçalarından garip sıvılar Poseidon'un üzerine akmaya başlamıştı.

(Poseidon)-Seni psikopat canavar! Sadece bana zarar vermeyi düşünerek boşaldığına inanamıyorum. Hem de üzerime.

(Ejder)-Medusa'ya dokunurken aldığın tüm zevkin milyarlarca katını sana acı olarak geri vereceğim göt herif o yüzden kapa çeneni yoksa kendi etini sana yediririm.

Poseidon'un o sözlerinden sonra Ejder'in gözlerin aniden kocaman açılmıştı ve Poseidon'un karnına daha ağır bir şekilde basmaya başlamıştı. Yine de gücünü ayarlıyordu. Ayağıyla, Poseidon'un karnını delip geçmek istemiyordu.

(Ejder)-Ama ne yazık ki senin gibi bir aptalı burada bırakıp Athena'yı aramaya gidersem kesinlikle kaçarsın. Yani, bu demek oluyor ki güzel planımı uygulayamayacağım. Ahhh. Yazık. Çok yazık. Athena'nın ıslak gözlerini oymak istiyordum oysaki.

Ejder'in ses tonu ve yüz ifadesi o kadar gerçekçiydi ki son kurduğu cümleyi söylerken rol mü yapıyordu yoksa gerçekten de üzülüyor muydu ayırt etmenizin imkanı yoktu.

(Ejder)-Pekala. Hadi oynamaya başlayalım.

O andan itibaren Ejder'in kolları yavaşça ateşlerle sarılmaya başladı. Parmaklarından başlayan ateşler yükselerek sakince Ejder'in kollarını kapladı ve renk değiştirerek önce koyu kırmızı, ardından mor, ardından beyaz renge büründü ve en sonunda ise siyah renge bürünerek son halini aldı.

Topraklar ise pişiyormuşçasına ısınmaya başladı ve toprağın beyaz rengi, kırmızı-turuncu tonlarında bir renge değişti. Hemen ardından ise Ejder ve Poseidon'un bulunduğu nokta önce sallanmaya sonrada yükselmeye başladı.

Yükselmeye başlayan nokta yaklaşık olarak yüz metre yükseldi ve durdu. Ardından bütün Tanrılar Diyarı'nın havası anormal bir şekilde ısınmaya başladı. Tahmini hava sıcaklığı 300 derecenin bile üstüne çıkarken gökyüzü aniden karardı ve kör edici derecede beyaz olan gökyüzü korkutucu bir görüntüye sahip oldu.

Hemen ardından ise yeryüzünde çatlaklar meydana gelmeye başladı ve saniyeler içinde yerde binlerce delik belirdi. O deliklerden ise çokta akışkan olmayan kırmızı renkte bir sıvı yükselmeye başladı. Bu sıvı yükseldikçe ortamın sıcaklığı biraz daha artıyordu ve kararan hava ışıklandırılıyordu.

(Poseidon)-L...av mı?

Bu pekte akışkan olmayan sıvı tabii ki lavdı.

Lav, bir gayzer misali deliklerden fışkırıyor ve hızla Tanrılar Diyarı'nı kaplıyordu. Hatta sadece kaplamakla kalmıyor, üstüne üstlük yükseliyordu da.

Hiç durmadan yükselen lavlar tam olarak 99 metre yükseldi ve Ejdergilin bulunduğu noktaya 1 metre kala yükselmeyi kesti.

Lavlar yükselmeyi bıraktıktan sonra Ejder, yanan kollarıyla Poseidon'u boğazından tuttu ve kaldırdı.

(Ejder)-Manzarayı beğendin mi? Hepsini senin için, sadece senin için hazırladım. Öldürdüğüm ilk tanrı olacağın için sana güzel bir gösteri yapmak istedim.

Poseidon cevap veremiyordu çünkü boğazı tahmin bile edilemeyecek kadar büyük bir sıcaklıkla yanıp tutuşuyordu. Ejder'in karanlık ateşlerle kaplanmış olan kolları tam altlarında olan lavdan çok ama çok ama çok daha sıcaktı.

(Poseidon)-S...en delirmişsin...biliyor musun!?

Poseidon kan tükürdü ve boğazında yükselen katlanılamaz acıya rağmen bu sözleri söylemeyi başardı.

(Ejder)-Tabii ki biliyorum. Sonuçta buna sebep olanlar...

Ejder'in kollarındaki ateş bir anda daha da fazla arttı.

(Ejder)-...siz değil miydiniz?

O anda Ejder'in kollarındaki sıcaklık biraz daha yükseldi ve bir anda beliren mavi alevler Poseidon'un bedenini yuttu.

Ve Poseidon'un bedeni erimeye başladı.

İlk önce Ejder'in tuttuğu nokta aşınmaya başladı. Ancak Ejder hemen Poseidon'un boynunu tutmayı bıraktı. Sonuçta kafası bedeninden ayrılırsa onun tüm bedenini eritmenin pekte bir anlamı kalmayacaktı. O yüzden Ejder, Poseidon'u bırakmıştı.

Ejder'in kendisini bırakmasından sonra havada asılı kalmaya devam eden Poseidon, oracıkta...

...pes etti.

Daha fazla devam edemezdi. Gözlerinin önündeki bu, kafayı yemiş korkutucu varlığa karşı yapabileceği tek bir şey bile yoktu.

İç organları hızla eriyor ve bedeninin boş noktalarını dolduruyordu. Üzerindeki kıyafetler çoktan yok olmuştu ve kol kemikleri yavaşça belli olmaya başlamıştı akıyordu. Derisi yavaşça eriyor ve lavların içine akıyordu.

Yaklaşık olarak 30 saniye kadar sonra Poseidon'un beyin ölümü gerçekleşti ve eriyen beyni, göz, kulak ve burun deliklerinden dışarı akmaya başladı. Bir an sonra dili koparak lava düştü. Erimiş kasları, erimiş derisine karışarak bacak kemiklerinden aşağıya doğru aktı ve kemikleri de sıcaklık yüzünden eğilmeye başladı.

İskeleti hariç tüm bedeni lavın içine akarak yok olmuştu. Tahminen bir dakika kadar süren bu iğrençlik abidesinden sonra kemikleri de erimeye başlamış ve tüm iskelet sistemi hızla sıvılaşarak lavın içinde kayboldu.

Başarmıştı. Ejder başarmıştı. Poseidon'u öldürmüştü. Hem de iğrenç bir şekilde. Poseidon bir daha asla geri dönemeyecekti.

Bir daha...

...asla.

(Ejder)-Hahahaha.

(Ejder)-Başardım. Sonunda başardım. Poseidon'u yok ettim. GAH-HAHAHAHAHAHAHAHAHAHA!!!!!!! En güçlü kimmiş bakalım göt herif!? Ben tabii ki! En güçlü varlık benim! Ben Ejder'im! Ben mutlağım! Ben korkuyum! Endişeyim! Gerginliğim! Kaçınılmazım! Yenilmezim! En iyiyim! Ama en önemlisi ben...

..."ÖLÜMÜM!"

Poseidon iğrenç bir şekilde geberdikten sonra Ejder anlatılamayacak kadar çok rahatlamıştı. İnanılmaz derecede hafif hissediyordu. Sanki sırtında binlerce ton ağırlıkla binlerce metre yüksekliğe tırmanmış ve uzun yolculuğu sonrasında zirveye ulaşmış gibi rahatlamıştı.

Sonra, arkasını döndü ve eğilip yerden bir şey aldı. Ağzına doğru götürdü ve bu şeyden bir ısırık aldı.

(Ejder)-Püh. Tadı çok kötü.

Isırdığı bu şeyin tadını beğenmedi ve öylece lavların içine fırlattı. Lavların içine düşen bu şey ise...

...bir kalpti.

Ejder, Poseidon'un kalbini sökmüş ve ondan bir ısırık almıştı. Tadı kötü olduğu için de lavın içine atmış ve kolayca ondan kurtulmuştu.

(Ejder)-Pekala. Şimdi her şeyi düzeltme vakti. Sonuçta, diğerlerini bekletmemeliyim değil mi?

Ejder'in kendi kendine olan bu konuşmasından sonra az önce ortaya çıkan her şey hızla eski haline döndü. Bütün Tanrılar Diyarı'nı kaplayan lavlar dışarı çıktıkları deliklerden içeri akarak saniyeler içinde kayboldular ve lavlar yok olur olmaz açılan delikler de kapandı.

Kararan gökyüzü yeniden eski beyazlığına kavuştu ve hava sıcaklığı ferahlatıcı haline geri döndü.

Tüm bunlardan sonra da Ejder'le birlikte yükselen bölge, sallanarak çıktığı yere geri oturdu.

Bunun ardından da kızaran toprak normalleşerek yeniden beyazlaştı.

(Ejder)-Offfff. Çok yoruldum ben ya.

Ejder, bedenini rahatlatmak için esnerken bunları söylemişti.

(??)-Ejder!

Derken bir ses, daha doğrusu bir bağırtı yükseldi.

(Ejder)-Ölmek için ne kadar da güzel bir gün...

Bu sözleri dile getiren Ejder geriye doğru eğildi ve başını hafifçe yana eğerek göz ucuyla sesin geldiği yere baktı.

(Ejder)-...değil mi çocuklar?

Ejder bu soruyu sormuştu.

Baktığı yerde ise, tamamen öfkeyle dolu olan 5 kişi vardı.

Daha doğrusu...

...5 tanrı vardı.

 

Loading...
0%