Yeni Üyelik
58.
Bölüm

Bölüm-58 Cehenneme Yol Gözüktü

@aristokrat

Sessizce geçen birkaç dakikanın ardından görüntüde duran Ejder figürü hala karanlık bir aurayla kaplıydı. Derken...

(Kyriel)-Bakın. Ejder'in karanlık aurası dağılıyor!

Kyriel hemen haykırdı çünkü keskin gözleriyle Ejder'in karanlık aurasının dağıldığını görmüştü. Oldukça yoğun olan bu karanlık yavaşça yoğunluğunu kaybediyordu. Tabii aynı anda rengi de soluyordu.

Şu anda belli olmasa da Ejder'in gözleri düzelmişti. Yani iki gözü de artık gümüş renkteydi. Ejder oldukça iyi görünüyordu fakat evleri ve evlerinin çevresindeki orman artık yoktu. Daha doğrusu, neredeyse yoktu. Çok büyük bir bölümü yok olmuştu. Çevre şekilleri de değişmişti ve şekilsiz tepeciklerle dolu bir alana dönüşmüştü.

***

Vücudunu kaplayan karanlık aura neredeyse tamamen dağılmıştı ve zihni tamamen sakinleşmişti. İnanılmaz bir miktarda güç sergiledikten sonra bile yorgun hissetmiyordu. Hatta tam tersine, her zamankinden çok ama çok daha mükemmel hissediyordu. Poseidon'la dövüşürken bile o kadar fazla miktarda güç harcamamıştı.

(Ejder)-Bizim ev uçurumun kenarındaydı. Eskiden oradaydı yani. Artık devasa bir çukurun ortasında. Gerçi evden geriye bir şey kalmadı lan. Neyse Usta Kai'nin dünyası hala sağlam.

Şimdilik Ejder'in zihni gayet sakindi ve zihninin parçaları birbirinden çokta uzakta değildi. O yüzden şu an için Ejder'e, normal birisi gibi düşünebilir diyebilirdik. Tabii bu durumun ne kadar süreceği de meçhuldü. Belki birkaç saniye sonra sonlanırdı belki de birkaç saat ya da birkaç gün sonra.

(Ejder)-Medusa şu an ne yapıyor acaba? Gidip bakayım bari. Buraları sonra düzeltirim.

Ejder, Neo'nun gücü yardımıyla çevreyi saniyeler içinde eski haline getirebilirdi. Ağaçlar için bir fidan dikmekten başka şansı yoktu gerçi ama, boş zamanı çoktu, o yüzden ağaçları dert etmeye gerek yoktu.

Kendi kendine yaptığı o konuşmadan sonra Ejder birden kayboldu ve ayakları altındaki dünya hızla değişerek çimenlerle kaplı açıklık bir alana dönüşmüştü. Artık Usta Kai'nin dünyasındaydı.

(Ejder)-Ah, Medusa. Niye çarşaflasın sen?

Ejder dünyaya girdikten sonra gördüğü ilk kişi Medusa olmuştu ve kendisi bir çarşafla sardığını fark etmişti. O anda ise, en son Medusa'nın yatakta olduğunu hatırlamıştı ve üstüne giyinmeye fırsatı bile olmadan buraya geldiğini hatırlamıştı.

(Medusa)-Çarşaf mı? Aaahhh.

Medusa şu ana kadar çarşafla olduğunun farkında bile değildi. Hatta olaylar o kadar hızlı gelişmişti ki diğerleri bile Medusa'nın çarşafla olduğunu fark etmemişlerdi. Daha doğrusu Medusa'ya bakacak zamanları olmamıştı çünkü gökyüzündeki bir görüntüden Ejder'i izlemeye başlamışlardı.

Medusa hemen çarşafı iyice etrafı sarmıştı. Ancak bir anda sıkıca tuttuğu çarşaf elinden kaybolmuştu ve üzerinde bir kazak belirmişti.

(Ejder)-Hallettim.

Ejder hızını kullanarak Medusa'nın bile göremeyeceği kadar hızlı bir şekilde kendi kazağını ona giydirmişti. Ejder'in bu aşırı hızı yaklaşık olarak elli bin kilometre civarıydı. İleride daha da hızlanacağı kesindi ancak şimdilik hızının üst sınırı buydu.

(Rose)-Oldukça sakin görünüyorsun.

Az önceki karanlık auranın yoğunluğunu gördükten sonra Rose, Ejder'in bu sakinliğini görünce biraz garipsemişti. Sonuçta Ejder'in az önceki karanlık aurası fazlasıyla yoğundu. Ayrıca Medusa'nın ne kadar korktuğunu ele alacak olursak, az önceki Ejder'in ne kadar ağır bir kana susamışlığa ve tehlikeli bir havaya sahip olduğunu tahmin etmek hiçte zor değildi. Yani şu anda Ejder'in bu derecede sakin olması biraz fazla tuhaf bir durumdu.

(Ejder)-Birkaç şey oldu diyebilirim.

Ejder kendi ruhunda yaşadığı şeylerin detaylarını vermek istemiyordu.

(Rose)-Pekala. Tekrar çıldırmayacağın sürece sorun yok sanırım.

Rose hemen Ejder'in detay vermek istemediğini anlamış ve kısaca geçiştirmişti. Ejder'in bir şekilde birileriyle dövüş halinde olduğunu biliyordu çünkü Usta Shin'in dedikleri üzerine Ejder'in bedenine odaklandığı sırada çok olmasa da Ejder'in bedeninde açılan birkaç yarayı görebilmişti.

(Ejder)-Merak etme. Yakın zamanda çıldıracağımı düşünmüyorum. Ama sürekli olarak bu sakinlikte kalmayacağımı da belirtmek isterim. Sonuçta ben...

Doğal olarak Ejder gibi agresif birisi sonsuza kadar sakin kalamazdı. Hele Ejder, hiç kalamazdı. Onun bu halleri genelde birkaç saatlik oluyordu ya da birkaç dakikalık. En nihayetinde Ejder'in asıl kişiliği nefretle yoğurulmuş bir hamura sahipti ve iyilikten fazla anlamazdı.

(Ejder)-...nefret dolu birisiyim.

(Rose)-O kadarını biliyoruz canım. Ne kadar korkutucu olabileceğini birçok gördük nasıl olsa.

(Ejder)-Hah. Daha hiçbir şey görmedin ama, gerçekten ne derecede deli olduğumu öğrenmene, öğrenmenize gerek yok.

Bu sözler oldukça açıklayıcı sözlerdi. Ejder, şu ana gösterdiği performanstan, güçten, korkutuculuktan, delilikten, azgınlıktan çok ama çok daha fazlasına sahipti. Ancak kimseye kalp krizi geçirtmek istemediği için tüm potansiyelini göstermiyordu.

Sahip olduğu tüm potansiyelin yarısından biraz daha fazlasını sadece bir defa göstermişti ve o zamanda, Usta Shin'in dünyası, daha doğrusu boyutu, paramparça olmuştu.

Bir boyutu kolayca parçalayacak kadar güç, Ejder'in sahip olduğu tüm gücün yarısından biraz daha fazlasıydı. Yani şu anki Ejder'in güç seviyesi tahmin edilemezdi. Ayrıca Ejder, Usta Shin'in dünyasının mahvettiğinde Element Ejderhası Neo'yu hala uyandırmamıştı. Yani Ejder'in kendi, saf gücü başlı başına bir yıkım silahıydı.

İşin içine 7 Efsanevi Ejderhayı kattığımız zaman ise işler çok daha üst bir seviyeye, yani tamamen anlamsız sayılabilecek bir güç seviyesine çıkıyordu.

Şu bir gerçekti ki, Ejder'in tüm gücünü kullanması demek, bazı şeylerin -ki bu şeyler hiçte küçük şeyler değil- geri dönüşü olmayan bir şekilde yok olması demekti.

(Ejder)-Ama, o halimi asla görmeyeceğiniz için bir sorun yok. Ha, bu arada Medusa. Hazırlan, bir yolculuğa çıkıyoruz.

(Medusa)-Ha? Yolculuk mu?

(Ejder)-Evet. Bir yolculuk. Sıcak diyarlara gideceğiz.

Medusa aniden ortaya çıkan bu duruma şaşırmıştı. Daha az önceye kadar bir şeyler parçalanırken ve kendisi neredeyse ölüyorken, bu yolculuk fikri nereden ortaya çıkmıştı?

(Medusa)-Sıcak diyarlar derken? Cehenneme falan mı gidiyoruz?

Medusa tam 12'den bir soru sorarak, az sonra alacağı cevabı da vermiş bulundu.

(Ejder)-Evet. Evet cehenneme gidiyoruz.

(Medusa)-Ha?

(Rose)-Ha?

(Herkes)-HAAAAAAA???

Medusa, öylesine sorduğu bir şeyin doğru olduğunu öğrenince fazlasıyla şaşırmıştı. Diğer bir yandan ise Medusa'nın şaşırma tepkisinden sonra herkes aynı anda şaşırmıştı.

(Ejder)-Hepiniz niye aynı anda şaşırdınız lan? Çok mu tuhaf bir şey söyledim?

(Herkes)-Fazlasıyla.

(Ejder)-Gerçekten mi? Yine mi? Benden önce bir anlaşma falan yapmadınız değil mi?

(Medusa)-Tamam tamam. Bırak şimdi onları. Cidden cehenneme mi gideceğiz?

Medusa birden araya girerek Ejder'in anlamsız tepkilerini bölmüştü ve soruyu tekrarlamıştı. Ejder'in şaka yapacak türde birisi olmadığını biliyordu ama yine de bunun bir şaka olup olmadığından emin olamıyordu.

(Ejder)-Ciddiyim Medusa. Cehenneme gidiyoruz.

(Medusa)-D-dur bir saniye. Bu çok ani oldu.

(Ejder)-Farkındayım. Ama ani olmak zorundaydı. Beni ele geçiren o değişik ses var ya, hani sürekli olarak bana "Öğren!" diyen o değişik ses.

Ejder "öğren" kısmını söylerken o sesi taklit ederek kendi sesini kalınlaştırmıştı. Medusa ise hala Ejder'e inanmaya çalışıyordu.

(Medusa)-Ee?

(Ejder)-İşte o ses, Ruh Bölgemdeyken birkaç kelime daha söyledi. Aslında fazladan söylediği tek kelime "cehennemdi" ama olsun. Sonuç olarak cehenneme gidip bir şey öğrenmem gerekiyor. Ve o şeyi merak ediyorum. Bedenimin ele geçirilmesini sağlayacak kadar önemli olan şey neymiş merak ediyorum.

(Medusa)-O zaman hazırlanmamı beklesen iyi olur. Ayrıca, sende üstüne bir şeyler giysen iyi edersin. Daha doğrusu, bir takım elbise giysen iyi edersin. Cehenneme gidiyorsak ihtiyacın olacak.

 

Loading...
0%